Ayvalık Kaymakamlığı, Ayvalık Belediyesi, ASKEV, Mimarlar Odası Ayvalık Temsilciliği, Ayvalık Magazin Dergisi, Berk Otel, Özgün Zeytincilik, Özel Ayşecik Anaokulu, Aysel Namlı, Meral Bonfil ve Rengin Suar’ın destek verdiği, başkanlığını ilçe halk kütüphanesi müdürü Aygül Öncel Şahin’in yaptığı Ayvalıklı Yazarlar Dermesinin düzenlediği ‘Feyza Hepçilingirler Günleri’ 17, 18, 19 Ekim’de büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi.
Ayvalık dışından gelen edebiyatçılarla daha da zenginleşen programda Dilci Yusuf Çotuksöken, ‘Feyza Hepçilingirler’in Türkçe Üzerine Çalışmalarına Bir Bakış ‘başlığı altında özetle şöyle konuştu:
“Feyza Hepçilingirler, Türkiye’de dil ve edebiyat alanında haklı bir üne sahip yazarlarımızdan: öğretici, dilci, araştırmacı yazar, edebiyatçı (öyküleri, romanları, çocuk kitapları var). Liselerde, dersanelerde ve üniversitelerde Türk Dili Ve Edebiyatı dersleri vermiş; gazetelerde ve dergilerde bu alanda sürekli yazılar yazmış; roman ve öyküler kaleme almış; çocuklar için birçok kitap yayımlamış…
F. Hepçilingirler’in Türkçe üzerine yazdığı kitaplardan (Türkçe Off-Dedim Ah-Dilim Dilim Anadilim; Türkçe Günlükleri-Dilin Zamana Dokunduğu-Rüzgârın Göğe Savurduğu; Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı) onun dile ve Türkçeye bakışı, Türkçe kullanımımız üzerine gözlem ve değerlendirmeleri, Türkçe öğretimi üzerine yaptığı uygulamalar hakkında edindiğimiz bilgileri şöyle özetleyebiliriz.
F. Hepçilingirler’e göre de; dil bir iletişim aracı, kültürün taşıyıcısı; aynı zamanda bir öğrenme ve öğretme alanı. Dili konuşanlar biçimlendirir, korur ve geliştirir. Dil, dilbilgisi kitaplarından öğrenilmez; ancak dilbilgisi kitaplarından yararlanılarak dil yanlışları azaltılabilir. Dil; bilgi, sevgi ve bilinç işidir; bu nedenle insanlar anadillerini/ortak dillerini doğru ve temiz olarak kullanmakla yükümlüdür…
F. Hepçilingirler, ayrıca Türkçe için şunu da özellikle vurgular: “Türkçe yoksul/zavallı, yüzüne bakılmaya değmez bir dil değil; Türkçenin hayran olunası bir iç mantığı, yüzyılların hoyratlığına dayanan bir sağlamlığı vardır.” O, yazı ve kitaplarıyla okurlarında bu duygu ve düşünceleri hissetmelerini sağlamaya çalışmaktadır.
Türkçe Off ve Türkçe Günlükleri başlıklı dizilerdeki kitaplarında; bir yandan okullarımızda yeterli bir Türkçe bilgisi, bilinci ve sevgisi verilmediğinden yakınır; öbür yandan özensizliğimizden kaynaklanan dil yanlışlarından söz eder; bu konuları anlatırken dengeli bir “humoru” (nükteyi) da esirgemez; kitapların kolay okunurluğunu sağlayan bir öğedir de bu: Yazım, sesletim (söyleyiş), söylem/anlatım yanlışlarını örneklendirdiği, kimilerini düzelttiği bu yazılarda, ayrıca dil kirlenme-sinden de ağırlıklı olarak söz eder; yabancı dillerden gelen sözcüklerin hemen her alanda özensiz ve gereksiz kullanımının yarattığı sorunları tartışır; çizdiği görünüm gerekten, hiç de iç açıcı değildir (özellikle tabela adlarının yaygınlığı konusunda)…
Türkçe Günlükleri’nde, dil sorunlarının yanı sıra, yaşamın değişik kesimlerinden aktarmalar da yapar; yeni yayınları tanıtır, anılarına, gözlem ve izlenimlerine yer verir; şiir kitaplarından söz eder (“ Şiir en iyi sağaltıcıdır.” der). Bu iki dizi, rahat okunan dili; yeri geldiğinde başvurulan ve dozu iyi ayarlanmış humoru (nüktesi) ile okurların beğenisini kazanmıştır.
