20.07.2020, 11:42

Fikrimin İnce Gülü Öldü

Epey bir zamandır bekliyordum bunu. Telefonda numarasına rastladıkça aramak istiyor ama arayamıyordum. Eşinin vefatından sonra hiç aramadım. Baş sağlığı dilemeye ne elim vardı ne de dilim. O zaten aramazdı. Konuşamadık.

Yazarları çatısının altına toplayan, sonra da onları derinlere gömen yayınevlerinden biri, Adalet Ağaoğlu’nun eserlerini de bünyesine almış, birçoklarına yaptığı gibi daha yaşarken onu da gömmeye çalışıyordu. Son konuşmamız bu süreçte oldu. O gün, yayınevinden uzun uzun şikayetlendiğini hatırlıyorum. Sonra yayınevi değiştirdiğini işittim.

“Yetmez ama evet!” deyişine şaşırmıştım, çünkü beynim, onun daha öngörülü olduğunu düşünüyordu ya da gönlüm öyle olmasını istiyordu. Ancak birçokları gibi öfkelenmedim, kendisini bir kalemde silip atmadım, lince katılmadım… Yine de biraz öfkelenmiş olmalıyım ki yangınını söndürmek için su da taşımadım. Aslında “Yetmez ama evet!” derken de sonrasında pişmanlığını dile getirirken de onu gerçekten anlamıştım. En azından öyle olduğunu sanıyorum.

Hayatı boyunca yazdı. Artık yazamıyordu. Yani aslında zaten çoktan ölmüştü. Geçen her gün onun için gereksiz bir uzatmaydı. Bunu biliyor ve artık ölüm haberinin geleceğini çoktandır hissediyordum.  Hazırlıklı olmak üzülmeye engel mi? Hayır.

Geçen ay üçlemesini okudum bilmem kaçıncı kez. Üçlemenin üçüncü kitabı olan Hayır’da, baş kahraman Aysel, o sıralar, Aydın İntiharları ve Geleceğin Başkaldırısı adlı bir araştırma üzerinde çalışan -ki bu kahraman gerçek hayatta biraz Leyla Erbil’dir- bir bilim insanıdır. Ankara’nın önemli üniversitelerinden birinden atılmış, geri alınmış, yine atılmış bir profesör. İkinci kahraman Tezel de bence özünü Tezer Özlü’den alır. Kahramanların bir diğeri Ali’de ise Ahmed Arif’in izleri görülür.

Sağ onu zaten anlayamazdı, nitekim anlamadı. Kitaplarında bazı solculara sıkça çattığı için sol da pek tutmadı kendisini.

Adı lazım değil bir başka yazar, Bir Düğün Gecesi’nin çalıntı olduğunu iddia edip durdu. O da “Eğer çalıntıysa bu kitaba Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü veren seçici kurul bunu niye görmedi?” diye kitabını savundu.

Güçlüydü, dişliydi ve çok da iyi yazardı ancak hiçbir zaman baş tacı edilmedi. Onca güçlü bir kalemi olmasına rağmen, toplumda bir mankenden, bir futbolcudan veya uyduruk bir şarkıcıdan daha fazla tanınamadı.  

Tezer Özlü de çok öfkeliydi kendisine. Bir yandan, dönemin yazarlarını -bir kısmı Köy Enstitüsü çıkışlı oldukları için- “Köylüler” diye hakir gören kentsoylu satırlar yazarken Leyla Erbil’e gönderdiği mektuplarında, Adalet Ağaoğlu’na da sıkı çatıyordu. Belki Leyla Erbil de öfkeliydi, ancak bunun dışavurumunu ben bilmiyorum. Varsa da okumamışım.  

Adalet Ağaoğlu’nun Leyla Erbil’e yaptığının çok benzerini yıllar sonra Elif Şafak da kendisine yaptı. Adalet Ağaoğlu birine kapısını açmış, içeri buyur etmiş fakat o misafir tarafından ihanete uğramıştı.  Bu, onun gibi birisi için çok ağırdı. İki açıdan ağırdı. Bir, bu olay, kendisinin Leyla Erbil’e yaptığını geri dönüp düşünmesine ve kendisiyle yüzleşmesine sebep olmuştu. İki, birisine güvenmiş ve o kişi tarafından ihanete uğramıştı. Her ikisi de ağırdı.

Hayır’ı okurken onu niye aramadığımı da anlar gibi oldum. Aramıyordum, çünkü onun artık bütün kapılarını kapattığını içten içe biliyordum. Bunu şu satırlardan sezdim:

Layana:

"Yalnız yaşamayı nasıl başarıyorsunuz, ne olur bana da öğretin."

Aysel:

"Lütfen bir daha kapımı çalmayın. Telefon da etmeyin."

Layana:

"Boş kata birinin geleceğini söylemişlerdi. Günlerdir bekledim.

Sizi beklemiştim."

Aysel:

"Yukarda mı oturuyorsunuz?"

Layana (umutla):

"Evet. Çok yalnızım. Girebilir miyim?"

Aysel (iki arada bir derede):

"Az önce de geldiniz. Sonra telefon ettiniz. Size, yorgun olduğumu söyledim, değil mi?"

Layana:

"Beş on dakikacık... "

Aysel (ansızın, kesin):

"Hayır. Beni yalnız bırakın!"

Layana (yakaran bakışlar):

''Akşam gelebilir miyim?"

Aysel:

"Hiçbir zaman."

“Bu çiçekleri de götürün.”

Layana:

“Onları sizin için topladım.”

Aysel:

“Benim için hiçbir şey yapılmasını istemiyorum.”

. . . bağlanış, sözveriş, önünde sonunda kopacak bir ilişki... istemiyorum.

