İzmir’in Dikili ilçesi, Çukuralan köyü sınırları içerisinde işletilen altın madeninin 3’üncü kapasite artışı projesine açılan davada İzmir 4. İdare Mahkemesince alınan “ÇED raporunun iptali" kararı Danıştay tarafından bozuldu.
Danıştay’ın kararını “Çevre hukukunun ilgasının son örneği” olarak değerlendiren davanın avukatı Arif Ali Cangı, “Adil yargılanma hakkı, çevre hukuku Çukuralan'daki işi biten galerilere gömülmüştür” dedi.
Haber: Özer Akdemir
MAHKEME HEP İPTAL ETTİ BAKANLIK YENİ ÇED VERDİ
Adı geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı kararı ile “Türk Altın İşletmeleri AŞ” olarak değiştirilen Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki Koza Altın İşletmeleri’nin "Çukuralan Altın Madeni İşletmesi 3. Kapasite Artırımı Projesi"ne ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİB) tarafından verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararına İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte EGEÇEP ve eski Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven tarafından iki ayrı bir dava açılmıştı. Daha önce iptal edilen ÇED raporunun ardından şirketin başvurusu üzerine 2009/7 genelgesine dayanılarak eksikliklerin giderilmesi için verilen yeni ÇED raporu da mahkemece iptal edilirken, şirket bu kararı Danıştay’a temyiz etmiş bu arada maden faaliyetine 2011 yılında aldığı ÇED olumlu kararını dayanak göstererek devam etmişti.
DANIŞTAY ALTIN MADENİ GÜZELLEMESİ İLE YEREL MAHKEMENİN KARARINI BOZDU!
EGEÇEP derneği ve Osman Özgüven tarafından açılan davada şirketin temyiz başvurusunu değerlendiren Danıştay 4. Dairesi İzmir 4. İdare Mahkemesi tarafından alınan ÇED Olumlu raporunun iptali kararını bozdu. Danıştay madende yapılan bilirkişi ve ek bilirkişi raporlarını dayanak göstererek verdiği kararında; “madencilik faaliyetlerinin bilimsel ve teknik veriler doğrultusunda yürütüldüğü, madencilik sahası ve çevresinde akifer niteliğinde geçirimli birimlerin yer almadığı, çalışma alanında yer alan fay ve kırık sistemlerinin devamlılığının olmadığı, projenin yer üstü ve yeraltı su kaynakları üzerindeki etkileri ilgili ÇED raporunda yapılan çalışmaların yeterli olduğu, yeraltında sürdürülecek faaliyetler nedeniyle habitat ve tür kaybının yaşanmayacak olması sebebiyle devam eden ve edecek olan madencilik faaliyetlerinin doğal flora ve vejetasyon üzerine etkisinin bulunmadığı, ormancılık faaliyetleri açısından projenin uygunsuzluk içermediği, tarım alanlarına olabilecek olumsuz etkilerinin önlenmeye çalışıldığı, ÇED raporunda birtakım eksik hususların bulunduğuna yönelik görüş belirtildiği, dolayısıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu hususlara yönelik herhangi bir tespitte bulunulmadığı” gibi noktaların altını çizerek yerel mahkemenin kararında hukuki isabet bulunmadığına hükmetti.
“ÇEVRE HUKUKUNUN İLGASINA SON ÖRNEK”
Danıştayın bozma kararını değerlendiren EGEÇEP ve Osman Özgüven’in avukatı Arif Ali Cangı, Çukuralan altın madeni işletmesine ilişkin davaların çevre hukukunun ilga edilmesinin somut bir örneği olduğunu söyledi. Danıştayın bozduğu mahkeme kararı ile kendisini inkar ettiğini ileri süren Cangı şunları söyledi; “Çukuralan Altın Madeni işletmesi açıldığından bu yana 3 kez kapasite artışı yoluna gitmiştir. 3. Kapasite Artırımı Projesi ile ilgili üç idari yargılama süreci yaşanmış ve üç kez idari işlemin iptali kararı verilmiştir. Her seferinde hukuk adına utanç belgesi olan 2009/7 sayılı genelgeyle mahkeme kararlarının arkasından dolanılmıştır.”
RİSKLER GÖZ ARDI EDİLDİ
Madene karşı açılan davaların tümünde alınan bilirkişi raporlarında ve o raporlara dayanan mahkeme kararlarında yeni raporlarla değiştirilemeyecek risklerden söz edildiğine dikkat çeken Cangı, “Bunlar madenin yaklaşık 6 km kuzey batısında yer alan ve içme ve sulama amaçlı kullanılan Madra Barajı'nın göl alanının bulunması, madenin atık sularının deşarj edildiği Çökek Deresinin doğal sit ve mesire yeri olan yaklaşık 5 km güneydeki Kültür ve Tabiat Varlığı olan Nebiler Şelalesine drene olması hususlarıdır” dedi.
“ADİL YARGILAMA HAKKI VE ÇEVRE HUKUKU MADEN ÇUKURUNA GÖMÜLDÜ”
Danıştay kararını, “Doğal yargıçlık ve silahların eşitliği ilkesini yerle bir eden ivedi yargılama usulünün en kötü uygulanmasıdır” şeklinde değerlendiren Cangı şunları söyledi; “Davanın taraflarının dilekçelerle ve duruşmada tartıştıkları, mahallinde uzman bilirkişilerle keşif yapılıp teknik raporlar alındığı, ilk derece Mahkemesi kararı, Çukuralan Altın Madeni'ne hiç gitmeyen Danıştay üyelerinin kararı ile bozulmuş ve dava kesin olarak reddedilmiştir. Kısacası adil yargılanma hakkı, çevre hukuku Çukuralan'daki işi biten galerilere gömülmüştür.” Cangı kararı Anayasa Mahkemesine götüreceklerini söyledi.