Jülide Gülizar TRT’nin ve Türkiye’nin
ilk haber spikerlerindendi.
İlk naklen yayın, ilk röportaj gibi birçok
yeniliğe imza atmıştı 29 yıl süren TRT yaşamında.
Kurumun efsane spikerlerinin, habercilerinin
katıldığı bir tv programdaki şu sözü hiç aklımdan çıkmadı
bugüne kadar;
"İlk gün daha alfabesi olarak bu işin; bize şunu öğretmişlerdi;
Bir ülkenin dili; en güzel radyo mikrofonunda,
TRT ekranında ve tiyatro sahnesinde konuşulur!"
***
Bundan tam 11 yıl önce bir 14 Mart günü
yitirmiştik Jülide Gülizar’ı.
Nahit Duru Ustam’ın yazısında Jülide Hanım hakkındaki
anekdotunu okuduğum sırada, bir başka "TRT Efsanesi"’nin
Fikret Alan’nın acı haberi gelmişti.
Boğazım kurumud, yüreğim yanmıştı.
En son onunla tedavisinin sürdüğü
hastanedeyken görüşmüştük bir hafta önce.
"Can kere Canım Dost!Seni çok yakından
takip ediyorum.
Devam yazmaya.
Gözlerinden öperim!" diyerek kapatmıştı telefonu.
***
Üç yıl önce aramızdan ayrılan Fikret Alan demek, "Güzel Türkçe"'dir.
Fikret Alan demek, "Yaşasın Edebiyat"’tır.
Fikret Alan demek, "en çetin sanat dalı şiir"’dir.
Fikret Alan demek, Nâzım’ın
"Güneşi İçenlerin Türküsü"’nü,
Attila İlhan’ın "An Gelir"’ini,
Cahit Külebi’nin "Hikaye"’sini…
Cemal Süreya’nın "Üvercinka"’sını,
Refik Durbaş’ın "Hücremde Ayışığı"’nı…
En güzel şiirleri, antolojilerle,
öyküleri "yaşam varlığı" kabul eden demektir.
O bir "Diksiyon ve Etkili Konuşma Ustası"’dır!..
***
Duru diliyle radyo/tv programlarının
dışında, "göğü kucaklayıp onlara verecek
kadar sevdiği" dostlarıyla
özel sohbetleri de doyumsuzdu Usta’nın.
Örneğin;
"Büyük Şair" Nâzım’ın aşkları,
"Gövdesindeki Kurt" Nüzhet Hanım,
"Kalbinin Kızıl Saçlı Bacısı"
Piraye Hanım, "Dayı Kızı" Münevver,
"Saçları Saman Sarısı" Vera’sıyla
fırtınalı evliklerini; Dr.Lena, Dr.Galina
ve Semiha Berksoy ve diğer kadınlarla
birlikteliklerinin şiirlerine yansımasını...
Melih Cevdet’in "Anı" şiirini kimlere ithaf ettiğini...
Bülent Ecevit’in "Pülümür’ün Yaşsız Kadını"’nın,
Aykut Poturoğlu’nun "Süryani"sinin
unutulmaz hikayelerini...
"Agora Meyhanesi"’nin ünlü şairi Doktor Onur Şenli’nin
"Dahilen rakı, haricen tentürdiyot;
başka ilaç ne bilir, ne yazarım!"ı hangi
mecliste neden söylediğini de!
TRT’nin tüm radyolarında kesintisiz 20 yıl
yayınlanan "Yöremizden" programını hazırlayıp
sunarken ilk gün gibi duyduğu heyecanı
ondan dinlemek; ne keyifliydi…
Anlatmıyor, her birini yaşıyordu adeta!..
***
"Sesiyle, gönlüyle bizi güzelleyen adam"
tanımı mı,
"TRT Bülbülü" mü,
Fikret Alan’a uyar?
Sözcüklere can veren mi?
Ya da
Ozan Veysel Gültaş’ın "Şiirin Bariton
Sesi"...
Veya o 13 yıl önce kaydedilen
Sevil Üney’in anımsattığı
arındıran sesiyle can verdiği
"Ayrılma Vakti"’nin dizeleri;
"Beyninizi yüreğinizi ciğerlerinizi arındırıp
çıkıyoruz yola,
Bir daha bir daha bir daha gelmek üzere,
Güleryüzlü insanları görmeye, onlarla yaşamaya,
Denizinde arınmaya, dağlarında yürümeye,
Zeus Altarından seyretmeye,
Nefes almaya, türkülerini dinlemeye,
Güzellenmeye, bir daha gelmek üzere,
Yanımıza alabileceğimiz herşeyi alıyoruz,
Yenilenmiş hücrelerimizi.
Bal kekiğimizi, gülümseyen yüzümüzü,
Balığımızı.
Elbette zeytinyağımızı…"
Bilemedim bir türlü…
***
Ataol Behramoğlu, "Her ölüm kahramancadır" der
şiirlerini topladığı
"Yaşadıklarımdan
Öğrendiğim Bir Şey Var" seçkisinde.
"Şiir Ülkesi’nin Bilgesi" Fikret Alan da
"kahramanca" ayrıldı aramızdan.
Yeri; her zaman yürek kulvarımızdır!..