04.09.2021, 11:38

Büyük bir entelektüeli; Prof.Dr. İlhan Tekeli ziyaret etmek…

1990’ların başında belediyede yönetici olunca yerel yönetimlerin derin bir mevzu olduğu konusu yeniden gündeme gelmişti. Bildiklerimiz yetmiyordu, çünkü yerel yönetimler sadece hizmete odaklı birer örgütsel yapı değildi. Yeni kavramlara, yerelde olan biteni açıklayan düşüncelere, yeni bir bakışa ve felsefeye ihtiyacımız vardı: 

Bir şehrin gündelik yaşamını düzenleyen, çöpü, yeşili, yolu, kanalı gibi hizmetleri yerine getiren, şehrin nasıl gelişeceğine yön tayin eden bir organizasyondu şüphesiz adına yerel yönetim dediğimiz kavramın içeriği.

Bunun içinde hizmet etme, planlama, mimari tasarım, sanat, estetik, rant ve son yıllarda iyice belirginleşen finans işleri yer alıyordu.

Fakat bu kavramların her birinin yeniden tanımlanmasına ihtiyaç vardı.

Tam da o tarihlerde (1987’ler ve sonrası) bu mevzuları işleyen Prof.Dr. İlhan Tekeli'nin yazdığı kitaplar yayınlıyordu.

Bu kitaplar belediyecilik geçmişimize ayna tutuyor, Ankara'da Dolakay, İstanbul'da İsvan, İzmir'de Osman Kibar ve İhsan Alyanak dönemlerini analiz ediyor ve okuyana geniş bir ufuk çiziyordu.

Aradığımız buydu zaten; hem günceli hem de geçmişi bu uygulamalardan takip etmek, bir yol haritası çıkarabilmekti…

Kaynak yaratan belediyecilik, planlamada kamusal bakış, hizmetlerin adil dağılımı, şeffaf olma ve demokratik katılım kavramları bu dönemin tartışılan kavramlarıydı ve biz bunları İlhan Hoca'dan öğreniyorduk.

1990’ların ortalarıydı, Hoca'yı, İzmir'in 5 bininci yılı için konferansa çağırdığımızı anımsıyorum.

Orada şehirlerin ülke tarihleri içindeki yerlerini çizdiği perspektiften öğrenmiş hayran kalmıştım.

İzmir'in bir liman kenti olmasının şehre kattıklarını anlatmış, 19.yüzyıldaki başarılarının arkasında bu ögeyi bize göstermişti.

Daha sonra dünyadaki ticaret yollarının değişimi ile birlikte şehrin ticari aktivitesinin aşağı çekildiği, sonraki yıllarda da hükümetlerle demokrasi konusundaki kan uyuşmazlığının bir şanssızlık olarak İzmir’in yakasını bırakmadığını aşama aşama bize anlatmıştı.

Dolayısıyla Hoca benim gözümde böyle bir Hoca…

Analizleriyle sosyal ve toplumsal hayatımıza yön veren, bun analizleri de kitaplara döken çalışkan bir akademisyen…

İki yıl önceydi Aziz Kocaoğlu dönemini akademisyen arkadaşları ile masaya yatırıp, bu uygulamalardan bir 'İzmir yerel yönetim modeli' oluşturmasındaki gayreti izlemiş, yazdığı kitapları okumuş biri olarak söylüyorum bunları.

Hoş benim söylememe gerek yok, girin internete Hoca'nın kitaplarına bakın ve üst üste koyun bir insan boyuna eriştiğini görürsünüz zaten.

İZMİR MODELİ…

Ağustos ayının son haftası Hoca'yı Çeşme'deki yazlığında bir grup arkadaşla ziyarete gittiğimizde yukarıda dile getirdiğim düşünceler uçuşup duruyordu zihnimde.

Kuşkusuz yerel yönetim dünyasındaki kavramların pek çoğu değişmişti ama değişen bu kavramları da ne iyi ki, gene Hoca’dan öğreniyorduk.

Neler konuşulmadı ki, değişen kent kavramından, komplocu teorilere, düşünce dünyasında yeni gelişen eğilimlere kadar…

Hatta son yazdığı makalelerden biri olan yapay zeka bile sohbete konu oldu.

Ancak benim favori konum İzmir Modeli olduğundan odaklandığım kısım burasıydı.

Haliyle, Modelin yeni yönetim tarafından neden sürdürülmediği soruldu, tartışıldı.

Hoca, Tunç Bey'e, İzmir Modelini anlattığını ancak Başkan'ın konuya farklı baktığını söyledi.

Bu modelin sürdürülmesinin yararlı olacağını hepimiz gibi Hoca da savunuyor.

Sürdürülmesi için de uygulamalarda ve hizmet konularında aynı bakış açısının devam ettirilmesi koşullardan biri. Bir diğer koşul da hizmetlerin aynı anlayış içinde sürdürülerek bir 'kesintisizlik hali'nin sağlanması.

