Değerli okur!
Kestirilebileceği gibi bu yazı birkaç yıl önceki Ukrayna gezimizin ürünüdür. Şu sıralarda Ukrayna’yı gezmek şöyle dursun, yanından geçmek olanaksız.
Yazıda da okuyacağınız gibi, Ukrayna’yı bugün ateşe atan kimi işaretler dikkatimizden kaçmamış.
NATO ve AB tutkusu o zaman da kendisini göstermekteymiş.
Slav ülkelerine ilgimiz uzun yıllardır bu ülkelerden biri olan Ukrayna’da yaşamakta olan değerli dostumuzun rehberliğiyle birleşince bu yılki kültür rotamız Ukrayna oldu.
Ukrayna rotamız
Pek çok kişide farklı çağrışımlara yol açabilen komşu kapısı yakınlığındaki Ukrayna’da kültürel, tarihsel ve doğal bakımdan derinlikli bir hafta geçirdik. Pişman olmak şöyle dursun seçimimizin doğruluğundan ötürü gururlandık.
Ukrayna yüzölçümü bakımından Avrupa’nın Rusya ve Türkiye’yi izleyen büyük ülkesi. Altı yüz bin km’lik yüzölçümü Türkiye’ninkinin 4/5’ine karşılık geliyor. Nüfusu ise 45 milyon ve bizim yarımız kadar.
Sovyetlerin tarih sahnesinden indiği 1991’den bu yana bağımsız olan Ukrayna Sovyetler Birliği’nin Rusya ve Belarus’la birlikte kurucu cumhuriyeti olarak ayrıcalıklı yere sahip olmuş.
Tarihte Kıpçak Bozkırı (Deşti Kıpçak) olarak da bilinen coğrafyada yer alan Ukrayna aynı zamanda eski bir Türk yurdu.
Deşti Kıpçak
Bunca ayrıcalığa ve bir bakıma üstünlüğe sahip Ukrayna günümüzde bocalayan, yerini ve konumunu bulmaya çalışan görünümde.
Beş yıldır Rusya toprağı olan Kırım yarımadası ve ülkenin batı ucundaki Karpatlar bir yana bırakıldığında tek bir yükseltisi olmayan tabak gibi düz bir ülke Ukrayna. Verimli ovaları ve varsıl su kaynaklarıyla Ukrayna her şeyden önce bir tarım ülkesi. “Avrupa’nın Ekmek Sepeti” unvanı da bu rolünü doğruluyor. Verimli kara toprağına ÇERNOZEM deniyor. Hitler’in, Nazi işgali sırasında bu verimli toprağı vagonlarla Almanya’ya taşıttığı da söyleniyor. Tahıl üretimindeki öndeliği bayrağına da yansımış Ukrayna’nın. Alttaki sarı şerit tahılı simgeliyor. Üstteki mavi şerit ise gökyüzü aracılığıyla barış anlamına geliyor.
Ukrayna ovalarında göz alabildiğine uzanan gündöndü tarlaları.
Pek çok ırmağından en büyüğü olan Dinyeper, Ukrayna’nın can damarı gibi işlev görüyor.
Dinyeper. Ukrayna ırmakları düzlükte akmaları nedeniyle durgun bir görüntü veriyor.
Ülkedeki etnik dağılımın % 80’ine yakınını Ukraynalılar oluştururken, % 15’i aşan Rus varlığı dikkat çekici. Geriye kalan % 5’i ise Polonyalılar, Romenler, Moldovalılar, Macarlar, Tatarlar, Yahudiler, Belaruslar, Yunanlar, Ermeniler ve Romanlar oluşturuyor.
Ülkenin batısında Katolik mezhebi baskınken orta ve doğu kesimlerinde Ortodoksluk belirgin şekilde öne çıkıyor.
