Dikili'nin Çukuralan köyü yakınında faaliyet gösteren Koza Altın Şirketine ait Çukuralan Altın Madenine 3. kapasite artışı için verilen ÇED olumlu kararı iptal edildi.
Mahkemenin daha önce verdiği iptal kararının ardından şirkete 2009/7 Genelgesi uyarınca verilen yeni ÇED’in de iptal edilmesi üzerine maden ÇED’siz kalmış durumda. Şirketin bu kararla ilgili yürütmeyi durdurma talebi Danıştay tarafından reddedilirken, davanın avukatlarından Arif Ali Cangı, İzmir Valiliğine madenin kapatılması için başvurdu.
Haber: Özer Akdemir
Yaklaşık on yıldır altın üretiminin sürdüğü madenle ilgili hukuki süreçler de on yıldır devam ediyor. Madene karşı açılan davalarda yapılan bilirkişi incelemelerinde madenin orman ekosistemine, yer altı-yer üstü su kaynaklarına, canlı yaşamına ve koruma altındaki türlere olumsuz etki edeceği raporlanmış, mahkeme de bu raporları kararına dayanak yaparak ÇED raporunu iptal etmişti. Bu süreçte 2009/7 Genelgesi’ne dayanılarak şirkete yeni ÇED izni verilmiş, maden üretimini aksatmadan sürdürmüştü. 2009/7 Genelgesi’ne göre “ÇED olumlu kararları hakkındaki yürütmenin durdurulması/iptal kararları eğer ÇED raporunun bir ya da birkaç bölümüne ilişkin ise ÇED raporunun hazırlanmasına ilişkin tüm sürecin en baştan tekrarlanmasını kaldırıyor. Bunun yerine sadece eksik veya yetersiz görülen kısımların yeniden düzenlenerek hazırlanan ÇED raporunun Bakanlığa sunulmasından sonra toplanacak İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısında nihai yapılacağı, ardından karar verileceğini öngörüyor. Yani yıllarca süren davalar sonucu iptal edilen ÇED raporu 20 gün içerisinde halkın katılımı toplantısı vs. yapılmadan tekrar verilebiliyor.
Bu ÇED raporu ile birlikte madenin 3. kez kapasite artışı projesi için verilen ÇED raporu da iptal edilince 2009/7 Genelgesi tekrar gündeme sokulmuş, bir kez daha şirkete ÇED izni vermek için Ankara’da, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı yapılmıştı. Mahkemelerin bilirkişi raporlarına dayanarak verdiği ÇED iptal kararları, “ucube genelge” diye değerlendirilen 2009/7 Genelgesi uyarınca yok hükmüne getirildi.
"KÂR HIRSI VİCDANLARI KÖR ETMİŞ!"
İzmir 6. İdare Mahkemesi geçtiğimiz günlerde Çukuralan Altın Madeni İşletmesi 3. kapasite artırımı projesine 2009/7 Genelgesi’ne ilişkin verilen 09.01.2019 tarihli ÇED olumlu kararının iptaline karar verdi. Mahkemenin kararına Bakanlık ve şirket tarafından yapılan itiraz ve hükmün yürütülmesinin durdurulması talebi ise Danıştay Altıncı Dairesince reddedildi.
Çukuralan Altın Madeninin 2 kez kapasitesi artırılarak yarattığı ekolojik yıkımı görenlerin etkilenmemesinin mümkün olmadığını belirten EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı, “Vicdanı olan hiç kimse gördükleri karşısında 3. kez kapasite artırımına onay veremez. Kâr hırsı gözleri ve vicdanları köreltmiş olsa gerek ki 3. kapasite artırımına onay verildi. Mahkeme iptal etti, bu kez 2009/7 sayılı ucube genelge ile yeniden ÇED olumlu kararı verildi” dedi.
