04.05.2022, 16:34

Doğan Hızlan

Kolombiyalı gazeteci Gabriela Garcia Marguez, "Gazeteci, yaşadığı çağın tanığıdır" diyor.

Gazetecileri, "Yaşadığı çağın olduğu kadar, birlikte yaşadığı horlanmış bozuk düzenin çarkları arasında ezilmiş yoksulların da çığlığına tanıklık…" olarak değerlendirenler de var.

Mustafa Kemal Atatürk, "Gazeteciler; gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır" demiş yıllar önce.

Öcal Uluç’un 'gazeteci' ilan ettiği ben, bu üç tanımın gereğini yerine getirmeye çalışıyorum yıllardır.

 Bu işi çok severek yaptığımı da herkes bilsin isterim.

Ancak…

Bugün gelinen noktada gazeteciler çağın tanığı değil, çağın sanığı oldu. Mustafa Balbay’ın dediği gibi…

***

Son yıllarda haberini ya da köşesini okuduğumda yüzümün ekşimesine neden olan gazeteci sayısında bir hayli artış olduğunu gözlemliyorum. Bırakın yüzümün ekşimesini, tiksiniyorum bazı yazılardan… Vıcık vıcık yağcılık ve saldırganlıklara tanık oluyorum. Hele, bazıları var ki, yazdıklarını okuyunca "bu kadar olmaz!" diyesiniz geliyor.

Okuyunca, komutanı karşısında hazırola geçen asker gibi saygı duyarak okuduğum yazarlar da yok değil…

Erdal Atabek, Doğan Tılıç, Emre Kongar, Özdemir İnce, Doğan Hızlan, Doğan Özgüden, Merdan Yanardağ, Saygı Öztürk, Can Ataklı, Sultan Uçar ve adlarını sayamadığım diğer kalem sahipleri gibi…

Doğan Hızlan ve Attila Aşut, bu listedeki favori gazetecilerimden…

Attila Aşut’u önceki yazımda anlatmaya çalıştım. Bugün bir başka saygın gazeteci yazara değinmek istiyorum. DOĞAN HIZLAN!

***

Doğan Hızlan’ın beni çok etkileyen özelliği; edebiyat fakültesi mezunu olmamasına karşın Türk Edebiyatını fakültenin hocalarından çok daha iyi biliyor olması… Üstüne yok! 

Kitap gibi adam derler ya, Doğan Hızlan işte o! Yansızlığı da bir başka özelliği…

Yıllardır zevkle takip ediyorum köşesini.

Değerbilirliğine olan saygıma gelince…

Her yıl kutlanan kütüphane haftasına ondan başka değinen yok diyebiliriz. Kitabı, kütüphaneyi ve kültür olaylarını ondan daha etraflıca anlatan biri var mı?

Yanıtını vereyim: YOK!

Beni Doğan Hızlan’a çeken bir şeyler var diye düşünmüşümdür hep. Sonunda öğrendim de… Kürşat Başar’ın onu anlatan kitabı ve T. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘ Edebi Söyleşiler ‘ de buldum bunları.

Bir dolmakalem koleksiyoncusu Doğan Hızlan.

En bayıldığım kırtasiye türü… Elimden neler neler geçmedi ki… Mustafa Ekmekçi’ye armağan etmiştim elimdekilerden birini, Ankara’daki bürosunda. Birini de Yekta Güngör Özden’e… Pelikan ve Kaweco olmalıydı onlar. Sevdiklerime onları armağan etmek ayrı bir zevkti benim için…

Güya bilmediğim marka yoktu. İzmir’de kitap fuarında Doğan Hızlan’ı dinleyince bu konuda meğerse ne kadar cahilmişim diye düşünür oldum. Hem de o; mürekkebi, kalemin markasına göre kullanırmış. Bendeki dolmakalem 50, 60 idi. Onda ise yüzlerce…

O, evinde tutuyor, ben ise ya dostlarıma armağan ediyorum ya da annem adına açtığım aydınlanma evlerine koyuyorum.

Anne deyince…

Doğan Bey, annesini çok seviyor. Tam bir anneci!

Ben mi? Hiç de ondan farklı değilim. Belki ben biraz daha fazla…

Geceleri aklına bir şey geldiğinde yatağından kalkıp not edermiş. Demek ki ben bu konuda ona çekmişim… Aynı!

Akşam vakti, tercih ettiği içki viski oluyormuş.

Ben mi? Captain Morgan, viski ya da rakı…

Tercihim, öncelikle Captain Morgan…

Jack Daniels’i hep Charleroi’da Oktay Taş’ın evinde yudumluyorum. 4 yıldan bu yana Belçika’ya gidemediğim için Jack Daniels yerine artık kendi imalatım olan viskiye talim ediyorum.

Misafirliğe gitmezmiş hiç… Misafir ağırlamaktan da hoşlanmazmış.

Doğrusu bu ya… Ben de sevmem hiç misafir ağırlamayı… Özellikle de evimde…

Feyyaz adındaki bir arkadaşım, "Ayvalık’a gelince yanına uğrarım" mı ne demişti yanılmıyorsam. Verdiğim yanıttan ben de çok memnun kalmamıştım ama yalan da söyleyemem ki…

Çarşıda karşılaştığımızda yanımızdaki arkadaşa beni gammazlamayı unutmadı:

"Recai Hoca, misafir sevmez!"

Elbette bunun ekonomik, sosyal, kültürel nedenleri var.

Di-ye-cek değilim.

Nedeni tek! Ekonomik!

