Ajans Bakırçay
2023-02-13 12:26:40

Yettiniz Gari!

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 13 Şubat 2023, 12:26

6 Şubat 2023’ün saat 04.17’sinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 şiddetinde bir deprem oldu. Deprem; Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Kilis ve Adana olmak üzere on ilimizi / 13,5 milyon insanımızı öyle etkiledi ki, 12 Şubat’taki ölü sayısı örneğin 29 bin 605 idi.

Bugün yedinci günü…

Yaşanan komiklikler ise en az ölü sayısı kadar acıydı.

Fizik profesörünün biri (Ali İhsan Göker) "Deprem ya da bina değil Allah öldürür. O da eceli geleni… Depremde ölenler aynı anda Mars’ta bile olsalar yine öleceklerdi" dedi örneğin…

Bekleyip göreceğiz daha başka kimlerin zırvalayacağını… Çünkü her deprem sonrasında böylesi tiplerin martavallarına yıllardır tanık oluyoruz.

***

Ülkemizde 440 bin müteahhit (yüklenici) varmış.

Sadece İstanbul’daki müteahhitler 60 binin üzerindeymiş.

Almanya’da toplam 3 bin müteahhit varken tüm Avrupa’da bu sayı 25 bin.

İnşaat meraklısının bu denli çok olmasının altında yatan etken ne acaba diye insan merak ediyor ister istemez…

İnşaatçının bu denli çok olduğu Türkiye’de, deprem olduğunda neden binlerce / on binlerce insan kaybımızın olduğunu düşünüyor muyuz acaba?

Düşünmüyorsak neden?

113 müteahhit hakkında gözaltı kararı çıkarılması neden?

Anlaşılan o ki yaptıkları inşaatlar başlarına iş açtı.

Onlar tutuklanacaklar büyük olasılıkla, ya o inşaatlara ruhsat verenler?

Ya, ikide bir imar affı çıkarıp sağlam olmayan binalara göz yumanlar?

***

Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, denir durur.

Özellikle de kendilerine ülkücüyüm diyen çevreler dillendirir bunu.

Sözün doğru mu yanlış mı olduğunu 6 Şubat 2023’te biraz olsun anlayabildik mi acaba?

8 Şubat’ta Ermeni Vakıflar Birliği Başkanı Bedros Şirinoğlu "Ülke olarak çok zor günler yaşıyoruz. Ancak biz büyük bir devlet, büyük bir milletiz. Bu felaketi metanetle, teenniyle, birlik ve beraberlik içerisinde aşacağız. Yaralarımızı birlikte saracağız" diyerek ne yaptı biliyor musunuz?

Depremzedelere 2,5 milyon lira bağışladı.

Ülkücü camianın haberi oldu mu acaba bundan?

Avrupa Birliği ise aynı gün karar aldı. Türkiye için 'Bağışçılar Konferansı' düzenleyecek.

Bayer, Kızılay ve Ahbap’ın afet bölgelerindeki çalışmalarına katkı sağlamak amacıyla 8 Şubat’ta 1 milyon Euro bağışta bulundu.

İngiliz Hükümeti, 7 Şubat’ta depremzedeler için televizyonlarda yardım kampanyası başlatılmasını kararlaştırdı. Hükümet, kampanyalara 5 milyon Sterlin ekleme yapılacağını açıkladı.

İskoçya da 500 bin Sterlin bağışlayacağını duyurdu.

Tayvan Hükümeti, depremin hemen ardından 2 milyon Dolar nakit yardımda bulundu. 130 kişilik arama kurtarma ekibini de anında yerle bir olan şehirlerimize gönderdi. Devlet Başkanı olan Tsai İng- Wen, maaşını depremzedelerimize göndereceğini açıkladı. Başkan yardımcısı, Başbakan ve yardımcıları da…

Uluslararası dayanışma deniyor buna. Enternasyonalist dayanışma!

Bunlar yaşanırken Hatay’da dükkânlar, eczaneler, marketler ve gözlükçü dükkânları yağmalanıyordu. Örneğin, gözlükçü dükkânlarında tek bir gözlük bile kalmamış.

Onlar mı?

Bu ülkenin insanları!

