26.07.2022, 15:24

Çılgın Bir Kadının Aşkı ve Praksiteles

Eleusis, Atina’ya 18 km. uzaklıkta oldukça küçük, ama şirin bir liman kentiydi. Baharla birlikte tabiat coşar, her taraf yemyeşil olurdu. Her gün gökyüzü, doğanın yeşilliği ile bu kent üzerinde buluşur ve denizin yüzünde ayrı bir renk oluştururdu. Hele akşam saatlerinde güneşin çekilip karanlığın çöktüğü ve denizin mavi renkten laciverte dönüştüğü o anın seyrine doyum olmazdı. Bu zümrüt yeşili kent Atina kadar da ünlüydü.

Eleusis’in bu ünü, senede iki defa ana – kız Demeter Fersofene için yapılan dinsel festivallerle daha da katlanıyordu. Bahar aylarında yapılana küçük, sonbaharda yapılana büyük şenlik diye adlandırılan bu festivallere, tüm çevre illerden insanlar akın ediyordu. Hele Atinalılar işi gücü bırakıp Eleusis’e koşardı. Aynı zamanda bu kent bir tarikat tapınağının da bulunduğu bir şehirdi. Tarikat mensupları için bu festivale katılmak, tapınakta ayin yapmak da bir ayrıcalıktı. Tarikat mensupları, ayin sonrasında öteki dünyada huzur içinde yaşam kazanacaklarına inanırlardı; ama halk için dokuz gün süren büyük festivale katılmak, bir zevk ve eğlenceydi. Her ritüeli beraber yaşamak onlar için kaçınılmazdı. Burada Demeter, Fersofene ve Hades üçlemesi yapılırdı. Demeter’den yeryüzüne bereket, yeraltı tanrısı Hades’ten de öteki dünyada hoş yaşamak için el almak isterlerdi. Demeter, Zeus ile evliyken Fersefone adlı bir kızları olur. Fersofene serpilip alımlı bir genç kız olunca herkesin gözü onda kalır; ancak hızlı davranan Hades onu kaçırır. Kızının yokluğuna dayanamayan bereket tanrıçası Demeter yemeden içmeden kesilir. Üzüntüden tabiatla ilgilenemez. Baba Zeus bakar ki, dünyanın döngüsü kötüye gidecek, hemen devreye girer ve Hades’le şöyle bir anlaşma yapar. Buna göre; Fersefone, kışın altı ay Hades’in yanın da yer altında kalacak, 6 ayda yeryüzüne çıkıp annesi Demeter’in yanında vaktini geçirecek.

Halk, buradaki şenliklerin yapılış tarihlerini, Fersofene’nin yeryüzüne geliş ve yeraltına gidiş tarihlerine göre hesaplanarak tespit etmiştir. Festivalin dokuz gün sürmesi ise Demeter’in kızını, dokuz gün 9 gecede dünyanın her tarafında aramasına bağlanır. Onun kızını hiçbir yerde arayıp bulamayıp, umutsuzca beklediği ve tekrar kavuştuğu yer, Eleusis olduğu için burası kült merkezi olarak da kabul edilmiştir. Bu nedenle tarikatın en büyük tapınağı Telestirion, bu kente inşa edilince tüm festivaller ve dini ritüeller doğal olarak burada yapılıyordu. Eylül ayının son haftasında büyük tören hazırlıkları tüm hızıyla devam ederken, şehir çiçeklerle süslenmiş halk ise, törende giyecekleri elbiselerini çoktan hazırlamıştı. Ve tören komitesi başlama startını verdiğinde, halk ta kutsal yol dedikleri Atina Eleusis yoluna düşerdi. Küçük bir sepet içinde küçük domuz yavrularını tanrıçaya sunmak için getirirler ve kente vardıklarında da çeşitli dini gösterilere katılırlardı. Tarikata bağlı olanlar, oruç bile tutarlarmış. Normal halk bu tarikat taraftarlarının kutsal tapınaktaki katıldığı hiçbir ayine katılamazlarmış. Sadece seçilmiş tarikat üyeleri ayine katılır, onlara kutsal sular içirilir, içerde olanları, tapınakta neler yapıldığı kimselere söylenmeyecek diye de yeminler ettirilirmiş. O ketumluk, o tapınakta neler olduğu şimdiye kadar hiç açıklanamamıştır. Bu güne kadar bu konudaki söylemlerin hepsi farazi olarak kalmıştır.