Soğan kubbeli altın varaklı Ortodoks kilisesi
Düne kadar Ukrayna toprağı olan Kırım günümüzde Ukraynalıların gidebildiği bir coğrafya olmaktan çıkmış. Beş yıl önceki Batı yanlısı devrimi izleyerek Kırım’ın kaybını ülkenin doğusunun resmen değilse de fiilen kaybı izlemiş. Ağır sanayinin ve kömür madenlerinin bulunduğu Doğu Ukrayna bugün çatışmaların ve Rus ayrılıkçılığının hareket alanı konumunda. Büyük Ukrayna turu yapmış olsak da yukarıda andığımız nedenle ülkenin ikinci kalabalık kenti olan Harkov’un da yer aldığı Doğu Ukrayna rotamızın dışında kalmış oldu.
Rusya, Belarus, Macaristan, Slovakya, Romanya ve Moldova kara komşularını oluşturmakta. Ukrayna güneyde Karadeniz ve Azak Denizi boyunca uzanan 2700 km’yi aşan bir kıyı şeridine sahip.
Bu durumda batıdaki Lviv kentinden başlayan Ukrayna turumuz saat yönünde bir yol izleyerek Rivne, Kiev, Uman, Odesa, Vinnitsya, Ternopol kentlerini kat ederek başlangıç noktası olan Lviv’de sonlandı.
Ukrayna içinde yaklaşık 2000 kilometre yol almış olduk. Yorucu yanları olsa da çevrenin ve ortamın yakından gözlemlenebilmesi avantajı yakalanmış oldu.
Ukrayna’da demiryolları Türkiye’nin tersine çok daha gelişmiş durumda. Karayolları ise Türkiye’den oldukça geride. Ülke henüz otoyolla tanışmış değil. Çift yol, mevcut en iyi karayolu olanağı.
Buna karşılık Ukrayna’da trafiğe çıkan motorlu taşıt sürücüleri ile yayalar Türkiye’dekiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir duyarlılık ve kuralcılık duygusu içindeler. Kurallara ve özellikle de yayaya saygı her şeyin önünde.
Avrasya birleşimindeki kavşak noktası olma özelliği Ukrayna’ya yarardan çok zarar getirmiş. Batılıların özendirmesiyle Rusya’yla giriştiği çatışma şimdilik Kırım’ın yitirilmesine yol açmış durumda. Ülkenin doğusundaki çatışmalar sürmekte. Ekonomik kayıplar ise ayrı bir hesabın konusu olacak denli büyük.
Tur otobüsümüzün ön camındaki birleşik Ukrayna ve AB bayrağı ile Kiev’in ana meydanlarından birine konmuş olan NATO anıtı ve yazıtı Ukrayna’ya egemen ruh halini yansıtması bakımından anlamlı geldi bize. Hem AB hem de NATO’ya üye olmayan ama bu iki örgüte de tutkuyla bağlı olan Ukrayna’nın Batıcılık aşkı böylelikle dışa vurulmuştu belli ki.
AB Üyesi olmayan Ukrayna’nın AB tutkusu.
NATO üyesi olmayan Ukrayna’nın NATO aşkı
Ukrayna Sovyetlerin yıkılması sonrasında bağımsızlıkla birlikte yeni bir tarih yazımı gereksinimiyle karşı karşıya kalmış. Özellikle, 2015’ten sonra Rusya’yla olan çatışma süreci ve Kırım’ın yitirilmesi bu gereksinimi kaçınılmaz şekilde ivedileştirmiş.
Ruslarla olan yakınlık ve köken birliği farklı bir tarih yazımının önde gelen zorluklarından birisi olmuş. Bu arada, Kiev’in knezlik döneminde gösterdiği öncülük Ukraynalıların can simidi olmuş. Buradan yola çıkılarak uzak tarihsel geçmişin yazımında Ukrayna başatlığı yansıtılmak istenmiş.
İş yakın tarihi yazmaya gelince güçlüklerin biri diğerini izlemiş. Özellikle Sovyet dönemine ilişkin algı 2015’ten bu yana yürürlükte olan Komünizmden Arınma sürecinde gülünç ve düşündürücü uygulamaların sahne alması sonucunu doğurmuş. Ukraynalılaştırma son dönemin tipik eğilimi olarak öne çıkmış. Ortadan kaldırılan orak-çekiçler, Lenin, Stalin heykelleri ilk akla gelenler.