F. Hepçilingirlerin Türkçe Dilbilgisi Öğretmen Kılavuzu, Türkçe dilbilgisi öğretimi süre-cinde uyguladığı yöntemin yönlendirmesiyle yazılan bir kitap niteliğini taşıyor; Hepçilingirler dilbilimci olmadığını söyler, kitabının da bilimsel bir çalışma olmadığının bilincindedir; bunları önsözde belirtir de. O, kendi uygulamasını kitaplaştırma gereksinmesi duyduğunu söylüyor. Kitabın kurgusu, bilgilerin veriliş biçimi; öğretenler ve öğrenenlere ilişkin bölümleri dikkati çekiyor. Sözcükten (sözcüğün anlamı, işlevi, yapısı ve türleri) başlıyor öğretmeye; tümce yapısını geniş olarak işliyor; yazım bilgileri ekliyor; doğru ve iyi anlatımın temel ilkelerini açıklıyor… “Dersle-rimi nasıl anlattıysam, öyle yazdım” diyor. Bence bu kitabın önemi, bilgilerin uygulamaya sokulması, denenmesi ve başarı sağlamasından geliyor. Öğretmenlerden de, öğrencilerden de olumlu geribildirimler alması, bunu gösteriyor.
F. Hepçilingirler; Türkçe sevgisi, bilgisi, bilinci iyi gelişmiş; dil ve edebiyat yazılarında bu dili yetkince kullanma başarısı gösteren önemli bir yazarımız. Kendisine duyduğumuz saygı ve sevgiyi, onun kitaplarını dikkatlice okumakla da gösterebiliriz.
Onu adına düzenlenen bu kapsamlı sempozyum, bize Türkiye’de güzel şeyler de olduğunun, hak eden insanların değerinin bilindiğinin de güzel bir örneğini sunuyor."
Dilbilimci Dr. Kemal Ateş de Feyza Hepçilingirler’in iyi bir Türk dili ve edebiyatçısı, iyi bir konuşmacı olduğunun altını çizerken mizah ögesini çok iyi kullandığını belirtti. Kitaplarından örnekler vererek bunu dinleyicilerle paylaştı. Osmanlının bize bir dil mezarlığı bıraktığını, güzel dilimizi geliştirmek adına hepimize sorumluluklar düştüğünü ve kültürlerin devingen olduğunu, durağan olmadığını dile getirdi.
Ayvalıklı Yazarlar Dermesi projesinde hedef : “Şehrimizi şehir yapan, şehrimize değer katan hayatlarla temas kurmak, onları yeniden anımsamak ve anımsatmak.’’
Böyle olunca da ilk etkinlik nisan ayı başlarında ölümünün beşinci yılında Ayvalık’ın simge adlarından Ahmet Yorulmaz ile başlamış. Üç gün süren etkinlikte panellerle, sergilerle, okuma etkinlikleriyle Ahmet Yorulmaz yâd edilmiş.
***
26 Ocak 1948/ Ayvalık doğumlu Feyza Hepçilingirler için de 17, 18, 19 Ekim’de gerçekleştirildi ikincisi.
“Masallar çocuklar için ekmek kadar, su kadar önemlidir. Ve çocukları uyutmak için değil uyandırmak için de okunmalıdır ve yeniden yazılmalıdır.’’
