Türkiye, Gerçek Liberalizmi Hiç Denemedi mi?
Cem Toker ve Liberal Demokrat Parti sağ olsun, özellikle Y ve Z kuşakları arasında kamuculuk düşmanlığı ve Amerikan emperyalizmi hayranlığı baş gösterdi. Peki, biz bu yolu hiç denemedik mi?
Son yazımda çokça faydalandığım, hala okumaya devam ettiğim ‘’Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Siyasal Hayat’’ isimli eserin, konuyu bütüncül bir bakış açısıyla ele alma konusundaki başarısıyla, ilk sayfadaki Korkut Boratav ve Cem Eroğul'un samimi övgülerini hak ettiği kesin. Kitap, yedi kişiden oluşan bir akademisyen grubunun ürünü. Şu an okuduğum bölümün yazarı da Gökhan Atılgan. Türkiye’ye ait bilim insanları çevresinin geleceğinden umutlu kalmamızı sağlayan birkaç bilimciden biri, Marksist bir tarihçi.
Sıkça tekrar ettiğimiz gibi Türkiye’nin pandemiyle mücadele konusunda yetersiz kalması üzerine en çok duyduğumuz iki eleştiri, liberalizmin çökmüş olması ve "gerçek liberalizm bu değilciler"’in iddiası olan liberalizmin ülkemizde düzgün uygulanmayışıydı (ve hiç uygulanmamış olması).
Demokrat Parti döneminde olan bitenlerden az çok haberim vardı, fakat Atılgan, bu dönemi hem o kadar kapsayıcı, hem de o kadar yalın bir dille anlatmış ki, sanki bu konuda kafamdaki dağınık yapboz parçaları bir araya geldi. Bildiğim bilgileri anlamlı bir bütün olarak kavramamı sağladı ve bu bütünsellikle kavradığım gerçeklerden biri de şu oldu; Gerçek liberalizm bu değilcilerin çözüm olarak sundukları, asla uygulanmadığını iddia ettikleri sistem, yetmiş yıl öncesinden itibaren on yıl boyunca Anadolu’da egemen olmuştu.
Cem Toker, ve Liberal Demokrat Parti sağ olsun, özellikle Y ve Z kuşakları arasında kamuculuk düşmanlığı ve Amerikan emperyalizmi hayranlığı baş gösterdi. Peki, biz bu yolu hiç denemedik mi?
Demokrat Parti, 1950-60 arasında Amerika’nın sünepe küçük kardeşi olmuştu. Cumhurbaşkanı ve Parti’nin en çok sözü geçen lideri Celal Bayar pek çok mitingde, kongrede, konuşmada, Demokrat Parti’nin hedefinin, Türkiye’yi küçük Amerika yapmak olduğunu dile getirmişti. Başbakan Menderes, "bize göre Türkiye’yi devletçilik imar etmiştir" diyen İsmet Paşa’ya cevaben, alayla karışık "koskoca Amerika devletçilikle mi kuruldu" diye soruyordu.
DP, liberal kapitalizmin Türkiye’de gelişmesi için pek çok dev adım atmıştı. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, 1950 yılında yerli ve yabancı sermayenin sanayi alanına girmesi, sanayinin mevcut değerlerinin özel sektöre transferini sağlamak, yani yerli ve yabancı hususi teşebbüsü arttırmak için Marshall Yardımı’ndan, Dünya Bankası’ndan(WB) ve ABD’den alınan yardımlarla kurulmuştu.
1 Ağustos 1951’de kabul edilen Yabancı Yatırım Sermayeleri Teşvik Kanunu’ndan, 18 Ocak 1954’teki bu kanunun sınırlarını daha da genişleten düzenlemeden, ardından Petrol Kanunu’yla akaryakıt sektörünün yerli ve yabancı sermayedarlara kapısının açılmasından sonra hükümet, WB tarafından 9 milyon dolarlık bir krediyle ödüllendirildi. Bu düzenlemelerden sonra ABD Ankara Büyükelçisi Avra Warren, yabancı sermaye kanununu, Dünya’nın en liberal yabancı yatırım politikası olarak tanımlayacaktı.
