Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Mustafa Kemal Atatürk’ü en iyi anlayan, en iyi anlatan ve en iyi yazan aydınların başında gelir.
Ona göre “Kemalizm kalıplaşmış bir ideoloji değil, yaşayan bir devrimdi.”
Meslektaşımız,
uzun yıllar Cumhuriyet’te Kışlalı’yla birlikte çalışan Mustafa Balbay onun düşüncelerinden milim ödün vermeden, diyalog kapısını hep açık tutarak, centilmence bir militanlıkla mücadelesini sürdürdüğünü anlatır portre türü kitabında. Kitabın ismi de “Kemalizmin Centilmen Devrimcisi”dir!
Onu ancak “bedenini parçalayarak durdurabilirlerdi.”
Öyle de yaptılar…
***
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı neden hedef gösterildi ve öldürüldü?
Bu sorunun yanıtını
en iyi İlhan Selçuk vermişti suikastin ardından
“Pencere” sinde;
“Çünkü Ahmet Taner Kışlalı, Kemalist idi.
Bu tek sözcük, cinayeti tasarlayanların kimliklerini ele veriyor.
Uğur Mumcu, Cavit Orhan Tütengil, Onat Kutlar, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok’tan sonra Ahmet Taner’e mi sıra gelmişti?
Kışlalı’dan sonra sıra kime gelecek?
Kışlalı’nın katili veya katilleri bulunamazsa, Türkiye’de demokratik geleceğin umutları yeniden silinecek, Anadolu’yu cinayetler ülkesi olmaktan koruyabilecek güçlerin varlığına ilişkin kuşkular yoğunluk kazanarak büyüyecek.
Bu cinayet yalnız bir yazarın öldürülmesi değil.
Cumhuriyet’in kundaklanması değil. Lâik Cumhuriyet’in demokratikleşmesini dinamitlemek isteyenlerin bilinçli eylemi…”
***
Ahmet Taner Kışlalı da yıllar önce verdiği bir röportajda,
“Hedef olmuşsanız artık kaçışınız yoktur!” demişti.
Peki neden bu sözü kullanmıştı?
Kışlalı, Cumhuriyet’teki yazılarına ve çeşitli etkinliklerdeki konuşmalarına yüzünden aldığı tehditler üzerine söylüyordu.
Ve ne acıdır ki; dediği doğru çıkacaktı.
O artık açı açık hedefti ve bir bombalı suikastla aldılar aramızdan onu. Tıpkı Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu gibi!
***
Kışlalı’nın eserleri arasında, “Çağdaş Türkiye’deki Siyasi Güçler” konusundaki doktora tezinin yanında, “Siyaset Bilimi” ve “Kemalizm, Lâiklik ve Demokrasi” ile “Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği” kitapları, Büyük Önder Atatürk’e ve Cumhuriyet ile ilgili yayınlara karşıt eleştirilerini içerirdi.
Çok okunan kitaplardı da...
Meslek Büyüğümüz Altan Öymen’in de dediği gibi
“Ahmet Taner Kışlalı, lâiklik de dahil Cumhuriyetimizin değerlerine, hem yüreğiyle, hem de aklıyla bağlı olan bir düşünce adamıydı. Görüşlerini anlatırken, başka düşüncede olanları mantık yoluyla ikna etmeye çalışırdı. İleri sürdüğü görüşlerin gerekçelerini, belgelere dayanarak anlatırdı.
Öymen’e göre;
“Tabii, Atatürk, Cumhuriyet, demokrasi gibi konularda aşırı derecede önyargılı bir karşı duruş içinde olanların, Kışlalı’nın anlatımlarıyla ikna edilebilmeleri kolay değildi.
Ama o önyargılı kesimlerin dışında kalanlar, herhalde şunun farkındadır: Ülkemizin içinde ve dışında şu sıralarda yaşanan sorunlar izlendikçe, Kışlalı’nın özellikle bazı konulardaki duyarlılığında ne kadar haklı olduğu bugün çok daha iyi anlaşılıyor.”
***
Ahmet Taner Kışlalı, dinci faşist gerici bu tehlikenin boyutlarını çok öncesinden beri hatırlatmaya çalışan bir bilim, siyaset ve düşünce insanıydı.
26 Nisan 1998’de Cumhuriyet’teki “Demokratik Toplumcu Çağrı” başlıklı yazısında
“Cumhuriyet bilincini taşıyanların bir araya gelmezse 2000’li yılların karanlık olacağını” vurgulamıştı. Günümüzde Atatürk’e
veAtatürk’e v en büyük eseri Cumhuriyet’e yapılan saldırıları görünce “öngörüsü ne kadar isabetliymiş” diyebiliyoruz.
Ben de Altan Öymen gibi -diliyorum- aramızdan ayrılışının 24. yıldönümü, ”yazıp söylediklerinin yeniden hatırlanmasına ve ne kadar haklı olduğunun, daha iyi anlaşılmasına ‘vesile’ olur...”
Ahmet Taner Kışlalı: Mustafa Kemal’e...
Atatürk’e...
Kemalizme...
Adanmış bir ömür!"
(Yazarın notu; CHP İzmir Milletvekili olarak 1978’deki kısa Kültür Bakanlığı’nda Safranbolu’yu Türkiye’ye kazandırandır, Âşık Veysel’in doğduğu evi de müzeye çevirendir Kışlalı)