KARANLIĞA KARŞI BİR MEŞALE;
AHMET TANER KIŞLALI
"Sönen her mumun ardından onlarcasını yakın.
Mumlar değil, karanlık isteyenlerin nefesleri tükenecektir!"
Anekdot deneyimli meslektaşım Halil İbrahim Hüner’den;
"Demokrat İzmir Gazetesi'nde çalışıyorum. Yıl 1978...
Haber Müdürüm İskender Dinsel, gündem
toplantısında Kültür Bakanı’nın kente geleceğini
söyleyip takip görevini de bana verdiğinde paniklemiştim.
Gençtim, siyaset muhabirliğinde hiç tecrübem yoktu.
İzmir Valiliği ziyaretiyle bakanı izlemeye başladım.
Akşama kadar süren inceleme gezisinin sonuna doğru
Bakan Bey’in yanına yanaşıp
''Efendim, ben Demokrat İzmir Gazetesi Muhabiriyim.
Sizinle özel bir röportaj yapmak istiyorum uygunsanız'' dedim.
''Üzgünüm ama programım yoğun. Uçağa yetişmeliyim.
Sizi Ankara’ya davet etsem, orada görüşsek olur mu’’
yanıtını verdi içtenlikle.
Talimatıyla koruması hemen ismimi ve gazetenin
telefon numaralarını aldı.
İki gün sonra masamdaki telefon çaldı.
Karşımdaki kişi Kültür Bakanlığı Özel Kalemi’nden
aradığını, Ankara’ya beklediklerini,
trende yer ayırttıklarını nazik bir dille ifade etti.
Uzatmayayım. Büyük bir heyecanla kabul ettim.
Trende Bakan’a soracağım soruları hazırladım.
Tarihi Gar’da karşılandım, bakanlığa götürüldüm.
Biraz sonra Bakan geldi, beni görünce gülümsedi ve
"Buyur, şimdi sor bakalım ne istiyorsan'' dedi.
Notlarımdan soruları yöneltiyordum.
Bakan tane tane anlatıyor, doyurucu bilgiler
veriyor, sonra dikkatle yazmamı bekliyordu.
Zaman zaman Cumhuriyet ilke ve kazanımlarından,
Atatürk değerlerinden örneklemelerle keyifli
sohbeti koyulaştırıyordu.
Fotoğraflarının da çekilmesiyle röportaj tamamlanmıştı.
Teşekkür ettim, ayrılmak istedim.
"Bir dakika’’ dedi ve ekledi; "Misafirimizsiniz
Ankara'nın tarihi ve turistik yerlerini
arkadaşlarım size gezdirecek, bilgi verecekler.
Tren kalkana kadar bizden kurtuluşun yok!'' .
Anıtkabir, Ankara Kalesi, Etnografya
Müzesi, Birinci Meclis binasını olmak üzere
mihmandarım kenti gezdirdi, sonra da
Ankara Garı’ndan uğurladı.
İnanılmaz mutlu olmuştum.’’
****
"O genç zarif Atatürkçü Bakan 1977 seçimlerinde
CHP İzmir Milletvekili
seçilen, 1978’de Bülent Ecevit liderliğinde kurulan
kabinede de Kültür Bakanlığı’nı üstlenen
Ahmet Taner Kışlalı'ydı!
Kışlalı'yı bir kez daha minnetle,
özlemle anıyor ve arıyorum...’’
****
Kışlalı Hoca; bir gazete haberinde fotografının üzeri çarpı işareti atıldıktan sonra "akla,
bilime çağdaşlığa düşman" kara
kalplilerce katledildi.
O; Cumhuriyet değerlerini her platformda
kıyasıya savunan
aydınlanmanın yılmaz neferiydi.
Kararlığının söylemleriydi;
"İnananlar-inanmayanlar diye
toplumu bölecekler, susacaksınız.
Atatürk’ü ve laikliği yıkmak için en ‘adi’
yalanlardan bile medet umacaklar, susacaksınız.
Devleti adım adım ‘işgal’ edecekler;
devlet eliyle, demokrasiye düşman kuşaklar
yetiştirecekler; seyirci kalacaksınız.
Bunun adı da ‘demokratlık’ olacak.
‘Cehalet’in ya da ‘ihanet’in adı
ne zamandır ‘demokratik’ oldu ki?’’
"Bu ülkede Atatürk’ü yıkarak olumlu bir şeyler
yapılabileceğini sananların kendi küçük
dünyaları içinde büyük bir yanılgıyı
yaşadığını sanıyorum!’’
"Türkiye’de Atatürk yıkılmadan ulusal devletin
yıkılamayacağı bir gerçektir!’’
****
Barış Terkoğlu dün Cumhuriyet’teki köşesinde
herşeyi özetlemiş cümleleriyle;
"Aydın cinayetleri beden değil fikir cinayetidir!
Kışlalı, 20 yıl önce bir kez öldü.
Şimdi ciğerindeki son nefesi bin ciğerde
ve hep mücadeleyle yaşatma zamanı!..’’.
Prof. Dr.Kışlalı; karanlığa karşı sönmez bir meşaleydi!