30.01.2021, 02:06

Yazarlara Olan Borcumuz ve Cevat Şakir - 1

13 Ocak 2021 günü Egede Sonsöz’de, Nedim Atilla ,“Bu Ayıp İzmir’ e Yakışmadı” başlıklı yazısında İzmir’de kültürel konulara yaklaşımdaki sorunlardan birine parmak basıyordu.

O sorunlardan biri İzmir’in elindeki kültürel malzemeyi değerlendirip kentin bir parçası haline getirmede gösterdiği beceriksizliktir, kanımca.

Ya da duyarsızlık!

Yazı, Cevat Şakir’in Bodrum’dan İzmir’e taşındıktan sonra oturduğu evin satışa çıkarıldığı konusunu ele alıyor.

Buradan hareketle de her yerde yapıldığı gibi büyük bir yazarın evinin böyle uluorta satılamayacağı, buna kamunun ve özellikle de yerel yönetimlerin el atması gereği ortaya koyuyor.[1]

Son derece haklı bir uyarı!

Haklı da yapacak olanlarda duyarlılık ve vizyon varsa sorun yok. Ama yoksa yandı gülüm helva!

Kimileri ‘Ne var bunda satılan sonuçta bir ev’ diyebilir.

Yani basit bir alım-satım meselesi olarak görebilir.

Ama Nedim Atilla’nın da hatırlattığı gibi durum o kadar basit değil!

BİR YAZAR EVİ SATILABİLİR Mİ?

Eğer yazar verdiği yapıtlarla tanınır hale gelmiş ise onun evi kültürel bir mekâna dönüştürülür; ya müze ya da anı evi olarak tasarlanır.

Dünyada olan bu uygulamadır ama burası Türkiye!

Ama ben bu vesileyle konunun başka bir yanını irdelemek istiyorum.

Şimdi gelin adım adım gidelim:

İzmir kendi değerlerine yaklaşımda sorun yaşıyor, dedik ya.

Peki neden?

Bence burada iki öznenin sorumluluğu söz konusu, bunlar birlikte yol alıyor. Biri kenti yönetenler, ikincisi, sevgili halkımız.

Bakın bu şehirde doğmuş, eserler vermiş, ülkemizde ve dünyada tanınır hale gelmiş onlarca sanat insanı var.

Var ama biz bu değerleri kentin tanıtımına, kalkınma çabasına ve daha başka sinerji alanlarına sokabilmiş değiliz.

Atilla İlhan, Tarık Dursun, Şükran Kurdakul, Samim Kocagöz ve Sezen Aksu, bunlara Avni Anıl gibi daha onlarcası da eklenebilir.

Bu değerli isimler İzmir’in kültürel kimliğine somut elle tutulur bir katkı sunabiliyorlar mı?

Yurt içi ya da yurt dışından gelen birinden "Ben Atilla İlhan’nın evini ziyaret etmeliyim" talebini duyan var mıdır?

Oysa Tarık Dursun’dan okumuştum; bir Romanya gezisinde yazar Panait İstrati’nin doğduğu evi nasıl da koşa koşa ziyaret ettiğini, öyle güzel bir anlatır ki…

İzmir’de doğmuş edebiyat, müzik, sinema ve diğer alanlarda eser vermiş sanatçılarımızın herhalde Panait Istrati’den eksik yanları olmasa gerek.

Demek ki sorun bizim onları yeterli düzeyde tanıtamamış olmamızda.

Yıllardır Hatay semtinde bir grup sanatseverin kendi semtlerinin yazarı Cevat Şakir’ i canla başla tanıtma gayreti içinde olduklarını biliyorum.

Ama eksik, Kültür Bakanlığı’nın haberi bile yok, yerel yönetimler deseniz…

Eh işte o kadar!...

Demek ki bir şeyler eksik…

Gerçi ufak tefek daha çok yerel düzeyde belediyelerimizin çabası var. Bazı iyi niyetli adımlar atılıyor.

Mesela pek çok sanatçının adlarının sokak ve caddelere verildiğine tanık oluyoruz. Ama bu çabaların daha da içselleştirilmesi gerekiyor galiba.

Elin oğlu Paris’te Victor Hugo’nun gittiği kafede bir köşe açıyor, bilmem nerde başka bir sanatçının yemeklerini yediği lokantanın bir bölümünü o sanatçının kitaplarıyla, sanatçıya ait objelerle dolduruyor.

Sanatı kendi mekânına taşımış oluyor böylece. Sanatın günlük yaşamın içinde soluklanması bu olsa gerek.

Bu bağ sanatçıyı oradaki sanatın da ticaretin de öznesi kılıyor. Sahiplenme dediğimiz olgu da böylece somut hayatın parçasına dönüşmüş oluyor.

Bizde bu olamıyor…

Bir belediyenin meclisi bir sanatçının adının bir parka verilmesi kararını alıyor, sonra levha orya asılıyor.

