04.04.2022, 16:25

Geçen Hafta ve Ne Dersiniz?

Geçtiğimiz hafta Kütüphane Haftası’ydı.

Her gün ortalama beş altı gazetenin köşe yazarlarını okumadan güne başlamam.

Köşe yazarları arasında kütüphane haftasını sadece Doğan Hızlan, Hikmet Altınkaynak dile getirdi.   Saygı Öztürk ise Kanal B’de anlattı 58. Kütüphane Haftası’nı ve yapılan bir etkinliği. Her birine teşekkürler!

TKD’nin mi yoksa kültür bakanlığının bir eksiği mi anlamış değilim. Yeterli tanıtım yapılmıyor olmalı ki gazetelerde lâyıkınca yer bulmuyor.

İzmir’de ise TKD’nin çalışkan yöneticileri haftanın hakkını verdiler dersek abartı olmaz.

Karabağlar Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı haftanın açılışında TKD İzmir Şube Başkanı Mehmet Erken, İl Kültür Ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta, şair- yazar Hidayet Karakuş, Milli Kütüphane Vakfı Ve Derneği Başkanı Avukat Ulvi Puğ, haftanın hakkını veren konuşmalarla haftayı unutulmaz kıldılar.

84 milyonluk Türkiye’de Kültür Ve Turizm Bakanlığına bağlı 1252 halk kütüphanesinin varlığını bir Bulgar yurttaşı öğrense ne düşünür merak ediyorum. Yaklaşık 10 milyon nüfusu olan Bulgaristan’da halk kütüphanesi sayısı 5 bin çünkü.

Sofya Milli Kütüphanesi’ni ziyaret ettiğimde bir kütüphaneye mi girdim yoksa bir saraya mı anlayamamıştım. Bulgarlar seviyor kitabı. Milli Kütüphaneden bunu anlayabiliyorsunuz.

Üsküp, Tiran ve Atina Milli Kütüphanelerini ziyaret ettiğimde de anladım ki Balkanlar ve Yunanistan, kitap ve kütüphane konusunda bizden çok ilerideler.

Kiev’deki Vernadsky Natıonal Library’i ziyaret ettiğimde büyülenmiştim. Milyonlarca kitabı barındıran bir mabed gibi gelmişti bana. Özellikle de İran Edebiyatını anlatan kat…

Mabed gibi deyince…

Amsterdam’daki merkezdeki halk kütüphanesi, Brüksel Kraliyet Kütüphanesi hakeza…

Kütüphanelere en çok ilgiyi ise İran’da gördüm. Mollalar, çocuklar ve gençler kütüphanelerin vazgeçilmezleri adeta. Kitabevlerinin vitrinlerinde gördüğüm Lenin, Mao, Engels, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Elif Şafak’a ait kitaplar ise şaşırtmıştı beni. Tebriz’de girdiğim kitapçıda tezgâhtar kız, Türk olduğumu anlayınca gülerek Masumiyet Müzesi’nin 184. Sayfasında olduğunu söylemişti. Kitabı göstererek…

İran’da girip çıktığım kitabevlerinde ve kütüphanelerde dikkatimi çeken şu olmuştu. Bütün kitapların kapağı pırıl pırıl renkli ve kalın kartondandı. Üsküp’te de aynıydı.

Çocuk kitapları, özellikle her iki ülkede de çok önemseniyor gibi geldi bana.

Yaklaşık on yıl önceydi.

Manisa ilçelerinden birinde özel eğitim merkezinde çalışıyordum. Kütüphane Haftası diye öğrencilerimi ve iki üç arkadaşımı alıp Tufan Erbarıştıran Halk Kütüphanesi’ne götürmüştüm. Belediye Başkanı olan arkadaşıma alo demiş onu da davet etmiştim kütüphaneye.

Her şey iyiydi güzeldi ama bir gariplik de vardı. Kütüphanede çalışan görevli kütüphane haftasından habersizdi. Bahaneyle öğrenmiş oldu.

Her ilçede, ilde kütüphane haftası kutlaması yapılmıyordu demek ki…

Oysa, kütüphaneler o hafta içinde öğrencilerle, şair ve yazarlarla, velilerle dolup taşmalı. Söyleşiler düzenlenmeli, kitap gibi günler yaşanmalı.

Kaymakam, belediye başkanı da bu konuda beldesinin insanlarını harekete geçirmeli.