2500 yıl Önce Çırılçıplak Soyunan Bir Kadın

Burada ki Festivalde halk için en önemli gün ve ritüel, genç kadınların denize yarı çıplak girdikleri gündü. Herkes o günü iple çekerdi. Bayanlar, yanlarında getirdikleri küçük domuzları, önce bir güzelce denizde yıkar, sonra onları kurban eder ve kanları halkın üzerine serpilirdi. Ve sonra da coşkuyla denize girilirdi. Bu ritüelin ana düşüncesi bir çeşit şekilde, kötülüklerden ve günahlardan arınmaydı. İşte bu özel günü bekleyenler arasında Pryne (Firini) adında çılgın bir kadında vardı.

Firini

O, Tespiae’de iyi bir ailenin çocuğu olarak doğmuş, genç kızlığında entellektüel yapısı olan ve iyi bir eğitim almıştı. Hayalleri arasında hep büyük bir kentte daha özgür bir yaşama arzusuyla doluydu. Zamanı gelince Atina’ya kapağı attı. Kısa zamanda onun kültürel donanımı, cazibesi onu zamanın jet sosyetesinde aranan bir sohbet kadını yapmıştı. Her toplantıda, partide 'acaba ondan bir şey kapabilir miyim?' diye etrafını da çapkın erkekler kaplamıştı. Kısa zamanda pek çok zengin ve ünlü sevgilileri olmuştu. Yani o günümüzün sanki Prety Women’ı idi. Parası olan herkesle değil, istediği kişilerle beraberdi. Seçilmiş kadın olmak onu zengin de yapmıştı. Güzeldi, zengindi ve güçlüydü. Gezmeyi tozmayı sever, şenlikleri hiç kaçırmazdı. İşte bu kez yolu festival için Eleussis’e düşmüştü. Törenin başlamasıyla da kalabalığın arasına kendini atıvermişdi. Herkesle birlikte dans edip şarkılar söylüyor ve festivalin coşkusuna kendini iyice kaptırmıştı. Konuşmalar yapılmış, gösteriler icra edilmiş, şenliklerin sonunda kadınların denize girme zamanı gelmişti. Seçkin körpe kadınlar, teker teker denize girerken, Firini ‘işte tam zamanı’ deyip kendisini meydanın ortasındaki kadınların arasına katmış ve üstündeki giysilerini teker teker çıkarıp etrafa yavaşça atmaya başlamıştı.

(Firini'nin soyunduğu an)

Ne olduğunu anlamayan ahali, diğer kadınları bırakıp onu seyretmeye başlamıştı. Bu çılgın kadını daha yakından görmek isteyenlerin kimileri, ağaçların kimileride bankların üzerine çıkmıştı. Herkes onun sadece göğüslerini açacağını düşünürken o, şimdiye kadar hiçbir kişinin yapamadığını yapmış, herkesin gözü önünde anadan doğma çırılçıplak soyunmuştu. Yıllarca süren bu festivallerde ne böyle bir şey yaşanmış ne de duyulmuştu. Ve bu bir ilkti. Oradaki halk mı? Tanrıça tadında vucuda sahip bu güzelliği görmekten öyle mutludurlar ki birbirine sarılan mı dersin, ıslık çalıp alkışlayan mı dersin şapkalarını havalara fırlatan mı dersin. Hani derler ya şehirde film kopmuştu. İşte orada olan biteni meraklı seyreden gözler arasında Büyük İskender’in ressamı Apelles ile birlikte ünlü bir heykeltıraş da vardı. O heykeltıraş kim miydi? Sonradan Knidos Afrodit heykelini yaratan, Dionysos’un yanındaki Satyr’i insan kılığında sunan ünlü heykeltıraş Praxiteles’ten başkası değildi.

