Pandemi nedeniyle geçtiğimiz yıl kutlanamayan 1 Mayıs İşçi Bayramı, bu yıl pandemi kısıtlamaları ve yasakları gölgesinde hazırlanan çeşitli programlarla kutlanıyor.
1 Mayıs’ın tam kapanma sürecine denk gelmesi nedeniyle bugün Dikili Atatürk Meydanı’nda da basın açıklaması yapıldı.
Dikili Emek ve Demokrasi Platformu tarafından organize edilen etkinlikte basın açıklaması KESK adına Mehtap Yurtsever Ateş ve Disk adına Özge Tepekule tarafından okundu.
Yapılan açıklamada; “Tüm insanlığın ‘yeni bir başlangıca’ olan ihtiyacının yakıcı hale geldiği bir süreçten geçiyoruz. Yaşadığımız mahalleden şehrimize, çalıştığımız işyerinden ülkemize tüm dünya bir salgınla sarsılıyor” denildi.
MİLYONLARCA İŞÇİ VE EMEKÇİDEN SAĞLIĞINDAN VAZGEÇMESİ İSTENİYOR
Basın açıklamasında ayrıca; “Kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturasını milyonlarca insan canlarıyla, doğa geri dönüşü olmayan tahribatlarla ödüyor. Gözü doymak bilmeyen barbarlık pandemi koşullarında bile sömürü çarklarını milyonlarca işçinin, emekçinin canıyla, kanıyla döndürmeye çalışıyor. İşçiler, emekçiler durduğunda ekonominin duracağını, hayatın duracağını çok iyi biliyor. Bunun için salgın koşullarında işe gitmek zorunda bıraktığı işçilere, emekçilere ‘vazgeçilmezler’ diyor. Ancak kendi varlığını sürdürebilmek için milyonlarca işçiden, emekçiden sağlığından, canından vazgeçmesini istiyor”
İNSANCA YAŞAM MÜCADELESİ VERİYORUZ
“Bizler; hemşiresinden doktoruna, öğretmeninden vergi dairesi çalışanına, posta dağıtıcısından makinistine, mübaşirinden zabıt katibine, hizmetlisinden itfaiyecesine bu ülkenin kamu emekçileri olarak ‘vazgeçilemezler’ ordusunun bir parçasıyız. Bizler; adaletin, demokrasinin, barışın, sendikal hakların yok sayıldığı, emeğin hak arama yollarının kapatıldığı bir ülkenin kamu emekçileriyiz. Yıllardır emeğimizle, alın terimizle insanca çalışma, insanca yaşama mücadelesi veriyoruz”
HAKLARIMIZ YOK SAYILIYOR
“Bugün, salgının günde ortalama 200 insanımızı aramızdan kopardığı koşullarda sömürü çarkları tüm emekçiler gibi bizim için de daha acımasız dönüyor. Krizle birleşen pandemide sorunlarımız katlanarak artıyor. Ancak bizi kamu emekçisi olarak değil, kapı kulu olarak görenler dün olduğu gibi bugün de sesimizi duymuyor. Evrensel normlara uygun grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu pazarlık hakkımız yok sayılıyor. Emeğin saflarında Truva atı görevini yerine getirenlerle yapılan, hiçbir sorunumuzu çözmeyen, mutabakatlarla yetinmemiz isteniyor”
ARTIK YETER !
“Bizi dokuz altı yolarında gülmesi bile yasaklanan bir güruha dönüştürmek, geleceğe, yarına ilişkin umutlarımızı dipsiz kuyularda merdivensiz bırakmak isteyen bu düzene ‘Artık Yeter’ diyoruz. Madem biz durduğumuzda ekonomi duruyor. Madem biz olmadan hayat duruyor. O zaman emeğimizi çarkları arasında ezip bizi yok sayan bu bozuk düzene ‘Artık Yeter’ diyoruz”
UMUT BİRLİĞİMİZDE
“Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülke hayal değil. Sömürü, yoksulluk ve baskı düzenine karşı omuza omuza verdiğimizde istediğimiz dünya elimizle değecek kadar yakın. Böyle bir dünya ve ülke için, umut sende! Umut bizde! Umut birliğimizde, mücadelemizde, dayanışmamızda!” sözlerine yer verildi.