Somalı bir maden emekçisinin ardından: Hayriye Ülker'e veda
Soma...Hafızalarımızda 301 madencinin ölüme gittiği, kömür gibi kapkara, yaslı bir ilçe. Her geçen gün yaslarına bir yenisini ekleyen ülkemizde Kahramanmaraş depreminin üçüncü yılına girdiğimiz gün Soma madenlerinin kadın emekçilerinden Hayriye Ülker'i Soma'da toprağa verdik. Sevenlerinin seslenişiyle, ''Hayruş'' 6 Şubat'ta veda edip gitti.
Tıpkı babası ve annesi gibi madende doğmuş, madende büyümüş, madende evlenmiş, çocuğunu, biricik kızı Ayşegül'ü (Ersoy) yine madende büyütmüştü.. Henüz 2,5 yaşındayken Garp Linyitleri İşletmeleri'ne gelmişti ailesiyle. Babası Rüstem kompresör ustasıydı. Kendi eliyle yapıp madene kazandırdığı kompresörlere Afacan ve Efecan isimlerini takacak kadar severdi işini. Madenci olmanın işin 'fıtrat'ında olduğu inancı bugünkü gibi kafalara kakılmıyordu henüz o yıllarda. Ancak Rüstem baba madende bir kaza geçirecek ve yaşamını yitirecekti.
Ana kızın yaşam mücadelesinde artık tek dayanakları maden ve oradaki aile sıcaklığı olmuştu. Madenin o dönemki yöneticileri ne annesini ne de Hayriye'yi sahipsiz koymadı. Anneye madende iş bulundu. Hayriye büyüdü, evlendi.Yıllarca madenin sosyal kooperatifini çekip çevirdi. Maden Dağı'ndan, ailesi kabul ettiği o dünyadan hiç kopmadı.
Son yıllarda Dikili -Salihleraltı'nda kızı, emekli beden eğitimi öğretmeni Ayşegül Ersoy'la beraber kediler, tavuklar ve doğayla iç içe bir hayat süren Hayruş, 87 yaşındaydı. 6 Şubat'ta çıktığı son yolculukta Soma'daki dostları onu gözyaşlarıyla uğurladı Merkez Mezarlığı'nda yatan annesinin yanına.
Birkaç yıl önce, kendisiyle yaptığımız söyleşide madende bir kadın olarak yaşamaya ve çalışmaya dair çarpıcı anekdotlar anlatmıştı. Hayruş'un anlattıklarında insana ve emeğe saygı vardı; dayanışma, adalet, insanlık vardı. Yani bambaşka bir dünya vardı.
O'nu sonsuz uykusuna uğurlarken, bir dönemin Türkiyesine dair bugün hepimize gerçeküstü görünenleri, O'nun anlatımıyla hatırlayalım.
Hayruş'u tanımak mutluluktu.
‘MADEN BİZİM CENNETİMİZDİ’
Ekmeğini madenden kazanmış on binlerce maden emekçisinden biri olan Hayriye Ülker, büyü bozulmadan önce madendeki hayata tanıklık edenlerden biri. Garp Linyitleri İşletmeleri maden sahasında 2,5 yaşında iken başladığı yolculuğunu, emekli olana dek aynı sahada yaşayarak ve çalışarak sürdürmüş. Bugün 84 yaşında olan Ülker, ömrünün yarım asırdan fazlasını madene vermiş. Madene dair hatırladığı ilk anıyla o uzaktaki geçmişi getirip önümüze tüm canlılığıyla koyuyor: “Galiba 4-5 yaşlarındaydım. Engelli bir kardeşim vardı. Küçük yaşta vefat etti. Kardeşimin cenazesi kaldırılıyor. Maden çok kalabalık, herkes gelmiş. Cenazede şeker dağıtıyorlar ve ben o şekerin peşinde koşturuyorum. Olan bitenin farkında değilim. Ne yaparsın çocukluk işte.”