Hemen kalabalığın arasından sıyrılıp bu güzelliğin yanına geldi, ceketini çıkarıp çılgın Firini'yi sarıp sarmalayıp kollarının altına aldı. Sonra da kulağına eğilip "sen o kadar hoş kadınsın ki tanrıçalar bile eline su dökemez" dedi. Firini’nin gururu bu sözlerle bu karizmatik adam tarafından okşanmıştı. Ve bu adam kalabalığı yararak onu meyhaneye doğru çekti. İçecek bir şeyler ikram etti. Kadının heyecanını ellerinden tutarak gidermeye çalıştı. Artık kadın rahatlamış, ikili arasında sohbet koyulaşmış, heyecanı yüksek bugün, bu ikilinin de kaderi olmuştu. O günden itibaren artık beraber olacaklardı. Genç adam Knidos’a döneceğini söylediğinde hiç düşünmeden onunla birlikte gidecekti; çünkü bu beyefendiyi sevmiş başkalarında bulamadıklarını bu gizemli adam da bulmuştu. Güzel kadın Firini, kesin kararlıydı. Onu kaybetmek istemiyor ve onunla birlikte yenidünyalara açılmak istiyordu. Ve dediğini yapıp onunla birlikte Knidos kadar geldi. Dönüş yolunda bir yangınla harap olmuş Efes Artemis tapınağını ziyaret ettiler. Kos adalılar, ünlü heykeltıraş Praksiteles’i orada görünce ondan kendileri için bir Afrodit heykeli yapmasını arzuladılar. Teklif güzeldi ve hemen anlaşmalar yapıldı. İşe koyulmak için de Knidos'a dönüldü. Atölyeler kuruldu, Paros adasından Paros mermerleri ısmarlandı. Sipariş edilen mermerler gelince Praksiletes çalışmaya koyuldu. Model kim olacaktı? Hangi beden ölçülerinde göre Afrodit heykeli yapılacaktı. Bu soruların cevabını heykeltıraşımız, kendi içinde çoktan karar vermişti. Onun kulağına sen Afrodit gibi güzelsin dememiş miydi? Artık sevdiği kadın onun Afrodit’iydi. Her gün bu dünya güzeli kadını karşısına alıp mermeri yontmaya başladı.

Ve dünyada bir ilk Praksiteles ile gerçekleşecekti! Onun zamanına kadar antik dünya da Afrodit hep yarı çıplak sunulmuştu. Göğüslerin üst tarafı açık belden aşağısı ise ipek bir şal ile kapalıydı. Ama o ise bu kez iki tane Afrodit heykeli yapmış, birincisi beline kadar yarı açık, diğeri ise aynı Eleusis deki sevgilisi Firini gibi çırılçıplaktı. Koslular, eserler tamamlanıp görmeye gelince, ‘Çırılçıplak olan bize uymaz başımıza iş almayalım’ deyip klasik olan yarı çıplak heykeli alıp geri döndüler. Knidos’lular ise onlara uymayan bize uyar deyip diğerini aldılar. İyi de yapmışlardı. Onu getirip şehrin en güzel noktasına dikiverdiler. O güzergâhtan tekneyle seyahat edenler bu muhteşem heykeli görmek için Knidos’a dümen kırıyorlardı. Heykelin ünü tüm dünyaya yayılınca Knidos’a seyahat turları düzenlenmişti. Afrodit'in çıplak heykelini görmeye binlerce insan akın edince şehir ekonomisi uçmuş ve tanrıça heykeli sayesinde kentlinin kazancı da artmıştı. Şehire giren döviz kentin imarı için harcanmıştı. Bugün bile Knidos antik kentini gezdiğinizde o günden kalan kalıntılara baktıkça bunu hissedebiliyorsunuz.

Bunların hangisi orijinal derseniz?

