Evet, biliyorum; güzel bir hayat istemek senin de hakkın. Reklam ve çevre seni etkiliyor. Daha lüks bir araba istiyorsun.
Duydun mu kendi kendine park eden araba da çıkmış. Böyle özellikli arabayı kim istemez ki? Pandemiden dolayı yakıtın litre fiyatı da düştü. Hemen git bir depo yakıt al. Cebindeki bütün parayı, ya da cebinde olmayan parayı kredi kartı ile benzinliğe yatır. Belli olmaz bakarsın yakıta zam gelir.
Paranı ne iyi ettin de biriktirdin. Biliyorum çok zor oldu. Oğlan ayağını sıkan ayakkabıyı değiştirmeni istedi sen değiştiremedin. Boşver vicdan azabı çekme. O arabaya oğlun da binecek. Hep beraber gezeceksiniz. Erkek çocuğuna arabayı, silahı, kadından üstün olduğunu iyi öğretmek lazım sonra ezilmesin. Erkek adamın erkek oğlu olur. Motorsiklet sürer, araba sürmeyi öğrenir. Ehliyet almasına daha çok zaman var ama olsun o da ara sokaklarda hız yapar. Millet de çocuklarına bilgisayar alsın kardeşim. Hem ne işi var çocuğun sokakta? Ayrıca ben arabamı nereye park edeceğim? Top oynayan çocuklar geçen arabanın aynasını kırdılar. Merak etme hemen tuttum kulağını topa körburun vuran minik topçunun: "Park mı ulan burası?" dedim. Çocuk utanmadan "Evet amca araba park yeri değil" dedi. Kendimi zor tuttum diğer kulağını da çekmemek için.
Geçen bir bisikletçi yolda beni bisiklet satan bir dükkânın önünde görünce hemen yanıma geldi. "Hayırlı olsun bisiklet mi alacaksınız?" dedi. Daha ben sorusunu cevaplamadan "işe de bisikletle gitmeye çalışın, çok rahat edersiniz, bisiklet şehir içinde arabaya göre daha hızlıdır" dedi. Bir kahkaha attım. "Şu arkamdaki beyaz cip görünümlü arabayı görüyor musun" dedim. Ukala, benimle dalga geçer gibi "cip mi cip görünümlü mü" diye sordu. "Senin cip fiyatlarından haberin var mı, ben bunu aldım ama bir gün gerçek cipi de alırım" dedim. Bisikletçi güldü, bana bir şey de söylemedi. Öyle sustururum ben adamı, dedim içimden. Takmış zaten kafasına kocaman bir kask, uzaylı gibi dolanıyor ortalıkta. Neyse beklediğim arkadaşım geldi de atladık arabaya çıktık yola.
Tam BerKM’nin arkasındaki yolda trafik sıkıştı. Arabanın klimasının da gazı bitmiş mecbur açtık camları. O az önceki ukala bisikletçi yanımda durmaz mı?...
"Hadi şanslısın" dedi bana.
Şu sıcakta trafikte kaldığım halde neden şanslıyım diyemedim tabii, sadece "neden" dedim.
Bisikletçi: "Altında almak istediğin jeep de olsa yine burada aynı zamanda olacaktın, sıkışık bir trafikte neyin konforunu yaşayacaksın?" dedi ve yola devam etti. Arkasından öylece baka kaldım. Bir sürü araç sıra sıra dururken bisiklet araçların yanından aktı gitti. İmrendim valla. Bisikletçinin ne demek istediğini o zaman anladım. Sonra neyse ki trafik biraz açıldı tabii. On dakikada endüstri meslek lisesi civarına vardım. Araçtan tam indim ne göreyim: Bizim bisikletçi kafede arkadaşıyla oturuyor. Önündeki bardaktan anladığım kadarıyla birinci çayı bitirmek üzere. Gerçekten de bisiklet arabadan daha hızlıymış.