"Yaşlanmaz Şair Çocuk" der ona Yaşar Kemâl.
Dupduru Türkçesi, akıcı anlatımı da usta yazarlığının simgesidir.
Bize, bizim insanımızı anlatır öykülerinde dilimizin doğallığını kullanarak.
Köy insanının doğayla mücadelesini öyle yalın aktarır ki.
Örneğin; "Susuz Yaz'' "Tütün Zamanı", "Ay Büyürken Uyuyamam", tiyatroya uyarlanan "Nalınlar", "Boş Beşik", "Mine"; bunlar arasında ilk akla gelenlerdir...
***
Şiirleri de muhteşemdir!
"Akdeniz göklerinden
Köpüklerden, limon çiçeklerinden
Gözlerimde kalan
Güzel aydınlık" diye başlayan "Güzel Aydınlık", ilk şiir kitabının adıdır da.
"Bazan birdenbire aklıma gelir
Beyaz bir güvercin uçarsa denize doğru
Sanırım güneşe çıkarmış koltuğunu
Küçük dertlerinden kurtulmuş şimdi dinlenir
Kimbilir öldü mü kaldı" "Hatırlama" şiirinin de unutulmaz dizeleridir.
Konuşma dilinin sözcükleri, ancak -onun gibi- bir şiir ustasının elinde böyle bir hayranlık verici bir akıcıkla şiire dönüştürülebilir" der Ataol Behramoğlu Usta.
****
Dillendirdiğim, Cumhuriyet döneminin en üretken edebiyatçılarından
Necati Cumalı'dır!
Urla'yla bütünleşmiş şair-yazar-öykücü-denemeci-çevirmendir o...
Birçok öyküsünde, romanında Urla toprağının insanları anlatılır.
Hüseyin Yurttaş, "Onları Tanıdım" kitabında Cumalı'dan söz ederken şu ifadeyi kullanır;
"Urla'yı edebiyatımıza mâletmiştir.
Tıpkı Yaşar Kemâl deyince Çukurova, Çukurova deyince Yaşar Kemal'i, Söke ve Samim Kocagöz ilişkisini anımsadığımız gibi!
Acaba Urla sokaklarının kaldırımlarını çiğnerken ve ayak sesler taş duvarlarda yankılanırken neler düşünmüş, neler düşlemiştir?"
****
Necati Cumalı'nın şiirleri "nakış" gibidir.
Birçok şiir sever gibi yüreğimizde izi vardır.
Bu sabah Yenifoça sahilinde çiseleyen yağmur altında yürüyüşümü onun -çok ama çok sevdiğim- dizeleriyle tamamladım;
"Kalktım sabahı dinledim,
4.20 bir yaz günü sabahı,
Evlerin yüzü ağardı,
Ağaçlar yeşile çıktı
Ben sabahları severim oldum bittim,
Sabahları çocukları bütün başlangıçları..."
****
Şiirli iyi haftalar..
Sağlıkla kalın...