***

Bu arada Kahramanmaraş’ta ilginç bir olay yaşandı. Bölgede, belediyesinin gönderdiği yardımları denetlemek için bulunan Ekrem İmamoğlu’na AKP Eski Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlu hakaretlerde bulunup defol dedi. İmamoğlu’na 'İngiliz uşağı!' diye bağırdı. Hem de anlatılacak gibi olmayan bir öfkeyle…

Eski milletvekili, depremzede kardeşlerine ne yardımında bulundu bildiğimiz yok ama İmamoğlu, bir yıllık maaşını bağışladı. Gazeteler yazdı bunu…

Bülent Ersoy, 5 iş makinesini AFAD’a bağışlamak üzere gönderir ve 1 milyon lira bağışta bulunurken Nursel Reyhanlıoğlu’nun da depremzedelere ne verdiğini keşke bilsek…

Ece Üner ne güzel söylemiş: "Deprem olunca kiraları arttırırız, millet evlerine giremezken battaniye fiyatlarını yükseltiriz, millet yardım beklerken hırsızlık yaparız ama soran olursa hepimiz Müslümanız."

Gaziantep Otogarı’nda depremzedelere 100 liraya tost satan da Portekizli Katolik değildi.

Vietnam’dan gelen 37 kişi, Adıyaman’da enkaz altındaki vatandaşlarımızı kurtarmaya çalışıyorken ev kiralarını arttıranlar bizimkiler…

Yerle bir olan Antakya’nın belediye başkanı Lütfü Savaş, "Beş buçuk yıldır hükümete, bakanlara sürekli çağrılar yolladım, depreme karşı önlemler alınmasını istedim. Bu çağrılara tek bir bakan, tek bir yetkili cevap bile vermedi" demişken her biri Türk ve Müslüman olan hükümet yetkililerinin sağırlığına/ ilgisizliğine ne demeli?

20 yılda 7 kez imar barışı çıkaran AKP, bunu "Vatandaşın sorununu çözdük" şeklinde pazarlıyorken bu affın binlerce / on binlerce Türk ve Müslüman’ın canına mal olacağını nasıl düşünmemiş olabilir?

1999 depreminde çadırları gezen Tayyip Erdoğan 'kader' dememişti. 2003 depreminde "Bu, kader diye geçiştirilemez" derken şimdi neden "Bunlar kader planı" demektedir, düşünmek gerekmez mi?

Depremin vurduğu 10 kentte 294 bin yapının imar affından yararlandığı ortaya çıkmışken ilgili kurumların imar affı çıkaranlar hakkında işlem başlatması gerekmez mi?

"Ortaçağ’a özgü inanç merkezli bilgi anlayışını benimseyen dinci iktidarların (Merdan Yanardağ/ BirGün) bu ülkeye ve topluma imar afları yüzünden felaketler yaşattığının hesabı sorulmamalı mı?"

AKP İktidarından bunun hesabı sorulmamalı mı?

"… Ama artık cümle âlem biliyor ki; siyasal İslam denilince akla tecavüz, soygun, yalan, talan ve yağma geldiği… (Memduh Bayraktaroğlu / Korkusuz) yazılıp duruyorken ilgililerin bu iddialar karşısında harekete geçmesi gerekmiyor mu?"

AFAD’ın 8 milyar, Diyanet’in 36 milyar bütçesi varken zarar gören bölgeye gönüllü kuruluşlardan ve yurtdışı ekiplerinden önce ulaşması gerekmez miydi?

Çok kişinin, "İlk iki gün yoktular!" diyor olması, düşündürücü değil mi?

AFAD’ın genel müdürünün ilahiyat fakültesi mezunu olmasına ya ne demeli?

CHP’li olan Bodrum Belediyesi’nin yardım malzemesi götüren aracını durdurup zorla Muğla Valiliği afişi asanlara ya ne demeli?

En önemli iletişim kanalı olan Twitter’ın 9,5 saat kısıtlanmasının mantığı neydi?

Depremde öncelikle yıkılanların kamu binaları olduğu gerçeği ülke yöneticilerini utandırmış mıdır dersiniz?

Afet bölgesine ulaşan yardımları yağmalayanlar Norveçli, İzlandalı, Singapurlu, Çinli ya da Yeni Zellandalı değildi.

Yıllardır zorunlu din dersi okutulan, günde beş vakit ezan ve bayraktan söz edilen bir ülkenin vatandaşlarıydı yağmacılar…

21 yıldır iktidarda bulunanlar hırsızlığın/ yağmacılığın ve talancılığın ayıp ve çirkin olduğunu nasıl öğretmiş olamazlar bu lağım faresi kılıklı insanlara?

