Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında ‘Küresel Çevre Fonu’ finansal desteği ile yürütülen Önemli Denizel Biyolojik Çeşitlilik Alanlarında İstilacı Yabancı Türlerin Tehditlerinin Değerlendirilmesi Projesi’nde (GEF VI Projesi) çalışmalar devam ediyor.
İstilacı yabancı türlerin girişlerinin engellenmesi, kontrol edilmesi, yayılmasının engellenmesi, üremesinin durdurulması ve yönetimi için başlatılan projede istilacı türlere yönelik veriler tespit edildi.
İstilacı yabancı tür sayısı 105’e çıktıBuna göre Akdeniz’de yabancı tür sayısı 1000’i aşarken, 2020 yılı itibarıyla Türkiye denizlerinde yabancı tür sayısının 540’a, istilacı yabancı tür sayısının da 105’e yükseldiği belirlendi.
Karadeniz’de 28, Marmara Denizi’nde 124, Ege Denizi’nde 253 ve Akdeniz’de 413 yabancı tür görüldü. Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından yayımlayan dünyanın en kötü 100 istilacı yabancı türünden 14’ü de Türkiye’de saptandı.
Biyoçeşitlilik üzerinde tehditDHA’nın aktardığına göre varlığı tespit edilen bu istilacı türler arasında en tehlikelileri aslan balığı, balon balığı, taşbalığı, deniz salyangozu, göçmen denizanası, çizgili yılan kedi balığı örnek gösterildi.
Türkiye’de istilacı yabancı türler hem sucul, hem de karasal ortamlarda ekonomik, sosyal ve çevresel sorunlar meydana getirirken, küresel olarak biyoçeşitlilik üzerine büyük tehdit oluşturuyor.
Nasıl geliyorlar?Türkiye’ye akvaryumculuk, akuakültür, bahçe düzenleme, balıklandırma ve rekreasyonel amaçlar gibi yollarla, Süveyş Kanalı aracılığıyla veya gemilerin balast suyu gibi yollarla gelen istilacı yabancı türlerle mücadelede erken teşhis, hızlı değerlendirme ve hızlı müdahale çok önemli rol oynuyor.
İstilacı yabancı türlerin, yerel türlerin ve ekosistemin korunması, insan sağlığı ve ekonomi üzerine baskı olmaktan çıkarılması için ortadan kaldırması, kontrol edilmesi, yayılmasının engellenmesi ve üremesinin durdurulması gerekiyor.