Basın açıklamasında, Türkiye’de tarihin en büyük doğa tahribatının yaşanmakta olduğu belirtilirken, bunun nedeninin de ayrıca hukuk katliamının da yaşanması olduğu ifade edildi.
Belediye eski binası önünde yapılan basın açıklamasına TURÇEP bileşen temsilcileri ve bazı sivil toplum kurulusu temsilcilerinin yanı sıra Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın, CHP ilçe başkanı Orhan Eratıcı ile bazı partililer, İyi Parti ve HDP gibi siyasi partilerden de destek geldi. Basın açıklamasına Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) üyeleri de katıldı.
Belediye Başkanı Akın: “Bu katliama artık ‘dur’ denilmeli”
Basın açıklamasında konuşan ve doğa tahribatı karşısında üzerine düşen her türlü görevi yerine getireceğini ifade eden Belediye Başkanı Çetin Akın; “Başta sadece Çaldağı’ndaki madencilik projesine karşı başlayan bir yaşam mücadelesi vardı, ama bugün çevresel tehdit verilen yanlış kararlar ve izlenen yanlış politikalar nedeniyle her yeri, her yandan sarmış durumda. İşte Murat Dağı, işte vicdan nöbetleri tutulan Kazdağları. Dünyanın en cennet topraklarına sahip olan Türkiye’miz, bugün saymakla bitemeyecek kadar ciddi tehditlerle yaşanmakta olan bir doğa tahribatı ile karşı karşıya. Bu katliama artık hep birlikte bir ‘dur’ demek zorundayız” dedi.
EGEÇEP: “Her ağacı, her ormanı, her dağı savunmak zorundayız”
EGEÇEP adına bir konuşma yapan dönem sözcüsü Alime Mitap ise; “Yaşadığımız doğa tahribatı giderek korkunç bir düzeye doğru çıkarken, bizlere düşen görev her ağacı, her ormanı, her dağı savunmak şeklinde yaşama ve yaşam alanlarımız ile tarım alanlarına sahip çıkmaktır. Bizler yaşamı savunuyoruz, doğadaki her canlının yaşam hakkını savunurken, doğanın da hakları olduğunu vurguluyoruz” dedi.
TURÇEP Dönem sözcüsü Nacittin Durak tarafından okunan basın açıklamasında Kaz Dağları’nda tutulan ‘Vicdan Nöbeti’ne de değinerek; “Yine görüyoruz ki, bir tek bu doğa talanı ile yaşam alanlarımızın tehlikeye girmesine neden olacak kararları verenlerin vicdanları harekete geçmedi. Bunun nedeni ise; vicdanlarının körelmiş olması. Bu nedenle bugünkü açıklamamızda, bazı sermaye guruplarına yaranabilmek için çevre ve insan sağlığını tehdit altına sokan bu kararları verenleri halkımıza şikâyet etmek istiyoruz” denildi.
