Yaşamak bu yangın yerinde/Her gün yeniden ölerek/
Zalimin elinde tutsak/Cahile kurban olarak/Yaşamak görevdir
bu yangın yerinde/Yaşamak, insan kalarak- - Ataol BEHRAMOĞLU
****
İstanbul Üniversitesi kapısı önünde toplandı çocuklar,
"yemek hakkı tek öğüne inmesin" diye...
Dilekçe vermek için biraraya gelmişlerdi.
Kampüsun kapıları yüzlerine kapatılmıştı.
Oysa sadece açtılar, yemek istiyorlardı öğrenciler…
Sonra polisler sardı çevrelerini...
Copu öyle vurdu ki bir polis memuru, bizler utandık seyrederken görüntüleri
ve çoğumuz içinden geçirdi kuşkusuz;
"Ve dilerim ki evlâdın ve sen hiç ekmek derdine düşmezsin.
Ve dilerim ki gelecekte çocukların bunu izlerken utanır!..."
* * * *
Aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiydi Sibel Ünli.
20 yaşındaydı.
Epilepsi hastasıydı.
Bir yandan da iş arıyordu.
Gelecek görmedi, umutsuzdu...
Yürek kavuran "Yemekhane kartımda
para kalmamış sadece bir liram var"ı
yazdı twitter hesabından...
Cebinde 1 TL 40 kuruş ile Samatya’da intihar etti.
Onur yoksunları,
"Akıllı telefondan atmış mesajı.
O telefona parası yetiyorsa neden açlık çekiyormuş"
diye vicdansızlıkta tavan yapıyordu.
Vahim olan; Bir kız çocuğunun
cebinde 1 lira kırk kuruş ile intiharıydı!...
* * * *
Yine İstanbul’da işten atılan bir öğretmen
"maddi ve manevi imkansızlıklara dayanamıyorum"
ifadesiyle canına kıyıyordu.
İkisi de gençti, Sibel de Recep Öğretmen de!
İkisi de ekonomik kriz kurbanıydı!
Ekonomik sorunun yükü ağırlaşıyor,
intiharlar artıyordu.
Ama;
Diyanet 2020 bütçesi 2019’a göre
1.1 milyar TL artmış, 15.5 milyar olmuştu.
16 bakanlığın yarısının bütçesinden fazla bir kaynaktı!
Ama;
iktidar yakını şirketlerin vergi borçları siliniyordu.
Ama;
rantçılar, betoncu, talancı zihniyet
kazanmaya devam ediyordu.
Ama;
işçi emekçi memur ise yoksulluğa
mahkum oluyordu.
Ama;
garibanın gevreği 1 TL’den 2 TL’ye
alınıyordu artık. Zamlanmıştı!
Ama;
Hariciye Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da
mikrofonlara "Biz dünyanın en
zengin değil fakat en cömert ülkesiyiz" diyebiliyordu.
Ve TV ekranında soruyor ve
çanak sorularıyla tepki çekiyordu
"tarafsız gazeteci" de;
"Sayın Cumhurbaşkanım, ekonomi
ne iyi durumda değil mi? Vallahi öyle!.."
Ekonomi can alıyordu can!
Meslektaşımız Zafer Arapkirli haykırıyordu;
"Memleketin çocukları açlıktan ve parasızlıktan
ölürken, haber ve röportajlarını
Hükümet yalakalığına ayıran kanalları
hem izleyici hem de ‘mütalaacı konuk’
sıfatı ile aklı başında herkes boykot etmeli.
Bu rezaleti durdurmalıyız.
Yeter artık."
Kumanda düğmeleri işe yaramalı.
* * * *
Dün "bir öğünün hesabını yapan" İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü yönetimi
geri adım attı, zam kararını iptal etti.
Şu açıklamayla;
"Önemli Duyuru: Öğrencilerimizin taleplerini
değerlendiren Rektörlüğümüz
yemekhane ile
ilgili alınan kararı iptal ederek;
öğrencilerimizin
sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeklerinin
önceden olduğu gibi aynen devam etmesi kararı almıştır."
Protestonun gücünü, toplu dayanışmayla
ses çıkarmanın, tepki vermenin önemini
vurguluyordu bu karar!
İyi de; Sibel’in ölmesini mi beklediniz?