"Neşeli bir şeyler çal
hayat; Ama ne olur benden değil..."
***
Şiir dünyasının kilometre taşlarındandır.
Ona göre; "Şiir hayatı çok hızlı bir şekilde anlatmaktır, tabii daha iyi bir dünyanın kurulması amacıyla!”
Hedefi de anlayışı da nettir;
"İnsanın ve dünyanın değiştirilmesi...”
Cemal Süreyâ,
Can Yücel’in şiirini “zekânın iyi niyeti” diye özetler.
Orhan Kâhyaoğlu da şairin özelliklerini sıralıyor:
"Can Yücel şiiri bir başkaldırıydı.
Sevgi ve öfke bu şiirde birlikte nefes almıştı.
Can Yücel: Zeki, âsi, mert ve mahzun."
"İyi şiir yazmaya çabalayan genç şairler için bir öğretmendir" der "Edebiyatın Cumhurbaşkanı"
Doğan Hızlan ve ekler;
"Ben deli sözünü daima yüceltici anlamda kullandım.
Sevdiğim yazarların, şairlerin mutlaka gizli ve açık bir deli yanı vardır; şiirlerinin eskimeyişinin ve unutulmayışının gizi burdadır.
Can Yücel de, şiiri de böyleydi.
Nietzsche'nin sözünü nasıl unutabilirim:
'Bu dünyayı deliler yaşattı', vecizesini o bize armağan etti."
****
Amansız hastalıkla çarpışıyordu...
Hekimler bundan
böyle dinlenmesini önerdi.
Yanıtı şöyleydi:
"Ben şairim, fil değilim..
Azrail’i bir köşeye çekilip
bekleyemem...
Meydanlarda ölmeliyim!" .
12 Ağustos 1999...
Yani bugün;
"Güzel İzmir’'de sonsuzluğa yürüdü Can Yücel...
Küfrederek...
Şiir okuyarak…
Rakısını yudumlayarak!...
****
Dünyaca ünlü birçok yazarın şiir ve yazılarını Türkçe'ye kusursuz çevirendir.
Yücel'in en unutulmaz çevirisi Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmesidir.
****
Şairlerin yazarların gerçekte de düşte de olsa mutlaka kendilerini iyi hissettikleri mekânları mevcuttur..
İşte
Can Yücel'in de Datça'ydı!
Yeşiliyle mavisiyle iklimiyle güler yüzlü ahalisiyle bu şirin ilçeyi çok sevdi.
İnsanıyla, doğasıyle orayı sevdi.
Can Baba Datça'yla, Datça da şiirleriyle özdeşleşti.
****
Vasiyetiydi çok sevdiği Datça’da mezarının olması.
Dostları da yerine getirdi arzusunu:
“Beni kuzum Datça’ya gömün./
Geçin Ankara’yı, İstanbul’u! /
Oralar ağzına kadar dolu../
Alabildiğine pahalı.. /
Örneğin Zincirlikuyu’da/
Bir mezar 750 milyona.. /
Burası nispeten ucuz/
Ortada kalma ihtimali de yok /
Hayır dua da istemez/
Dediğim gibi, beni Datça’ya gömün /
Şu deniz gören mezarlığın orda/
Gömü sanıp deşerlerse, karışmam ama!”
Datça ve Can Baba,
hep birbirine yakıştı!..
Bir not;
Toprağa verilirken küçük torunu "dedemi buraya mı ekiyorsunuz" diye sorar!..
Can Yücel;
"Datça'ya Ekilen Şair"
****
6,5 yıl önceydi..
Edirne Valiliği,
Kemal Kocatürk’ün
Can Yücel şiirlerinden yönettiği "CAN" oyununa
‘metni uygun değil’ denilerek salonda sergilenmesine
yasak getirdi.
Edirne’nin yiğit Belediye Başkanı Recep Gürkan Dostumuz da
hemen "CAN"ın açıkhavada oynanması için gerekli
organizasyonu yaptı ve eser sahnelendi!..
Can Yücel -yaşasaydı- bu durumu nasıl karşılardı ?;
Meselş;
"Senin için yasak dediler Usta" dense
yanıtı şu mu olurdu?
"Yasaklar çiğnenmek içindir !"
Ya da:
"Toprak gibi olmalısın.
Ezildikçe sertleşmelisin !
Seni ezenler sana muhtaç kalmalı !".
Bizce; "bariton sesiyle" sunturlu ve ağzına
çok yakışan bir küfürle; hepsini!..
****
21 yıldır mezartaşıyla bile uğraşılan şair o..
Haydar Ergülen’e göre,
"Hem de bir bakıma
devrimin vakanüvisi olarak yitiklerimizi,
uğradığımız katliamları, acılarımızı tarihe yazan son şair"…
Şükran Kurdakul’un g/sözünü budaktan esirgemeyen
Kabadayısı…
Zeynep Oral’ın da şiirleri kahkaha çiçekleri üreteni!
Şiirlerinden
-bilgenin deyişiyle- "Nâzım’ın, Orhan Veli’nin
temiz Türkçesi’nin aktığı "tatlı ve canlı" şair..
Yaşamı dizeleriyle güzel yiğit Can Yücel!
Bilmelisin;
aramıza
mesafe
girmez!
Senin de
şiir
getirenlerin
çok olsun!
Bu yazı da; senin şiirin olmadan bitmez!;
"Başka türlü birşey benim istediğim,
Ne ağaca benzer ne de buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız
Rengi başka, tadı başka."
Yararlanılan kaynaklar: (Onedio-Edebiyat Defteri)