Şu çirkinliğe bakın siz, TELE 1 Ekibi otomobil içinde uyuyorken Moğolistanlı/ Rusyalı/ Kenyalı olmayan birileri kameraları çalıyor. Kim acaba onlar?

TSK, felaket bölgesine çok geç yollanıyor. Herkes bunu söylüyor.

Yaşadığımız büyük deprem felaketine ilk koşanlar Azerbaycan ve Yunanistan oldu. Önceki depremlerde de ilk yardıma koşan hep Yunanistan olmuştu.

6 Şubat depremine 57 ülke "Yalnız değilsiniz!" diyerek el uzattı.

Demek ki Türk’ün Türkler dışında da dostları varmış. "Ulusların/ halkların dayanışması"na 6 Şubat’ta bir kez daha tanık olduk.

İçimizdeki birileri, (Melikgazi Belediyesi) binlerce insanın enkaz altında kaldığı deprem bölgesine mobil mescit gönderirken dışımızdakiler ise tam teçhizatlı ekiplerini gönderdiler.

Nedense bütün depremlerde yağmalama yaşanıyor.

Ya Japonya’da neler oluyor diye soracak olursanız…

"Akılla, bilimle, liyakatle, disiplinle, iyi eğitimle, dürüst mühendislerle, uzmanlaşmış elemanlarla, sağlam binalarla, caydırıcı cezalarla, etkin yönetim ve hızlı koordinasyonla, dayanışma ile… (Zülal Kalkandelen/ Cumhuriyet) üstesinden geldiler zorlukların."

Bizde AFAD üst yönetimi tamamen bakan akrabaları ve yakınlarından oluşurken onların AFAD’ında ve her kurumunda liyakat önde geliyor.

Bizden farkları bu!

Muhalefet belediyelerinin yardım kutularına iktidar belediyelerinin logolarını yapıştırmak gibi bir densizliğe geçit vermiyor Japonlar.

Onların cumhurbaşkanları, gerçekleri dillendiren muhaliflerine 'Şerefsiz / haysiyetsiz' diye hakaret etmiyor örneğin…

Cumhurbaşkanları da benim bildiğim üniversite mezunu!?

Sahi…

99 Depremi ardından getirilen, 2000 yılında devreye sokulan geçici deprem vergisi 23 yaşına girdi. Özel iletişim vergisi adını aldı ve o günden bugüne yaklaşık 39 milyar dolar toplandı.

Nereye gitti o paralar?

Açıklayan olabildi mi?

"Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok" diyen kimdi, anımsayabildiniz mi?

İktidar, muhalefetin sorularına yanıt vermek zorunda değil midir?

Keşke Hammurabi Kanunları geçerli olsaydı ülkemizde diyesim geliyor.

M.Ö. 1972’ de ne de güzel söylemiş ünlü Babil Kralı: "Çürük yapılan ev yıkılırsa ve sahibi ölürse evi yapan usta öldürülsün."

Bizim müteahhitlerin her birinin bürosuna bu sözü çerçeveletip astırmalı Tayyip Erdoğan.

Yararı olur mu dersiniz?

Binlerce/ on binlerce ölümüz var. Bunun sorumlusunun kim/ kimler olduğunu düşünme ve karar verme zamanımız gelmedi mi sizce?

Ama rüya da görmeyelim.

"Erdoğan’dan önce bu ülkede İslamiyet yoktu. Kendisi Peygamber efendimizin varisidir, arkadaşıdır" diyecek kadar kendinden geçmiş yoksullaştırılmış ve cahilleştirilmiş binler/ milyonlar var bu ülkede.

İmar afları çıkararak kentleşmeyi, vergi afları çıkararak da ekonomiyi mahveden birine karşı mücadele, sanıldığı gibi kolay değil…

İlk iş ses çıkarmak olmalı. HEM DE YÜKSEK SESLE!

Umarım vatandaşlarımız; İskenderun Devlet Hastanesi, Adıyaman Belediye Başkanlığı, Hatay Polis Evi ve diğer kamu kurumlarının enkaza dönüşmesinde /Hatay Havalimanının yarılmasının altında ikide bir çıkarılan imar aflarının bulunduğunu, 14 Mayıs’ta oyunu kullanırken gösterir.

Umarım "Yettiniz gayri, artık söz sırası bizde!" der.

Yorumlar (2)

Vehbi Sarıhan 2 Yıl Önce

Kalemine sağlık hocam güzel olmuş. Tebrikler

Ömer Karcı 2 Yıl Önce

Gerçeklerle yüzleşmekten korkmamaliyız.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.