Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı: ''Kıyıları geri alacağız''

Ekolojik yıkım, gürültü ve kirlilik gibi sorunlar çoğalıyor.

ÇEVRE 23.02.2025, 10:18 02.03.2025, 10:13
Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı: ''Kıyıları geri alacağız''

Türkiye kıyılarındaki işgaller, hukuksuz kiralamalar ve kıyı ihlalleriyle mücadele için 24 sivil toplum hareketinin bir araya gelerek kurduğu Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı, "Kıyıları Geri Alacağız" kampanyasını TBMM'ye taşıyacak.

Geçtiğimiz günlerde Dikili'de gerçekleştirilen kampanyanın yeni durağı 18-23 Şubat tarihleri arasında Ayvalık oldu. Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı'ndan Sedat Yağcıoğlu ve Ayvalık Tabiat Platformu sözcüsü Nebahat Dinler ile kıyı mücadelelerini konuştuk.

Haber: Özgür Duygu DURGUN

Anayasamızın 3621 sayılı Kıyı Kanunu 5. maddesine göre, "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir".

Kanun bu kadar açık olmasına rağmen Çanakkale'den Antalya'ya, son yıllarda tüm kıyılarda işgal ve ihlaller farklı biçimlerde sürüyor. Güney Ege'de halkın yararlanacağı plajlar özel işletmelere kirlanaırken halkın sahillere ücretsiz erişimi engelleniyor. Kuzey Ege'ye doğru gidildikçe Foça, Dikili, Altınova, Sarımsaklı, Burhaniye gibi küçük ilçelerin turizm alanı olarak ilan edilmiş kıyılarında otel görünümlü lüks konut projeleri çoğalıyor. Bu projelerin bir kısmında ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) başvurusu dahi bulunmuyor.

"Kitle turizmi" ya da "Aşırı turizm"in sonucu olarak yorumlanan bu tablo sadece Türkiye kıyılarına özgü değil. Dünyanın herhangi bir noktasında aşırı turizm varsa orada kiralar artıyor; halk barınacak konut bulamıyor. Ekolojik yıkım, gürültü ve kirlilik gibi sorunlar çoğalıyor. Bu yüzden İtalya, İspanya, Yunanistan gibi ülkeler artık milyonlarca turisti ağırlamak istemiyor. Hatta halk turistlere "Gelmeyin" diyerek sokaklara dökülüyor, protestolar düzenliyor.

Kitle turizminin yarattığı olumsuz tablo karşısında bazı ülkeler mücadele yolları arıyor. Örneğin geçtiğimiz yaz Yunanistan'da Çevre Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı plajlarda inşaat yapmak, tente yerleştirmek, denize ulaşımı engelleyecek şekilde araç park etmek gibi ihlallerde 60 bin euro’ya kadar para cezası getirdi. İspanya'nın tarihi Alicante kentinde "akustik doygunluk bölgeleri" ilan edildi ve buralardaki bar, restoran, gece kulüplerinin çalışma saatleri kısıtlandı. Mallorca adasında aktivistler "Daha Az Turizm Daha Fazla Yaşam" sloganıyla önümüzdeki turizm sezonunda eylemlere hazırlanıyor.

Türkiye kıyılarındaki işgaller, hukuksuz kiralamalar ve kıyı ihlalleriyle mücadele ise çoğunlukla yereldeki çevre hareketleri eliyle sürdürülüyor. Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında 24 sivil toplum hareketinin bir araya gelerek kurduğu Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA) bu mücadeleyi ilk kez ortak bir platforma taşımış oldu.

Türkiye’nin farklı bölgelerinden kıyı hareketleri ve ekoloji örgütlerinden oluşan KIYIDA, kıyı ekosistemlerinin korunması ve işgallerin ortadan kaldırılması için çalışmalar yapıyor.

Bu yıl 13 Ocak'ta ülke genelinde başlatılan "Kıyıları Geri Alacağız" imza kampanyasıyla çeşitli merkezlerde stand açarak imza toplayan KIYIDA gönüllüleri 18-23 Şubat tarihleri arasında Ayvalık'taydı. Toplanan imzalarla, önümüzdeki ay TBMM vekilleri ve ilgili bakanlıklara ziyaretler planlanıyor.

KIYIDA'nın eş sözcülerinden Sedat Yağcıoğlu ve dayanışma ağının üyesi Ayvalık Tabiat Platformu'ndan Nebahat Dinler ile kıyıları tehdit eden işgalleri ve kıyı hareketleri dayanışmasını konuştuk.

KIYIDA nasıl oluştu ve son bir yıldır neler yaptınız?

