04.04.2020, 18:27

Korona "Covid-19" Bize Ne Yaptı?

Bir çırpıda kucaklaşmaktan, tokalaşmaktan, öpüşmekten, sarılmaktan vazgeçtik. Virüs paranoya, panik ve fobik reaksiyonlar yarattı. Sendromlar Korona salgınıyla birlikte neredeyse bir norm haline geldi. Peki bize ne oldu?

COVID 19 veya sık kullanıldığı şekliyle Korona virüsü hayatlarımıza aniden ve beklenmedik bir şekilde geldi ve hepimizi bütün yaşam rutinimizi temelden değiştirmeye mecbur etti. Her birimiz okulda, işte, evde kendi günlük rutinlerimizde yapmamız gereken şeyleri yapıyor, sosyal hayat kafelerde, lokantalarda, semt pazarları, AVM’ler ve sokaklarda alabildiğince sürüyordu. Ama Korona salgını insanları evde kalmaya mecbur edince yalnızca alıştığımız rutinlerden birdenbire kopmanın ötesinde, evde, alıştığımız sosyal hayattan izole bir varoluş durumuna adapte olmak, ölümcül bir virüse yakalanma ve ölüm korkusu ve tabii ki işini kapatmak zorunda kalanlar veya işsiz kalanlar için bir de geçinme, karnını doyurma kaygısı ortaya çıktı.

Korona virüsü sebebiyle oluşabilecek psikolojik problemler arasında en başta krizin ne kadar süreceği, olası sonuçları, geçimini sağlayamama, ölüm riski gibi nedenlerle insanlarla yaratacağı genel kaygı sendromudur. Kaygının en önemli sebepleri arasında içinde bulunduğumuz duruma adapte olamama, hoşlanmadığımız bir durumdan kurtulmanın çaresini bulamama ve en önemlisi de geleceğin ne getireceğinden emin olamama ve daha da kötüsü geleceğin umut verici olmadığını düşünmektir. Hastalığın henüz bir aşısının bulunmamış olması ve her gün medyada bütün dünyadan günlük ölüm sayılarını duymak özelikle kaygıya meyilli kişilerde daha yüksek düzeyde panik atak ve fobi davranışı ortaya çıkaracaktır. Koronaya karşı fobi geliştiren kişiler için yeni bir terim de bulundu; koronafobi. Virüsten korunma yöntemi olarak hijyene yönelik tedbirleri almanın ötesinde eğer kişiler insanlarla temas etmekten aşırı düzeyde kaçınma davranışı göstermeye, evin içinde bile maske ve eldivenle dolaşmaya ve karşılaştıkları her insanın kendilerine virüs bulaştıracağını düşünmeye başladıklarında koronafobi ortaya çıkmış demektir.

Korona virüsünden korunmak için televizyondaki açık oturumlardan sosyal medya paylaşımlarına kadar her yerde virüse karşı korunmak için eldiven ve maske takmamız, ellerimizi sık sık yıkamamız, cep telefonumuzu veya kullandığımız eşyaları, dokunduğumuz yerleri alkol veya dezenfektanla temizlememiz ve insanlarla temas etmekten kaçınmamız söylenmektedir. Bu gerçekten de etkili hijyen önlemleri, toplumda takıntı veya temizlik hastalığı diye bilinen obsesif kompulsif bozukluğunu tetikleme tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Obsesif kompulsif bozukluk temelde anksiyete duygularından kaynaklanan bir bozukluk olarak kendini gösterir ve en önemli belirtilerinden birisi de hastalık derecesinde temizlik yapma ve etrafını kontrol etme dürtüsüdür ki bizim hastalık belirtisi olarak kabul ettiğimiz bu sendromlar Korona salgınıyla birlikte neredeyse bir norm haline gelmiş durumda. Hangimiz ellerini gün de 30 kere sabunla yıkayıp, cep telefonunu dezenfekte etmiyor? Hangimiz çantasında kolonya veya dezenfektan taşısam iyi olur diye düşünmüyor? Hangimiz elimizde eldiveni olmadan veya maske takmadan dışarı çıktığında huzursuz olmuyor? Hangimiz maskesiz konuşurken rahatsız olmuyor ve maske olmadan da insanları yanına yaklaştırmak istemiyor? Virüse yakalanma ve hasta olma korkusu ile diğer insanlarla yakın ilişkiye girme konusunda ürkek, endişeli ve tedbirli davranıyoruz; sokakta yürürken ve hele de maskeli değilsek diğer insanlarla yüz yüze gelmekten kaçınıyoruz, diğerlerine aramızda en az 1 m. veya daha fazla mesafe bırakacak şekilde yaklaşıyoruz, insanlara dokunmaktan ve hatta konuşmaktan kaçınıyoruz. Bir çırpıda kucaklaşmaktan, tokalaşmaktan, öpüşmekten, sarılmaktan vazgeçtik.

