Burası Dicle Nehri’nin ve insanların asırlarca birlikte yaşadığı, doğu ve batı medeniyetlerinin ana rahmine düştüğü yer. Burası ilk şehirlerin kurulduğu, tarımın insanlara armağan edildiği yer. Burası yirmi medeniyete ev sahipliği yapmış Mezopotamya’nın kalbi Hasankeyf!
Batman’ın ilçesi olan Hasankeyf, tarihin çeşitli dönemlerinde, Yunanca “Kiphas”, Latince “Cepha”, Türkçe “Hasankeyf”, Aramice ve Arapça “Hısnkeyfa”, Süryanice “Heskif” gibi birçok farklı isimlerle anıldı. Farklı dillerde değişik isimlerle anılsa da Hasankeyf’in eski isimleri “Kaya” anlamına gelen Aramice’den geldiği düşünülmektedir.
Burası uygarlığın kalbiydi ve burada tarih yazıcılığı taş ile başladı. Sadece insanlar tarafından değil, 2 milyon yıldır bendine sığmadan akan ve sularından medeniyeti doğuran Dicle Nehri ile ortak yapılmıştır bu tarih yazıcılığı. Dicle nazlı taşları doğurdu, usta eller taşları işledi. Taştan evler, kaya duvarın üzerine kurulmuş kale.
Coğrafik konum olarak Bereketli Hilal’in kuzeydoğusunda yer alan Hasankeyf, doğu ve batı uygarlıklarının köklerini taşımaktadır. Tarım ilk kez burada gelişti. Arpa, kolza, keten, nohut gibi ürünler insan eli tarafından ilk kez burada üretildi. Yine bu bölgede insanlar ilk kalıcı yerleşim yerlerini kurdu.
Dicle Nehri ve onu besleyen kolları boyunca, hala içinde yaşayan insanların bulunduğu mağaralar bulunuyor. Bir zamanlar, Çin ve Avrupa’yı birbirine bağlayan tarihi İpek Yolu’nun ana durak noktalarından biridir Hasankeyf.
Sayısız anıt, camii ve mezarlık uzun süren bir tarihe tanıklık ediyor. Çünkü insanlık tarihi bu topraklarda başlamış, bu bölgede kültür ve doğanın aşkı günümüze kadar ihtişamı korumuştur. Bölgede; Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Handani, Mervani, Artuk, Eyyubi, Osmanlı gibi yirmi farklı kültürün izlerini taşımaktadır.
EŞSİZ DÜNYA MİRASI
Tarihi bir alanın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması için, UNESCO tarafından belirlenen 10 kriterden bir tanesini karşılaması yetiyor. Hasankeyf ve Dicle Vadisi, dünya üzerinde 10 kriterin 9’unu karşılayan tek yer. Bölgenin Dünya Mirası Listesi’ne girmemesinin nedeni; UNESCO, bu statüyü Türkiye hükümetinin talibiyle onaylayabiliyor. 2004 yılında Avrupa Parlamentosu’nun bölgeyi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmesi önerisine rağmen, Türkiye Ilısu baraj projesinden dolayı bu öneriyi reddetti.
HASANKEYF VE YOK OLAN EKOLOJİ
Dicle Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, Ilısu barajında etkilenecek 400 kilometrelik alanın yalnızca yüzde 5’inde ekolojik açıdan araştırma yapıldı.
Dicle Nehri’nin büyük bir kısmı canlı türleri açısından araştırılmadığı için bölgede yaşayan canlı türleri ve nüfusu tam olarak bilinmemektedir. Fırat Nehri ekosisteminin barajlar tarafından yok edilmesinden sonra, Dicle Nehri ve Dicle Vadisi, Güneydoğu Anadolu’nun son nehir ekosistemi haline gelmiştir. Dicle Vadisi, Avrupa ve Asya sınırında yer almasından dolayı sıra dışı canlı yaşamı barındırmaktadır. Nehir vadisinde tehlike altındaki canlılarının çeşitlilik göstermesi, Dicle’nin doğal yaşam için önemini ortaya koyuyor.
Dicle Nehri boyunca beş Önemli Doğal Alanı bulunuyor. Bu doğal alanlar, Cizre, Silopi, Orta Dicle Vadisi, Bismil Ovası, Eruh Dağları ve Küpeli Dağı’dır. Bölgede ki bazı canlı türlerinin endemik türler olması, Dicle’nin doğal yaşam için önemini ortaya koyuyor. Fırat Kaplumbağası, Kızıl Akbaba, Çizgili Sırtlan, Yeşil Arıkuşu, Küçük Kerkenez, Alaca Yalıçapkını bölgesel ve küresel olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan canlı türleridir.