Kiev Metrosu
Kiev’de görkemli bir metro istasyonu
Moskova’dakiler kadar olmasa da Kiev metro istasyonları da sanatsal yapıtlarla donatılmış
Paleolitik Ukrayna’da insanın var olduğu, pek çok buluntuyla kanıtlanmış durumda.
İzleyen dönemlerde Ukrayna’da derin iz bıraka toplumların başında İskitler geliyor. Bölgeye KURGAN adıyla anılan ölü gömme yöntemlerini bırakan İskitlere ilişkin bu özgün yapılara Ukrayna’nın belirli bölgelerinde rastlanabilmekteymiş.
İskitler tarih Ukrayna egemenliklerini önce Sarmatlara ve daha sonra da MS VI-VII. Yüzyıllarda Bizanslılara bırakmışlar.
Ukrayna’nın bugünkü başat etnisitesi olan Doğu Slavları da bu dönemde bölgeye yerleşmeye başlamışlar. Tarım, hayvancılık, bal ve balmumu üretiminde ustalaşan Slavların o tarihlerde başlayan egemenlikleri kesintiye uğrayan dönemler söz konusu olsa da bugüne erişmiş.
Ortaçağ’da da varlığını sürdüren Slavlar bir yandan Vikinglerle diğer yandan da Hazarlarla mücadele etmek durumunda kalmışlar.
Kiev’de Prens Oleg’in IX. Yüzyılın ikinci yarısında tarih sahnesine çıkmasıyla bugün de sahiplenilen Ukrayna geçmişi oluşmaya başlamış denebilir. Güncel Ukrayna tarih söylemine göre Kiev Knezliği Moskova’dan da önce var olmuştur. Dolayısı ile bölgedeki Slav varlığının ete kemiğe bürünmüş ilk halidir.
Oleg’le başlayan serüven Vladimir’le boyut değiştirir ve Slavlar Hıristiyanlığı seçerler din olarak. O dönemlerde sık rastlanan bir uygulamayla Vladimir’e kızını veren Bizans imparatoru beraberinde dinini de verir Slavlara.
Bölgede yaşayan bir Türk soylu halk olan Peçenekler (Kumanlar) ticareti ve dengeyi bozan saldırılarda bulunsalar da Slav varlığı ayakta kalmayı sürdürür. Kumanlardan geriye bugün Odesa’da onların adını taşıyan ve geleneksel yemekler sunan bir aşevi kalmış. Belki başka kalıtlar da vardır onlara ilişkin ama bizim gördüğümüz buydu diyelim!
Vladimir’in ardından tahta çıkan oğlu “Bilge” namlı Yaroslav namına uygun şekilde geliştirmiş ülkesini. Evlatlarını çevresindeki güçlü ülkelerin hükümdar ya da hükümdar adaylarıyla evlendirerek bölgesel bütünleşmeyi sağlamış.
Moğol dönemi Kiev Knezliği’nin sonu anlamına gelmiş 1240 yılında. Slavlar Altınordu adı altında 250 yıl süren bu egemenliğe Tatar Boyunduruğu adını vermişler. Bu süreç Kiev’de bir yüzyıldan daha kısa sürmüş. Bölgeyi kolonize etmeyen Moğollar yerel değerlere saygıyı eksik etmemişler.
Moğol dönemini Galiçya ve Volinya prenslikleri adı altında Litvanya egemenliği izlemiş. Galiçya’daki Litvanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu izlerini bugün de sürmek olası.
Ukrayna’da bugün de izlenebilen derin izler Rusya İmparatorluğu kaynaklıdır. Özellikle Çariçe II. Katerina Küçük Rusya olarak da adlandırılan bölgeye yayılımı kökleştirmesiyle tanınır.
Bölgedeki Osmanlı egemenliği Kırım yarımadası ve Podolya ile sınırlı kalmış. Osmanlı’nın bölgeye son kez ayak basışı I. Dünya Savaşı sırasında Galiçya cephesine asker göndermesiyle olmuş.
Ukrayna tarihindeki ikonik topluluk olan Kozaklar unutulmamalı!
