Günler,
Aylar,
Yıl - yıllar ne çabuk geçiyor dostlar...
An be an, ömürden gidiyor...
Üzüntüler, sevinçler;
Hepsi insan için...
Başını yastığa koyduğunda,
Vicdanın rahat mı?
Gerisi kimin umurumda?
Şu kavanoz dipli,
3 günlük dünyada...
Kırmamalı, dökmemeli;
Onu bilir - onu söylerim,
İnsanca yaşamalı...
Daha dün gibi derler ya!...
Dün gibi;
9 Haziran 2019,
Usta'dan miras,
98 yaşında bir sanatçımız öldü...
"Usta" dedim de!...
Çok kullanırım ama
En çok da Nazım'a yakışır be...
9 Haziran 2019'da,
Ressam İbrahim BALABAN öldü dostlar...
Nâzım Hikmet'in,
Bursa Cezaevi'nden yâreni...
1921'de;
Bursa - Seçköy,
Osmangazi'de dünyaya gelir BALABAN...
Doğduğu köyün,
3 yıllık okulunda eğitim görür önce...
1937 yılının son günlerinde;
Henüz 16 yaşındayken,
Hint keneviri yetiştirdiği için ceza evine girer...
Altı ay hapis
ve üç ay da para cezasına çarptırılır...
Fakat para cezasını ödeyemez.
Üç yıl ceza evinde kalır...
Ceza evinden çıkıp evlendiği gün;
Bu sefer,
Düğün evini basan,
Dört mahkumun saldırısına uğrar...
Hasımlarından birini öldürür...
Tekrar ceza evine düşer...
Bursa Cezaevi'nde;
Aynı Orhan KEMAL gibi,
Hayatını değiştireceği birisiyle karşılaşır...
Bir insan ile...
Bir ağabey ile...
Kendi deyimiyle,
"Şair Baba" diyeceği bir baba'can ile...
Bursa Cezaevi'nde;
19 yaş büyüğü,
Nâzım Hikmet ile......
Baba gibi davranır Nâzım Hikmet kendisine...
Ağabey gibi...
İnsan gibi...
Korur kollar İbrahim'i...
"Şair Baba" der O da, Usta'ya...
Tavsiyesi ve desteğiyle resim yapmaya başlar...
Aynı Orhan KEMAL'in öykücülüğü gibi,
İbrahim BALABAN'ın ressamlığı da,
Usta'nın yönlendirmesi, teşviği ve desteğiyle olur...
Ceza evinde,
Resmin yanında;
Felsefe, sosyoloji, ekonomi, politika
konularında da dersler alır Şair Baba'sından...
Yine kendi deyimiyle,
"Nakış nakış işler" kendisini Şair Baba'sı...
Yedi yıl süren Nâzım Hikmet'li günlerini
ve başlı başına Nâzım Hikmet'in yaşadıklarını,
Sonraki yıllarda yazdığı,
"Şair Baba"
ve "Damdakiler" kitaplarında anlatır...
BALABAN;
“Sanat yaşantının izdüşümüdür.
Konu bir özdür, her öz kendi kabuğunu yapar.
Yani sanatsal biçimini oluşturur... “
kuramını ortaya koymuş
ve sanatını bu kuram üzerine oturtmuştur...
İlk sergisini;
1953'te İstanbul’da,
Fransız Kültür Merkezi'nde açar...
Sonraki yıllarda hem Türkiye'de,
Hem de yurt dışında pek çok sergiler açar...
1961'de;
Yeni Dal Grubu sergisindeki bir tablosundan dolayı yargılanır,
Ancak aklanır...
Yine 1968'de,
Gazi Dergisi'nde basılan bir tablosundan dolayı yine yargılanır
ve ondan da aklanır...
1969’da Adana’da sergilediği resimleri saldırıya uğrar...
Bugüne kadar;
İki binden fazla tablo
ve on bine yakın desen üretmiştir BALABAN...
Aynı zamanda,
Yayınlanmış 11 adet kitabı bulunmaktadır...
9 Haziran Pazar günü;
İstanbul'da,
Tedavi gördüğü Güngören Hastanesi'nde,
Çoklu organ yetmezliğinden,
Tam da Şair Baba'sından 6 gün sonra hayatını kaybetti...
Resmin Yunus Emre'si...
İbrahim BALABAN...
Haziran'da ölmek bu kadar kolay olmamalı...
Çok özlediği Şair Baba'sının yanına uçtuuuuu gitti...
Ruhu şâd olsun...
Anılarına ve üretimlerine saygıyla...