CHP Konak İlçe Başkanlığınca düzenlenen Konak Buluşmalarında “Cumhuriyet, Tarım ve Devrim” konulu panelde konuşan Sındır, AKP iktidarının tarıma ihanet ettiğini söyledi.
Panele, CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal ve Tarımsal Pazarlama Tabit Kurucusu, Sosyal Girişimcilik Uzmanı Tülin Akın ile birlikte konuşmacı olarak katılan Sındır, “Tarım sektörü AKP iktidarında maalesef güncel siyasetin ve tepesinde kara bulut gibi duran sermaye lobilerinin bir aracı ve oyuncağı haline geldi. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde Türkiye CHP iktidarının provasını yaptı. Söz veriyoruz; İktidar olduğumuzda, üreten ve ürettiğini hakça bölüşen bir düzen kuracağız” dedi.
“TÜRK TARIM DEVRİMİNİN KISA BİR ÖZETİ!”
Aydınlanma devrimleriyle birlikte çiftçinin, üreticinin hakkettiği değere ulaştığı belirten Sındır, “Mustafa Kemal Atatürk henüz Cumhuriyet ilan edilmeden, Anadolu’da zafere erişilmeden şu tanımı yapmıştır; ‘Siyasaların tümü köylü aleyhine gelişmektedir. Osmanlı’nın en çok ezilen sınıfı olan köylünün tarımsal üretimi köylünün elinden neredeyse karşılığı verilmeksizin alınmaktadır. Türkiye’nin mevcut potansiyelinin tarımda olduğu gerçeğinden hareketle, modern tarım teknikleri kullanılarak tarımsal üretim artırılacaktır. Bu, Türkiye ekonomi politiğinin temeli olacaktır.’ Mustafa Kemal Atatürk burada tarihe not düşmüş ve ‘Milli Ekonominin Temeli Tarım’ olacağının altını çizmiştir. Özetle Gazi burada ‘Türkiye’nin gerçek sahibi üretici köylüdür’ diyor. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte tarihe tarımda dünyaya ışık tutacak adımlar atılıyor. Ziraat Vekaleti kuruluyor, Hayvan ıslah yasası çıkarılıyor, Anadolu çiftçisinin belini büken Aşar Vergisi kaldırılıyor, Tekel Reji İdaresine son veriliyor, içki ve tütün tekelinin yerli halka verilmesi ve sonrasında devletleştirilmesi sayesinde Tekel’in ülkeye getirisi 5 kata yakın artırılıyor, devlet eliyle şeker, un ve dokuma fabrikaları kuruluyor. İşte Türk Tarım devriminin kısa bir özeti. Kısa zamanda bu kadar büyük devrimler yapan ülkemizin kurucuları yaptıklarını asla yeterli görmemişlerdir. Daha çok ve daha büyük devrimler yapmak için Türk köylüsünün her zaman yanında olmuşlardır. Bugün bizlere düşen en büyük görev bu mirası ileriye taşımaktır” dedi.
“ÜRETİCİMİZİN CAN DAMARI KESİLDİ”
Cumhuriyetin ilk yıllarında elde edilen kazanımların zamanla yok edildiğini ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “1960 – 1980 yılları arasında Toprak Mahsülleri Ofisi, Tekel, Şeker Şirketi, Çay Kur, Tarım Satış Kooperatifleri aracılığı ile devlet destekleme alımları ile piyasaya kamu müdahalesi sayesinde tarım ürünleri fiyatlarını belli bir düzeyin üstünde kalıyor. 1980 sonrası ise Neoliberal Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiş Dönemiyle Türk tarımının yok oluş sürecinin de miladı başlıyor. KİT’lerin Özelleştirilmesi, Yem Fabrikalarının, Et ve Balık Kurumu’nun, Süt Endüstrisi Kurumu’nun, Zirai Donatım Kurumu’nun, Gübre Fabrikaları’nın, Şeker Fabrikalarının, Tekel’in ve daha birçoğunun özelleştirilmesi bunlara en iyi örnekler olarak gösterilebilir. Bu dönemde Dünya Ticaret Örgütü’nün talepleri, İç Desteklerde İndirim Uygulaması, IMF ve Dünya Bankası’nın Talepleri doğrultusunda çiftçimizin en önemli bütün kurumları, KİT’ler bu düzenin sonucunda ortadan kaldırılıyor, üreticimizin can damarı kesiliyor” dedi.
