AKP’nin TBMM Başkanlığı’na sunduğu sokak hayvanlarıyla ilgili yasa teklifine karşı Dikili Kadın Platformu tarafından basın açıklaması yapıldı.
Dikili Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin de desteklediği eylemde “Sen susarsan ben ölürüm, susma!”, “Öldürme, kısırlaştır, yaşat”, “Katliama hayır de”, “Dostlarımızın öldürülmesine izin vermeyeceğiz”, “Uyutma yalan bu bir katliam” ve “Sokak hayvanları sahipsiz değildir” yazılı dövizler açıldı.
Atatürk Meydanı’nda gerçekleşen basın açıklaması ise Dikili Kadın Platformu adına Dilek Koç tarafından okundu. Yapılan açıklamada; “Sahipsiz hayvanların ölüm fermanı olan yasa teklifi derhal geri çekilmelidir” denildi.
Açıklamada ayrıca; “12.07.2024 tarihinde AK Parti grup başkanı tarafından yapılan basın açıklamasında 5199 sayılı hayvanları koruma kanununda 17 maddelik değişiklik öngören yasa teklifinin detayları açıklanmıştır. Söz konusu değişiklik ile kanunun sistematiği alaşağı edilmekte, tüm sahipsiz hayvanların (kedi, köpek, vb.) yerel yönetimlerce toplanarak, ‘kamu güvenliği, anatomisi bozuk hayvan’ gibi ucu açık ifadelerle ‘ötenazi’ adı altında öldürülmesi yetkisi verilmektedir. Sivil toplum örgütleri dışlanarak, mecliste araştırma komisyonu dahi kurulmadan tepeden inme bir şekilde hazırlanan; akla, mantığa ve vicdana sığmayan bu teklifi asla kabul etmiyoruz. Teklifin bu şekilde yasalaşması halinde ülkemiz tarihinde görülmemiş bir evcil hayvan katliamı yaşanacaktır.
Yasa teklifi ve ilgili basın açıklamasındaki beyanatları da dikkate alarak başta teklifi oylayacak olan tüm milletvekillerine soruyoruz;
- 2004 Yılında yürürlüğe giren 5199 no.lu kanunun esas aldığı popülasyon kontrol programı (yakala-kısırlaştır – bırak) yöntemi neden 20 yıldır uygulamayan, görevini yerine getirmeyen belediyelere yaptırım uygulanmamıştır.
- Hiç uygulanmamış olan kısırlaştırma yönteminin başarısız olduğu iddia edilebilir.
- Kısırlaştırma yönteminin çevre ve insan sağlığı açısından en uygun çözüm olduğu, 2019 yılında tüm partilerin oybirliği ile yayımladığı TBMM hayvanların haklarının korunması ile hayvanlara eziyet ve kötü muamelenin önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırması komisyonu raporunda da ifade edilmişken neden şimdi terkedilmekte, onun yerine milyonlarca hayvanın (teklifte kedi-köpek ayrımı bulunmamaktadır) katledilmesine yol açacak ölüm döngüsü hangi gerekçe ile kanunlaştırılmaktadır?
- Kanunun yürürlülük tarihinden itibaren bugüne kadar 20 yıldır tüm belediye sayısının yüzde onu kadar bile bakımevi kurulmamışken; mevcut az sayıda bakım evleri dahi mevzuatta ön görülen asgari şartları taşımak bir yana, hayvanların çoğu zaman aç susuz bırakıldığı, türlü eziyetlere maruz bırakıldığı ve hatta öldürüldüğü yerler olarak karşımıza çıkmakta iken, sayısı 3-4 milyon olarak açıklanan tüm sahipsiz köpekler için “nitelikli yaşam alanı” nasıl sağlanacaktır? teklifi hazırlayanların övünerek gösterdiği, kürekle öldürme vakasının yaşandığı Konya büyükşehir belediyesinin barınağının içler acısı hali ortadayken, kaliteli, nitelikli yaşam alanından kastedilen nedir?
- Belediyelerin hayvan bakımevi kurmaları ve kısırlaştırma yapmaları için ayrılan bütçenin kullanımı bugüne kadar denetlenmiş midir?
- Görevlerini yerine getirmeyen ve hatta hayvanların sistematik şekilde eziyet gördüğü anlaşılan bakımevlerine sahip belediye yetkililerine bugün kadar tek bir yaptırım uygulanmamışken, teklif ile öngörülen toplama ve öldürme görevini yerine getirmeyen yetkililere hapis cezası adil midir?