Yapılan basın açıklamasından satırlar;
JES konusundaki hukuksuzluklar
“14 Ağustos 2017 tarihinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın, yeraltı sularımızda tehlikeli düzeyde zehirlenme olduğunu resmi raporlarla bildirip, ‘artık madencilik ve JES projeleri için izin verilmesin’ diye Manisa ve İzmir valiliklerine yazı göndermesinin üzerinden bugün 2 yıl geçti. Ancak hala bu projeler için izin verilmesi, hatta ‘ÇED gerekli değildir’ diye kararlar alınması, sadece bir akıl tutulmasını değil, vicdanların ne kadar köreldiğini anlatıyor. Bu gerçek, JES’ler için verilen izinlerin ve açılan ihalelerin ne kadar hukuka aykırı, ama halkımızın JES’lere karşı mücadelesinin ne kadar meşru ve hukuki olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Manisa ovasının ve Gediz havzasının JES kuyuları ile delik deşik edilmesine halkımız asla göz yummayacaktır”
Çaldağı’ndaki madenin ÇED davası hakkında
“Çaldağı’ndaki madencilik projesinin ÇED raporuna karşı açılan davada, mahkeme heyetinin 9 kişilik uzman bilirkişi heyetinin verdiği raporu dikkate almak yerine, maden şirketinin vazgeçtiği eski ÇED raporuna göre ‘geçersiz’ sayması şeklindeki skandal kararına ise bugün sokaktaki çocuklar bile gülmektedir. Çaldağı’ndaki madene geçit vermeyeceğimizi bir kez daha bu vesile ile belirtiyoruz. Dünyanın en bereketleri toprakları sülfürik asitle çöle çevrilmeyecek, ama açtıkları o cehennem çukuru madenin kendi mezarı olacaktır”
Çaldağı ormanı hakkında
“Danıştay’ın Anayasa’nın 169. Maddesini göz önüne alıp, ‘Çaldağı’nda orman var, ormanlık alanda madencilik yapılamaz’ şeklinde ‘orman tahsis iznini iptal eden kararı’nı geçersiz hale düşürmek için hukukun arkasından dolanmaya çalışılmakta, Turgutlu ve yöresinin erozyona karşı yaşam güvencesi olan Çaldağı ormanı yeni bir skandal kararla daha korunmasız bırakılmak istenmektedir. Ancak bizler bu ormanın bizim için öneminin bilincindeyiz, ormanımıza sahip çıkacağımızı, her ağacı tek tek savunacağımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz”
Biyogaz tesisi hakkında
“Irlamaz, Çepnidere ve Çepnibektaş köylerini kapsayan ve şehrimizin içme suyu tesislerinin yakınına kurulmak istenen biyogaz tesisleri için nasıl bir tezgah kurulduğunu göstermek isteriz. Bu tesisi kurmak isteyen Energrom şirketi 22 Ağustos tarihinde Ankara’da yetkililerle İDK toplantısı yapacak. Oysa böyle bir toplantı öncesi ÇED raporu için ‘halkın bilgilendirilmesi toplantısı’ yapılması gerekir. Ama halkımız kendilerine tepki göstermiş, bunun sonucunda toplantı yapılamamıştır. Toplantının yapılamadığına dair kendi hazırladığı tutanaklar, ilgili fotoğraflar ve video kayıtları da bizim elimizde mevcuttur. ÇED raporu böyle yalan ve hile ile alınmaya çalışılan projelere yetkililer izin verseler bile, bizim bu tesise izin vermeyeceğimizin de bilinmesini istiyoruz”
Tarih bu katliamın sorumlularını affetmeyecek
“Kamuoyunun dikkatine sunmak istediğimiz, ülkemizde sadece doğa katliamı değil, hukuk katliamı da yaşandığı gerçeğidir. Hukukun arkasından dolanarak, halkımızın sahada kazandığı mücadele masa başında geri alınmaya çalışılmaktadır. Çünkü kendi yarattıkları ve bir türlü içinden çıkamadıkları kriz nedeniyle gözleri iyice döndüğünden, artık mantıklı karar veremeyecek hale gelmiş, böylece yargı bağımsızlığı da yok edilmiştir. Artık bu tür hilelerden vaz geçilmesi çağrısında bulunurken, yaşam alanlarımıza ve tarım arazilerimize sahip çıkılacağı, çevre ve halk sağlığını tehdit eden bu projelere karşı durulmaya devam edileceğinin de bilinmesini istiyoruz. Verdikleri kararlar ve attıkları imzalarla Türkiye’nin bugün tarihin en büyük doğa katliamı yaşamasına neden olanları bizler vicdanlarımızda zaten mahkum etmiş durumdayız. Ama bu doğa talanı için bir de hukukun katledilmesi nedeniyle tarih de kendilerini asla affetmeyecektir” sözlerine yer verildi.
Basın açıklaması sonunda “Çaldağına da Kazdağlarına da dokunma, Ormanıma ağacıma kıyma Çaldağı’ma dokunma”, Çaldağını çalma, Kazdağı’nı kazma” solaganları atıldı.