“Bütün insanlar akıllıdır. Hele çocuklar… Onların yepyeni, pırıl pırıl bir zekâlarını karartmamak, lekelememekle yükümlüyüz biz yetişkinler.’’ diyen Feyza Hepçilingirler’in son dönemlerde yayımlanan çok sayıdaki çocuk kitabı için değerlendirme yapan Elif Şahin Hamidi’nin konuşması çok etkileyiciydi. Başkalarını ne kadar etkiledi bilmem ama beni çook!
Ezber bozan deriz ya, Feyza Hepçilingirler’in de masal bozan bir yazar olduğunu söyledi Elif Şahin.
Trakya Üniversitesi EMYO Serigrafi Bölümünde okumuş, A.Ü. İletişim Bilimleri Fakültesi Basın –Yayın Bölümünden mezun olmuş, muhabirlikler, editörlük, genel yayın yönetmenlikleri yapmış, Maltepe Üniversitesi’nde uzman olarak çalışmış, İonna Kuçuradi ile birlikte mesai yapmış olan Elif Şahin, Feyza Hanımın kitaplarındaki o alışılagelmiş prens- prenseslerin dışında prens ve prensesler bulunduğuna dikkat çekti.
Edebiyathaber.net, BirGün gazetesi, Şehir dergisi ve Tmolos’ta yazan Mehmet Çataloğlu da Feyza Hepçilingirler’in yazdığı çocuk kitaplarını mercek altına alıp tek tek özetledi.
Psikolog Arslan Sayman da Hepçilingirler’in çocuklara verdiği iletilerin önemine değindi.
Didaktikliğe kaçmadan verilen iletilerin önemi üstünde durdu.
‘Feyza Hepçilingirler Ve Çocuk Edebiyatı’ konulu panele gösterilen ilgi sevindiriciydi. Çünkü öğrenciler de vardı. İlk günkü etkinlikte ise kaymakamın bulunmasına karşın ilçe milli eğitim müdürü ve öğrencilerin bulunmayışı dikkatlerden kaçmamıştı. Neden diye sormadan geçemiyorum bu konuyu. Öğrenci gönderilmez mi böylesi bir panele?
***
Sempozyumun duygu yüklü an’larına gelince…
İlk gün, akşama doğru yaşandı duygu yüklü an’ların ilk’i. Ayvalık’ta yaşadığı evin önünde… 18. Sokak No 27’de… Üzerinde fotoğrafının ( resminin) bulunduğu bronz rölyef kapının üstüne takılırken gözlerinin yaşarmasına engel olamamıştı Türkçenin Kraliçesi.
İkincisi, Özgün Zeytincilik tarafından kendisine verilen özel tasarımlı bir zeytinyağı şişesiydi. Bu, başka bir zeytinyağıydı ama… Şişenin üstünde 'TÜRKÇENİN KRALİÇESİ' yazılıydı.
Zeytin, zeytinyağı denilince bir marka olarak akla gelen Ayvalık’ın marka olarak kabul görmüş ikinci adı da Feyza Hepçilingirler’di bundan böyle.
Zeytin üreticisinin bir bildiği olsa gerek…
***
İtfaiye binası yanında bulunan/ 2015 yılında açılan Feyza Hepçilingirler Kütüphanesi’nde ise gözü yaşaran ne Feyza Hanımdı ne de eşi dostu…
Kız kardeşi Gülay Gökgün ile oğlu Afşin, ablalarını ve annelerini anlatırlarken söyleşiyi izleyenlerin herhalde hiçbiri gözyaşlarına engel olamamışlardır. 66 yaşındaki bu satırların yazarı gibi…
Ayvalık, sonbaharın en güneşli/ en aydınlık günlerini yaşıyordu.
Türk Dili Ve Edebiyatının güneş gibi parlayan yıldızı Feyza Hepçilingirler’i Ayvalıklılar bağrına basıyordu hasat mevsiminde.