20.10.2019, 09:42

İnsanca Yaşam Hakkı

Doğada Yaratılan Ekolojik Yıkım Varsa Eğer, İnsanca Yaşam Hakkı Da Tehdit Altına Girer!

Yaşamakta olduğumuz yüzyıl, ekoloji mücadelesinin çağa damgasını vurduğu bir süreç olarak gelişmekte ve gelişecektir de. Taşıdığı pek çok özellik ve yaşamsal içeriği nedeniyle ekoloji mücadelesi, toplumsal hedefleri olanların mücadelelerini besleyecekleri bir atar damar halinde bugün. Bunu da iki temel nedenle açıklayabilmek mümkün:

Küresel ısınma artıyor, demek ki gezegen hasta!

Birincisi; gezegenimiz, atmosferik ve iklimsel özelliklerde görülen bozulmalar (örneğin küresel ısınma, iklimlerdeki normal olmayan değişim, ozon tabakasındaki delinmeler, buzullardaki erimeler vs. gibi etkenler) nedeniyle artık günümüzde “hasta” diye tanımlayabileceğimiz bir halde. Dünyanın da aslında bir canlı olduğu bilinciyle soruna bakıldığında, küresel ısınmadaki sürekli artış, ateşi sürekli yükselen bir insan için tanımlandığı gibi, gezegenimizin de hastalandığını anlatan bir ayrıntı olarak görülebilir. Dolayısıyla bu durum dünya insanlığını günümüzde hiçbir zaman olmadığı kadar doğa ve ekolojik yaşam konusunda kafa yormaya, duyarlı olmaya, doğadaki ekolojik yaşamı sahiplenmeye yönelten nedenlerden biri.

Küreselleşme ve küresel kriz

İkincisi; “küreselleşme” politikasının günümüzde sermaye düzeni ve dolayısıyla kapitalizmi içinden bir türlü çıkamadığı bir bunalım içine soktuğu manzara. Dünyanın en büyük spekülatörü Soros’un “Hayatımda böyle bir kriz daha görmedim” sözleri, kapitalist sistemin küresel düzeyde nasıl bir kriz yaşadığını yeterince açıklayacak özellikte. Küresel sermaye dünyayı tarihin en berbat bunalımına sürüklemiş durumda, kapitalist sistem bu nedenle kendi yarattığı krizden artık çıkamayacak hale geldi.

Bu durumda günümüzde artık sadece emek ve alın terinin, insanın ve halkın sömürüsü ile yetinemeyecek halde olan kapitalizm, bunalımına çözüm için yeni kaynak arayışlarına yönelerek, doğayı da kendi sermaye birikimine sokup doğal varlıkları metalaştırmaya başlamış, dolayısıyla doğaya yönelik sömürüsünü arttırmıştır.

Ekolojik yaşam rant kapısı haline dönüştürülürken…

“Küreselleşme” politikasının etkisi ile kendisini alternatifsiz tek düzen gibi gören ve tüm dünyaya dayatan kapitalizm, bu şımarıklıkla artık kendisini doğanın da sahibi sanacak kadar başı dönmüş halde. Emperyalizmin dünyayı sadece kendi pazar alanı olarak görmesi gibi, doğayı sadece bir meta olarak gören kapitalizm, bu nedenle doğayı da kendi çıkarı doğrultusunda özelleştirmeye yöneldi. Bugün Türkiye’deki mevcut sistem doğayı sermayenin çıkarı için özelleştirip, “çevre” dediğimiz, tüm canlıların ve onlardan biri olan insanların ortak yaşam alanlarına vahşice bir saldırganlıkla el uzatacak kadar gözü dönmüş bir sermaye düzenini temsil etmektedir. Dereler ticarileştirilip, doğaya ve kamuya ait olan suyumuza el konuluyor, tüm su kaynakları, meralar, tarım alanları, ormanlar, sit alanları, hatta denizler bile sadece sermayenin çıkarı için kullanılmak adına tüm canlılar, insanlar ve halklar yok sayılırcasına talan ediliyor.

Bunun taşıdığı anlam, kapitalizmin günümüzde krizi nedeniyle ne kadar gözü dönmüş hale geldiğini anlamak bakımından ibretlik ve ürkütücü: Doğa, siyasi iktidar eliyle halktan soyutlanıp, kendi yarattığı krizden bir türlü kurtulamadığından iyice azgınlaşıp kudurmuş sermaye düzeninin çıkarı için özelleştirilmeye çalışılmaktadır!

Bu nedenle Türkiye’de çevre mücadelesi artık sadece üç-beş ağaç meselesi ya da herhangi bir yerdeki çevresel bir sorunun giderilmesi, çevre kirliliğine karşı mücadele olarak görülemez. Doğanın talanı ve ekosistemin katledilmesine karşı ekolojik yaşamın korunması mücadelesi, insanca yaşam hakkı için verilen mücadeleyle de bütünleşmiş halde. Doğadaki ekolojik yaşam günümüzde bir rant kapısı haline getirilince, tarihin bu en büyük ekolojik tahribatına karşı duran insanlarımız, bugün hem ülkenin hem de doğanın talanına karşı durarak, hem insan haklarına hem de yaşam alanlarına doğanın da haklarını savunma temelinde sahip çıkarak ülkenin dört bir tarafında direniyor!

