Maden ve benzer şirketlerin neden oldukları doğa tahribatı en büyük dert iken, bulundukları bölgeyi maden çöplüğüne çevirircesine terk edip gitmeleri ve neden oldukları korkunç çere kirliliği ise bir başka dert. Edremit ile Havran sınırındaki Tepeoba Köyü de bunun acısını çekiyor. Yürüttüğü bakır madenciliği faaliyetini 1 yıl önce durduran Özdoğu Madencilik şirketi burayı adeta maden çöplüğü gibi terk edip gitmiş.
Haber: Metin Sert
Maden ve benzer şirketlerin neden oldukları doğa tahribatı en büyük dert iken, bulundukları bölgeyi maden çöplüğüne çevirircesine terk edip gitmeleri ve neden oldukları korkunç çere kirliliği ise bir başka dert. Yöre halkı ise madenin yarattığı doğa tahribatından başka sonra bir de buraları maden çöplüğü gibi terk edip gitmesinin yarattığı sıkıntılarla başbaşa kalıyor. Bir diğer dert ise yetkililerin denetim yapıp, buna yol açan şirketlerden hesap sormaması, şirketlere yarattığı çevre kirliliğini gidermek veya düzeltmek için yaptırım uygulamayıp adeta bu duruma çanak tutması. Bu da yurttaşların bir başka mağduriyetine neden oluyor. Oysa maden açmak çevre hukuku açısından nasıl bazı kural ve yasalara tabi ise, kapatıp gitmek de bazı kurallara bağlı olması gerekiyor. Görülüyor ki, Türkiye’de herşey sadece şirketlerin çıkarı için ve bunun için çevre hukuku da yok sayılıyor.
Balıkesir’in Balya ilçesi 100 yıl önce yapılan bakır maden işletmesinin yol açtığı doğa tahribatının yaralarını bir türlü saramazken, bölgede hâlâ 4 milyon ton maden atığının var olması manzaranın vahametini ortaya koyuyor. Edremit ile Havran sınırındaki Tepeoba Köyü de bugün aynı dramı yaşıyor. Yürüttüğü bakır madenciliği faaliyetini 1 yıl önce durduran Özdoğu Madencilik şirketi burayı adeta maden çöplüğü gibi terk edip gitmiş.
Tepeoba köyü yakınında bulunan ve bir seneyi aşkın süredir de faaliyetini durdurmuş olan Özdoğu Madencilik A.Ş.’ne ait “Bakır ve Molibden Zenginleştirme Tesisi”nin geçtiğimiz yıl faaliyetin durmasına rağmen hiç bir yükümlülüğünü yerine getirmediği görülüyor. Çünkü bölge adeta maden çöplüğüne dönüşmüş bir halde. konu ile ilgili bir açıklama yapan Edremit Çevre Platformu (EDÇEP), “Şirket, madeni çalıştırmadan önce hazırlayıp sunduğu ve Çevre Bakanlığı’nın da kabul edip onayladığı ÇED raporunda taahhüt ettiklerini yerine getirmek zorundadır. Şirket maden için kazdığı çukuru olduğu gibi bırakıp gidemez” diyerek yetkilileri göreve davet etti.
Maden kapandı, ama çukuru zehir saçmaya devam ediyor!
Şirketin çevre ile ilgili taahhütleri ve yasal yükümlülüklerini yerine getirdiği iddiasının doğru olmadığını ifade eden EDÇEP (Edremit Çevre Platformu), açıklamasında “Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığı’nın verdikleri bilgiler birbiriyle çelişiyor” sözleri ile de ilgili kurumları eleştirdi. Şirketin söyledikleri ile yaptıkları da birbirini tutmazken ortada yetkililerce bir denetimin yapılmaması da ayrı bir eleştiri konusu.
EDÇEP tarafından yapılan açıklamada, “Şirket, madeni çalıştırmadan önce hazırlayıp sunduğu ve Çevre Bakanlığı’nın da kabul edip onayladığı ÇED raporunda taahhüt ettiklerini yerine getirmek zorundadır. Şirket maden için kazdığı çukuru olduğu gibi bırakıp gidemez. Asit maden drenajıyla bu çukurda meydana gelen su birikintisinin ihtiva ettiği ağır madenlerin, yeraltı sularına sızıp zehirlemesine sebep olamaz. Ayrıştırma havuzlarındaki zehirli suların, yazın buharlaşma sonucu havaya karışmasına fırsat veremez” sözleri ile duruma dikkat çekilirken, ayrıca şu bilgiler verildi:
“Sorumluluklarını yerine getiren bir şirket, bu çukurdan kurtulmak için sürekli ve ısrarla yeni girişimlerde bulunur mu? Bunları sırasıyla aktarırsak:
1-) Şirket maden çukurunu önce Orman İşletme’ye “hediye etmeye” kalktı. O devasa çukura dolacak yağmur suları ile yakınından akan derenin üst kodlarından alınacak suyun, burayı doldurmaya yeteceğini iddia etti. Bu yatırımları kendisi değil, ormancılar yapacaktı elbette. Fakat o çukura, orman helikopterlerinin girip su almaları havacılık tekniği gereği mümkün değildi. Üstelik Havran Barajı, helikopterler için iki adımlık mesafede bulunuyordu ve olası bir yangında, oradan su alarak müdahale etmek gayet mümkündü.. Haliyle, şirketin bu girişimi sonuçsuz kaldı.