Şu an için yaşamsal ve elzem görülen bu tür tavırlar ilerde kaçıngan kişilik bozukluğuna benzer bir tablonun ortaya çıkmasına neden olabilir. Eğer kişi olağan şeylerden bile birçok tehlikenin oluşabileceğini düşünüp, hayatını alıştığı ortam ve kişilerle geçirmeye, kendi kozası içinde yasamaya çalışıyor ve diğer insanlarla bir arada olduğunda korkulu, endişeli ve diken üzerinde davranmaya devam ederse kaçıngan kişilik bozukluğu belirtileri gösterdiğini söyleyebiliriz.

Durumu yaşlılar açısından değerlendirecek olursak işin psikolojik boyutlarının daha da derin olduğunu söyleyebiliriz. Yaşlılar normal şartlarda da son derece yetersiz emekli maaşları, yalnızlık, hastalıklara açık olma gibi sıkıntılarla boğuşmakta ve işsizliğin giderek artmasıyla iş hayatından giderek dışlanma ve toplum tarafından sisteme bir yük olarak görülme sorunu ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Üstelik Türkiye’de yaklaşık 350 bin 65 yaş üstü bireyin emekli maaşına bile sahip olmadığı ve geçimini günlük sokaklarda çeşitli işler yaparak sağladığı söylenmektedir. Normal şartlarda bile yaşam şartları kolay olmayan yaşlıların durumu Korona salgınıyla daha tehlikeli boyutlara gelmiştir. Virüse en fazla yenik düşen grup olarak virüsün birincil mağduru olan yaşlılar, krizin insanlarda yarattığı paranoya, panik ve fobik reaksiyonlar nedeniyle virüsün nedeni olarak algılanmaya başlamışlar ve toplumsal damgalanma ve dışlanmayla karşı karşıya kalan yaşlıların mağduriyeti ikiye katlanmıştır.

Travmanın insanlarda bencillik, dürtüsellik, saldırganlık ve damgalama gibi yıkıcı davranışların ortaya çıkmasına sebep olduğu bilinen bir olgudur. Korona virüsü gibi ölümcül bir krizle karşı karşıya gelmenin yarattığı travma ile insanlar, yaşadıkları korku, panik ve yıkıcı duyguları virüsün sebebi gibi gördükleri yaşlılara aktararak onları korumak için alınan karantina kararını yaşlılar için bir hapishaneye dönüştürmüşlerdir. Durum rızkını günlük sokaklardan çıkaran yaşlılar için daha da vahim olmakta ve onlar sadece insanların saldırganca davranışlarıyla değil, aynı zamanda karantina kararına uymadıkları için devletin kolluk kuvvetleriyle de karşı karşıya gelmektedir. Hayat onlar için açlık, dışlanma, damgalanma ve ölümcül virüse karşı savunmasızlık çemberinde geçmektedir.

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 83
2. Fenerbahçe 31 75
3. Samsunspor 33 57
4. Beşiktaş 31 52
5. Başakşehir 32 51
6. Eyüpspor 33 50
7. Trabzonspor 31 45
8. Göztepe 31 43
9. Antalyaspor 32 43
10. Konyaspor 33 43
11. Kasımpaşa 31 42
12. Gaziantep FK 32 42
13. Kayserispor 32 41
14. Rizespor 32 40
15. Alanyaspor 32 35
16. Sivasspor 33 34
17. Bodrum FK 32 34
18. Hatayspor 32 19
19. A.Demirspor 31 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 37 69
2. Gençlerbirliği 37 65
3. Karagümrük 37 63
4. İstanbulspor 37 61
5. Erzurumspor 37 61
6. Bandırmaspor 37 61
7. Iğdır FK 37 58
8. Boluspor 37 58
9. Amed Sportif 37 57
10. Ümraniye 37 53
11. Keçiörengücü 37 52
12. Esenler Erokspor 37 52
13. Ahlatçı Çorum FK 37 51
14. Pendikspor 37 48
15. Sakaryaspor 37 48
16. Manisa FK 37 45
17. Ankaragücü 37 43
18. Şanlıurfaspor 37 43
19. Adanaspor 37 30
20. Yeni Malatyaspor 37 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 34 82
2. Arsenal 35 67
3. M.City 35 64
4. Newcastle 35 62
5. Chelsea 34 60
6. Nottingham Forest 34 60
7. Aston Villa 35 60
8. Brighton 35 54
9. Bournemouth 35 53
10. Brentford 35 52
11. Fulham 35 51
12. Crystal Palace 34 45
13. Wolves 35 41
14. Everton 35 39
15. M. United 35 39
16. Tottenham 35 38
17. West Ham United 35 37
18. Ipswich Town 35 22
19. Leicester City 35 21
20. Southampton 35 11
Takımlar O P
1. Barcelona 34 79
2. Real Madrid 34 75
3. Atletico Madrid 34 67
4. Athletic Bilbao 33 60
5. Villarreal 34 58
6. Real Betis 33 54
7. Celta Vigo 34 46
8. Rayo Vallecano 34 44
9. Mallorca 33 44
10. Osasuna 34 44
11. Real Sociedad 33 42
12. Valencia 34 42
13. Getafe 34 39
14. Espanyol 33 39
15. Sevilla 33 37
16. Alaves 34 35
17. Girona 33 35
18. Las Palmas 34 32
19. Leganes 33 30
20. Real Valladolid 34 16

Gelişmelerden Haberdar Olun

@