Dikili’nin Çukuralan Mahallesi’nde kayyum tarafından yönetilen Koza Altın İşletmeleri tarafından yapılması planlanan “Çukuralan Altın Madeni 500.000 ton/yıl kapasiteli Kırma – Eleme Tesisi” projesi ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) toplantısı yapıldı.
Çukuralan köy kahvesinde yapılan toplantıya bakanlık temsilcilerinin yanı sıra EGEÇEP, Dikili Emek ve Demokrasi Platformu, Bergama Çevre Platformu, Dikili Kültür ve Çevre Platformu, Dikili Kadın Platformu, Çandarlı Halk Meclisi, maden çalışanları ve yöre halkı katıldı. Dikili’nin eski belediye başkanı Osman Özgüven ile Bergama’nın önceki dönem belediye başkanı Mehmet Gönenç’te toplantıya katılarak çevrecilere destek verdi. Toplantıda, Koza Altın İşletmelerinin sunumunun ardından, maden çalışanları ile çevreciler arasında tartışmalar yaşandı.
Daha önce Çukuralan Altın Madeni'nde yapılması planlanan 360.000 ton/yıl kapasiteli kırma eleme tesisi için İzmir Valiliği'nin vermiş olduğu ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına çevreciler tarafından dava açılmıştı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de müdahil olduğu davada mahkeme, projeyi iptal etti ve iptal kararı Danıştay tarafından onanıp kesinleşti. İptal kararının gerekçesi ise yeraltı sularının ve dolayısıyla Madra Barajı'nın olumsuz yönde etkileneceğine dayandırıldı.
Ancak şirket, mahkeme kararına rağmen kırma eleme tesisi kapasitesini 500.000 ton/yıla çıkarttı, bakanlık ise yeniden ÇED süreci başlattı. Yaşanan gelişmelerin akla mantığa uymadığını belirten çevreciler ise ‘Proje kapasitesini yükseltince çevresel riskler, olumsuz etkiler sona mı erecek?’ diye sordu.
“KÖYLÜNÜN GELİRİ KÜÇÜLECEK”
Firma yetkililerinin yaptığı açıklamaların ardından söz alan Bergama Çevre Platformu sözcüsü Erol Engel; “Maden açıldığı yıldan bu yana bölgede bulunan çamfıstıklarında 10’da 9 kayıp var. Bu 500 bin tonluk kırma eleme tesisinden sonra bölgede tarım ile uğraşmak daha da zorlaşacak. Köylünün geliri daha da küçülecek. İçme suyumuz, dünyada suyun bu kadar değerli olduğu zaman diliminde zarar görecek. Şirket bir gün gidecek ve yöre halkını kaderine terk edecek. Bu sebeple projeye karşıyız” dedi.
Dikili Emek ve Demokrasi Platformu Üyesi Hüseyin Acar; “Buraya halkı ikna etmeye gelmişler. Ama bizler biliyoruz ki Kaz Dağları’ndan buraya, bu firmalar yeraltı kaynaklarını yağmalıyorlar. Heba ediyorlar. Zenginleşen onlar, yağmalanan bizim yeraltı kaynaklarımız oluyor. Bir süre bu madenin işçiliğinden faydalanıyor olabilirsiniz. Ama 10 yıl sonrası bu gidişle yeni kuşaklara bu doğayı bırakamayacaksınız” dedi.
Platform üyesi Hüseyin Öğe ise; “Önceki gün Bakırçay’da toplu balık ölümleri yaşandı. Geçen yıl mandıra atıkları ile Salihleraltı’ndaki derelerde balıkların öldüğünü gördük. Denizin içindeki kirlenmeyi gördük. Mesele sadece çalışmak değil, yaşam gidiyor. Biz gidiyoruz, insanlık gidiyor. Burada kimyasal atık kullanılmadığını mı sanıyorsunuz? Bizde isteriz sizin çalışmanızı, bizim sizin çalışmanıza karşı olduğumuzu mu düşünüyorsunuz? Biz sizin ekmek parası kazanmasını istemiyor muyuz? Hepimiz istiyoruz” dedi.
Çandarlı Halk Meclisi Üyesi Eyyüp Sabri Gamsız; “Firma bir süre sonra gidiyor ama bu bölgede yaşayan insanlar sefaleti yaşıyor. Siz gittikten sonra bunun acısını bizler, torunlarımız yaşıyor. Ben Çandarlı’da yaşıyorum. Buradaki yeraltı sularını içiyoruz. Torunlarımız, evlatlarımız zehirlenmesin” dedi.
BAKANLIK YETKİLİSİNE UYARI; “TARAF TUTUYOR GİBİ KONUŞUYORSUNUZ”
Toplantıda söz alan Çukuralan köylüsü bir vatandaş; “Bu proje sonrası her şeyimiz, suyumuz, meyvemiz işimiz engelleneceğine göre, maden bu halka ne yardımında bulunacak? Bu köyün halkı neyle idare olunacak? Buna bir çare düşünülüyor mu? Bugüne kadar hiçbir yardımda bulunulmadı” diye sordu.
Bakanlık görevlisi ise; “Her şeyin engelleneceğini nereden biliyorsun” diyerek, “zaten böyle bir durum olursa çalışmaya müsaade etmeyiz” dedi.
Dikili Emek ve Demokrasi Platformu üyesi Atilla Yıldırım yaşanan konuşmaya müdahale ederek; “Taraf tutuyor gibi konuşuyorsunuz. Bakanlık görevlisi olarak firmayı savunur gibi konuştunuz. İleride bu işin sonuçları belli olacak. Tedbirli konuşmakta fayda var” dedi.
Bakanlık görevlisi ise; “Ben mevzuatı anlatmak istemiştim. Öyle bir izlenim yarattıysam özür dilerim” dedi.
MADEN ÇALIŞANLARI İLE ÇEVRECİLER ARASINDA TARTIŞMALAR YAŞANDI
Çevreci vatandaş Akif Yalın ise; “Burada olan sorumlulara sormak istiyorum; Bu doğal yapı kaç milyon yılda bu hale geldi? Siz onu 10 senede talan ediyorsunuz ve yaşanmaz hale getiriyorsunuz” dedi. Bu konuşmanın ardından ise ortam gerildi. Maden çalışanı olduğu belirtilen bir kişi konuşmalara sert sözlerle müdahale etmek isteyince bakanlık ve firma yetkilileri tarafından uyarıldı.
“MADEN KAMYONLARI TRAFİĞİ ENGELLİYOR, YOLLARA ZARAR VERİYOR”
Nebiler Mahalle Muhtarı Safa Eşit; “Burada 500 bin ton malzeme kırılacak dendi. Bu zaten kırılıp geliyor buraya. Bu buraya kamyonla geliyor, kamyon lastik eskitiyor, mazot yakıyor. Bu köyün içinden 500 ton malzeme geçmesi, buranın trafiğini engelliyor. Yollara zarar veriyor. Burada birçok çalışan var, kapanırsa kim ekmek verecek bunlara? Buranın bekçisi de çevrecisi de bizleriz” dedi.
Tartışmalar eşliğinde süren toplantı, bakanlık yetkileri tarafından tutulan tutanakların ardından sona erdi.