08.06.2023, 09:10

Demokrasi bir sandığa sığar mı?

‘Cehalet ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.’

14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimler sonuçlandı. İlk turda ‘Cumhur İttifakı’ parlamentoda çoğunluğu sağladı. İkinci turda Erdoğan %52.07, Kılıçdaroğlu %47.93 oy aldı. Erdoğan üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi.

Kazananın Erdoğan olduğunu söylemek eksik kalacaktır. Çünkü seçime seçim yasası değiştirilerek gidildi, Anayasa’nın açık hükümlerine rağmen YSK Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının önünde engel olmadığına karar verdi. Milletvekili adayı olan Bakanların bakanlıklardan istifa etmemelerini uygun buldu. Devletin tüm olanakları Cumhurbaşkanı ve Bakanlar tarafından ‘Cumhur İttifakı’ lehine kullanıldı. Gerçeği yansıtmayan montaj kasetler gösterildi, yalan söylendi. Büyük sermayenin belli grupları ile devletten her türlü ihaleyi alan yandaş şirketler ve medyanın %90’dan fazlası Erdoğan’a ve ‘Cumhur İttifakı’na alenen bütün desteğini sundu, ‘kazananın’ belirlenmesini sağladı.

Bilindiği üzere ülke seçimlere büyük bir ekonomik yıkımın eşiğinde girdi. Seçim nedeniyle iktidar ‘seçim ekonomisi’ kapsamında halka küçük kırıntılar dağıtmayı da unutmadı. Yandaş şirketlere ise para musluklarını tamamen açtı. Oy toplamak için para dağıtıldığı iddiaları ortalığa saçıldı. Bu süreçte hazine tam takır, kuru bakıra döndü. Cumhuriyet tarihi boyunca bir ilk yaşandı, hazinenin kasası eksi 4,4 Milyar Doları gördü. Yani hazinenin kasasında para kalmadığı gibi 4,4 Milyar Dolar da borçlanılmıştı. Seçimleri kazanmak için ‘Her yol uygun!’ denilmişti. Her şey seçime ve sandığa kilitlenmişti. Halkın iradesi sadece sandığa giderek oy atmak olduğu olgusu geniş kitlelere kabul ettirilmek istenmişti.

Hâlbuki yıllar önce Erdoğan muhalefette iken, kendisine yönelik hukuk dışı saldırılar olduğunda ‘demokrasi sandıktan ibaret değildir’ demişti. Bugün ise iktidar çevreleri tarafından kimi zaman ‘halkın iradesi sandıkta yansır’ denilmiş, muhalefetin seçimleri kazanma olasılığı ortaya çıkınca ise, ‘sandıkta darbe yapacaklar’ söylemleri ortalığa saçılmıştır.

Demokrasi tanımı her toplumsal tabakaya, sınıfa göre farklıdır. 1789 Fransız Devrimi tarihe ‘Burjuva Demokrasi Devrimi’ olarak geçmiştir. İşçi sınıfı ve emekçiler bu devrime en büyük desteği sağlayan güç olmuşlardır. Bu devrimle; söz, ifade, yazı, örgütlenme, basın, inanç veya inançsızlık, eşit yurttaşlık, yaşam tarzı, sendika seçme, grev, direniş vb. haklar yasal ve Anayasal güvenceler altına alınmıştır. 1917 Ekim Devrimi ‘İşçi Demokrasi’ni getirmiş, işçilerin, emekçilerin, kadınların ve çocukların hakları daha da geliştirilmiştir. Bir aylık ücretli tatil hakkı, parasız sağlık, eğitim, barınma, ulaşım, insanca yaşanacak ücret, çocuklara kreş ve bakım hakları, kadınları eve kapatmayı engellemek için ortak çamaşırhane, yemekhane gibi hakları vererek, sömürüyü ortadan kaldırarak demokrasinin kalitesini daha da yükseltmiştir. İkinci dünya savaşı sonrası Avrupa’da faşizmin yenilgisi sonucu Balkanlarda, Orta Avrupa’da, Çin’de ‘Halk Demokrasisi’ modelleri ortaya çıkmış, Burjuva Demokrasisi sınırlarını aşarak İşçi Demokrasisi kalitesine yaklaşan haklar işçi ve emekçilere verilmiştir. Doğaldır ki bu haklar bir dizi mücadele sonucu ve bedeller ödenerek kazanılmıştır.

Türkiye’nin demokrasi tarihi ise şaibelerle doludur. Bu tarihsel süreç içinde Burjuva Demokrasisi bile uygulanamamıştır. Her dönem bir isimle anılmış, bu süreçlerde var olan ‘demokrasi’ askıya alınmış ve büyük yaralar almıştır. ‘Kurtarıcı ve Kurucu Lider’, ‘Milli Şef’, ‘1960, 1971, 1980 Askeri Darbeleri’, ara darbeler, muhtıralar, ‘Tek Adam İktidarı’ gibi dönemler yaşanmış, bu dönemlerde faturayı hep işçiler, emekçiler, devrimciler, sosyalistler kısacası halk ödemiştir.

