Ajans Bakırçay

KIYIDA Dikili: "Kıyılar halkındır ticarileştirilemez!"

GÜNDEM

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA) tarafından ülke genelinde olduğu gibi Dikili’de de basın açıklaması yapıldı.

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA) tarafından, Türkiye genelinde eş zamanlı yapılan eylemlerin Dikili ayağı, ülkenin en uzun plajlarından olan Malena kumsalında gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada, kıyıların ticarileştirilmesine karşı Anayasa ve Kıyı Kanunu’nun uygulanması istenildi.

18 Mayıs tarihinden bu yana Marmara'dan Ege ve Akdeniz'e uzanan kıyı hattında çeşitli eylemlerle adını duyuran KIYIDA Hareketi, 18 Ağustos tarihinde eş zamanlı olarak Altınoluk, Akçay, Ayvalık, Bodrum, Burhaniye, Çeşme, Datça, Dikili, Fethiye, İzmir-Güzelbahçe, Heybeliada, Küçükkuyu, Van, Dalyan ve Burgazada'da düzenlenen ''Kıyı Kanunu'nu Uygula'' eylemlerle kıyılara adalet talebini yineledi.

Fotoğraflar: Firdevsi Çağlayan

Hazırlanan basın açıklamasında kıyı ekosistemlerini korumak ve kıyılara tüm insanların eşit ve ücretsiz olarak erişimini savunmak amacıyla mücadele edildiği belirtildi. Dikili’nin eşsiz plajlarından Malena kumsalında gerçekleştirilen basın açıklamasında; "Kıyılar herkesindir", "Ormanlar, kıyılar hepimizin sahip çıkalım", "Kıyılar halka kapatılamaz", "Yangınlara teslim olmayacağız" ve "Denizler, nehirler sermaye değiller" dövizleri açıldı.

Dikili Halk Meclisi'nin de destek verdiği basın açıklamasında kumsalda bulunan "Şezlong ve Şemsiyeler ücretlidir" yazısının yanına "Kıyılar herkesin" yazılı döviz bırakıldı.

"KIYI KULLANIMINDA KAMU YARARI GÖZETİLSİN"

KIYIDA adına basın açıklaması Esengül Uzun tarafından okundu. Yapılan açıklamada, Anayasa'nın 43. maddesi ve Kıyı Kanunu'nun 5 ve 6. maddelerinde belirtildiği üzere, kıyı kullanımında kamu yararı gözetilmesi gerektiği vurgulandı. Mevcut durumda Türkiye'nin pek çok noktasında hukuksuz kıyı işgalleri sebebiyle vatandaşların denize, kıyılara ulaşamadığı belirtildi.

Açıklamada; “Bugün yine Türkiye’nin dört bir yanındaki kıyılarda bir arada, hepimiz kıyıdayız. Bugün burada ve Türkiye’nin pek çok yerinde eş zamanlı olarak çok temel hukuki, kamusal, toplumsal talebi dile getirmek için buluştuk: Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu Uygula! KIYIDA olarak, kıyı ekosistemlerini korumak ve kıyılara tüm insanların eşit ve ücretsiz olarak erişimini savunmak amacıyla mücadele ediyoruz. Kıyıların sadece insanların olmadığını savunuyoruz, deniz ve kara ekosistemlerinin buluşma noktası olan kıyılardaki tüm canlı ve cansız varlıkları koruma ilkemiz, en temel çıkış noktamızı oluşturuyor. Bu nedenle, kıyılar halkındır yerine, kıyılar hepimizin diyoruz”

“Yalnızca kıyılar değil; dereler, nehirler, göller, ormanlar da hepimizin. Yakılan ormanlar, maden uğruna yok edilen ağaçlar, iş makinaları tarafından hoyratça kazılan toprak da hepimizin. Her bir yangın milyonlarca, belki milyarlarca canlının yok olmasına neden oluyor. Bu nedenle tüm yaşam alanlarımızı birlikte savunuyoruz”

"Bununla birlikte, tüm kıyıların ciddi ölçekte işgal altında olması nedeniyle, insanlar olarak denize ve kıyılara ulaşamıyoruz. İşgal diyoruz, çünkü Anayasa’nın 43. maddesi ve Kıyı Kanunu’nun özellikle 5 ve 6. Maddeleriyle; kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesinin zorunlu olduğuna ve herkesin kıyılara serbest şekilde erişmesinin güvence altına alındığına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz” denildi.

"ACİLEN BİR YANGIN FİLOSU KURULMASINI İSTİYORUZ"

Hüsamettin Aytaş tarafından ise son zamanlarda ülke genelinde ardı ardına çıkan orman yangınları ile ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada; “Son yıllarda, ülkemizde çıkan orman yangınlarının sayısının ve yarattığı tahribatın hızla tırmandığı görülmekte ve yetkili ağızların açıkladığına göre, bu yangınların %97 gibi çok büyük bir oranda insan kaynaklı olduğu bilinmektedir. Özellikle rant değeri yüksek kıyılarda, birçok noktada birden başlayan yangınların; ülkemizin doğası, canlı varlığı açısından ciddi bir sorun haline geldiği ve toplumun yoğun biçimde tepkisini çektiği görülmektedir”

“Uzun bir süredir her yıl, iki binden çok orman yangını çıkan bir ülkede; halen bir tek yangın söndürme uçağının bulunmadığı, erken uyarı sistemlerinin kurulmadığı ve genel olarak yangınlara karşı etkin önlemlerin alınmadığı, yangın çıkaranların etkili biçimde kovuşturulup cezalandırılmadığı, yakılan yerlerin yeniden ağaçlandırılacağı yerde ranta ve imara açıldığı gibi herkes tarafından görülen olgular; bu yangın sorununun Türkiye'nin egemen sınıflarının doğayı, yer altı ve yer üstü varlıklarını yağmalama girişimlerinin bir parçası olduğunu, düşündürmektedir”

"Son İzmir yangınında da görüldüğü gibi yurttaşlar yangına karşı mücadelede üzerlerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirirken devletin bu konuda yetersiz kaldığı apaçık ortada. Yangınlara karşı etkin önlemlerin bir an önce alınmasını istiyoruz. Acilen bir yangın filosu kurulmasını istiyoruz. Yanan arazilerin yeniden ağaçlandırılmasını istiyoruz. Bizler yurttaşlar olarak yangınlar karşısında etkin önlem alınması için sürecin takipçisi olacağız, yanan arazilerin ranta açılmasına izin vermeyeceğiz" sözlerine yer verildi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.