“ÜRETİCİ UMURLARINDA DEĞİL”
Türkiye’de üreticinin, çiftçinin 17 yıllık AKP iktidarında can çekişir bir duruma geldiğini ve Türkiye’nin bu süreçte net bir ithalatçı ülkeye dönüştüğünü ifade eden Sındır, “Türk aydınlanma devriminin en büyük taşıyıcı kolonu tarım sektörü olmuştur. Tarım sektörü AKP iktidarında güncel siyasetin maalesef bir aracı ve oyuncağı haline geldi ve politikasızlığın sonucunda tarım sektörü hiç olmadığı kadar daraldı. 17 yıllık AKP iktidarının Türkiye’de yarattığı tahribatı anlatmaya burada gün yetmez. Tarım Bakanlığı'nın tepesinde kara bulut gibi duran lobiler var ve onlar ne isterlerse o kararlar alınıyor. Sektör ne yazık ki kalkınma iradesi ve vizyondan yoksun durumda. Türkiye'de işlenen tarım alanları 2002'de 239 milyon dönüm iken, bugün 197 milyon dönüme indi. Bugün Türkiye’de 42 milyon dönüm verimli arazi ekilip, biçilmiyor. Hayvan pazarlarında artık besi danalarından daha fazla süt inekleri satılıyor. Tarım Kanunu şu anda diyor ki, Üreticiye destek, milli gelirin en az yüzde 1'i kadar olmak zorunda. Kanunu çiğnediler. Üreticimiz 2002’de DAP gübresinin 1 kilogramı için 1,7 kilogram buğday satarken, bugün 1 kilogram DAP almak için 2,4 kilogram buğday satmak durumunda. Yine üreticimiz 2002’de 1 litre çiğ süt sattığında 1,7 kilogram süt yemi alabiliyorken bugün ancak 0.9 kilogram yem alabiliyor. En son yapılan Genel Tarım Sayımı 2001 yılında oldu. Diğer bir deyişle, 4 Kalkınma Planı dönemini içeren AKP iktidarları döneminde bir kere bile tarım sayımı yapılmadı. Çünkü tarım, üretici umurlarında değil” dedi.
“SÖZÜNÜZDEN DE Mİ VAZGEÇTİNİZ”
AKP iktidarının Anadolu’nun kadim mesleği tarıma ihanet ettiğini söyleyen Sındır, “son kalkınma planında Güneydoğu Anadolu Projesi’nin adı geçmiyor, Konya Ovası Projesi’nin adı geçmiyor, DOKAP Doğu Anadolu Kalkınma Projesi’nin adı geçmiyor. Bu ülkenin, Anadolu’nun kadim sektörü tarımına ihanettir. GAP projesinde halihazırda yüzde 70’i hala sulama bekliyor. Siyasal iktidardan kime sorsanız kim biliyor, kimse. Çünkü umurlarında değil. 14.6 milyon hektara düşmüş olan Mera alanlarımızın korunması ve ıslahı hakkında ne yapıyorlar? Hiçbir şey. Genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında son kalkınma planında hiçbir fikirleri yok. Ya mazot, verdiğiniz sözler nerede kaldı? Mazot fiyatlarının yarısı karşılanacaktır’ diyordunuz? Ne oldu, bu sözünüzden de mi vazgeçtiniz?” dedi.
“ÜRETEN VE ÜRETTİĞİNİ HAKÇA BÖLÜŞEN BİR DÜZEN KURACAĞIZ”
AKP iktidarının son kullanma süresinin dolduğunu söyleyen Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “üretimi arttırmak, ileri teknoloji üretimi yapmak, üreterek büyüyen, üreterek kalkınan bir ülke olmak için iktidar olacağız. Kooperatifleşeceğiz. Biz üreticimizin ürününü eder fiyattan sattığı, çiftçilerimizin tüccara teslim edilmediği, tüketicimizin sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaştığı, tarımın lobiler tarafından yönetilmediği bir düzen kuracağız. Kırdan uzaklaştırılan üreticimizin, kepenk kapatan esnafımızın, açlığa, yoksulluğa mahkum edilen emeklimizin, gelir adaletinden yoksun bırakılan işçimizin, memurumuzun, çalışanımızın içine düştüğü karanlığa ışık olacağız. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde Türkiye CHP iktidarının provasını yaptı. Söz veriyoruz; İktidar olduğumuzda, üreten ve ürettiğini hakça bölüşen bir düzen kuracağız.”