2-) Şirket aynı çukuru Havran Belediyesi’ne çöp depolama alanı olarak “hediye etmeye” kalktı. Bu önerisi neredeyse kabul de görecekti. Ancak, yukarılardan gelen bir talimatla, il genelinde “Sıfır Atık” diye adlandırılan bir proje sonucu, ilçeler çöplerini acele inşa edilen aktarma istasyonlarından TIR’lara yüklenerek Balıkesir merkezdeki çöp değerlendirme alanına taşınmaya başlandı. Bu nedenle, şirketin bu girişimi de sonuçsuz kaldı.
3-) Şirket şimdi de geride bıraktığı bu çukuru, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne “hediye etmeye” kalkıyor! Bu maden çukuruna, çevredeki tüm ilçelerin eski vahşi çöp alanlarında yıllardır biriken binlerce ton çöpün taşınarak depolanmasını öneriyor. Eski çöp alanları kirlilikle, yangınlarla boğuşuyor ve oralardaki birikimin bu çukura taşınması sonrasında, eski çöp alanlarının rehabilitasyonu konusunun hemen mümkün olabileceği iddia ediyor.
“Bu kadar da olmaz artık” dedirten teklif!
“Şirket kendisinin doldurması, makul eğimlere getirmesi, daha önceden koruması gereken orman toprağıyla da yüzeyini düzeltmesi ve ağaçlandırılmasını sağlaması gereken bu çukuru, neden ısrarla birilerine “hediye etmek” istiyor acaba? Sorumluluklarından ve bu sorumluluğun maliyetinden kurtulmak için olabilir mi?” sorularının yöneltildiği Edremit Çevre Platformu’nun açıklamasında, ormanlık alanın tam ortasında, Tepeoba Köyü’nün 3 km üzerindeki bu çukura, Körfez ilçelerinden taşınacak binlerce ton eski çöp malzemesi gömülemiyeceği de ileri sürülüyor.
Bu akıl dışı teklifin, ciddiye bile alınmaması gerektiği belirtilen açıklamada, madenle ilgili olarak hukuki süreçlerin halen devam etmekte olduğu da hatırlatılarak, “O nedenle, şimdi aceleye getirerek, uyanıklık yaparak, mütecaviz zorlamalara başvurulmaya çalışıldığı görülmektedir” denildi. “170 metre derinliğindeki bir çukura, metan gazı çıkış boruları döşenebilir mi? Bunca çöpün altına, sızdırmazlığı sağlayabilecek bir malzeme serilmesi mümkün olabilir mi? Deprem bölgesi olan bir coğrafyada, böylesi bir risk alınabilir mi?” sorularının yöneltildiği açıklamada, ayrıca yerel yönetimler ile tüm sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlaın gereken karşı tepkiyi ortaya koymaları çağrısında bulunuldu.
Ekoloji Birliği‘nin bileşenlerinden olan Edremit Çevre Platformu‘nun açıklamasının son bölümünde şunlar yer alıyor:
“Özellikle de, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ni geçen haftalarda TÜMAD’ın İvrindi Altın Madeni için başvurduğu gibi bir “temize çıkartma” komisyonu ve oylaması yapmaması konusunda uyarıyoruz. Bu tür projelerin, komisyon ve Belediye Meclisi kararlarıyla değil, tarafsız bilim insanları ve üniversiteler tarafından incelenmesi esas olmalıdır. Belediye Meclisi, çevre uzmanlarıyla mı dolu? Böylesi projeler asla siyasi olamaz, bilimsel olmak zorundadır. Hiç bir yetkili veya seçilmiş yönetici, Özdoğu A.Ş.’nin geride bıraktığı bu cehennem çukuruna, içine atlanacak bir “bedava mezar” gözüyle bakmaya kalkmasın lütfen.
Elbette yıllardır söylediğimiz gibi, eski vahşi çöp alanlarının rehabilite edilmesini, doğaya kazandırılmasını istiyoruz. Ancak bunun yolu, elin çukurunu onun yerine doldurup, o coğrafyaya bir saatli bomba gömmek olmamalıdır. Kamuoyunu, sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri ve belediyeleri uyarıyor, bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz.”