“İlk önce oyunun kurallarını öğrenmelisiniz, sonra da herkesten iyi oynamayı”.
Albert Einstein’ın düşündüren ve yol gösteren sözlerinden biriyle başlıyorum bugün… Çok beğendiğim bu söz, aklımızın bir köşesinde dursun şimdilik; tekrar döneceğiz.
IFAB kısaltmasını daha önce hiç duydunuz mu? International Football Association Board kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Türkçesi, Uluslararası Futbol Birliği Kurulu…
Bu birlik çok uzun yıllar önce kurulmuş, 1886 yılında ve İngiltere’de… Hatırlatmamda fayda var; dünyadaki ilk futbol müsabakası 1860 yılında İngiltere’de, Sheffield şehrinde, şehrin iki farklı takımı arasında oynanmıştır. Sheffield şehrinde tutuşan futbol ateşi, yavaş yavaş çevre kasaba ve şehirlere, ardından da tüm adaya yayılmıştır. Öyle ki, 1972 yılında ilk milli müsabaka sayılan İngiltere-İskoçya maçı oynanmıştır. Futbol artık kitleleri harekete geçiren bir spor dalı olma yolundadır ve İngiltere’den, Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya yayılır.
Ancak küçük bir sorun vardır! O da şudur ki; zaten yeni yeni yayılmaya başlayan bu oyunun kurallarının sabit olamayışı… Hatta futbolun, bir takım oyunu olarak ilk icat edildiği yıllarda, takımlar bazı kuralları kendilerince yorumlamakta ve bu yorum farklılıkları da karışıklığa sebep olmaktadır. Kendilerini futbolun sahibi yerine koyan İngilizler, kuralların statik hale getirilmesi ve bunların kayıtlı hale gelebilmesine olanak sağlayan, kısa adı IFAB olan birliği 1886 yılında Londra’da toplanarak kurarlar. IFAB, kısaca futbol oyununun kurallarını belirleyen, koruyan, inceleyen ve gerektiğinde değiştiren bir kuruldur diyebiliriz. IFAB’a üye olan kurumlar ise İngiltere Futbol Federasyonu, Kuzey İrlanda Futbol Federasyonu, İskoçya Futbol Federasyonu, Galler Futbol Federasyonu ve FIFA’dır.
FIFA yani Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği de, IFAB gibi, aynı sebeple ama 1904 yılında Fransa’da kurulmuştur. Ancak zaten futbol oyun kuralları yazılıdır ve dünya üzerinde IFAB’ın yazdığı kurallar geçerlidir. Bu nedenle FIFA, yeniden oyun kuralları belirlemek, yazmak yerine IFAB’ın oyun kurallarını kabul ettiğini açıklar ve tam üye olarak IFAB’a katılır. O günden beridir de, IFAB, futbolun gerçek anlamda kitabını yazmaktadır. Ve her yıl, yeni eklenen ya da değiştirilen kurallar basılır ya da dijital ortamda yayımlanır. 2020/2021 Futbol Oyun Kurallarını incelemek isteyenler için; https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/MHK/2020-2021/2020-2021-Oyun-Kural-Kitabi.pdf adresini verebilirim. Ayrıca IFAB’ın resmi internet sitesini de yazmam da fayda var; https://www.theifab.com/home
IFAB’ı bu kadar anlattığım yeter;
Biricik aşkımız olan futbolun içerisinde bir kural var ki, aslında bu yazımın konusu o! Bahsini edeceğim bu kuralı, anlatması ya da tanımlaması bazı anlarda o kadar zor ki… Tanımı da pek karışık… Evet, ofsayt kuralı…
Türkiye Futbol Federasyonunun, yukarıdaki internet adresinde yer alan oyun kuralları kitapçığında oldukça detaylı olarak tanımı yapılmış ve ben uzun uzadıya yazmayacağım. Ancak ve özellikle VAR yani Video Hakem Uygulaması başladığından beri, birçok maçta santimetrik çizgilerle, atılan goller ofsayt kuralına takılarak iptal edildi. Sadece bizim ligimizde değil, dünyadaki VAR uygulanan birçok lig ya da turnuvada durum aynı… İsyanlar sadece bizde değil, anlayacağınız her yerde; golcü oyuncunun vücudu, defans oyuncusuyla tamamen aynı hizada, ancak hareket halinde olduğundan eli ya da kolu ofsaytta… Ya da kafaya çıkmış, dizi ofsaytta… Örnekler çoğaltılabilir.
İşte bu duruma IFAB ve FIFA el koyuyorlar ve de çok büyük bir ihtimalle ofsayt kuralı önümüzdeki sezondan itibaren geçerli olmak şartıyla şu şekilde değişecek; bir oyuncunun ofsaytta sayılabilmesi için tüm vücudunun ofsayt çizgisinden ayrılması şartı getirilecek. Bu da hem gol sayısının artmasına sebep olacak hem de takımların bu yöndeki şikâyetlerini bitirecek.
Albert Einstein’ın, yazımın başındaki sözüne dönelim mi? “İlk önce oyunun kurallarını öğrenmelisiniz, sonra da herkesten iyi oynamayı”. İngiltere’nin ve ekiplerinin neden sürekli başarılı olduğunun da kanıtıdır sanıyorum bu söz; kuralları en iyi şekilde öğrenmeyi bir kenara bırakın, zaten kendileri yazmışlar futbolun kitabını… Elbet ki iyi oynayacaklar.