Ekosistem egosisteme kurban ediliyor

Ahlaksız, vicdansız ve asla da doymak bilmeyen egemen bir ihtiras yüzünden, tüm canlıların yaşam kaynağı olan doğamızın ve onun bir parçası olarak yaşamın bulunduğu bilinen tek gezegen, bu nedenle de tüm canlıların birlikte yaşamak zorunda olduğu evrendeki tek ortak ev olan Dünyamızın başı dertte! Görüldüğü gibi, eko-sistem işte böylesi bir ego-sisteme kurban ediliyor! Bu ihtirasın sistemleştirdiği sermaye düzenine karşı insanca yaşam hakkımız için mücadele ederken, bu nedenle bir parçası olduğumuz doğa ve çevremiz için de özellikle mücadele vermek zorundayız.

Yaşamı savunmak

Bu nedenle günümüzde insanların ortak yaşam alanlarına kadar gelip dayanan sermaye düzeninin gözü dönmüş korkunç saldırganlığına karşı her alanda çevreci direniş ve ekolojik mücadele hayati bir zorunluluk olarak doğup, şekillenip, büyümeye başladı. Ekoloji mücadelesi, toplumsal hedefleri olanların bu mücadelelerini besleyecekleri bir atar damar halini almıştır bugün. Bu nedenle de yaşadığımız yüzyıla damgasını vuracak en önemli ve en devrimci gelişmelerden birinin “ekoloji mücadelesi” olarak ortaya çıktığını görebilmek gerekiyor.

İçeriği “yaşam savunusu” olan ekoloji mücadelesi, tamamen hukuksal, meşru bir mücadeledir ve doğadaki ekolojik yaşama, çevreye ve yaşam alanlarımıza sahip çıkılarak tavizsiz bir şekilde sürdürülmeli ve mutlaka başarıya ulaştırabilmesi için de toplumsal hale dönüştürülmelidir.

“Yaşam” derken, burada doğadaki ekolojik yaşam ve insanın yaşamından söz ediyoruz elbette. Ancak önemli öznelerimizden biri insan olduğuna göre, yaşamı salt veya içi boş bir “hayat” kavramı olarak değil, daha çok “insanca yaşama hakkı” olarak değerlendirebiliriz. Ve görüldüğü gibi, insanca yaşama hakkı, bizim gerçeğimizde sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkını da içeriyor. Çünkü ortak yaşam alanlarımız ve tarım bölgelerinin feda edilmesi sonucunda yaratılan ekolojik yıkım, artık “insanca yaşam hakkı”nı doğrudan tehdit edici boyutlara varmıştır.

Doğa-insan ilişkisi açısından soruna bakıldığında, insanın da doğanın bir parçası ama doğadaki en değerli canlı varlık olduğu göz önünde alındığında görülecektir ki; doğada yaratılan ekolojik bir yıkım varsa eğer, insanca yaşam hakkı da mutlaka tehdit altına girer. Çünkü insan da bu doğanın bir parçası. (Önce Gezi Park, sonrasında Soma Yırca köyü, Artvin Cerrattepe ve son olarak Aydın Kızılcaköy örnekleri bu gerçeği göstermiştir.) Bu nedenle de yaşamı savunma mücadelesi, insan haklarına doğanın da hakları ile birlikte sahip çıkılarak doğadaki ekolojik yaşamı sahiplenme temelinde bir “insanca yaşama hakkı” talebini de içererek ve söylemlendirilerek yürütülmek zorunda.

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 12 34
2. Fenerbahçe 12 29
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 13 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 12 16
9. Rizespor 12 16
10. Gaziantep FK 12 15
11. Kasımpasa 12 14
12. Konyaspor 12 14
13. Antalyaspor 12 14
14. Trabzonspor 11 12
15. Kayserispor 12 12
16. Bodrumspor 13 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Boluspor 13 21
7. Ankaragücü 13 19
8. Ahlatçı Çorum FK 12 19
9. Keçiörengücü 13 18
10. Şanlıurfaspor 13 18
11. Ümraniye 13 18
12. Gençlerbirliği 13 18
13. Pendikspor 13 18
14. Esenler Erokspor 12 17
15. İstanbulspor 13 17
16. Manisa FK 13 17
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 13 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 12 23
3. Chelsea 12 22
4. Arsenal 12 22
5. Brighton 12 22
6. Tottenham 12 19
7. Nottingham Forest 12 19
8. Aston Villa 12 19
9. Newcastle 11 18
10. Fulham 12 18
11. Brentford 12 17
12. M. United 11 15
13. Bournemouth 12 15
14. West Ham United 11 12
15. Everton 12 11
16. Leicester City 12 10
17. Wolves 12 9
18. Crystal Palace 12 8
19. Ipswich Town 11 8
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 14 34
2. Atletico Madrid 14 29
3. Real Madrid 12 27
4. Villarreal 12 24
5. Girona 14 21
6. Mallorca 14 21
7. Osasuna 13 21
8. Athletic Bilbao 13 20
9. Real Betis 14 20
10. Real Sociedad 13 18
11. Celta Vigo 14 18
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Getafe 14 13
16. Deportivo Alaves 14 13
17. Las Palmas 14 12
18. Valencia 12 10
19. Espanyol 13 10
20. Real Valladolid 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@