-Kara saçlı Layana yirmi beşlerindeydi. Tavanda mikadan kuşları sallanıyor. -

Karl:

"Geride bıraktığı mektubunda kuşların size verilmesini istiyor.

Almak hoşunuza gider miydi?"

Aysel:

"Evet. Ayrıca çok üzgünüm."

Karl:

"Ben de. Böyle olacağını düşünmemiştim."

Layana... Kara saçlı Layana...

“Yalnız yaşamayı nasıl başarıyorsunuz, ne olur bana da öğretin.”

***

Büyük bir yazardı Adalet Ağaoğlu. Türk edebiyatının mihenk taşlarından birisiydi. Benim gözbebeğimdi. Bana, “Genç hayranım.” derdi ve o, bunu dediğinde ayaklarım yerden kesilirdi, çünkü bu söz kendimi gerçekten genç sanmamı sağlardı. Toplumsal sorunların yanı sıra kadın sorunlarını da işlemişti usul usul. Ancak o insan yutan yayınevine gitmekle iyi etmemişti. Bunu sonra kendisi de gördü ve değiştirmeye çalıştı fakat bu, fazlaca işe yaramadı. Çünkü o malum yayınevi o süre içinde kendisini yarı beline kadar toprağa gömmüş bulunuyordu. Ve artık o da gömüldüğü o yerden çıkmak için çırpınacak kadar genç değildi. Yine de teslim olmayı reddetti ve en azından yayınevini değiştirdi.

Bazı yayınevlerinin neden böyle davrandıkları üzerine tez bile yazılabilir, ancak konumuz bu değil.

Bugün, şu saate kadar on adet Ölmeye Yatmak satmış D&R. Akşama kadar kim bilir daha kaç tane satacak… Sağlığında satılmayan kitapları şimdi kapış kapış gidecek Adalet Ağaoğlu’nun. Bu tuhaf durum için de kitaplar dolusu yazılabilir.  

Aydın İntiharları ve Geleceğin Başkaldırısı incelemesini yapan bilim insanı kahraman gibi, Edgar Allan Poe, Aleksandr Belyaev benzeri Açlıktan Ölen Yazarlar’ı inceleyecek bir başka bilim insanı kahraman daha gerekiyor aslında edebiyata. Adalet Ağaoğlu değil artık ama bir başkası yaratır belki bir gün o kahramanı… 

Adalet Ağaoğlu, Ruh Üşümesi’ni yaşamış, Göç Temizliği’ni yapmış, Hayır’da o sandala binmiş ve çekip gitmişti. Çoktan gitmişti. Şimdiki gidişi o yüzden sürpriz değil fakat çok üzücü. Fikrimin İnce Gülü öldü bugün. 91 yaşında bir çınar öldü. Onun ölümüyle birlikte Cumhuriyetin ilk yıllarına şahitlik etmiş son yazarımız da gitmiş oldu. Çok üzgünüm. Edebiyatımızın başı sağ olsun.

Yorumlar (1)
Cem Tekin 5 yıl önce
Muhtesem bir yazi olmus
Emegine yuregine saglik
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 28 71
2. Fenerbahçe 28 68
3. Samsunspor 29 51
4. Beşiktaş 28 48
5. Eyüpspor 29 47
6. Başakşehir 28 42
7. Göztepe 28 39
8. Gaziantep FK 28 39
9. Kasımpaşa 29 39
10. Antalyaspor 29 39
11. Trabzonspor 28 36
12. Konyaspor 29 34
13. Rizespor 28 34
14. Bodrum FK 29 33
15. Kayserispor 28 33
16. Sivasspor 29 31
17. Alanyaspor 29 31
18. Hatayspor 28 19
19. A.Demirspor 28 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 32 63
2. Karagümrük 33 59
3. Erzurumspor 33 55
4. Gençlerbirliği 32 54
5. İstanbulspor 33 52
6. Bandırmaspor 32 52
7. Keçiörengücü 33 48
8. Boluspor 33 48
9. Iğdır FK 33 48
10. Esenler Erokspor 33 48
11. Ahlatçı Çorum FK 33 48
12. Amed Sportif 33 48
13. Ümraniye 32 46
14. Pendikspor 33 45
15. Sakaryaspor 33 42
16. Ankaragücü 33 38
17. Manisa FK 33 38
18. Şanlıurfaspor 33 37
19. Adanaspor 32 27
20. Yeni Malatyaspor 32 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 31 73
2. Arsenal 31 62
3. Nottingham Forest 31 57
4. Chelsea 31 53
5. Newcastle 30 53
6. M.City 31 52
7. Aston Villa 31 51
8. Fulham 31 48
9. Brighton 31 47
10. Bournemouth 31 45
11. Crystal Palace 30 43
12. Brentford 31 42
13. M. United 31 38
14. Tottenham 31 37
15. Everton 31 35
16. West Ham United 31 35
17. Wolves 31 32
18. Ipswich Town 31 20
19. Leicester City 31 17
20. Southampton 31 10
Takımlar O P
1. Barcelona 30 67
2. Real Madrid 30 63
3. Atletico Madrid 30 60
4. Athletic Bilbao 30 54
5. Villarreal 29 48
6. Real Betis 30 48
7. Celta Vigo 30 43
8. Real Sociedad 30 41
9. Rayo Vallecano 30 40
10. Mallorca 30 40
11. Getafe 30 39
12. Sevilla 30 36
13. Osasuna 30 35
14. Valencia 30 34
15. Girona 30 34
16. Espanyol 29 32
17. Deportivo Alaves 30 30
18. Leganes 30 28
19. Las Palmas 30 26
20. Real Valladolid 30 16

Gelişmelerden Haberdar Olun

@