Madende sadece işçilerin değil, işçilerle birlikte ailelerin de yaşadığını anlatan Ülker “Benim çocukluğum, genç kızlığım hep madende geçti. Evlendim, eşim dışarıda çalıştığı için yine madende ailemin yanındaydım. Emekli oldum yine madendeydim.” Ülker, madenden bahsederken “cennet” tanımını kullanıyor: “Anlatsam da bugün anlaşılması mümkün değil. Öyle bir birlik, beraberlik duygusu içindeydik. Evlerimiz bitişikti. Beyler sabah vardiyaya, hanımlar birbirine kahveye gider. Öğle vaktine dek yemekler yapılır, evin beyleri madenden gelip yemek yer sonra yine iş başı. Baş çavuşlar iş bölümü yapmıştır, herkes nereye gideceğini bilir madende. Öyle tepende dikilip çalış diye bağıran kimse olmaz. İşçiler, pavyon dediğimiz evlerde kalırdı. Mükellef zamanını da yaşadık. Mahkum zamanını da. Mahkumlar geldi, onlar da madende çalıştı. Hiç bir olay çıkmadı.”
MADENDE İLK İŞÇİ SENDİKASI
Hayriye Ülker'in anlattığı mükellefler, 1940 yılında çıkarılan mükellefiyet kanunu kapsamında zorunlu çalışanları ifade ediyor. 28 Şubat 1940´ta çıkarılan Milli Koruma Kanunu ile İkinci Dünya Savaşı´nın yol açtığı ekonomik sıkıntıların önüne geçilmesi için çıkarılan mükellefiyet kapsamında köylerde işi olmayan erkekler, muhtarlar vasıtasıyla mükellef memurlarına bildirilirdi. Mükellef memurları gözetiminde maden ocaklarına yollananlar arasında kaçma teşebbüsünde bulunan olursa askerler tarafından yakalandıklarında hemen kömür ocaklarına gönderilirdi. Kısacası, zorunlu bir mahkumiyet gibiymiş mükellef olmak o yıllarda.
Hayriye Ülker ve ailesinin madende yaşadığı dönemde çok sayıda mükellef ve mahkum bu ocaklarda çalışmış. Ancak her türlü zor koşula rağmen, madende çalışma huzurunun ve barışının bozulmadığını anlatıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri de dönemin İşletme Müdürü Nadir Hakkı Önen.
İstanbullu bir aileye mensup olan Önen, İsviçre'de maden mühendisliği eğitimi almış. 1924'te Zonguldak'ta açılan Yüksek Maden Mühendisliği Mektebi- Ali'sinde hocalık yapmış. Garp Linyitleri İşletmesi'nin kurulmasıyla Soma'ya işletme müdürü olarak gönderilmiş. İşçi dostu olarak tanınan Önen'in yönetiminde işçi sağlığı uygulamalarına büyük önem verilmiş. Kamyonların kömür taşıdığı virajlı dağ yollarında kaza olmaması için bugün hala kullanılan iç bükey ve dış bükey ayna sistemi ilk kez Soma'da uygulanmış. Sendika kanunundan sonra Soma'da ilk işçi sendikası, Önen'in işletmesinde kurulmuş. Maden sahası içerisine okul da inşa ettiren Öner, işçilerin çocuklarını okuttuğu gibi, öğretmenlerin maaşlarını da kendi cebinden verirmiş.
‘DOKTOR AYAĞIMIZA GELİRDİ’
“Madendeki ilkokulun yanındaki sinema salonunda cumartesi günleri bütün okul film izlerdi” diye anlatıyor Hayriye Ülker: “Sadece eğitim değil, bütün ihtiyaçlarımız karşılanırdı. Dispanserimiz, doktorumuz, ambulansımız vardı. Herhangi bir sağlık sorunumuz olduğunda doktor ayağımıza gelirdi.”
Maaşların yeterli olduğu, geçim sıkıntısı yaşamadıklarını söylüyor: “Ama ocakta çalışanların maaşı biraz daha fazlaydı. Ocaktakiler kayrılırdı çünkü işleri zordu. Onlar için çıkan ekmekler bile daha büyüktü. İşçiler ocaktan çıkınca duş alır, tertemiz giyinip evlerine öyle giderlerdi. Her ay her aileye beş kilo şeker, yağ, makarna, pirinçten oluşan erzak verilirdi. Ailede madende çalışan iki kişi varsa iki ayrı erzak verilirdi. O kadar yağı ne yapacağımızı bilemezdik. Kömürümüz, odunumuz kamyonla gelirdi hatta emekli olduktan sonra bile odun kömüre para vermedim. Yaz tatillerinde ise kamp yerlerimiz olurdu. Soma'ya yakın Dikili, Kabakum, Bademli gibi sayfiye yerlerinde aileleri devre mülk usulü kampa yollardı işletmemiz. Çarşamba günleri madende yaşayan ailelere araba verilirdi, Soma pazarına giderdik. Pazara gidilmediğinde ise ayakçıya siparişlerimizi verirdik, ayakçı ne lazımsa eve kadar getirirdi.”