Sedat Yağcıoğlu: Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı, Türkiye’nin farklı bölgelerinden 24 kıyı hareketi ve ekoloji örgütü bileşenden oluşan ve kıyı hareketleri arasında dayanışma ağı oluşturarak, birleşik mücadele etme amacıyla oluşturulmuş bir ağ. KIYIDA olarak bir yılı aşkın süredir, kıyı ekosistemlerinin korunması ve kıyı işgallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik, eş zamanlı birden çok yerelde eylemlilik ve basın açıklamaları ile kamuoyunun dikkatini kıyılara çekerek, ilgilileri göreve davet ettik. Son olarak, 13 Ocak'ta tüm Türkiye’de “Kıyıları Geri Alacağız!” diyerek bir ıslak imza kampanyası başlattık.

Anayasa ve Kıyı Kanunu'ndaki kıyıların korunması ve işgallerin ortadan kaldırılmasına yönelik hükümlerin uygulanmasını, kıyıların özgürleştirilmesini talep ediyoruz. Kampanyanın nihai hedefi ise, toplanan imzaları gerçekleştireceğimiz meclis ziyareti ile milletvekillerine ve ilgili bakanlıklara iletmek.

Ortada çok açık bir Kıyı Kanunu varken kıyıların korunması için neden bu kadar çaba harcamak durumunda kalınıyor? Siz bunu nasıl izah ediyorsunuz?

Sedat Yağcıoğlu- Türkiye çok büyük bir kitle turizmi baskısı altında. Datça gibi, Ayvalık gibi yıllar içinde 'cazibe'si artan alanlarda bu baskı daha gözle görülür oldu. Yerel yönetimler, kamu kurumları temsilcileri sermayeyi çekmek adına o bölgeyi pazarlama peşine düşüyor. Buradaki mantık önce talebi üretip arzı oluşturmak çünkü sermayenin döngüsü ancak bu şekilde gerçekleştirilir. İşte bu çok büyük bir basınç oluşturuyor. Siz Datça'ya yazın 150 bin kişiyi getirmeyi hedeflediğinizde aynı zamanda '150 bin kişiye hizmet vermemiz gerekiyor' bahanesine sığınıyorsunuz.

Peki neden bu kadar çok kişinin gelmesi gerekiyor? Bu kentlerin stratejik planlamasında gelecek nasıl öngörülüyor? Bu sorular hiç sorulmuyor. Tarım arazileri bir bir satılıp yerlerine tiny house'lar pansiyon-kondular üretilirken bu gidişatın kıyılara doğru uyguladığı basınç gözle görülür hale geliyor.

Datça'da yerel sermaye dışında ulusal sermaye bile üç yıl öncesine kadar yokken şimdi uluslararası otel zincirleri, Datça'daki otelleri satın almaya başladı.

Oysa kitle turizmi yerine koruyan, kendine yeterli, yerelin kendine özgü dinamiklerini koruyarak turizmi birkaç aya sıkıştırmayan bir turizm politikası geliştirmeye ihtiyaç var. Böyle olmadığında ve siz Datça'ya 150 odalı bir otel yaparsanız önündeki kıyıya çökerler. Ama eğer turizm planlamanızda imardan yapıya kadar stratejik bir planlamaya göre 'genişlemeyi' öngörürseniz yaşanabilecek bu gibi sorunları bertaraf edebilirsiniz.

Kitle turizmi beraberinde gelen ciddi bir kıyı yapılaşması sorunu da var. Ayvalık için bu konuda tespitleriniz neler?

Nebahat Dinler: Ayvalık Tabiat Platformu olarak yakın dönemi kapsayan bir kıyı işgalleri raporu hazırladık. Burada tespit ettiğimiz sorunlar şöyle;

Daha önce "Kamuya Açık Halk Plajı" olarak kayıtlı olan Türkiye’nin en iyi ve en uzun kumsalı olarak bilinen Sarımsaklı kumsalında, "Rekreasyon Alanı" - "Peyzaj Düzenleme Projesi" adı altında 2023 yılında büyük bir yıkım yaşandı. Otopark sorununu çözmek için alan üretme zahmetine katlanmayan dönemin Balıkesir Büyükşehir Belediyesi en kolay yola başvurdu. Ayvalık turizmine önemli girdiler sağlayan bu eşsiz doğal yapıyı koruyarak sadece WC, Duş, Kabin gibi portatif ünitelerle hizmet vermek mümkün iken sahil şantiye alanına çevrilerek, yaklaşık 20 futbol sahası büyüklüğündeki kumsal acımasızca betonla kaplanarak, devasa bir otoparka dönüştürüldü, önde kalan alan da işletmecilere kiralandı, kamusal alan yok edildi. Önceden denize rahatlıkla girilebilirken şimdi para vermeden ayağımızı suya değdireceğimiz kıyı kalmadı.