Bu nedenle demokrasi, sadece sandık ve sandığa atılan oy demek değildir. Sandığa atılan oyların kimin tarafından sayıldığının yanı sıra her bireyin ve toplumsal sınıf ve tabakaların haklarının korunup korunmaması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, denetlenebilirlik, şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi tanımlarla birlikte görülmelidir. İktidarların zor, baskı, şiddet, işkence, cezaevi, idam, insan ölümleri, grev yasakları gibi eylemleri demokrasiyi ortadan kaldıran faşizan uygulamalardır.

Demokrasi; özgürlüklerin yanı sıra aynı zamanda halkın yaşam seviyesinin yükseltilmesi demektir. Türk-İş’in Mayıs ayı araştırmasına göre açlık sınırı 4 kişilik bir aile için 10.362TL, yoksulluk sınırı ise 33.752 TL olarak açıklandı. Çalışanların üçte ikisinin Asgari Ücretle (8.500 TL) çalıştığı bir ülkede yaşamın ne kadar zor olduğu ortadadır.

Seçimler sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakanlar Kurulunu açıkladı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek atandı. Mehmet Şimşek devir teslim töreninde; ‘Ekonomi uluslararası normlara uygun olarak yönetilecek’ dedi. Bu ne anlama geliyor? Yani ‘Nas var, sana bana ne oluyor?’ sözü rafa kalkacak, faizler yükseltilecek, yeni vergiler gelecek, işçilere, emekçilere, emeklilere, üretici köylülere para muslukları kesilecek, kemer sıkılacak, krizin yükü halkın sırtına yüklenecek anlamına gelmektedir. Bunun ilk adımını TÜİK Mayıs ayı enflasyon rakamlarını açıklayarak attı. Seçim yatırımı olarak sunulan Mayıs ayında ödenmesi gereken doğal gaz faturalarının alınmayacağı açıklaması sonucu, doğal gaz, enflasyon hesaplamasında en az %2, %2,5 oranında enflasyonun düşük çıkmasını sağladı. TÜİK Mayıs ayı enflasyonunu %0.04 olarak açıkladı. Bağımsız ekonomi araştırma kurumu ENAG’a göre ise Mayıs geliyor? Ayı enflasyonu %7,5 civarında açıklandı. Bu ne anlamına geliyor? Kamuda çalışan işçiler, kamu emekçileri, emekliler Temmuz ayında daha düşük zam alacaklar demektir.

Önümüzdeki dönemde ekonomik krizin bedelinin halka ödetilmesinin engellemenin tek yolunun demokrasi, emek mücadelesinin büyütülmesinden, otoriter yönetime karşı halkın en geniş birliğinin sağlanmasından geçtiği çok açıktır. Bu da geleceği kazanmanın, karanlıktan aydınlığa çıkmanın zorlu bir süreç olacağı demektir. Fakat şu da bilinmelidir. Erdoğan kazansa da istediğini tam alamamıştır. Halkın en azından %48’lik bölümü ‘Tek Adam İktidarına’ ve onun uyguladığı ekonomik politikalara karşı durduğunu net bir şekilde göstermiştir.

Seçim sonuçları mücadelenin sona erdiği ya da kaybedildiği olarak algılanmamalıdır. Seçim sonuçlarından dersler çıkarılmalı, özeleştiriler yapılmalı, milliyetçi, ırkçı, cinsiyetçi söylemlerden vazgeçilmeli, halka yönelik doğru ekonomik politikalar uygulanmalıdır. Geleceği kazanmanın yolu buralardan geçmektedir. Asla umutsuzluğa düşülmemelidir. Einstein; ‘Umudunu kaybeden, her şeyini kaybeder’ demiştir. Asla umutlar kaybedilmemelidir, gelecek güzel günler eğer onlara yürünmezse asla kazanılamaz.

Geleceği kazanmak için; insanca çalışma ve yaşam, demokrasi, barış, yaşam ve inanç tarzlarına karışmama, kadınların ikinci sınıf vatandaş olarak görülmemesi, taciz, tecavüze uğramaması ve öldürülmemesi, gençlerin geleceklerinin çalınmaması talepleri etrafında birleşilmeli ve mücadele büyütmelidir. Son söz; halkın seçtiği Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır.

Asla Vazgeçme!

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!

Yorumlar (1)
İsmail 1 yıl önce
İyi güzel de iktidarı elinde tutanlar her türlü olanağı kullanacaklar belli sosyalist lere iktidarı altın tepside sunmuyacaklar herhalde buradan yola çıkarak sol sosyalist patilerln az olsun benim olsun diye tarikat gibi paticiklerin ortada boy göstermesi hala gurupculugun önde olması sol sosyalistler bir arada olmaması vs ne demeli bu kafayla biz Cook havanda su doveriz
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7

Gelişmelerden Haberdar Olun

@