- Ezcümle, bugüne kadar binlerce hayvana yönelik şiddet ve öldürme vakası cezasız bırakılmışken, şimdi “öldürmemek” eyleminin cezalandırması hangi hukuki ve etik değerle bağdaşmaktadır?
- Teklif ile belediye yetkililerine uygulanması öngörülen yaptırımlar, mevcut kanun gereği kısırlaştırma ve mevzuatta detayları yer alan geçici bakımevlerini kurma görevlerini yerine getirmeyen yetkililere hâlihazırda neden uygulanmamaktadır?
- Konu hakkında bilimsel çalışmaları da olan uzman veteriner hekimler, etkin uygulanacak kısırlaştırma seferberliği ile 2 yıl içinde popülasyon kontrolünün sağlanacağını vurguladığı halde, neden toplama ve öldürme eylemini yerine getirmesi için bakımevi kuracak belediyelere 2028 yılına kadar süre verilmektedir? Yaşatmaktan yana olan bir çözüme bunun yarısı kadar bir süre tanınmaması hangi akla ve vicdana sığmaktadır?
- Hayvanların yaşam hakkı ve refahı bu kadar değersiz midir?
- Kanunun yürürlüğünden bu yana yıllık 40 adet kısırlaştırma yapmış olan belediyelerin, yasa teklifi ile kurmaları öngörülen ameliyathanelerin anlamı nedir?
- Ameliyathanelerin, hayvanların kısırlaştırılması için mi yoksa ötenazi ile öldürülmesi için mi kurulması öngörülmektedir?
- Trafik kazalarına neden olduğu ya da fazla sayıda bir araya gelerek tehlike yarattığı belirtilen sahipsiz köpeklerin şehirlerden uzak yerlere, otobanlara, açık arazilere belediyeler tarafından açlık ve susuzluğa terkedildiğinin, dolayısıyla hem insana hem de hayvana yönelik bu risklerin kamu kurumları nezdinde yaşatıldığının farkına varılmamış mıdır?
- Amaç gerçekten sahipsiz hayvan popülasyonunun en büyük kaynaklarından olan üretim, satış ve ithalat yasağına dair bir değişiklik neden yasa teklifinde bulunmamaktadır?
- Amaç gerçekten hayvan sahiplenmesini artırmak ise, apartman ve site yönetim planlarının pek çoğunda bulunan ve sahiplenme önünde ciddi engel teşkil eden, bağımsız bölümlerde evcil hayvan beslenemeyeceğine dair hükümlerin geçersizliğine yönelik bir düzenleme neden getirilmemektedir?
- Sahipli hayvan ve yaban hayvanları dâhil, hayvan kaynaklı ısırık, çizikler üzerine sağlık kurumları tarafından kuduz aşısı yapılması zorunludur. Dolayısıyla son iki yılda arttığı bildirilen oran kuduz vakası oranı değil, herhangi bir hayvan teması nedeniyle hastaneye başvuran insan sayısıdır. tam aksine son beş yılda özellikle büyükşehirlerde kuduz vakaları ciddi oranda azalmış iken, ötenazi yani öldürme temelli yasa teklifini meşrulaştırmak adına kuduz vakalarının arttığı izlenimini vermek kamuoyunu yanlış yönlendirmek değil midir?
- Dünya sağlık örgütünün, kırsalı bol ve şehir merkezi ile iç içe olan ülkelerde, gerek ekolojik denge gerekse insan ve çevre sağlığı açısından yaban hayatı ve insanlar arasında bariyer olan sokak hayvanlarının yok edilmesini, yaban hayatının şehirlere kayması ve ekolojik dengenin bozulmasına yol açacağını öngören görüşleri hangi bilimsel gerekçe ile göz ardı edilmektedir.
Bu yasa teklifi çözüm değil, geri dönüşü olmayan hayvan katliamları ile altında kalkılamayacak çok büyük sorunlar doğuracaktır. Oysa yaşatarak ve birlikte çalışarak çözüm mümkündür. Bu tarihi noktada tüm milletvekillerinin akıl ve vicdanına sesleniyor, sahipsiz hayvanların ölüm fermanı olan yasa teklifinin derhal geri çekilmesini talep ediyoruz. Sokak hayvanları sahipsiz değildir. Yaşam hakkı savunucuları olarak yanlarındayız” sözlerine yer verildi.