Uzmanlık gerektiren konularda da bağımlı hale geliyordu Türkiye. Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu’nda 1954’te yapılan değişiklikte ABD’li uzman ve politikacıların tavsiyeleri etkiliydi. Petrol Kanunu ise, bizzat Amerikan bir uzman, Max Bell tarafından hazırlanmıştı. Menderes, bu bağımlılığa doğru gidişata karşı muhalefetin endişesine şu cevabı vermişti; "Hiçbir memleket, gelişmesi için yabancı sermayeden müstağni kalmamıştır. Bugün, bu derece kıymetli iktisadi bünyeye sahip olan ABD dahi, bu hale Avrupa sermayesi ile gelmiştir." Zaten Menderes ve DP, planlama kavramını komünizmle özdeş tutuyor, en süratli sonuç veren yolu arıyorlardı. Bunun anahtarının da, plansızlık ve ABD yardımları olduğunu düşünüyorlardı.
Ya sonuç ne oldu? Dış politikada Dünya’nın en liberal ve planlama karşıtı ekonomi politikasının sonucunda ortaya çıkan buhran iç karartıcıydı. Haziran 1954’te Menderes, kendi ayaklarıyla tıpış tıpış ABD’ye, 300 milyon dolar yardım dilenmeye gitti. ABD, bu ricayı elbette geri çevirdi çünkü Türkiye, dış borçlarını ödeyemiyordu.
Ekonomi, 1956’dan itibaren DP döneminin sonuna kadar sürekli bir düşüş yaşadı. Fiyatlar her yıl ortalama yüzde 18 arttı. 1950’de yüzde 3 olan enflasyon, 58’de 20’ye ulaştı. İthalat hızı ve miktarı düşüyor, fabrikalar eksik kapasiteyle çalışıyordu. 1958’de yedek parça hammadde ithalatı tamamen durdu. Ankara’da mazot karneyle dağıtılmaya başlandı. Enflasyonla, hususi teşebbüs ve mücadeleci yöntemler kullanılarak başa çıkma denemesi kara borsayı harlandırdı. 1956’da çıkarılan Milli Korunma Kanunu, DP’nin politikalarıyla taban tabana zıt, serbest piyasaya tamamen karşıt kurallardan ibaretti. DP döneminin sonunda, hürriyetin, hızlı kalkınmanın ve küçük Amerika olmanın anahtarı olarak görülen hususi teşebbüse dayalı liberal model, ekonomiyi çaresiz ve bitik bir duruma sokmuştu. DP, ufuksuz bir kalkınmayı büyüme zannetmişti. Menderes, 1959’da bir kez daha büyük kardeşi ABD’den eli boş dönmüştü. Mesele öyle bir noktaya gelmişti ki, eğer mümkün olsaydı Menderes Temmuz 1960’ta, Türkiye halkının gerçek dostu SSCB’ye bir gezi düzenleyecekti.
Türkiye’de bünyesinde kontrolsüz özel teşebbüsü maksimum, kamuculuğu ise minimum düzeyde barındıran bir kapitalizm modelinin, neden diğer ülkelerdekinden çok daha hızlı bir çöküş yaşadığını kitap kusursuza yakın bir üslup, ve zengin bir kaynakçayla anlatıyor. Bugünün koşullarında aynısının Türkiye’de ne kadar süre hayatta kalabileceğine dair fikir de veriyor. Serbest piyasacı gerçek liberalizm bu değilciler, muhtemelen DP döneminde özelleştirmelerin olmadığından, devletin elindeki şirketlerin, okulların, hastanelerin, fabrikaların ve diğer üretim alanlarının DP döneminde, ya da öncesinde özelleştirilmiş olması haline durumun çok daha farklı olabileceğinden bahsedebilirler. Gerekli istatistikleri bilmeniz halinde böyle bir sistem, günümüz Türkiye’sinin maddi yapısına benzer. Serbest piyasacılar ne kadar AKP’den şikayet ederse etsin, AKP, DP döneminin özelleştirilmiş sektör açığını kapatmak için, 17 yılda 429 milyon dolarlık bir özelleştirmeden daha fazla ne yapabilir? 4, 5 büyük şirketten başka özel sektöre ait olmayan ne kaldı?
