Ajans Bakırçay
2019-09-18 09:36:37

Duru Gazeteci

Atilla Köprülüoğlu

atillakopruluoglu@gmail.com 18 Eylül 2019, 09:36

"Gazetecinin kalemi kıymetlidir" derler ya onunki en kıymetliydi.

Ne iktidarlar geldi geçti; ömürlük meslek yaşamında daktilosunun tuşlarına patronaja ya da iktidara yaranmak için değil, toplumun gerçekleri öğrenmesine vesile olmak için vurdu.

Güç odaklarına, o iktidarlara, muhalefete bile, "kılıcı kalemiyle" muhalefet etti.

Mevkiymiş, makâmmış, şöhret hırsı asla olmadı!..

***

"Her devrin adamı fırdöndülere ünleri yurtdışına taşsa da basın emekçisi demek caiz değildir." 

Kaya Çelikkanat meslek büyüğümüzün en sık kullandığı sözüdür. 

Ona göre; 12 Eylül döneminde Evrenci, hanedan yıllarında Özalist, günümüzde de dönek Marksistler ve öteki çıkar gördükleri yere; pabuçsuz, donsuz koşan meslek madrabazlarına, şaklabanlarına; gökyüzüne de çıksalar bırakın gazeteciliği, yazarlığı "adam" bile denmezdi.

Nahit Duru Usta, işte bu tiplerle de hep "kavgalıydı".

Yazılarında, tv programlarında "halkın ağzı onların sesi" olduğu kadar, kalemlerini satan kiralayanları da teşhir etmekten sakınmazdı.

****

İhale takip etmedi 

Nahit Duru,

komisyon almadı, aracılık yapmadı, "mektup" taşımadı!

Bilginin "güç" olduğuna inandı, yeni fikirleri savundu.

Her yazısı; hukukun üstünlüğünden, düşünce özgürlüğünden yanaydı.

Ayrımcılığa, nefret söylemine, kutuplaşmaya karşı çıktı.

Muhabirlikten Genel Yayın Yönetmenliği'ne kadar mesleğe -her kademede- başarıyla hizmet etti.

Türkiye'de "en çileli meslek" gazeteciliğin her sıkıntısını dibine kadar yaşadı. 

Gözaltı, kelepçe, sorgular, mahkemeler, cezalar, zindan dahil!

Son yazdığı "Arayış" kitabının tanıtımı, şöyle dokunmuştur o günlerine;

"Seni bir kez daha uyarıyorum, dergiyi bir an önce kapat... 

Yarın olacaklardan ben değil, sen sorumlu olacaksın... 

Dikkatli ol!.. 

Mert ve cesur bir çocuğa benziyorsun.

Bu sözler, Sıkıyönetim Komutanı Korgeneral Recep Ergun'a ait. Karşısında oturan kişi, gazeteci-yazar 

Nahit Duru. 

12 Eylül dönemi... 

Ülkenin her yerinde sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı var. 

Bülent Ecevit, darbenin karanlığına bir mum ışığı yakmak için bir avuç yürekli, özverili aydınla birlikte Arayış dergisini çıkarıyor. 

Nahit Duru da o derginin Yazı İşleri Müdürü."

İşte Nahit Duru!

İşte çok zor koşullar altında verilen bir demokrasi ve basın özgürlüğü mücadelesinin simgelerinden bir gazeteci!..

****

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök vefatında şunları yazmıştır bir dönem "Arayış"ta çalıştığı Nahit Duru için;

"Benim imzasız yazdığım bir yazıdan dolayı hapis yattı. 

O acımasız askeri darbe döneminde bile yattığı hapis sadece 3.5 aydı. 

Tutuksuz yargılanmış 3.5 aya mahkûm olmuştu!"

Ertuğrul Özkök'ün köşesinden ilgili bölüm şöyle:

"Arkadaşım Nahit Duru demokrasinin bu ülkedeki sessiz kahramanlarından biriydi.

12 Eylül’ün en sert günlerinde, aydın geçinenlerin tam siper olduğu karanlık anlarında, Bülent Ecevit’in yanında Arayış dergisini yöneten sessiz gazeteciydi.

O ve etrafındaki üç-beş kişiyle

52 hafta direndi.

Ben de hayatım boyunca o küçük grubun içinde olmanın gururunu yaşadım.

Şahin Mengü, Haluk Gerger, Tanju Polatkan, Oruç Aruoba, Şükrü Sina Güler...

Ve başımızda hepimiz adına sorumlulukları yüklenen, bu uğurda hapse giren Nahit Duru...

Benim imzasız yazdığım bir yazıdan dolayı hapis yattı...

Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim.

O acımasız askeri darbe döneminde bile yattığı hapis sadece 3.5 aydı...

Tutuksuz yargılanmış 3.5 aya mahkûm olmuştu.

12 Eylül dönemi bitti...

Nahit Duru gazeteciliğine devam etti. 

Ama hep sessiz bir gazetecilikti onunki...

Sonra Ergenekon, Odatv darbelerinden sonraki üçüncü FETÖ darbesi geldi.

3 Temmuz günü bu ülkenin en büyük futbol topluluğunu yok etmek için o mâlum darbe yapıldı.

Nahit Fenerbahçeliydi...

Ankara’daki Fenerbahçeliler Derneği’ni kuran kişiydi.

İkinci demokrasi direnişini 3 Temmuz’da yaptı..."

****

İzmir'deki Güneş Gazetesi Temsilciliği döneminde tanışmıştım yıllarca "gazeteciliğini" yakından takip ettiğim Nahit Duru ile.

Üst birikimine, iyi dostluğuna, zarif, paylaşmayı seven güzel abiliğine hayran olmuştum.

Her sohbetimizde gazeteciliğin özünün "muhalif duruş" olduğunu yinelerdi.

Çok iyi gazeteciler de yetiştirmişti.

****

Türkiye’de "medya" denilen bulanık sularda gazeteci kimliğini kirletmeden yüzebilen ender isimlerin başında gelirdi Nahit Duru.

Tek sütunluk haberlerin karikatürlerin, atılan tweetlerin bile suçlu görülmesine, okurun izleyicinin habere ulaşmasının engellenmesine, muhabirin yazarın çizerin hapse atılmasına, neredeyse idama eş sayılan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının verilmesine çok kafa kaldırmıştı. 

Yakın dostu Uluç Gürkan'ın vedasında paylaştığı ifadeyle;

"Türk basını, 

medyanın yandaşlaşmasına direnen bir çınarını daha yitirdi."

**** 

Bilgi, görüş, dik duruştu; bir

haysiyet şövalyesiydi 

"Duru Gazeteci" 

Nahit Duru!..

O da yürek kulvarımızda yerini almıştır artık...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.