Emekli öğretmenim sonuçta… Sağdan soldan gelen bir gelirim de yok.

***

Sadece dolmakalem meraklısı değil Doğan Bey. Kırtasiye düşkünü…

Yeni bir tükenmez kalem modeli çıkmaya görsün. Hemen alırım! Küçük küçük ajandalar, sarı yapraklı eski defterler…

Ben de mi 1937 / İstanbul doğumluyum yoksa?

Çocukluğum mu onunla birlikte geçti acaba?

Diyesim de gelmiyor değil hani…

Günün birinde evine ya da gazetedeki odasına gidip ziyaret etmek kısmet olur mu bilmem…

***

Doğan Hızlan’ın yazıları hep zevk vermiş, çok şey öğretmiştir bana. Ne var ki ondan öğrenemediğim bir şey, onun kadar iyimser olamamak…

O, şiirinin güzelliğine bakıyor bir şairi değerlendirirken.

Kumarbazlığı, yalancılığı cümle âlemce bilinen Necip Fazıl’ın 'Kaldırımlar'ı çok iyiyse de Necip Fazıl’a ben 'iyi şair' gözüyle bakamıyorum bir türlü.

Kişiliği sakat olanların şiiri iyi de olsa ben onları içime sindiremiyorum doğrusu. Zayıflığımdan herhalde… Şunu hemen itiraf edeyim, o şiiri ilk okuduğumda çok heyecanlanmıştım. Hakkını yemeyelim o kumarbaz şairin.

Doğan Hızlan farkı işte burada!

Beni ona hayran bırakan da bu!

Ben, o olgunlukta değilim.

Olgunluk ve birikim…

Bende o yok!

Çocukluğundan bu yana hep steril bir yaşam sürmüş Sayın Doğan Hızlan. Hayret edilmeyecek gibi değil. Piknikte bile çimlerin üstüne oturmamış hiç.

Annesi, teyzeleri, halası ile iç içe yaşamış hep. Üzerine titrenmiş. Bir dediği iki edilmemiş. Hep özel, hep özel biri olmuş.

İkinci bir Doğan Hızlan var mı sizce?

Bilgi küpü, rakipsiz bir edebiyat insanı…

Sadece edebiyatçı mı?

O bir estet!

Evet… Ona en yakışan sıfat bu!

Her yazısını tat alarak okuduğum Doğan Hızlan’ı kıskançlıkla / hayranlıkla ve büyük bir sevgiyle izliyorum.

Adını duyunca hazırola geçesim geliyor.

Haa, unutmadan söylemiş olayım.

Bayram sonrası Manisa’nın Demirci ilçesinde açacağımız 54. Kütüphanemizde onun annesiyle benim annem artık arkadaş olacaklar…

Ne İstanbul’da karşılaşmışlardı ne de herhangi bir yerde.

Fevziye Hızlan ile Rasime Şeyhoğlu…

Eminim, annem ona en sevdiği türküleriyle ev sahipliği yapacaktır.

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 13 35
2. Fenerbahçe 13 32
3. Samsunspor 14 29
4. Eyüpspor 14 23
5. Beşiktaş 13 22
6. Göztepe 13 21
7. Başakşehir 13 19
8. Rizespor 13 19
9. Sivasspor 14 18
10. Konyaspor 14 18
11. Antalyaspor 13 17
12. Trabzonspor 13 15
13. Gaziantep FK 13 15
14. Kasımpasa 13 15
15. Alanyaspor 13 14
16. Kayserispor 13 12
17. Bodrumspor 14 11
18. Hatayspor 13 8
19. A.Demirspor 13 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 14 29
2. Bandırmaspor 14 28
3. Karagümrük 14 27
4. Erzurumspor 14 25
5. Igdir FK 14 22
6. Keçiörengücü 14 21
7. Boluspor 14 21
8. İstanbulspor 14 20
9. Ankaragücü 14 20
10. Ahlatçı Çorum FK 14 20
11. Ümraniye 14 19
12. Gençlerbirliği 14 19
13. Pendikspor 14 19
14. Esenler Erokspor 14 18
15. Şanlıurfaspor 14 18
16. Amed Sportif 14 18
17. Manisa FK 14 17
18. Sakaryaspor 14 17
19. Adanaspor 14 8
20. Yeni Malatyaspor 14 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 13 34
2. Arsenal 13 25
3. Chelsea 13 25
4. Brighton 13 23
5. M.City 13 23
6. Nottingham Forest 13 22
7. Tottenham 13 20
8. Brentford 13 20
9. M. United 13 19
10. Fulham 13 19
11. Newcastle 13 19
12. Aston Villa 13 19
13. Bournemouth 13 18
14. West Ham United 13 15
15. Everton 13 11
16. Leicester City 13 10
17. Crystal Palace 13 9
18. Wolves 13 9
19. Ipswich Town 13 9
20. Southampton 13 5
Takımlar O P
1. Barcelona 15 34
2. Real Madrid 14 33
3. Atletico Madrid 15 32
4. Athletic Bilbao 15 26
5. Villarreal 14 26
6. Mallorca 15 24
7. Osasuna 15 23
8. Girona 15 22
9. Real Sociedad 15 21
10. Real Betis 15 20
11. Sevilla 15 19
12. Celta Vigo 15 18
13. Rayo Vallecano 14 16
14. Las Palmas 15 15
15. Leganes 15 15
16. Deportivo Alaves 15 14
17. Getafe 15 13
18. Espanyol 14 13
19. Valencia 13 10
20. Real Valladolid 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@