AKP’nin vergi dağılımı mı adaletsiz? Gelişkin kapitalist ülkelerden bu yüzden mi gerideyiz? Dahası, gelişmiş kapitalist ülkelerde işler tıkırında mı diye sorarsanız;
https://www.ajansbakircay.com/2021-kuresel-riskler-raporu-hayra-alamet-mi-1-makale,937.html
https://www.ajansbakircay.com/2021-kuresel-riskler-raporu-hayra-alamet-mi-2-makale,946.html
https://www.ajansbakircay.com/kapitalizmin-adaletinin-geldigi-son-nokta-1-makale,969.html
https://www.ajansbakircay.com/kapitalizmin-adaletinin-geldigi-son-nokta-2-makale,979.html
Bergama İl Olmalı mı?
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 15 | 41 |
2. Fenerbahçe | 16 | 36 |
3. Samsunspor | 16 | 30 |
4. Eyüpspor | 17 | 27 |
5. Beşiktaş | 16 | 26 |
6. Göztepe | 15 | 25 |
7. Başakşehir | 15 | 22 |
8. Antalyaspor | 15 | 21 |
9. Konyaspor | 16 | 20 |
10. Rizespor | 15 | 20 |
11. Kasımpasa | 15 | 19 |
12. Sivasspor | 17 | 19 |
13. Alanyaspor | 16 | 18 |
14. Gaziantep FK | 15 | 18 |
15. Trabzonspor | 15 | 16 |
16. Kayserispor | 15 | 15 |
17. Bodrumspor | 15 | 14 |
18. Hatayspor | 15 | 9 |
19. A.Demirspor | 15 | 5 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Bandırmaspor | 16 | 32 |
2. Kocaelispor | 16 | 32 |
3. Erzurumspor | 17 | 29 |
4. Karagümrük | 16 | 28 |
5. Keçiörengücü | 16 | 27 |
6. Igdir FK | 17 | 25 |
7. İstanbulspor | 17 | 24 |
8. Ahlatçı Çorum FK | 16 | 24 |
9. Ankaragücü | 16 | 23 |
10. Manisa FK | 17 | 23 |
11. Pendikspor | 17 | 23 |
12. Gençlerbirliği | 16 | 23 |
13. Boluspor | 16 | 22 |
14. Ümraniye | 16 | 22 |
15. Amed Sportif | 16 | 22 |
16. Esenler Erokspor | 16 | 21 |
17. Şanlıurfaspor | 17 | 21 |
18. Sakaryaspor | 17 | 21 |
19. Adanaspor | 16 | 11 |
20. Yeni Malatyaspor | 17 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 15 | 36 |
2. Chelsea | 16 | 34 |
3. Arsenal | 17 | 33 |
4. Nottingham Forest | 17 | 31 |
5. Aston Villa | 17 | 28 |
6. M.City | 17 | 27 |
7. Newcastle | 17 | 26 |
8. Bournemouth | 16 | 25 |
9. Brighton | 17 | 25 |
10. Fulham | 16 | 24 |
11. Tottenham | 16 | 23 |
12. Brentford | 17 | 23 |
13. M. United | 16 | 22 |
14. West Ham United | 17 | 20 |
15. Crystal Palace | 17 | 16 |
16. Everton | 15 | 15 |
17. Leicester City | 16 | 14 |
18. Ipswich Town | 17 | 12 |
19. Wolves | 16 | 9 |
20. Southampton | 16 | 5 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Atletico Madrid | 18 | 41 |
2. Barcelona | 19 | 38 |
3. Real Madrid | 17 | 37 |
4. Athletic Bilbao | 19 | 36 |
5. Mallorca | 19 | 30 |
6. Villarreal | 17 | 27 |
7. Real Sociedad | 18 | 25 |
8. Girona | 18 | 25 |
9. Osasuna | 18 | 25 |
10. Celta Vigo | 18 | 24 |
11. Real Betis | 17 | 24 |
12. Sevilla | 17 | 22 |
13. Rayo Vallecano | 17 | 21 |
14. Las Palmas | 17 | 19 |
15. Leganes | 17 | 18 |
16. Getafe | 18 | 16 |
17. Deportivo Alaves | 17 | 16 |
18. Espanyol | 17 | 15 |
19. Real Valladolid | 18 | 12 |
20. Valencia | 16 | 11 |