Hep yazmışızdır;
"Bazı insanlar ölür, ama ölüm adlarını öldüremez.
Bazı insanlar "ölünce" ölür.
Ölümleriyle gerçek ölümleri arasında zaman pek kısadır.
Ölümleriyle gerçek ölümleri arasında oldukça
uzun zaman olan insanlar vardır, yıllarca
söz edilir kendilerinden.
Ulkelerinin şanli tarihine geçmişlerdir
****
Ve bir de ölmeyen insanlar vardır.
"Bir insan ölünce ölmez" diyor Fransız edebiyatçı
Jules Romains, ondan başkaları daha uzun zaman bahsederler.
Ve birgün adı son kez geçer.
Ölümünden belki elli yıl sonra yüzyıl sonra, bin yıl sonra…
İşte
Devrim Şehidimiz Mustafa Fehmi Kubilay...
Menemen'de "asteğmen" olarak vatani görevini yaparken -tam da bugün-
“Şeriat isteriz” diye ayaklanan yobazlar tarafından, göğsünden kurşunlandı, yaralı haldeyken testere ağızlı bağ bıçağıyla kafası kesildi.
Bir sırığın ucuna takıldı, dolaştırıldı.
Yardımına koşan bekçilerimiz Hasan ve Şevki de şehit edildi.
****
Bir yiğitti Asteğmen Kubilay...
Genç Cumhuriyetin pırıl pırıl "gülümseyen" yüzüydü.
İdealist öğretmeniydi!
Emperyalizme, şeriatçılığa, Cumhuriyet karşıtlarına...
Canı pahasına...
Karanlığa savaş açanların dün de bugün de yarın da simgesiydi!
O; asla unutulmayacaklardandır asla!
****
Dinci, örgütlü gerici, yobaz kalkışmanın katlettiği şehit asteğmen Kubilay’ın Menemen'deki anıtında da yazdığı gibi...
Bizler de;
“İnandılar dövüştüler öldüler, bıraktıkları emanetlerinin
Savaşacağız, direneceğiz, yılmayacağız ..."
Devrimi yaşatmak için!
Cumhuriyet için...
Mustafa Kemal Atatürk için...
****
Son söz olarak;
Kubilaylar ölmez...
Kubilaylar tükenmez...
Hepimiz Kubilayız!
Hem de milyonlarca!..