İzmir'in Dikili ilçesinde, 12 yaşındaki Ş.Y. adlı kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen market sahibi M.A.'nın yargılanmasına devam edildi. Davada psikolojisi bozulduğu iddia edilen Ş.Y’nin intihara kalkıştığı öğrenildi.
Dikili'nin İsmetpaşa Mahallesi'nde 4 yıl önce yaşanan olayda, iddiaya göre, Ş.Y. kız arkadaşının babası olan market sahibi M.A.'nın cinsel istismarına maruz kaldı. Ş.Y.'nin durumu 2016 yılında annesine anlatması üzerine annesi polise şikâyetçi oldu. Gözaltına alınan ve işlemleri sonrası serbest bırakılan M.A. hakkında Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
ANNE FENALAŞTI
Davanın Bergama’da görülen 6’ncı duruşmasında tutuksuz sanık M.A. ve taraf avukatları hazır bulundu. 14.00’te başlaması gereken dava 17.00’de başladı. Duruşmada sanığın iki tanığı dinlendi. Ş.Y’nin ailesi ise kızlarının psikolojisinin bozulduğunu, 4 Şubat’ta intihara kalkıştığını ve Bergama Devlet Hastanesi’nde midesi yıkanarak son anda kurtulduğunu raporlarla mahkemeye sundu. Ş.Y'nin annesi mahkemede tanıkların yalan söylediğini ifade ederek fenalaştı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatının sanık M.A’nın tutuklu yargılanması talebi ise reddedildi. Sanığın tutuksuz yargılanmasının devamına karar verildi. Mahkeme heyeti ayrıca sanık avukatının yeni tanık dinletme talebini de reddetti. Mahkeme 19 Mart 2020 tarihine ertelendi.
BASIN AÇIKLAMASI OKUNDU
Mahkeme sonrası Bergama Demokrasi Platformu adliyenin önünde basın açıklaması yaptı. Veli-Der Başkanı Fikret Ali Parlas tarafından okunan açıklamada; “Ülke olarak son günlerde büyük acılar yaşıyoruz. Bir yanda Elazığ- Malatya depreminde hayatını kaybeden yurttaşlarımız, bir yandan Suriye’de İdlib’den gelen şehit haberleri, bir yandan Van’da çığ felaketinde hayatını kaybeden yurttaşlarımız ve İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanında düşen uçakta hayatını kaybeden ve yararlanan yurttaşlarımızın acısı yüreğimizde. Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Acılı ailelerimizin ve ülkemizin başı sağ olsun” dedi.
ÇOCUK EVLİLİĞİ SAVUNUCULUĞU DEVAM EDİYOR
Açıklamada; “Ülke olarak bunlar yaşanırken birde taciz, istismar, cinsel saldırı gibi durumlarla karşı karşıyayız. Hemen her gün ülkemizin herhangi bir yerinde, çocuklarımız, canlarımız, en kıymetlilerimiz istismara, şiddete, her türden sömürü ve hak ihlallerine maruz kalıyorlar. Gün geçmiyor ki gerici tarikat/cemaat ve vakıflara ait ‘yurtlarda’ çocuklarımızın başına bir kötülük gelmesin. Biz bunları duyun diye çığlık atarken Marmara Üniversitesi’nde kendisine profesör unvanı verilen ve Üniversitede derslere giren bir şahıs çocuk evliliklerine izin verilmediği için -Allah bizi cezalandırdı ve Elazığ-Malatya depremi oldu- diyecek kadar hezeyan içerisinde. Freni boşalmış kamyon gibi gidiyor ve kimse sen ne diyorsun demiyor. Üniversite soruşturma açtım diyor. Ama derslere devam ettiğini ve evlilik yaşı ile ilgili derslerine başladığını sosyal medyadan paylaşıyor. Yani bu çocuk evliliği savunucusu söylemlerine devam ettiğini ve devam edeceğini haykırıyor. İşte bu ortamda Bugün yine Dikilili 12 yaşında bir kız çocuğumuzun tacizi davasındayız.”
“Daha önce yine Dikili’de, Karaman’da, Adıyaman’da, Çorum’da, Uşak’ta, Gaziantep’te, Ümraniye’de, Tarsus’ta en son olarak da Antalya’da yaşanan Taciz –tecavüz olayları göstermektedir ki bu durumlar artık neredeyse sıradan bir vaka olarak rutinden sayılmaya başlandı. Birçok yerde tarikat, cemaat ve vakıf yurdunda yaşanan istismar olayına sessiz kalınması, olayların kapatılmaya çalışılması bu tür düşünceleri olan insanlara cesaret vermektedir. Bu zihniyeti biz çok yakından tanıyoruz; bu zihniyet ‘bir defadan bir şey olmaz’ diyen zihniyettir. Danıştay’ın yapılan protokolleri iptal etmesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı, Ensar, Türgev, Tügva, İlim Yayma Cemiyeti ve benzeri vakıflarla ‘protokol’ imzalamaya; kendisine emanet edilen çocuklarımızı bu vakıfların ‘yurtlarında’ her türlü kötülükle yüz yüze bırakmaya devam etmiştir.”
TACİZ, TECAVÜZ İNSANLIK SUÇUDUR
“Bu gerekçelerle Milli Eğitim Bakanlığı’nı bir kez daha uyarıyoruz; Tarikat-cemaat vakıflarıyla imzalanan tüm protokoller derhal ve kayıtsız koşulsuz iptal edilmelidir! İktidar ve Bakanlık, çocuklarımızın geleceği üzerinde kendi ideolojik ve politik tercihleri doğrultusunda ‘sosyal mühendislik’ yürütmeye son vermelidir. Çocuklarımızı kendi ‘ajandasına’ alet etmeye çalışmaktan vazgeçmelidir. Taciz, tecavüz insanlik suçudur Demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal eğitim istiyoruz. Tarikat, cemaat ve vakıf yurtları Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilsin” denildi.