Peki, bitti mi?

Geçen gün yürürken öykü yazarı olan Bekir Yıldız’ın adını Hıfzısıha’nın oralardaki bir parkta gördüm.

Ne güzel!

Sorsanız o parka yakın oturanlara, tanıyan çıkar mı?

Sanmıyorum…

Birkaç yıl önce İlhan Tekeli hoca, İzmir Modeli’ni anlatırken katılımcı bir sürecin kamunun her alanında olması gerçeğinden söz ediyor ve "Özneller arası oydaşmanın" bu katılım ile ortaya çıkacağını dile getiriyordu.

Eğer halk kendi semtindeki bir parka verilecek adla ilgili kararda söz sahibi olsa belki de sahiplenme konusunda daha kararlı olacaktır.

Ama halkın katılımı olmadığı için ete kemiğe bürünmüyor bu.

Bu da alınan o kararı, eğer bu sanat ise şehrin yaşayan bir parçası olmaktan alıkoyuyor, donuk, adı var kendi yok bir nesne haline getirmekten öteye gitmiyor.

BİR ADIM DAHA GİDELİM..

Çoğunlukla yönetenleri suçlarız ama halkımız da en az yönetenler kadar bu işten sorumludur.

Anlatayım:

Nedim Atilla’nın yazısında Cevap Şakir’in kitaplarının satıldığını sahaflardan duyduğunu söylemesine benzer bir olayı, kültür müdürü olduğum dönem içinde ben de yaşadım.

2015’de Ağustos 11’de kaybettiğimiz büyük yazar Tarık Dursun ölümünün üçüncü haftasıydı.

Şair dostumuz Hüseyin Yurttaş telefonda, Tarık Dursun’nun kitaplarının sahaflarda satıldığını,  kendisinin Tarık Dursun’a imzalamış olduğu bir kitabı, o sahaftan bir arkadaşının satın aldığını bildiriyordu.

Nasıl olurdu?

Daha bir hafta bile geçmemişti Tarık Dursun’nun ölümü üzerinden. Alsancak’taki o sahaf dükkânını bulduk ve gerçekten kitaplar iki bin TL’ye satılmıştı.

Belediye başkanı Sema Pektaş’tı aradım ve o kitapları belediyemizin alması gerektiğini ilettim kendisine. Olumlu karşıladı.

Sonra aileden, yazarın kardeşi Esin Hanım’ı aradık, o da bilmiyormuş, durumu kendisine anlattım. Kitapları Konak Belediyesi olarak bizim alacağımızı söyledim.

Bu duruma üzüldü ve sahafa verilen parayı kendisinin karşılayacağını, kitapların da belediyede kalabileceğini söyledi.

Böylece büyük bir yazarın, İzmir sevgisini iliklerinde duyan Tarık Dursun’nun kitaplarını o sahaftan almış olduk.

Kitaplar Kültür Müdürlüğü kitaplığı içindeydi artık. Tabii bir bölümü bir haftalık zaman dilimi içinde satılmıştı.

Peki, hikâyenin sonrası?

Tam da o sırada Köprü semtinde eski bir İzmir evi restore ediliyordu.

Semt merkezi yapmaktı planlanan.

Sonra başkan Sema Pektaş’a, semt merkezi yerine Tarık Dursun Anı Evi olmasının daha iyi olacağını anlattık, o da kabul etti ve o mekân bu kimlikle açılmış oldu. Böylece sahaftan alınan kitaplar o merkeze taşındı.

Sonra Esin Hanım anı evine Tarık Dursun’nun şahsi eşyalarını da vererek merkezin zenginleşmesine katkı yaptı.

Böylece kitaplar, fotoğraflar, şahsi eşyaların yer aldığı zengin bir Tarık Dursun Anı Evi ortaya çıktı.

İki katlı bu binanın üst katı da yazarevi olarak tasarlandı. 

Şimdi buraya kadar anlattığımız; bir yerel yönetim erkinin en azından üstüne düşen sorumluluğun bir bölümünü yerine getirdiği kısmıdır.

Kuşkusuz anı evi yapıldıktan sonra merkezin işletilmesi konusunda belediyenin ve kültür müdürlüğünün eksikliği tartışılabilir.

Ama burada ikinci bir sorumlu halka olan halk ne yaptı, diye sorulabilir?

Onlar semtlerinde, yanı başlarında açılmış olan böyle bir kültürel mekâna sahip çıktılar mı?

Benim gördüğüm sahip çıkılmadığıdır.

Paris’teki adam kendi yazarını baş tacı edip, sanatçıyla aynı şehirde yaşamaktan duyduğu keyfi hayatına yansıtıyor, hatta onun üzerinden kentini tanıtıyor, işyerini o marka değeri ile donatıp para kazanıyor, bizimkiler niye bunu yapmıyor?

