Ajans Bakırçay
2025-03-16 09:48:02

"Acılı Kuşak"

Muammer Toprakçı

16 Mart 2025, 09:48

“nereye sürülsem,
hangi hapiste yatsam
sırtımda, torbamın 
içinde götürdüğüm ve evlat acısı gibi yüreğimde.”
(Nazım Hikmet)

"Acılı Kuşak" Mehmet Kemal’in, 1967 basımı ‘Anılar, Söyleşiler, Denemeler’
kitabı. Yine elimde…

Gazeteci,sendikacı,şair-yazar
Mehmet Kemal, ‘eski tüfekler’
denilen kendi sol-sosyalist kuşağının çektiklerini yazıyor.

Sanki daha sonraki dönemlerde yaşanacakları sezerek, kitabın önsözünde:
“acının da acısı var…” diyor…

Haklı.
Acının da acısı varmış.

Bizim kuşak, 12 Mart 1971 darbesini çoğunlunlukla yüksek okul öğrencisi olarak karşıladı…

Gençtiler; inançlıydılar, duygulu ve heyecanlıydılar…
Haksızlık, adaletsizlik ve sömürüye karşı isyandaydılar.

Kocaman yürekleri vardı…

İki büyük dünya savaşı gören insanlığın artık bu acıları yaşamaması için…

Emperyalizme karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı yürüterek,
tüm sömürge ülkelerin önünü açan bir ülkenin gençleri olarak; kölelik ve azgın sömürünün açlığa mahkum ettiği kara Afrika’dan uzak Asya’ya… dünyadaki tüm ezilenlerle dayanışarak,
sömürgeciliğe karşı mücadeleyi yükseltmek için…

İkinci dünya savaşı sonrası,
ABD üsleriyle donatılmış,
bağımlılığın pençesinde yarı sömürgeleştirilmiş ülkelerinin,
Türkiye’nin ‘Tam Bağımsız’lığı için…

“Yine kitapları, türküleri,
bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine…”

Ve…

“Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı,
bu kavga hürriyet kavgasıdır.”

Dediler…

Vuruldular…

“Beyazıt’ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi
taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran’ın mağarasını…” (Nazım Hikmet)

Egemen güçler çareyi darbede buldular…
12 Mart 1971 darbesiyle
çekilen acıların da,
geleceğe taşınacak bayrağın da simgesi üç fidan oldu…

Deniz, Hüseyin, Yusuf…

Bayrağı devralanlar;
demokrasi, iş, ekmek, özgürlük mücadelesini yürütenler,
artık gençlikten öte; 
başta işçiler, emekçiler toplumun tüm ezilenleriydi…

Mücadele, kapitalist sisteme tümden bir başkaldırıya dönüşmüştü…

Meydanları dolduranlar artık başta DİSK sendikalar,
öğretmen ve meslek örgütlenmeleri, dernekler,
odalar, kadın ve gençlik örgütleriydi…

Bu toplumsal uyanış ve direnişten ürkenler;
aydınları, gazetecileri, örgüt liderlerini katletmeye başladılar…
Ardından Bahçelievler, Çorum,
Maraş… 
1 Mayıs 1977…
Toplu katliamlar…
(Kendi öğretmen örgütlenmem TÖB-DER’in,
ikiyüzden fazla üyesi faşist saldırılarda katledildi…)

Ve 12 Eylül 1980…
Askeri faşist darbe…

Nüfusu bugünün üçte birinden biraz fazla o günün Türkiye’sinde, 1 milyondan fazla insan sorgulandı…
600 bin insan gözaltına alındı,
tutuklandı…
İkiyüzden fazla insan işkencede öldürüldü…
Elliden fazla insan idam sehpalarında can verdi…
Binlerce insan yurdundan edildi, yurttaşlıktan çıkarıldı…

Demem o ki, Mehmet Kemal’in önsezisi haklı çıktı…
Acının da acısı…

Bu kuşak kendini feda etti.
Dünyada örneği az görülen ağır bedeller ödediler…

Kendileri için hiçbir şey istemediler.
Ne ‘günü kurtarmak’ sözünü,
ne ‘köşeyi dönmek’ deyimini biliyorlardı…
Bildikleri tek şey özveri ve fedakarlıktı…
Dostluk, yoldaşlık, sadakat ve vefaydı…

Ölümü, işkenceyi, zulmü zindanı, sürgünü… yaşadılar…

Onlarla birlikte eşleri,
çocukları, ana-babaları aileleri de büyük acılar çektiler…

Hayalleri var mıydı?
Vardı ama kendileri için değildi…
Toplum ve insanlık içindi…

Neydi dertleri?

Sömürü, baskı, zulüm yok olsun…
Toplumsal eşitlik, demokrasi,
adalet, özgürlük olsun…

Çocuklar daha güzel bir dünyaya açsın gözlerini…

Neden yazdım bunları?..

Yüreğim yanıyor…

Birkaç gün önce, bu kuşaktan bir dostum-yoldaşım ve eşi, gencecik evlatlarını yitirdiler…
(O zor günlerde Nuran ve ben de iki bebemizi kaybetmiştik.)

O zaman anladım ki,
‘acının da acısı’ sözü de yetersiz kalıyor…

Bu sıradan bir ateş değil.
Yüreği kavuran bir kor…

Öksüzü de biliriz,yetimi de…
Ya evlat acısı?
Onun tanımı var mı?…

Birkaç gün Melbourne’de yüreği kavrulan dostlarımızın yanında olacak, yüreklerimizi birbirine sarıp sarmalayacağız…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.