2006’nın 4 Şubat’ında Manisa’nın Üçpınar Beldesi’nde görkemli bir kütüphane açılışı gerçekleştirmiştik. Başkan Yasin Halat’ın ev sahipliği yaptığı açılışa o gün İzmir Vali Yardımcısı Fahir Işıksız, Gazeteci Öcal Uluç, İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürü İbrahim Bilecan, Yazar Zeki Büyüktanır, ADD Manisa Şube Yöneticileri, Eğitim-Sen’li öğretmenler ve çok sevgili Sibel Kuş’un halkoyunları ekibi katılmıştı.
5 bin civarında kitabın yer aldığı 12. Kütüphanemiz, roman ve öykülerle dopdoluydu. Ne ararsanız var gibiydi.
Aradan 10 yıl kadar bir zaman geçince Anadolu Ajansı Manisa Temsilciliği ya da TRT Temsilcisinden öğrendim ki kütüphanemiz soyulmuş. Haberini bile yapmışlar. Beni çağırıyorlar… Gittiğimde sadece ansiklopediler ve ders kitapları ile ÖSS kitapçıkları kalmıştı.
***
O Coşkulu açılıştan sonra burada daha sonra bir şenlik düzenlemeye karar verdik ve RASİME – DER olarak anneler gününde YAZÖNÜ ŞENLİĞİ gerçekleştirdik. Devlet sanatçısı Ayşe Cebi bize o gün harikulade bir konser vermişti. Rastlantıya bakın siz, Ayşe Cebi, beni 1977 ya da 78’de Salihli’de yargılamış olan ağır ceza mahkemesi yargıcı Sadi Bey’in kızı çıktı. Ayşe, o günlerde ortaokula giden bir öğrenciydi. Şenliğimize de herhangi bir istekte bulunmadan katkı koymuştu o gün. Programı yeğenim Emrah sunmuş, sosyolog Selim Karyelioğlu da gitar dinletisiyle şenliğimize zenginlik katmıştı. Bir de o gün Atatürk Fotoğrafları sergisi açmıştık.
Bir ara yanıma bir arkadaş gelip "Vali Bey geldi" dedi. Tek başınaydı. "Ne güzel bir şenlik bu üstadım, ne ararsan var!" demişti.
Gerçekten de o gün şiir vardı, şarkı vardı, deyişler vardı, gitar vardı. Bu iş için de bir traktör kasasını sahne yapmıştık. Belde Başkanı açılışa katılan kadınlara anneler günü dolayısıyla birer karanfil armağan etmişti. Sessizce gelip etkinliğimizi izleyen Vali Bey’e arzu ederlerse bu güzelliğin aynısını diğer köylerde de yapabiliriz demiştim. Özellikle de dağ köylerinde… Bir saat sonra gene sessizce ayrılıp gitmişti Vali Bey.
Cumhurbaşkanlığındaki bir değerli abimizden öğrenmiş, akabinde ziyaret edip tanışmış ve Üçpınar Şenliği için de davet etmiştim Vali Beyi.
Refik Arslan Öztürk’tü adı. Her ziyaretimde bana "ÜSTADIM" diyordu. Telefon açıp randevu talebinde bulunduğumda "Üstadım, kapımız her zaman açık. Randevu istemenize gerek yok. İstediğiniz zaman buyurabilirsiniz." şeklindeki sözleri hiç çıkmıyor kulağımdan.
Sık sık ziyaret eder olmuştum. Projelerimizi dillendirmiş, açılışlara katılım için de söz almıştım. Önceliğimiz Gördes ve Demirci’ydi. Gördes için çalışmalara başlamış, kütüphane için köyü belirlemiştik bile. Bu konuda İbrahim Balıklı’nın da yol göstericiliğini belirtmem gerek. O da o günlerin Gördesliler Derneği Başkanı idi. Bir çırpıda 4 bin kitabı Gördes’e göndermiştik bile…
Açılış gününü muhtarla belirlediğimiz gün kendisini aramış, açılış tarihini not ettirmiştim Refik Bey’e. O da "İşlerini bitirdiğinde dönüşte uğra, kahve içelim üstadım." demişti.