Karabağlar Belediyesi, o gün üstüne düşeni hakkıyla yerine getirdi.

Köylerinde en çok kütüphane bulunan, kitabın/ kütüphanelerin kasabası Bergama’da ise CHP İlçe Başkanı Mehmet Ecevit Canbaz, yanına arkadaşlarını da alıp İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Tarkan Çelik’i ziyaret ediyor. Kütüphaneyle ilgili bilgi alıyor. Kendilerine bir görev düşüp düşmediğini öğrenmeye çalışıyorlar. Sonuçta, bu kasabanın bir vatandaşı…

Örnek bir siyasetçi profili çiziyor. Sorarım, hangi ilçede kütüphane haftasında böylesi jestler yapılmıştır kütüphaneci dostlarımıza?

Bergama farkı dedikleri bu olsa gerek!

58. Kütüphane Haftası, muhalefet önderlerinin gözünden kaçtı.

84 milyon nüfuslu bir ülkede 1252 halk kütüphanesi utanılası bir sayı değil midir de muhalefet bunu dile getirmez…

En azından bu konu gündeme getirilebilir,  kütüphanelerde neden lisans eğitimini tamamlamış kütüphaneci kadrosunun bulunmadığının hesabı sorulabilirdi Saray’daki 'karışım' düşkünü ekonomist başkana.

Öznesi kitap/ kütüphane olan bir haftada neden bir yazar ya da şair meclise çağrılıp konuşturulmaz?

Neden o hafta içinde TYS, Edebiyatçılar Derneği ya da P.E.N. Cumhurbaşkanından randevu talep edip kitap ve kütüphane konularını görüşmek üzere Saray’a çıkmaz?

TKD İzmir Şube Başkanı Mehmet Erken, 2021 Eylül’ünde Bornova’da açılan Edebiyat Müze Kütüphanesi’nin adının Attilâ İlhan Edebiyat Müzesi Ve Kütüphanesi olarak düzeltilmesini dile getirirken sadece dernek başkanı değil, sorumlu bir İzmirli yurttaş olduğunu da kanıtlamış oldu.

Bu konunun kütüphane haftasında dile getirilmesi haftaya da bir değer katmış oldu.

Şunu anlıyorum ki her kütüphane haftası ıskalanıyor.

Iskalamayan tek gazeteci Doğan Hızlan!

***

Bugünlerde elimden düşmeyen kitap,  Doğan Hızlan için hazırlanmış olan EDEBİ İLİŞKİLER… (T. İş Bankası Kültür Yayınları)

Duygularımı/ düşüncelerimi yazarak anlatmayı/ aktarmayı çok seviyorum.

Yazmak bir yaşam şekli oldu bende. Haz duyuyorum bundan.

Okuyup yeni bir şeyler öğrendiğimde kanatlanıyorum sanki.

Hiç işitmediğim sözcükler öğrendim gene. İntim gibi… Edebiyat moralisti gibi… Denkserli gibi… Mütenekkiren gibi… Zadegân sınıf, resume, berhava, tahammülfersâ gibi…

Örneğin 'intim'i en kısa zamanda bir tümcede kullanacağım. Samimi demekmiş. Ama 'kılık değiştirmiş olarak' anlamına gelen metenekkireni ise ağzıma bile almak istemem.

Bana gelmez!

Sözcükler söz konusu olunca… Geçtiğimiz günlerde bir yazı kaleme aldım. Türkçe dostlarına da gönderdim.

Ne miydi o yazı?

Başlayayım…

***

Nihayetinde, netice olarak,  fevkalade, lansman, misafir gibi sözcükleri gördüğümde ya da işittiğimde tüylerim diken diken oluyor.

Ama nedense 'fevkaladenin fevkinde' diye konuşan Bülent Ersoy’a ise sesim çıkmıyor hiç.

Nedenini de anlayabilmiş değilim.

Annem ne imkân diyordu ne de cevap. Hatırlamak sözcüğünü de kullanmazdı hiç.

Annemin Türkçesi biraz da biz dört kardeştendi. Özellikle de benden!

O da "Çocuklarım, yanlış bir şey söylediğimde düzeltin, bana doğrusunu öğretin" derdi hep.

Annemin konuşması, babamdan/ amcamdan/ teyzelerimden daha iyiydi. Çünkü eleştiriye açıktı.

