Isfahanlı Maryam Gharakhani ile iki yıl önce tanıştım. Siyaset-Bilimci Meysam Bademschi kanalıyla..
Onlar Isfahan değil de Esfahan diyorlar memleketleri için… Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak biliniyor Isfahan. İlber Ortaylı bayılıyor örneğin…
Meysam, üç dört dil bilen/ Egeli bir kızımızla evlenmiş olan ve İzmir’de yaşayan bir İranlı’ydı. Şimdi de Londra’da bir televizyon kanalında çalışmakta.
Renkler Ülkesi İran, kitabımı Farsça’ya çevirmesi için konuşmuş, anlaşamamıştık. “Maryam size yardımcı olur.” demiş ve Sayın Maryam Gharakhani’nin adresini vermişti.
Maryam, Isfahan Üniversitesi Fars Dili Ve Edebiyatını bitirmiş ve aynı üniversitede okutmanlık yapmış, 2013’te de İzmir’e gelip yerleşmiş bir İranlı’ydı.
İzmir’de Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde Farsça okutmanlık yapıyordu. Bunun yanında özel dersler de veriyordu.
Oğlu Omid Haghighat (Ümit Hakikat) Isfahan’da eğitim yöneticiliği okumuş, İstanbul’da kendine iş arayan bir gençti. Belli ki her ikisi de İran’da sıkılmış, İran dışında yeni bir hayat kurma derdindeydiler.
Türkiye’yi tercih etmeleri de Kaşgai Türklerinden oluşlarındandı belki de… Daha kolay anlaşabileceklerini bilmelerinden...
İstanbul’da kendine uygun bir iş bulamayan Ümit, “Anne ben burada iş bulamadım” der.
Annenin yanıtı hazırdır: “Hemen İzmir’e gel.”
Ümit, artık İzmir Gıda Çarşısındadır. Kendisinden istenilen her işi yapabilmektedir.
Kadifekale’deki küçücük evlerinde de mutludurlar. Kimseye muhtaç olmadan geçinip gitmektedirler.
Ne var ki annenin işine iki yıl sonra son verilir. Dayısı ya da emmisi olmadığından bir daha da dönemez akademik yaşama… Sadece özel derslerle idare etmektedir artık. Yetmeyince de evlere temizliğe gitmektedir.
Bu durumu çok garipsediğimden sormuştum iki yıl önce: “Bir üniversite hocası olarak ev temizliğine gitmen ağırına gitmedi mi?”
“Alın teri dökerek para kazanıyorum. Bunda ne gariplik var ki?” demişti o da.
Batılı gibi düşünen bir Doğulu…
Önemli olan iş… Şoförlük, doktorluk, kasiyerlik, kuaförlük, öğretmenlik… Önemli olan işini nasıl yaptığın. Doktor olmuşsun, bekçi olmuşsun ne fark eder ki…
Temizlik işçiliği de böyle bir şey.
Utanılacak nesi var ki… İşini yapıyorsun, para kazanıyorsun.
Maryam Hanım, üniversitede okutman ve evlere temizlik yapmaya giden bir kadın. Bunu söylemekten de çekinmeyen bir kadın…
Hollanda’da yaşayan bir arkadaşım var. Üç gün yanında kalmıştım. Eşi Hüsniye, sabahları erkenden işe gidiyordu. Akşamları da oldukça şık elbisesiyle eşiyle beni gezmeye çıkarıyorlardı.
Merak edip sordum bir akşam: “Hüsniye, nerede çalışıyorsun sen, ne iş yapıyorsun?”
“Hastanede temizlik işçisiyim abi.”
Sorduğuma utanır gibi olmuştum. Ezilip büzülmüştüm adeta. Suç işlemişim gibi…
Bir sözü var ki hiç unutamıyorum: “Recai abi sen öğretmen olarak maaş alıyorsun. Ben de temizlik işçisi olarak… Bu maaş sayesinde de çocuklarımızı okuttuk, ikinci evimizi aldık. Türkiye’ye geldiğimizde de Didim’de, Bodrum’da tatil yapıyoruz. Yaptığım iş olmasa ne yapacaktım ya…”
Evlere temizliğe giden arkadaşları da varmış ve her biri hayatlarından öyle memnunlarmış ki…
Hüsniye’yi dinledikçe ona sarılasım gelmişti.
Maryam Hanım da yıllardır Hollanda’da yaşayan Hüsniye gibi düşünüyordu.
“İş iştir” der gibiydi.
Maryam da oğlu da çalışmak zorunda. Yaşamak için…
Omid de bir arayışın içinde. Çalışıyor olmanın yanı sıra Ege Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı/ Türk Halk Bilimi’nde yüksek lisansa başlar.