Belki de herkese üstadım diyordu ama ben doğrusu onun bu seslenişinden çok mutlu oluyordum. Üstad olmasam da…
Üstad deyince bir başka güzel dost da geliyor aklıma. Ulvi Puğ… O da her seslenişinde "Üstadım" der. Avukat Ulvi Puğ’u tanıyor musunuz bilmem… Onu sahnede şiir okurken dinleyeceksiniz. Şiir nasıl okunurmuş, görün…
Nerede kalmıştık…
Kütüphane açacağımız köyden ayrılıp bilgi vermek için Gördes Kaymakamı’na da uğrayayım dedim. Açılıştan önce de tanışmış oluruz hem… Kaymakam Bey, neden öncelikle kendisine uğramadığımı/ görüşmediğimi öyle sorun yaptı ki, şaştım kaldım. Muhtar da hiç bilgilendirme yapmamış meğerse… Keşke yapsaymış…
Gördes’ten sonra boynu bükük bir halde Vali Bey’e çıkıp durumu anlattım.
Sorunu çözmedeki ustalığını ne o gün unutabildim ne de sonraki günlerde… Kaymakam Bey’i incitmeden sorunu çözdü ve beni de mutlu etti.
Manisa’da o günlerde bir başka can dostum da Vali Yardımcısı Ali Şanlıer’di. Onu Bergama’daki kaymakamlık günlerinden tanıyorum. Hatta daha öncesinden… Davetli olduğum bir kermes programında yaptığım konuşma nedeniyle beni defalarca tebrik ettiği akşam yemeğinde tanışmıştık onunla. Sonra da kütüphane açılışlarında yaptığı ev sahipliğiyle pekişti dostluğumuz.
Ali Şanlıer, benim gözümde mükemmel bir idareci. Düşünün bir kere… Bergama’da Hükümet binasının önüne bir panzer dikilmiş. Ben de Kuzey Ege Gazetesi’ndeki köşemde "Panzeri kaldırın!" demişim. Aradan kısa bir zaman geçti, kaymakam bey’den bir telefon: "Recai Bey, panzeri kaldırdık efendim. Bilginiz olsun!"
Doğrusu çok özlüyorum onu…
Refik Bey’den sonra, Ali Şanlıer’i de ziyaret etmeyi ihmal etmiyordum hiç.
O günlerde Manisa, yönetimde bir Rönesans yaşıyor gibiydi. Bir başka vali yardımcısı arkadaşımız da Orhan Kemal okuruydu. Edebiyat dünyasını yakından takip eden bir dosttu.
Valiliğe girip çıkıyorum ya… Vali Bey’le olan dostluğumu gören/ bilen bazı arkadaşlardan öğrendim bazı gerçekleri. Valimiz, dolmuşa binip yolculuk yapıyormuş örneğin… Otobüste görüyorlarmış ve de ayakta… Konağından valiliğe bazen yaya geliyormuş örneğin…
Duyduklarımı kendisine de söylediğim oldu. "Üstadım biz normal olanı yapıyoruz. Çarşıya özel işim için gittiğim oluyor. Devletin aracını mı kullanayım yani! Dolmuşta görünce beni yadırgıyorlar. Aslında bu işi abartanlar yapıyor yanlışı."
Refik Arslan Öztürk, farklı bir valiydi.
70’li yılların sonlarına doğru bir akrabamız da valilik yapmıştı Manisa’da. Mustafa Yörükoğlu… Annemle babam o günlerde Salihli’den sık sık ziyaretlerine gider gelirlerdi. Mustafa amcamız da gösterişe düşkün biri değildi. Ama Refik Bey bir başkaydı… O bir roman kahramanı gibiydi…
Nice kaymakam ve vali tanıdım. Örneğin onlardan biri İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal idi. Oturduğu koltuğun arkasında sigara yasağıyla ilgili bir yazı asılı dururken yanımda püposunu tellendirmişti.
İzmir’in bir başka valisi de yanına hiçbir koruma almadan kitap fuarına gidip Büke Yayınları’nda kitap okuyordu. Belleğinizi zorlarsanız onun kim olduğunu çıkarabilirsiniz.
Kaymakamlık yıllarında köyün birine etnoğrafya müzesi açan Uğur Kolsuz ise hiç unutamadıklarımdan…
Kısa süren Manisa Valiliği yıllarında Meclis Dergisi tarafından yılın valisi seçilmiş olan Refik Arslan Öztürk, gönlümüzün valisiydi.
Ve o güzel insan birkaç gün önce sonsuzluğa yürüdü. İnstagramda, facebookta ve yazılı basında unutulmazlık öyküleri bırakarak…
Geride bıraktığı unutulmaz anılar, dileriz tüm bürokratlar için bir pusula olur.
Onu özleyeceğiz. Yıldızlar yoldaşı olsun!