Gelinlerinden daha güzel konuşuyordu dersem bilmem dangalaklık mı yapmış olurum…

***

Dilde pehlivanlık olmaz diyenlere hiç itirazım yok. Kimi arkadaşlarım hiç hasta demiyor, hep 'sayrı' diyor. Son yıllarda kulağım 'Anısı güzel'e alıştığı gibi kullanır da oldum. Allah rahmet eylesini kullanmayacağım bundan böyle. Biraz zorlanacak olsam da…

Şiar sözcüğünü çok kullanıyorum. Hidayet Karakuş, affetmiyor, hemen düzeltiyor. 'İlke' diye…

En azından dilimi doğru konuşmaya ve yazmaya çalışıyorum. Gel gör ki Türkçe,  ikinci dilimiz gibi. Çok yanlışlar yapıyoruz. Eksiklerimiz çok.

Üzüm bağı sözcüğünü işitince irkiliyorum/ sinirleniyorum.

Çünkü bağın/ bağların/ üzümün başkenti denilebilecek bir Ege kasabasındanım ben. Bizde 'bağ' dedin mi üzüm anlaşılır zaten. Üzüm bağı olmaz! Tren garı olmayacağı gibi… Dudak ruju, tırnak cilası olmayacağı gibi.

Onca şairimiz, onca dilbilimcimiz ve Attila Aşut gibi köşesini bu işlere ayıran bir gazetecimiz varken gene de yanlışlarımız diz boyu!

"Güle güle" demesi gereken kişiye 'Hoşça kal' diyenlerin sayısı suda balık kadar.

Değilse de havada kuş kadar belki de…

Bir de şu özelliğimiz var. "Bilmiyorum" demeyi bilmiyoruz.

Milyoner yarışmasındaki yarışmacıları izleyin, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Bilgisizliğini heyecana/ oradaki atmosfere ve oturduğu koltuğa bağlayan öyle çok yarışmacı tanıdım ki…

Cehaletimiz, o yarışmada ayna gibi karşımıza çıkıyor.

Üzücü bir durum…

Daha başka…

Eleştiriye hiç dayancımız yok. Tahammülümüz yok demek istiyorum gördüğünüz gibi. Eleştirene 'haklısınız' demek yerine dokuz dereden su getirir gibi sahnelerin aktörleri / aktrisleri oluveriyoruz.

Bahane üretmekte üstümüze yok.

Güvendiğiniz bir yazara dosya veriyor, değerlendirmesini istiyorsunuz.

Yazarın uyarılarına kulak vermek gerekirken bahaneler üretiyorsunuz.

"Dikkatimden kaçmış" diyorsunuz/ diyoruz. "Zamanım olsaydı daha iyi yazacaktım" diyoruz.

Haykırasım geliyor:

Dikkatinden kaçmasın!

Zamanını iyi değerlendir o zaman!

Başa dönelim…

Konuşurken, yazarken güzel dilimizi iyi kullanalım.

Doğru olanı kullanmak adına da komik olmayalım ama…

Ben, yıllar önce milletvekili demek yerine hep 'saylav' sözcüğünü kullanırdım. Saylav, öztürkçe bir sözcük… Herkes bunu kullansın istiyordum. Görüyorum ki olanak gibi/ yanıt gibi tutmadı.

Betik hakeza…

'Hakeza' bunun gibi/ böyle anlamına geliyor.

Betik, saylav gibi tutmadı demek istiyorum hakeza sözcüğünü kullanırken. Biliyorum ki öztürkçe bir sözcük değil. Şiirimsi geliyor diye onu tercih ettim.

Galiba, bu da benim çıkmazım!

Görkemli Yüzyıl demek yerine Muhteşem Yüzyıl’ı kullanmak isteyişim gibi bir çıkmaz!

Feyza Hepçilingirler, Hidayet Karakuş, Yusuf Çotuksöken, Kemal Ateş, Attila Aşut kızarsa bir bahaneye sarılmayacağımı da bilsinler ama...

Geldik yazının sonuna…

Lansman sözcüğünün kullanılmasını garipsemekten öte kızıyorum böyle diyenlere.

'Tanıtım' desenize diyorum. Hatta daha da ileri gidip eşek arılı bir tümce kurasım geliyor o kişilere…

Hep eleştirmek olmaz ki…

Bir de öneride bulunayım.

İdeoloji; bütün dünya dillerinde bu şekilde ve buna benzer yazılıp söyleniyor.