Biz niye yapamıyoruz?

Bu sorunun cevabı uzun, ama biz Nedim Atilla’nın yazısına dönecek olursak.

Cevat Şakir’in uzun yıllar oturduğu şimdi de torunları ve kızlarının oturduğu ev Hatay Nokta 232 sokak içinde.

Epeyi eski bir bina.

Belediye başkanı olduğu dönemde Hakan Tartan, bu sokağı elden geçirerek Cevat Şakir Sevgi Sokağı şekline dönüştürmüştü. Şimdi, yeni başkanlara bakmak gerekecek.

Bakalım ne yapacaklar…

Bu arada Nedim Atilla’ya bu duyarlılığı için şehir adına teşekkür etmek gerekir.

Doğrusu bir evin satılması gibi görünen olay çok yönlü; ona yaklaşım biçimimiz bizim de kimliğimizi ele veriyor.

Aslında tam da bu hafta Azra Erhat’ın “Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı” kitabını okuyordum. Üstüne Nedim Atilla’nın yazısı geldi. Cevat Şakir büyük bir yazar, aynı zamanda Bodrum’u dünyaya tanıtan biri.

O nedenle onun oturduğu evin bir anı evi ya da edebiyat müzesi gibi tasarlanması hem Hatay semtine hem de İzmir’ e çok şey katar.

Sadece o mu?

Karşıyaka ilçemiz başlı başına yaşayan bir canlı edebiyat ve sanat müzesidir bence. Her sokağı ünlü bir yazara, şaire, bir müzik insanına ev sahipliği yapar.

Tutarlı ve bütünlüklü bir planlama olmadığı için bu yaratıcı entelektüel güç şehrin dinamik ritmine ne yazık ki yansımıyor.

Bir gün birileri bunu keşfeder de görürüz…

Ne diyelim!...


[1] Not: Nedim Atilla’ nın yazısından sonra aile, evin satılmadığını satılan katın İsmet Moonan’na ait katın olduğunu belirti.

Yorumlar (2)
Savaş DOĞRUSÖZ 4 yıl önce
Genel olarak katılıyorum.Günün ekonomik ve sağlık koşullarında önemli.
Ömer Egi 4 yıl önce
Daha geç olmadan, izler kaybolmadan başlamalıyız.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 12 34
2. Fenerbahçe 12 29
3. Samsunspor 13 26
4. Eyüpspor 13 22
5. Göztepe 12 21
6. Beşiktaş 12 21
7. Sivasspor 13 18
8. Başakşehir 12 16
9. Rizespor 12 16
10. Gaziantep FK 12 15
11. Kasımpasa 13 15
12. Konyaspor 13 15
13. Antalyaspor 12 14
14. Trabzonspor 11 12
15. Kayserispor 12 12
16. Alanyaspor 12 11
17. Bodrumspor 13 11
18. Hatayspor 12 7
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Bandırmaspor 13 27
2. Kocaelispor 13 25
3. Karagümrük 13 24
4. Erzurumspor 13 22
5. Igdir FK 12 21
6. Boluspor 13 21
7. Ahlatçı Çorum FK 13 20
8. Ankaragücü 13 19
9. Esenler Erokspor 13 18
10. Keçiörengücü 13 18
11. Şanlıurfaspor 13 18
12. Ümraniye 13 18
13. Gençlerbirliği 13 18
14. Pendikspor 13 18
15. İstanbulspor 13 17
16. Manisa FK 13 17
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 13 14
19. Adanaspor 13 8
20. Yeni Malatyaspor 13 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 12 31
2. M.City 12 23
3. Chelsea 12 22
4. Arsenal 12 22
5. Brighton 12 22
6. Tottenham 12 19
7. Nottingham Forest 12 19
8. Aston Villa 12 19
9. Newcastle 11 18
10. Fulham 12 18
11. Brentford 12 17
12. M. United 12 16
13. Bournemouth 12 15
14. West Ham United 11 12
15. Everton 12 11
16. Leicester City 12 10
17. Wolves 12 9
18. Ipswich Town 12 9
19. Crystal Palace 12 8
20. Southampton 12 4
Takımlar O P
1. Barcelona 14 34
2. Atletico Madrid 14 29
3. Real Madrid 13 28
4. Villarreal 13 25
5. Osasuna 14 22
6. Girona 14 21
7. Mallorca 14 21
8. Athletic Bilbao 13 20
9. Real Betis 14 20
10. Real Sociedad 13 18
11. Celta Vigo 14 18
12. Sevilla 14 18
13. Rayo Vallecano 13 16
14. Leganes 14 15
15. Getafe 14 13
16. Deportivo Alaves 14 13
17. Las Palmas 14 12
18. Valencia 12 10
19. Espanyol 13 10
20. Real Valladolid 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@