Kiralama ve kıyı işgali konusu had safhaya ulaştı. Sarımsaklı, Cunda, Şirinkent sahillerinde Milli Emlak ya kendisi sahilleri işletmelere kiralıyor ya da Sarımsaklı gibi Büyükşehir'e kiralayıp onun eliyle alt işletmecilere veriliyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın başlattığı 'Kıyılar Halkındır' kampanyasında göstermelik olarak Sarımsaklı sahili Bilentur mevkiinde bir kafetarya yıkıldı. Bu basına büyük bir olay olarak yansıtıldı ancak sonraki süreçte değişen bir şey olmadı. Hatta turizm belgesi almadan çalışan iş yerleri tespit edilmesine rağmen bunların bürokratik engelleri aşması için yollar yöntemler arandı.

Son olarak, geçtiğimiz yıl Ayvalık yat limanında devasa bir betonlaşmaya tanıklık ettik. Ayvalık kentsel sit alanında kalan Setur Marina, 2022 yılında başlayan peyzaj çalışması aldatmacasıyla betonlaştırılarak AVM’ye çevrildi. Koç Grubu, özel kullanım için marinaya bir de villa yaptı. Altınova sahillerinde iki kattan fazla inşaat faaliyetlerine başlandı. Kısacası kent hakları kavramıyla hiç bağdaşmayan, kamu yararını ve şeffaflığı hiçe sayan tepeden inme uygulamalara tanık olduk.

Bu saydığınız ihlallerin Kıyı Kanunu'na rağmen gerçekleşiyorsa mücadeleyi nasıl örgütlemek gerekiyor?

Sedat Yağcıoğlu- Üretime dönük, yerelin kendi özgün koşullarıyla planlanmış bir turizm anlayışına sahip olmadığımız sürece bahsettiğimiz basıncın altında tek tek kıyıları korumamız çok kolay değil.

Aslında 'Yerin üstü altından önemli' derken maden mücadelesinde ne söylüyorsak kıyılar için de en temel turizm politikaları bağlamında tartışmaya ihtiyacımız var. Aksi halde önümüze getirilen gerekçeler değişmiyor ve deniyor ki; "Gelen turist ne yapsın?". Maalesef geçerli turizm anlayışı itibariyle kumsala atılmış masada yemek yemek bir ihtiyaç olarak empoze edilirken aslında bize kıyının kullanımına yönelik anlam değişimi dayatılıyor.

Bizim Datça'da yıllardır mücadele ettiğimiz bir yat limanı süreci var. Yakında karar açıklanacak Bilirkişi raporu lehimizde ama yat limanı gelecek, istihdam alanı açılacak argümanı ortaya sürülüyor. Halbuki Datça'nın tarıma dayalı ekonomisi aslında Datça ölçeğine yetecek düzeyde. Anca siz buraya yat limanı yaptığınızda hem varsıllaşmayı hem de dışarıdan göçü artırararak sadece doğanın yıkımına yol açmıyorsunuz;ekonomik ve sosyal dokuyu da yıkıma uğratıyorsunuz.

Buralardan hareketle KIYIDA olarak son toplantımızda iki önemli karar aldık. Bunlardan ilki ağımızı henüz etkin olmadığımız Doğu Akdeniz ve Karadeniz'e genişletmek. Oralardaki kıyıların yıkım ve işgallerin farkındayız ve yerel mücadeleler ile temas ederek bileşenlerimizi çoğaltacağız. İkincisi ise, Akdeniz'i paylaştığımız ülkelerle bir dayanışma ağı oluşturmak. İtalya, İspanya, komşumuz Yunanistan'da da benzeri mücadeleler sürüyor. Ülkeler arasında mevzuatlar, uygulamalar ve demokratik kültür açısından farklar olsa da sermaye ilişkileri açısından durum aslında değişmiyor. Bu nedenle mücadele için dayanışmayı büyütmeye devam diyoruz.

Kuzey Ege'de kıyı bandında artan konut projeleri hakkında nasıl bir mücadele zemini öngörüyorsunuz? Bu konutlar turizm alanı olarak Bakanlık tarafından ilan edilmiş alanlarda otel olarak inşa edilip, lüks konut olarak pazarlanıyor ve sayıları artıyor...