Neden 'düşüngü' demiyoruz?

"Zafer Bayramınız kutlu olsun!"’u, "Utku Bayramınız kutlu olsun!" şeklinde söyleyen var mı hiç?

Bence yok.

Mantığımız öne geçiyor çünkü. Oturmuş, yerleşmiş sözcüklerle oynamaya gerek yok bence.

Diyorum ki 'düşüngü'’yü de oturtmaya çalışalım. Üç beş yılımızı alır sadece.

Baktık tutmadı, ideolojiye devam ederiz.

Ne dersiniz?

***

Sınıf öğretmenliği ve zihinsel engelliler öğretmenliği yaptım. Türkçe/ Edebiyat konusunda biliyorum ki eksiklerim var.

Şu var ki hep öğrenmeye çalışıyorum.

Okuya okuya, yaza yaza işin üstesinden gelmeye çalışıyorum.

Yazma aşkım nedeniyle titizleniyorum yanlış yapmamaya. Bu nedenle de yaptığım yanlışların bilinmesinde/ görülmesinde yarar buluyorum.

Eleştirileri sindirme pek öyle kolay olmasa da ben kucaklıyorum. Öğretici oluyor çünkü. Sizi eleştiren de zaten dostlarınız oluyor. O dostların sözlerine/ uyarılarına kulak vermemek olur mu?

Yazıma, öncelikle Attila Aşut yanıt verdi. Ardından Hidayet Karakuş, Ataol Behramoğlu, Yusuf Çotuksöken, Tarık Günersel ve Öner Yağcı.

En azından değer verip yanıtladılar. İlgilerine/ dostluklarına teşekkür etmek benim için bir borç.

Ne mi dediler?

Sonraki yazıda…

Yorumlar (1)
Ömer Karcı 3 yıl önce
Seni okumak insanı dinlendiriyor.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 13 35
2. Fenerbahçe 13 32
3. Samsunspor 14 29
4. Eyüpspor 14 23
5. Beşiktaş 13 22
6. Göztepe 13 21
7. Başakşehir 13 19
8. Rizespor 13 19
9. Sivasspor 14 18
10. Konyaspor 14 18
11. Antalyaspor 13 17
12. Trabzonspor 13 15
13. Gaziantep FK 13 15
14. Kasımpasa 13 15
15. Alanyaspor 13 14
16. Kayserispor 13 12
17. Bodrumspor 14 11
18. Hatayspor 13 8
19. A.Demirspor 13 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 14 29
2. Bandırmaspor 14 28
3. Karagümrük 14 27
4. Erzurumspor 14 25
5. Igdir FK 14 22
6. Keçiörengücü 14 21
7. Boluspor 14 21
8. İstanbulspor 14 20
9. Ankaragücü 14 20
10. Ahlatçı Çorum FK 14 20
11. Ümraniye 14 19
12. Gençlerbirliği 14 19
13. Pendikspor 14 19
14. Esenler Erokspor 14 18
15. Şanlıurfaspor 14 18
16. Amed Sportif 14 18
17. Manisa FK 14 17
18. Sakaryaspor 14 17
19. Adanaspor 14 8
20. Yeni Malatyaspor 14 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 13 34
2. Arsenal 13 25
3. Chelsea 13 25
4. Brighton 13 23
5. M.City 13 23
6. Nottingham Forest 13 22
7. Tottenham 13 20
8. Brentford 13 20
9. M. United 13 19
10. Fulham 13 19
11. Newcastle 13 19
12. Aston Villa 13 19
13. Bournemouth 13 18
14. West Ham United 13 15
15. Everton 13 11
16. Leicester City 13 10
17. Crystal Palace 13 9
18. Wolves 13 9
19. Ipswich Town 13 9
20. Southampton 13 5
Takımlar O P
1. Barcelona 15 34
2. Real Madrid 14 33
3. Atletico Madrid 15 32
4. Athletic Bilbao 15 26
5. Villarreal 14 26
6. Mallorca 15 24
7. Osasuna 15 23
8. Girona 15 22
9. Real Sociedad 15 21
10. Real Betis 15 20
11. Sevilla 15 19
12. Celta Vigo 15 18
13. Rayo Vallecano 14 16
14. Las Palmas 15 15
15. Leganes 15 15
16. Deportivo Alaves 15 14
17. Getafe 15 13
18. Espanyol 14 13
19. Valencia 13 10
20. Real Valladolid 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@