Gün, Metin Altıok dostlar...
Madımak Katliamı’nda,
Aşağılık yaratıklar tarafından diri diri yakılan
Ama ağır yaralı olarak kurtulan;
Bir haftalık yaşam mücadelesi sonucunda,
28 yıl önce bugün,
9 Temmuz 1993 günü yaşamını yitiren;
“Çıraklığı Olmayan Şair”,
Metin Altıok, gün...
*****
14 Mart 1941'de;
Babamla aynı yıl,
Ata'larımla aynı topraklarda;
İzmir, Bergama'da doğdu Usta...
O katliam olmasa;
Yaşasa, 80 yaşında olacaktı ya!.
Yine Şiir’ler yazacaktı.
Hani öyle hesaplanıyor takvim yapraklarında!...
Şiir okuyan-seven,
Şiir'i yaşayan-yaşatan,
Şiir'i hayatının en önemli yerine koyan,
Hep dize dize Şiir atan yüreğimizde,
Şiir'leriyle ses verdiği yaşta…
Niye mi efenim?
Büyük konuşur Şair’ler…
Bile isteye otururlar,
Şeytanın oturduğu yere…
Adem’den daha çıplak,
Satırlar arasından öle öle…
ve
Katledildiği günkü yaşında yaşar hep Şair,
Yaşlanmaz şeriat ateşiyle yakılan zamanda…
*****
Resimler, heykeller yaparken birden;
Şiir okumaya,
Şiir söylemeye,
Şiir yazmaya başlamış ALTIOK...
Onun içindir,
"Çıraklığı Olmayan Şair" demeleri…
Ondan sonra mı?
Ondan sonra hep Şiir söylemiş;
Hep Şiir yazmış,
Şiir'i yaşamış hayatında...
Cemal Süreya’nın,
‘Turgut Uyar’ın Şiir'iyle’ ilgili bir sözü vardır:
“Hep bir şiirin ortasını yazdı” der...
Bilmez Usta ama
Aslında,
Metin ALTIOK için de söylenmiştir bu sözler...
Hangi Şiir'inden isterseniz,
Oradan başlayabilirsiniz okumaya...
Hangi Şiir'inin ortasından başlarsanız,
Oradan uzanırsınız sonsuzluğa...
*****
“Ne zaman bir masaya otursak;
Seninle karşı karşıya,
Masa durmadan uzuyor aramızda...
Tozlu bir yol oluyor giderek
Ve ben başlıyorum koşmaya...”
Aynı masada;
Bu kadar yakınken Sevgi'li,
Bu nasıl uzaklık Usta?
Bu nasıl bir aforizma?
*****
“Sözcüklere bürünüp şiir diye görünen şey,
Yaşamın ta kendisidir...” der bir yazısında...
“Güzel anılar biriktirdim senden,
Dudağıma solgun gülücükler getiren…
Özenle sakladım belleğimde,
Bir yığın oldu daha şimdiden…
Nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın,
Bir gün apansız gerçekleşiveren...”
*****
12 Mart cuntasının katliamlarının,
İdamlarının acısına;
12 Eylül’ün postallarıyla ezdiği,
Hayatın acısı katılmış bir dünyaya;
Onun neden olduğu kedere,
Yürek yangınına katlanmayı sorumluluk saymış,
'Yaşamayı direnmek' olarak kabul etmiştir...
O'na göre Şair gerçeklerden,
Hayattan kaçarak değil;
Tarihsel akışın yalpalamalarının neden olduğu,
Derin yaraları ancak kanatarak teselli bulabilir...
*****
“Durmadan avuçlarım terliyor;
İnildiyor ardımdan,
Girdiğim çıktığım kapılar...
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun.
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar...
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar...
Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim.
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde.
Nemli aldığım sigaralar…
Ne zaman bir dosta gitsem
Evde yoklar...
Kimi zaman çocuğum,
Bir müzik kutusu başucumda
Ve ayımın gözleri saydam...
Kimi zaman gardayım;
Yanımda bavulum, yılgın ve ihtiyar…
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar...
Bekliyorum bir kapının önünde,
Cebimde yazılmamış bir mektupla.
Bana karşı ben vardım
Çaldığım kapıların ardında...
Ben açtım, ben girdim
Selamlaştık ilk defa...”
*****
Hepimizin iyi bildiği;
Sezen Aksu'nun
“Kavaklar” adlı şarkısı da,
“Öndeyiş” Şiir'idir Usta'nın...
Şair, içinde olduğu duruma
ve koşullara işaret eder dizelerinde...