Çünkü İzmir Model’nin ele aldığı ve bu uygulamalardan bir yol haritası çıkarmasındaki ana mecra Azizi Bey'in üç dönemlik kendi uygulamaları ile Priştina'nın projeleri.

Eğer burada bir kırılma yaşanacak ise haliyle Model'den de söz etmenin bir anlamı olamaz.

İZMİR AKADEMİSİ.

İzmir Modeli çalışmaları Aziz Bey zamanında bilindiği gibi Akdeniz Akademisi üzerinden yürütülüyordu.

Hoca bu yapının devam ettiğini, akademinin halen onursal başkanı yakın zamanda kaybettiğimiz Prof.Dr. Halil İnalcık ile kendisinin olduğunu belirtti.

İzmir Modeli, İzmir'in entelektüel sermayesine açılan bir kapı, onlarca akademisyenin, aydının içinde yer alacağı bir çalışmalar bütünü.

Yerel yönetimlere bir yol haritası, ama aynı zamanda İzmir'e ayrıcalık sağlayan da bir proje.

Hoca, Akdeniz Akademisi’nin kurulması ile en başta ele aldıkları konuları sıralarken birinci sıraya tarihi koyuyor.

Sonra sırasıyla Çevre, Tasarım, Kültür olarak bu başlıkları sıralıyor.

Tarih çalışması ile murat edilenin İzmir'in Akdeniz çanağı içinde olmasının getirdiği coğrafi avantajları ortaya çıkarmak olduğu muhakkak.

Fransa ve İsrail'de de Akdeniz Akademisi adıyla bu çalışmaların yapıldığı biliniyor.

Ancak bu ülkeler Akdeniz'e sadece kendi ülkelerinin çıkarları kadar baktıkları için İzmir'deki Akdeniz Akademisi onlardan farklı.

“DURUN, O ZAMAN SİZE YENİ BİR TEORİDEN SÖZ EDEYİM!” VE

ÇOKÇA TARTIŞILAN KOMPLOLAR…

Sohbet koyulaştıkça fark ettim ki Hoca bizim söylediklerimizi gündelik tartışmalar düzeyinde bırakmıyor.

"Durun, o zaman size yeni bir teoriden söz edeyim!" diyerek söze giriyor ve siz orada kalıyorsunuz.

Savunduğunuz tezler havada kalıyor.

Çünkü Hoca ile bu konuda yarışmanın imkânı nerdeyse yok gibi….

Mesela bir arkadaşımız son yıllarda dilimize pelesenk olan Projelerden birini dile getirdi.

Pek çok kesimin dilinde olan, 'Kılıçdaroğlu’ nun gelişinin bir proje olduğu' konusuydu bu.

İlhan Hoca, 'Durun, size Karşılaşmalar diye bir çalışmadan söz edeyim' diye söze başladı.

Bu sayede nerdeyse felsefe dünyasında düşüncenin nasıl oluştuğu konusunda kısa bir gezinti yaptığımız söylenebilir.

Nedir bu?

BİLGİ TEORİLERİ.

1960’larda bilimsel bilgi, dış dünyayı gözlemlemek ve analiz etmekle kazanılıyordu.

Böylece bu bilgi; tarafsız, nesnel ve objektif bir bilgiydi. Buna Neo Pozitivizm deniliyordu.

1980’lerde bu anlayış değişti; Yapılanmacı Bilgi türü geldi.

Bunda Jurgen Habermas’ın katkısı var.

Yapılanmacı bilgi, bütün bilgileri doğru, nesnel, objektif olarak kabul etmiyor.

Aksine birçok bilgi biz bizim aramızda uzlaştığımız için öyledir. "Özneller arası" bir durum söz konusu burada.

Yani dış dünyayı gözlemlemek, analiz etmek ve sonra oradan sonuca ulaşmak yerine tarafların uzlaşarak oluşturdukları bilgi var ortada. Belki de aramızda uzlaştığımız için başka türlü de olması muhtemel bilgi değil, üzerinde uzlaşılan bilgi geçerli duruma geliyor. Biz bu bilgiyi doğru ve geçerli kabul ediyoruz.

Bilginin özneller arası oydaşma ile oluşması toplumsal açıdan katılımcı, müzakereci demokrasi anlayışına bizi götürüyor.

BAŞKA BİR BİLGİ TÜRÜ…

Bunlar yetmedi; 2007’de yeni bir bilgi türü çıktı: Represantative denen bilgi türü.

Yukarıda anlatılan 1 ve 2. bilgi türlerini de reddediyor bu anlayış.

Arkasında Spinoza, Delauze, Lautur gibi filozoflar var.

Bu görüş, dış dünyada olan bitenin zihnimize aks ettiğini ve bizim de onu yaşama aktardığımız tezine karşı çıkıyor.

Bunun yerine yaşamın sürekliliği ve dinamikliği ön plana alınıyor.

İnsanlar yaşarken bu dinamik süreç içinde karşılaşıp hem başkalarından etkileniyor hem de birilerini etkiliyorlar.