‘İŞÇİ AİLELERİ HİÇBİR ZAMAN SAHİPSİZ BIRAKILMADI’
Tarih boyunca dünyanın her yerinde en fazla ölümlü iş kazaları listesinin başında olan madencilik sektöründe hayat ocak altında zaten zor şartlarda yaşandığı için sosyal bakımdan da işçiyi gözeten, hoş tutan bir anlayış olduğundan söz ediyor Hayriye Ülker. İşçilerin toprak altında saatlerce kürek salladıkları madende yaşamak zor olmasına zor ama o dünyayı yaşayan ve bilenler için nostaljik de aynı zamanda...
Hiç mi kötü bir anı yok, tek bir kaza bile mi olmadı peki madende? Yaşanan bir kazayı anlatıyor Hayriye Ülker: "Sadece bir kaza oldu, onu da hayal meyal hatırlıyorum, 14 yaşlarındaydım. 1950'lerin başı olmalı. Sanıyorum 50 işçinin vefat ettiği söylendi o zaman ancak benzer büyüklükte bir kaza o madende bir daha yaşanmadı.” Babam iki kompresör makinesi kurmuştu. Afacan ve Efecan diye isim vermişti makinelere. Evden kompresörlerin sesini dinlerdi herhangi bir sorun olur da anında müdahale etmek gerekir diye. Öyle titiz bir ustabaşıydı. Cebinden birkaç mühendisi çıkarırdı."
Fakat babası Rüstem'i de bir kazada yitiriyor. Annesi dul, kendisi babasız kalınca işletme sahip çıkıyor aileye. Annesine iş veriliyor. Küçük Hayriye ise okumaya devam ediyor. "İşçi aileleri hiç bir zaman sahipsiz bırakılmadı" diyen Ülker, ilkokulu madende okuduğunu ve çok iyi eğitim aldıklarını dile getiriyor.
‘KOOPERATİFTE HER ŞEY SATILIRDI’
Hayriye Ülker de yıllar sonra tıpkı annesi gibi madende çalışmaya başlıyor. Galimko adı verilen kooperatifin hem satış elemanı hem muhasebecisi oluyor. Kooperatifte satılan ürün çeşitlerini aktararak devam ediyor: "Kooperatifimizde tencereden makyaj malzemesine, sucuktan yağı pirinci şekerine, ev eşyasından çeyizliğe aklına gelen her şey satılırdı. Galimko'da biz iki kadın çalışırdık. Çoğunlukla mal almaya ben tek başıma giderdim İzmir'e. 50 milyon nakit para veriyorlardı bana, otobüse binip gidiyordum. Satın alınacak ürünler belliydi zaten. Çocuk reyonundan kıyafet mi alınacak, girerdim seçer alırdım. Soma'ya gelince bir de o ürünleri fiyatlardım. Kooperatifin bütün muhasebesini madende çalışan yöneticiler yapardı. İşletme ayrıca her işçiye 1 milyon 200 binlik fiş verirdi. İşçi dilerse giysi dilerse gıda alışverişini yapardı. Anlaşmayı bizim kooperatifimizle yaparlardı. Kilometrelerce kuyruk olurdu madendeki satış mağazamızın önünde. Yazar kasa mı var o günlerde? Her şeyi elle yapardık. Kasada bir tek kuruş kayıp olsa gözümüze uyku girmezdi."
‘ÖZELLEŞTİRME GELDİ, BERABERLİK BOZULDU’
Mühendisler, işçiler ve memurlar arasında bir ayrım var mıydı? Ülker’in cevabı "hayır" oluyor ve ekliyor: "Mühendisi de işçisi de memuru da aynı yerde yaşadık biz. Koskoca bir aile düşün. En ufak bir kötü gözle bakmak asla olmadı. Kimse evinin kapısını kilitlemezdi. Mahkûmlar geldiği zamanda bile kötü bir olay olmadı. Kız çocuklarının okumasına önem verilirdi. Hatta madendeki bir mühendis, beni ve birkaç işçinin kız çocuklarını akşam sanat okuluna yazdırdı. Böyle bir birlik ve dayanışma vardı aramızda. Bekâr olan çok sayıda kadın memur arkadaşımız vardı sonra. Misafirhanede kalırlardı. Ben alır evimde misafir ederdim çoğunu. Diyorum ya bugünden bakınca anlattıklarımı anlaman zor. Gerçek miydi? Evet, hepsi gerçekti. Sosyal haklarıyla, birlik beraberlik duygusuyla bambaşka bir dünyaydı maden. Ne zaman özelleştirme gündeme geldi, bu dünya da bozuldu. Her şey bitti, tükendi, dayanışma kalmadı. Ben o dönem emekli olmuştum. Pek çok arkadaşım da emekliye ayrılmıştı. Ama bazılarımızın çocukları madende çalışmaya devam etti. Ne var ki, onlara bıraktığımız dünya artık eski dünya olamadı bir daha."