Bozkırın ortasında bir kavak ağacıdır sanki;
Rüzgârda usul usul sallanırken,
İçindeki acıyı mırıldanan…
“Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar…
Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular…
Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar…
Omuzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar…
Ah kavaklar, kavaklar…
Acı düştü peşime,
Ardımdan ıslık çalar...”
*****
Metin Altıok,
Bir duygu Şair'idir aynı zamanda...
Bunu kendisi de kabul eder...
O'na göre Şair'in yaptığı iş;
Gerçeği imgesel olarak,
Duygu üzerinden okura aktarmaktır...
Buna da “Şiir'sel Duygu” der...
“Ömrümce kendimi hep sözde buldum!.
Söz cehennemdi, yanıp kavruldum.
Yeniden doğdum kendi külümden;
Ben Anka’ydım, konuşuldum...”
*****
Kimi zaman;
Cemal Süreya ile konuşur dizelerinde
Ve O'nu resmeder adeta...
“Cemal’in imzasındaki fotör,
Bazen başında da olurdu.
Yalnız biraz amatör
Biraz da mahcup dururdu...”
*****
Vefalıdır Metin Altıok...
İnsani yönü ağır basmaktadır.
Saygılıdır hep Usta dediklerine...
Vücut dilinden bile,
Anlaşılabilecek kadar hem de...
*****
Kimi zaman Turgut Uyar'ın
"Büyük Saat"iyle söyleşir...
Kimi zaman Edip Cansever'in
Şair'liğini içtenlikle selamlar Metin Altıok...
Bazen Metin Eloğlu'yla konuşur dizelerinde:
“Metin usta, canım usta,
Bu soyadı sana haram...”
*****
Usta bildiklerinin sesine,
Dizelerine yaslanır hep...
Onların sesini hatırlatmak ister okura…
Ruhi Su'ya mesela:
“Günlerin savrulan
Köpüğünden geldiler,
Ruhi ve Ruhi’ler...
Türkülerin Ruhi’si.
Sevdaların Ruhi’si,
Birbirine el verdiler...”
*****
Bir felsefeciydi Metin Altıok...
Asıl mesleği felsefe öğretmenliğiydi...
Ama hiçbir zaman,
Şiir'inin önüne geçirmedi felsefeyi...
"Yetti artık altıok metin,
Sürdüğün şu pıtraklı zor ömür...
Tuzak ol bir ölüme; denizler gibi,
Var git çoğala çoğala...”
*****
Derin bir sezgisel gücü vardır Şair'in:
“Yangınlardan geliyorum dedi adam
ve yangınlara gitti yanık…”
“Her iyi şair dünün yorumcusu
ve geleceğin imgesel yorumcusudur...
Şurası unutulmamalıdır ki;
Dünü yorumlayıp geleceği okumada,
Hep şairler haklı çıkmıştır...” der yine bir yazısında...
*****
Kendisini “yerleşik yabancı” ya da “gezgin” olarak;
Dolayısıyla "göçebe"
Yani "yersiz yurtsuz" olarak tanımlar hep...
Metin Altıok;
Şair olarak kendini,
İçinde olduğu dönemi iyi okumak
ve değerlendirmek için sorumlu görmüş
ve bundan kaçınmamıştır...
Şair'in;
Şiir'sel duyarlılığını besleyen kaynağın,
Güncelden doğduğunu savunmuş
ve bu düşüncesini Şiir'lerine yansıtmıştır...
Şiir'i çağına tanıklık eden
ve çağına tanıklık için kendini sorumlu sayan Şair;
Ahmet Muhip Dranas’tan,
Behçet Necatigil’den,
Cemal Süreya,
Turgut Uyar
ve Edip Cansever'den etkilenmiştir...
*****
Hayatının sonuna kadar Şiir yazdı...
Aşk yazdı,
Sevgi yazdı,
İnsanlık - özgürlük yazdı…
Güncel - toplumsal duyarlılığı yüksek,
Şiir'ler yazdı Usta...
Bu hayat fânusunda...
Ne yazık ki çok yazana,
Çok okuyana,
Çok üretene
ve çok sorgulayana yapıldığı gibi hep;
Ta ki, katledilene kadar yazdı Usta...
Madımak'ta yanarken bile,
"Arkamızdan şiirlerimizi okurlar..." diyecek kadar;
Kocaman Şiir yürekli,
Bir Şair geçti bu dünyadan dostlar...
*****
"İnsan usul usul ölmek için gelir dünyaya.
Başlar her gün biraz daha insan olmaya…
Ve ölürken usul usul ne tuhaf;
Âşık olur, kedi besler, isim verir eşyaya..."
Gün, Metin ALTIOK dostlar...
28 yıl önce bugün ayrıldı aramızdan…
Anısına
ve muhteşem üretimlerine saygıyla...