Nebahat Dinler: 3-4 yıl öncesinde Çeşme ve Kuşadası'nda konuşulan bu konut meselesi daha sonra Dikili ve Ayvalık'a, şimdi de Burhaniye'ye uzandı. Ayvalık Belediyesi Meclisi'nde geçen ay iktidar ve muhalefet partisinden üyelerin oy birliğiyle aldığı karara göre turizm imarlı alanlarla yapılaşmaya bazı sınırlar getirildi. Ancak burada asıl sorun Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda. Bakanlık turizm tesis alanlarında beş katlı binaların yapılabilmesi için turistik tesis işletmesine izin veriyor. Oradan alınan imar planına bu bilgi işleniyor. Ruhsatı alınan inşaat bitince bu kez emlak şirketleri devreye giriyor ve 1+1 veya 2+1 konutlar şeklinde pazarlama faaliyetine başlanıyor. Ayvalık'ta daha ÇED başvurusu yapmamış olduğu halde reklamı dönen konut projeleri var ve bu çok vahim. 120 odalı otel olarak ruhsat alan bir projenin reklamlarında bir bakıyorsunuz oda sayısı bağımsız birim adı altında 344'e çıkmış.

Kanun 'Kıyılar Halkındır' derken sahilleri tehdit eden keyfi uygulamalar nasıl önlenebilir?

Nebahat Dinler: Bu noktada büyükşehir ve ilçe belediyelerine büyük görev düşüyor. Ayrıca Valilik veya Kaymakamlık nezdinde komisyonlar kurulup her kurum bu denetimi kendi alanındaki sorumluluğuyla üstlenmeli.

Sedat Yağcıoğlu: Pek çok mücadele alanında olduğu gibi kıyılar söz konusu olduğunda da devleti kanunlara çekmeye çalışıyoruz. Ve yine tüm mücadele alanlarında olduğu gibi burada da radarlarımız açık olarak bu hukuksuzlukların nasıl inşa ediliyor olduğunu görerek ve hukuk yoluyla bu keyfiyeti kamu yararı için kazanıma dönüştürmeyi hedefleyerek mücadeleye devam etmek gerek.

Kaynak: AJANS BAKIRÇAY
Yorumlar (1)
Lütfiye Güner Seçer 2 ay önce
Ayvalık Tabiat Adaları Platform sözcüsü, başkanı Nebahat Dinler'in emeklerine, yüreğine, birleştiriciliğine teşekkürle, minnetle.
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 77
2. Fenerbahçe 30 72
3. Beşiktaş 31 52
4. Samsunspor 31 51
5. Eyüpspor 31 50
6. Başakşehir 30 48
7. Trabzonspor 30 42
8. Gaziantep FK 30 42
9. Kasımpaşa 31 42
10. Göztepe 30 40
11. Konyaspor 31 40
12. Antalyaspor 30 40
13. Kayserispor 30 37
14. Rizespor 30 37
15. Bodrum FK 31 34
16. Alanyaspor 30 34
17. Sivasspor 31 31
18. Hatayspor 31 19
19. A.Demirspor 30 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 35 69
2. Karagümrük 35 60
3. Gençlerbirliği 35 59
4. Erzurumspor 35 58
5. Bandırmaspor 35 57
6. İstanbulspor 35 55
7. Amed Sportif 35 54
8. Iğdır FK 35 52
9. Esenler Erokspor 35 52
10. Boluspor 35 52
11. Keçiörengücü 35 51
12. Ahlatçı Çorum FK 35 51
13. Ümraniye 35 50
14. Pendikspor 35 45
15. Sakaryaspor 35 45
16. Manisa FK 35 41
17. Şanlıurfaspor 35 40
18. Ankaragücü 35 39
19. Adanaspor 35 30
20. Yeni Malatyaspor 35 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 33 79
2. Arsenal 34 67
3. M.City 34 61
4. Nottingham Forest 33 60
5. Newcastle 33 59
6. Chelsea 33 57
7. Aston Villa 34 57
8. Bournemouth 33 49
9. Fulham 33 48
10. Brighton 33 48
11. Brentford 33 46
12. Crystal Palace 34 45
13. Everton 33 38
14. M. United 33 38
15. Wolves 33 38
16. Tottenham 33 37
17. West Ham United 33 36
18. Ipswich Town 33 21
19. Leicester City 33 18
20. Southampton 33 11
Takımlar O P
1. Barcelona 33 76
2. Real Madrid 33 72
3. Atletico Madrid 33 66
4. Athletic Bilbao 33 60
5. Real Betis 33 54
6. Villarreal 32 52
7. Celta Vigo 33 46
8. Osasuna 33 44
9. Mallorca 33 44
10. Real Sociedad 33 42
11. Rayo Vallecano 33 41
12. Getafe 33 39
13. Espanyol 32 39
14. Valencia 33 39
15. Sevilla 33 37
16. Girona 33 35
17. Deportivo Alaves 33 34
18. Las Palmas 33 32
19. Leganes 33 30
20. Real Valladolid 33 16

Gelişmelerden Haberdar Olun

@