Not: 18 Mayıs 2022'de Gazete Duvar için yaptığımız söyleşinin linki:

Bergama İl Olmalı mı?
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 30 | 77 |
2. Fenerbahçe | 31 | 75 |
3. Samsunspor | 32 | 54 |
4. Beşiktaş | 31 | 52 |
5. Eyüpspor | 31 | 50 |
6. Başakşehir | 30 | 48 |
7. Trabzonspor | 30 | 42 |
8. Kasımpaşa | 31 | 42 |
9. Gaziantep FK | 31 | 42 |
10. Göztepe | 30 | 40 |
11. Konyaspor | 31 | 40 |
12. Antalyaspor | 31 | 40 |
13. Kayserispor | 30 | 37 |
14. Rizespor | 30 | 37 |
15. Sivasspor | 32 | 34 |
16. Alanyaspor | 30 | 34 |
17. Bodrum FK | 32 | 34 |
18. Hatayspor | 31 | 19 |
19. A.Demirspor | 30 | -2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Kocaelispor | 35 | 69 |
2. Karagümrük | 35 | 60 |
3. Gençlerbirliği | 35 | 59 |
4. Erzurumspor | 35 | 58 |
5. Bandırmaspor | 35 | 57 |
6. İstanbulspor | 35 | 55 |
7. Amed Sportif | 35 | 54 |
8. Iğdır FK | 35 | 52 |
9. Esenler Erokspor | 35 | 52 |
10. Boluspor | 35 | 52 |
11. Keçiörengücü | 35 | 51 |
12. Ahlatçı Çorum FK | 35 | 51 |
13. Ümraniye | 35 | 50 |
14. Pendikspor | 35 | 45 |
15. Sakaryaspor | 35 | 45 |
16. Manisa FK | 35 | 41 |
17. Şanlıurfaspor | 35 | 40 |
18. Ankaragücü | 35 | 39 |
19. Adanaspor | 35 | 30 |
20. Yeni Malatyaspor | 35 | -21 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 33 | 79 |
2. Arsenal | 34 | 67 |
3. Newcastle | 34 | 62 |
4. M.City | 34 | 61 |
5. Chelsea | 34 | 60 |
6. Nottingham Forest | 33 | 60 |
7. Aston Villa | 34 | 57 |
8. Fulham | 34 | 51 |
9. Brighton | 34 | 51 |
10. Bournemouth | 33 | 49 |
11. Brentford | 33 | 46 |
12. Crystal Palace | 34 | 45 |
13. Wolves | 34 | 41 |
14. Everton | 34 | 38 |
15. M. United | 33 | 38 |
16. Tottenham | 33 | 37 |
17. West Ham United | 34 | 36 |
18. Ipswich Town | 34 | 21 |
19. Leicester City | 34 | 18 |
20. Southampton | 34 | 11 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 33 | 76 |
2. Real Madrid | 33 | 72 |
3. Atletico Madrid | 33 | 66 |
4. Athletic Bilbao | 33 | 60 |
5. Real Betis | 33 | 54 |
6. Villarreal | 32 | 52 |
7. Celta Vigo | 33 | 46 |
8. Osasuna | 33 | 44 |
9. Mallorca | 33 | 44 |
10. Real Sociedad | 33 | 42 |
11. Rayo Vallecano | 33 | 41 |
12. Getafe | 33 | 39 |
13. Espanyol | 32 | 39 |
14. Valencia | 33 | 39 |
15. Sevilla | 33 | 37 |
16. Girona | 33 | 35 |
17. Deportivo Alaves | 33 | 34 |
18. Las Palmas | 33 | 32 |
19. Leganes | 33 | 30 |
20. Real Valladolid | 33 | 16 |