Ne de olsa Kaşgai Türk’üdür. Türk Halk Bilimi ona ilginç gelmiştir. Gelenek, görenek ve ritüelleri öğrenmek heyecanı içindedir. Başarıyla da tamamlar yüksek lisansını…
Bu arada iyice İzmirli olmuşlardır artık.
Buca’ya yerleşmişlerdir.
****
Annenin Farsça özel dersleri sürmektedir. Hatay’da, Karşıyaka’da… Girişimci ruhunun özelliğinden olsa gerek, İran’dan gelen arkadaşlarına/ tanıdıklarına da iş ve kiralık evler bulmaktadır.
Omid, Isfahan’daki Milanguage Dil Okulu kurucusu olan arkadaşı Sina Milanizadeh ile konuşur ve İzmir’de buna benzer bir dil okulu kurmak için danışır ona.
Ülkenin ve dünyanın dört bir köşesinden gelecek olan gençler için hem Eğitim- Sanat- Kültür ve spor hem de dil öğrenme adına kurslar düzenlemek istemektedir.
Dil ve kültür…
Sina, buna benzer bir okulu 12 yıl önce açmıştır Isfahan’da…
İngiliz Dili Ve Edebiyatını bitirmiştir ama İngilizcenin dışında da dillere merakı vardır. Bu merak ve ilgi, onu bir anda bir dil okulunun kurucusu yapar.
Farsça, Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, İtalyanca, Çince üzerine…
Kazancı da fena değildir…
Omid de arkadaşı Sina’ya özenerek yabancı uyruklu gençleri Türkiye’ye getirip onlara hem dil hem de İzmir’in ve çevresinin güzelliklerini tanıtacaktır.
Özetle… Dil ve turizm…
1988 doğumludur ve bunu yapabilecek enerjiye sahiptir.
2018’de Milanguage Dil Okullarının bir şubesini açar Buca’da. Kurucu Ortak olarak…
Söylediğine göre de şu an 100’e yakın öğrencileri var.
“Biz, sadece bir ticari şirket değiliz. Eğitim ve turizm gönüllüsüyüz.” diyor.
Yaz Kampı denir ya… Burası hem yaz kampı hem kış… Yılın her sezonunda hizmete hazır…
Uzaktan eğitim (On Line) de veriliyor. Dil öğrenmek için illâ bir okula/ kuruma gitmenize de gerek kalmıyor dedirten…
Kim isterse ilk ders de ücretsiz. Evinizden bağlanıp, laptopu açıyorsunuz önünüze ve dil öğrenmeye başlıyorsunuz.
Büyük bir iddia ile şöyle diyor: “İLK ELİ UZATAN BİZİZ”
Ve ekliyor: “ARTIK EVİNİZDEN ÇIKMADAN İNGİLİZCE!”
Sevimli, çalışkan ve müteşebbis ruhlu Omid, çoktan İzmirlileşmiş bile.
Baksanıza adı bile Ümit olmuş. Tanışırken adının Ümit olduğunu söylüyor. Yazarak da “Omid”i gösteriyor.
Ümit; umutları olan, hep İzmir’de yaşamak isteyen, düşleri zengin bir Isfahan Bucalı.
Ama Maryam Gharakhani’nin nefesini hep üstüne duyumsayan, annesinin kokusunu hep hisseden…
Babası ve kardeşleri?
Hiç sormadım bile… ‘Private life’ deyip yanıt vermek istemeyebilirler mi diye düşündüm kimbilir…
****
İran, tarihiyle/ kültürüyle beni çok etkilemiş olan bir ülke.
Tıbba, mimariye, el sanatlarına, edebiyata, özellikle de şiire olan aşkları nedeniyle hep yaşamak istediğim bir coğrafya… Organik gıdalarıyla, parklarıyla, heykelleri, müzeleri ve türbeleriyle beni çok etkilemiş bir ülke.
Birbirlerine, şiir okur gibi ‘Selaaam’ deyişleri ve centilmenlikleriyle beni çok etkiledi İranlılar.
Parklarda kitap- gazete okuyan öğrencileri, binlerce kitaplı kitabevleri, kütüphaneleri, sinemaya olan ilgileriyle beni şaşırtan bir Güney Batı Asya ülkesi.
Önyargılarımı allak bullak eden bir ülke.
İzmir’e yerleşip dil ve turizm konusunda bir başarı öyküsü yazmaya çalışan Omid ve annesinin günün birinde Karşıyaka’da da bir şube açması hiç de sürpriz olmaz benim için…
Maryam Gharakhani
Omid ve arkadaşları