Ünlü Kozak hetmanı (önderi) Bohdan Kmelnitsky Ukrayna’da dolaşımda olan 5 Grivna’lık banknotta yaşatılıyor. 1 TL 4.5 UAH (Ukrayna Grivnası)’ye karşılık geliyor.
Kameniçe, Hotin ve Podolya adlarıyla pek çoğumuz tarih derslerinden tanışık olabiliriz.
Bolşevik Devrimi’yle birlikte suların durulmadığı bugünkü Ukrayna toprakları 4 yıl süren Kızılordu-Beyaz Ordu savaşına sahne olmuş.
Ukrayna daha önce de değinildiği gibi Sovyetler Birliği’nin kurucu cumhuriyetlerinden birisi olarak hep ayrıcalıklı bir yere ve konuma sahip olmuş.
İkinci Dünya Savaşı’nı da olanca ağırlığıyla yaşayan Ukrayna izleyen dönemde biraz olsun rahata erecekken bu kez de sosyalizm uygulamalarının rahatsızlığı baş göstermiş.
1991’deki Sovyet çöküşü sonrası kazanılan bağımsızlık da Ukrayna’da rahat yüzü görülmesine yetmemiş.
Beş yıl önceki Batı destekli devrim sonrasında ülkenin önemli parçası olan Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesi Ukrayna tarihinde yeni bir sayfanın açılması anlamına gelmiş.
Komünizmden arınma olarak da adlandırılan bu yeni dönemde duygular aklın önüne geçmiş. Rusya’ya yönelik olarak kabaran öfke yakın tarihe ilişkin her türlü gerçeğin ve yaşanmışlığın yok sayılması sürecinin başlamasına yol açmış
II. Dünya Savaşı Müzesi’nde Ukraynalaştırma örneği
II. Dünya Savaşı Müzesi’nde Ukraynalaştırılmayı bekleyen önceki dönem nesneleri sosyalizm dönemi eseri metroda Ukraynalaştırılmış vagon
Komünizmden arınmada hemen her şeyin Ukrayna bayrağı renklerine boyanması başka deyişle Ukraynalaştırma önde gelen uygulama olmuş. Metro vagonlarının, başkaca her türlü taşıtın ve ortamdaki nesnelerin bu yolla Ukraynalaştırılması hiç kuşkusuz başarılmış. Ancak, komünist dönemin yıkılmaz anıtları niteliğindeki metro istasyonlarından, yer üstündeki geniş cadde ve meydanlara varıncaya kadar başka pek çok yerden komünizmin izlerini silmek için daha epeyce uğraşmak gerekeceği de muhakkak!
Kiev Taras Schevchenko Üniversitesi
Ukrayna’nın tarihi yeniden yazmada dört elle sarıldıkları değer ise bir yazar. Hemen her kentte heykeline ya da adını taşıyan bir meydan ya da caddeye rastlamak olası. Taras Schevchenko. Şair olan Schevchenko günümüzde de ülkenin resmi dili olan Ukraynacanın yaratıcısı olarak kabul ediliyor. Asker ya da sivil bir Ukraynalının Ukrayna tarihi yazmada öne çıkartılamamış olması Taras Schevckenko’ya odaklanılması sonucuna yol açmış.
Ukrayna’ya ilişkin bir önemli izlenimimiz ülkenin BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ üzerine oldu. Doğudaki Donetzk, Luhansk ve Harkov’a neredeyse gidilemiyor. En azından yabancıların Ukrayna turu programlarına eklenemiyor. Kırım Ukrayna toprağı olmaktan çıkmış durumda.
Gidilebilen kentlerden Lviv, Kiev ve Odesa’da ise farklı eğilimler söz konusu. Lviv coğrafi konumuyla uyumlu olarak Batıcı eğilimde. Kiev ülkenin tarihsel sıfır noktası olma savında. Odesa ise ben her ikisinden de farklıyım. Kendime özgüyüm diyen bir kent.
Ukrayna yeni olmayan tarihine karşın MİLLETLEŞME bakımından sıkıntılar yaşayan, bu sıkıntıları aşmaya çabalayan ama sokakta izleyebildiğimiz kadarı ile bireyleri sakin ve hoşgörülü görünen bir ülke.