Yıllarca Knidos’u süsleyen bu heykeli Bizanslılar İstanbul’a getirir. Yerebatan Sarayı'na yakın Lausus Sarayı'nda da sergilenir ama çıkan bir yangında diğer eserler gibi o da yok olup gider. Bugün, dünya müzelerini süsleyen o Afrodit heykelleri başka heykeltıraşlarca yapılmış replikleridir, maalesef Praksiteles yarattığı eselerden hiçbiri kalmamış sadece başka sanatçılarca yapılanlar kalmıştır. Dünya müzelerinde göreceğiniz o çıplak Afrodit heykeli sonrası, bugün size sunduğum bu hikâyeyi ve Praksiteles’i hatırlayınız.

(klasik yarıçıplak Afrodit)

(çırılçıplak Afrodit Praksiteles türü)

Ama sizden bir isteğim daha olacak;

Birincisi, en kısa zamanda Datça da birkaç gün konaklayın ve O büyük aşkın yaşandığı Antik kenti doya doya ziyaret edip o muhteşem gün batımını da fotoğraflamayı unutmayın.

(Knidos)

Notlarım: Truva müzesinde terrakoto çıplak Afrodit biblosunu Burdur müzesinde Dionysos ve genç Satyr heykellerini görebilirsiniz. Ben bu yazımda o fotoğrafları bilginiz olsun diye yayınlıyorum.

Sağlıkla kalın, hoşça kalın…                                                                      

(Truva müzesindeki Afrodit heykelciği)

Yorumlar (2)
Cengiz Ovacık 3 yıl önce
Harika yazına teşekkürler
Ahmet Durmaz 3 yıl önce
Hocam kaleminize sağlık. Antik kentler ve onların hikayelerini dinlemek gerçekten çok güzel. Sağolun.
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 28 71
2. Fenerbahçe 28 68
3. Samsunspor 29 51
4. Beşiktaş 28 48
5. Eyüpspor 29 47
6. Başakşehir 28 42
7. Göztepe 28 39
8. Gaziantep FK 28 39
9. Kasımpaşa 29 39
10. Antalyaspor 29 39
11. Trabzonspor 28 36
12. Konyaspor 29 34
13. Rizespor 28 34
14. Bodrum FK 29 33
15. Kayserispor 28 33
16. Sivasspor 29 31
17. Alanyaspor 29 31
18. Hatayspor 28 19
19. A.Demirspor 28 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 32 63
2. Karagümrük 33 59
3. Erzurumspor 33 55
4. Gençlerbirliği 32 54
5. İstanbulspor 33 52
6. Bandırmaspor 32 52
7. Keçiörengücü 33 48
8. Boluspor 33 48
9. Iğdır FK 33 48
10. Esenler Erokspor 33 48
11. Ahlatçı Çorum FK 33 48
12. Amed Sportif 33 48
13. Ümraniye 32 46
14. Pendikspor 33 45
15. Sakaryaspor 33 42
16. Ankaragücü 33 38
17. Manisa FK 33 38
18. Şanlıurfaspor 33 37
19. Adanaspor 32 27
20. Yeni Malatyaspor 32 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 31 73
2. Arsenal 31 62
3. Nottingham Forest 31 57
4. Chelsea 31 53
5. Newcastle 30 53
6. M.City 31 52
7. Aston Villa 31 51
8. Fulham 31 48
9. Brighton 31 47
10. Bournemouth 31 45
11. Crystal Palace 30 43
12. Brentford 31 42
13. M. United 31 38
14. Tottenham 31 37
15. Everton 31 35
16. West Ham United 31 35
17. Wolves 31 32
18. Ipswich Town 31 20
19. Leicester City 31 17
20. Southampton 31 10
Takımlar O P
1. Barcelona 30 67
2. Real Madrid 30 63
3. Atletico Madrid 30 60
4. Athletic Bilbao 30 54
5. Villarreal 29 48
6. Real Betis 30 48
7. Celta Vigo 30 43
8. Real Sociedad 30 41
9. Rayo Vallecano 30 40
10. Mallorca 30 40
11. Getafe 30 39
12. Sevilla 30 36
13. Osasuna 30 35
14. Valencia 30 34
15. Girona 30 34
16. Espanyol 29 32
17. Deportivo Alaves 30 30
18. Leganes 30 28
19. Las Palmas 30 26
20. Real Valladolid 30 16

Gelişmelerden Haberdar Olun

@