19.06.2023, 10:26

Şarkılardan yansıyan...

Ölümden söz edeceğim ama çevremizi kuşatan, her an haberini almaktan korktuğumuz gerçek ölümden değil. Şarkılarda geçen şakacıktan ölümlerden... Tam da bunu soracağım: Neden bu kadar çok ”ölüm” lafı ediyoruz? Hem de hiç gerekmezken, durup dururken...

Şarkılarla bir süre daha uğraşacağım. Hani Cahit Külebi, ölümünden iki yıl önce bir konuşmada “Yaşlandım artık. Alaturka şarkılar dinliyorum,” demiş ya; ben de o yaşlardayım ve alaturka dinliyorum. Zaten alaturka müziği, en çok belli bir olgunluk düzeyine erişmiş olanlar dinliyor. Farkındasınız, “yaşlı” dememek için kıvranıyorum. Bizim kuşağın ölüme en yakın kuşak olduğunu ise hiç söylemeyeceğim. Yalnızca şunu merak ediyorum: Durmadan ölüm lafı eden şarkılar dinleyerek kendimize acı çektirmek mi istiyoruz? Korkuyor muyuz, korktuğumuz için sıradanlaştırmaya mı çalışıyoruz ölümü? Yoksa zaten sıradan bir olay olarak görüyor ve ciddiye almıyor muyuz? Şarkılara bakarak Türklerin ölüm gerçeğine yaklaşımları konusunda fikir edinebilir miyiz, diye sormak istiyorum önce. Bir halkın müziğine birçok nedenle bakılabilir. Konfüçyüs’ün, bir halkı tanımak istiyorsanız müziğine bakın, dediğini anımsıyorum. O öyle demese de bakacaktım ama Konfüçyüs’ün desteğini de almış olayım. Ölüm gerçeğine nasıl bakıyor Türkler, bu bakışın şarkılara vuran yansıması nedir? Araştırmamızın konusu bu olunca en baştaki soru geliyor aklıma: Türkler ölümden çok mu korkuyor, yoksa çok sıradan gördüğü için mi durmadan ölümden söz ediyor? Anımsıyorum “İstanbul” adlı kitabında Edmondo De Amicis, mezarlıklarda kurulan sofralardan, Türklerin ölümü, yaşayanların dünyasından uzak tutmayan yaklaşımlarından, ölümle iç içe yaşamalarından hayranlıkla söz ediyordu. O gelenekten geldiğimiz için uysallaştırmaya mı çalışıyoruz ölümü, diye düşünüyorum ama öte yandan Müslüman erkeklerin ağızlarının suyunu akıtan cennet betimlemeleri de gelmiyor değil aklıma. Hani tomurcuk memeli hurilerin cirit attığı o cennete kavuşmak için kimsenin acele ettiği yoksa ölümü kavuşulası bir “vuslat” diye algılamadığımız da ortada.

Şarkılara bakacaktık. Bakalım hadi. “Ölürsem yazıktır sana kanmadan” diyen âşığın isteğini anlamak kolay. Çok normal, gayet sağlıklı bir istek. Benim anlamakta zorluk çektiğim, “Kollarında can vereyim, başka bir şey dilemem,” diyenin söylediği. Neden kavuşmayı, sarılıp sarmaşmayı, mutlu olmayı değil de sevgilisinin kollarında ölmeyi istesin bir insan? Yaşamı değil de ölümü seçiyorsa nerede öldüğünün ne önemi var? Başka bir şarkı, “Canlar verilir böyle yaban güllerine,” diye sesleniyor uzaktan. Bedava aldınız diye bu kadar kolay vermeyin şu canı, diyesi geliyor insanın.

Sevmenin ölümden başka ölçütü yok gibi. Türkülerde “yoluna kurban olmak”, şarkılarda “uğruna ölmek”. Aşkı için fedakarlık isteyen âşık bu fedakarlığın derecesini ille de ölüme kadar yükseltiyor.

“Gidip de dönmeyeceksen / Yolumda ölmeyeceksen / Sevme beni, sevme beni,” diyen âşık, gerçekten de sevgilisinin kendisi uğruna ölmesini mi istiyor? Yalnız o değil ki... Bir başkası, “Gel desem gelir misin? / Sevmeyi bilir misin? / Aşk için ölür müsün?” diye soruyor. Aşkını kanıtlamak için ölümden başka bir ölçüt tanımıyor âşıklar. “Hani bir gün gelecektin / Benim için ölecektin” diyen de bunu istiyor. Yalnız aşkın yüceliğini değil, mutluluğun büyüklüğünü de ölümle ölçüyoruz. Yoksa “Dert sanki kum, ben de bir çölüm / En büyük saadet bana ölüm” der miydi söz yazarı?

Sevgimizi kanıtlamak için “Hadi öl!” deyince ölmemizi isteyen âşıklar düşlememizin mantıklı bir açıklaması var mı? Öyle diyor şarkı: “Aşk nedir, nasıldır, bilen var mı?” diye soruyor önce, sonra da bir çeşit sınava davet ediyor sevdiceğini. “Ben seviyorum, demek çok kolay / Hadi öl, deyince ölen var mı?” diye soruyor. Gerçekten seviyorsa “Hadi öl!” deyince ölmeli sevgilisi. E, sonra? Bu, ölümü ciddiye almak değil, düpedüz alaya almak.

Şarkılarımızda bu kadar çok ölüm lafı edildiğinin farkında değildiniz değil mi? Neden, biliyor musunuz? Biz ölümü ölüm diye algılamıyoruz da ondan. Oyun gibi algılıyoruz. Yoksa nasıl yaşardık bu kadar çok ölüm lafı ederek?

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7

Gelişmelerden Haberdar Olun

@