Ayrıca kararlar sadece akılla değil onun yanına duygu da eklenerek alınıyor.

Hoca buna da şöyle bir örnek verdi:

ABD’de 1999’da önemli bir firmanın ciosu ameliyat ediliyor. Ameliyat sonrası bu kişinin karar vermekte zorlandığı görülüyor.

Nedeni araştırılınca beyninde alınan tümörün beyindeki duygu noktasını tahrip ettiği görülüyor.

Buradan da akıl ve duygunun birlikte sağlıklı karar almada temel öge olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

Kuşkusuz bunlar uzun felsefi tartışmalar.

Ama sonuç olarak insanın gidişatını rastlantılar, karşılaşmalar etkiliyor.

Bakılınca onca bilgi teorisinin her sefer birbirini aşarak bu güne gelindiğini görüyoruz.

En son gelinen nokta da hayatın olağan akışı, yaşam içindeki kesişmeler, rastlantıların öne çıkmasına yapılan vurgu.

Buradan hareketle İlhan Hoca kendi yaşamından örnek vererek konuya açıklık getirdi.

Kendisinin esasta bir inşaat mühendisi olmasına karşın, bu gün mühendislikle ilgisinin olmadığı, bunun da bir karşılaşma sonucu olduğunu belirtti.

Bu karşılaşmanın öznesi de askerdeki komutanı, o teşvik ediyor, farklı bir okulu ve kariyeri Hoca’ ya.

Eğer bu komutan olmasa yaşamının belki de başka türlü olabileceğini söylüyor.

Yani yazının başında söylenen karşılaşmalar ögesi burada etkili bir ögeye dönüşüyor.

Komplo teorilerine de bu pencereden bakılabilir; hayattaki karşılaşmalar, o andaki konjonktür, belki biraz şans…

Ayrıca özetlediğimiz bilgi teorilerindeki hattı takip ederseniz sanıyorum sağlıklı bir düşünceye varmanız mümkün olabilir.

***

Sonra ayrılırken Hoca’dan izin alarak çalışma masasının resmini çekeceğimi söyledim.

Masada Uğur Tanyeli’nin yazdığı "Mimar Sinan; Tarihsel ve Muhayyel" kitabı vardı, bir de İngilizce başka bir kitap, alınmış notlar, özetler...

83 yaşında büyük bir entelektüelin, bir düşünce insanının nasıl da yoğunluklarla dolu olduğu bu masadan bile belli oluyordu.

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 83
2. Fenerbahçe 33 78
3. Samsunspor 33 57
4. Beşiktaş 32 55
5. Başakşehir 33 51
6. Eyüpspor 33 50
7. Göztepe 32 46
8. Trabzonspor 32 46
9. Antalyaspor 32 43
10. Konyaspor 33 43
11. Kasımpaşa 32 43
12. Gaziantep FK 33 42
13. Kayserispor 32 41
14. Rizespor 32 40
15. Alanyaspor 33 38
16. Sivasspor 33 34
17. Bodrum FK 32 34
18. Hatayspor 32 19
19. A.Demirspor 32 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 37 69
2. Gençlerbirliği 37 65
3. Karagümrük 37 63
4. İstanbulspor 37 61
5. Erzurumspor 37 61
6. Bandırmaspor 37 61
7. Iğdır FK 37 58
8. Boluspor 37 58
9. Amed Sportif 37 57
10. Ahlatçı Çorum FK 37 54
11. Ümraniye 37 53
12. Esenler Erokspor 37 52
13. Keçiörengücü 37 51
14. Pendikspor 37 48
15. Sakaryaspor 37 48
16. Ankaragücü 37 45
17. Manisa FK 37 45
18. Şanlıurfaspor 37 40
19. Adanaspor 37 30
20. Yeni Malatyaspor 37 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 35 82
2. Arsenal 35 67
3. M.City 35 64
4. Newcastle 35 63
5. Chelsea 35 63
6. N. Forest 35 61
7. Aston Villa 35 60
8. Bournemouth 35 53
9. Brentford 35 52
10. Brighton 35 52
11. Fulham 35 51
12. C.Palace 35 46
13. Wolves 35 41
14. Everton 35 39
15. M. United 35 39
16. Tottenham 35 38
17. West Ham United 35 37
18. Ipswich Town 35 22
19. Leicester City 35 21
20. Southampton 35 11
Takımlar O P
1. Barcelona 34 79
2. Real Madrid 34 75
3. Atletico Madrid 34 67
4. Athletic Bilbao 34 61
5. Villarreal 34 58
6. Real Betis 34 57
7. Rayo Vallecano 35 47
8. Celta Vigo 34 46
9. Osasuna 34 44
10. Mallorca 34 44
11. Real Sociedad 34 43
12. Valencia 34 42
13. Getafe 34 39
14. Espanyol 34 39
15. Girona 34 38
16. Sevilla 34 38
17. Alaves 34 35
18. Las Palmas 35 32
19. Leganes 34 31
20. Real Valladolid 34 16

Gelişmelerden Haberdar Olun

@