"MADEN ŞU AN ÇED’İ OLMADAN ÇALIŞIYOR"
Bu ÇED’e karşı da iptal davası açtıklarını aktaran Cangı, bu arada Danıştayın önceki iptal kararını “Daha ayrıntılı bilirkişi incelemesi yapılmalı” diyerek bozduğunu dile getirdi. Bozmadan sonra her iki dosyanın yargılamasının birlikte yapıldığına vurgu yapan Cangı, sonrasında gelişen hukuki süreci şu şekilde özetledi; “yargılamalar sonunda da her iki dosyadan iptal kararı verildi. TMSF’nin yönetiminde olan altıncı firma eski alışkanlıklarını sürdürdü ikinci kez 2009/7 Genelgesi’ne dayanarak yeniden çed raporu sundu. Apar topar geçen ay İDK toplantısı yapıldı. Şu anda yapılan duyurulara göre henüz rapor için nihai karar verilmedi. Özet olarak olması gerektiği gibi Çukuralan altın madeni şu anda ÇED’i olmadan faaliyet yürütüyor. O durumda İzmir Valiliğinin faaliyeti derhal durdurması gerekiyor. Bunun için Valiliğe başvuru yaptık, mühürleme işlemini bekliyoruz”.
"MADEN KAPATILMAZSA HUKUKUN HİÇBİR GÜVENCESİ KALMAMIŞ DEMEKTİR"
Cangı, ÇED iptali kararlarını şirketler lehine adeta yok hükmünde yapan 2009/7 Genelgesi’nin daha ne kadar uygulanabileceğine dair sorumuza şu yanıtı verdi: “2009/7 sayılı Genelge’yi hukuki olarak hiçbir yere oturtamadığımız için kaç kez uygulanır kestiremiyoruz. Aslında Çukuralan’da bu genelge dahi uygulanamaz, zira mahkeme kararları çok açık, diğer iptal gerekçelerinin yanı sıra “Madra Barajı’nı, Nebiler Şelalesi’ni kirletme riski var” deniyor. Raporlarla Çukuralan’ın ya da Nebiler Şelalesi’nin yeri değiştirilemeyeceğine, içme ve kullanma amaçlı Madra Barajı’ndan vazgeçilemeyeceğine göre 2009/7 Genelgesi’ne dahi yeni ÇED izni verilmesini sağlamaz. Çukuralan’daki ekolojik yıkıma, çukurun daha da derinleşmesine yol açacak her uygulama, her karar dayandığı hukuku o çukura gömecektir. Türkiye Çevre Hukuku Çukuralan’da önemli bir sınav veriyor. Bu kararlar karşısında Çukuralan madeni kapatılmazsa, çevre hukukunun hiçbir güvencesi kalmamış demektir”.
"YAŞAMIN SÜRDÜRÜLMESİ İÇİN ÇUKURALAN KAPATILMALI"
Bir yıldan beri kovid-19 virüsünün tüm insanlığı teslim aldığına dikkat çeken Cangı, “Yeni tip koronavirüsün insana yaban hayatından geçtiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Özellikle madencilikle yaban hayatına, doğal ortamlara müdahalenin bedelini, tüm insanlık ağır bir pandemi ile ödüyor. Yaşamın sürdürülebilmesi açısından Çukuralan madenini bu yönden de değerlendirmek ve derhal kapatmak gerekiyor”.
"MAHKEME KARARI GECİKTİRİLMEDEN UYGULANSIN"
Cangı tarafından Bakanlığa gönderilen dilekçede; mahkeme kararının geciktirilmeden eksiksiz bir şekilde uygulanmasının Anayasa’nın emri olduğuna dikkat çekilirken; Maden işletmesinin derhal mühürlenmesini, Mahkeme kararlarını etkisiz hale getirmeye yönelik yeni izinler verilmemesini,Bölgenin ekolojisinde ciddi yıkımlara yol açan Çukuralan Altın Madeni’nin temelli kapatılmasını,Sahanın eski haline getirilmesi için çalışmalara başlanmasını, yapılacak harcamaların sorumlulara rücu edilmesi talepleri dile getirildi.