Kaş ve çevresinde bir 'sesleniş' biçimi VOYN.
Voyn AçıkALAN Performans’a katılım oldukça yüksekti. Çok sayıda insan sanki yıllarca birlikte yol yürümüş gibi ormanda yürüyerek Voyn performansın parçası oldu.
AçıkALAN Kamusal ve Katılımcı Performans Projesi kapsamında, Kaş’ta yaşayan sanatçıların katılımıyla tasarlanan bu katılımcı performans.
Çukurbağ Köyü’nün içinden geçen bir rotada sunuldu. Seyirci, sanatçılar tarafından tasarlanan bir parkuru yürümeye ve performansın sadece seyircisi değil, katılımcısı oldu. Çukurbağ eski ilkokulu Düşler Akademesi’nin kullandığı bir alandı ve Kaş’taki izlerini hala görebileceğiniz düşleri Kaş’a yaymış bir akademi.
Şule Ateş kuarörlüğünde AçıkALAN, bu etkinliklerle sanat eğitimine erişimi olan ayrıcalıklı bir azınlığın değil, herkesin yaratıcı olabildiği bir sanat anlayışına vurgu yaparken sanat yoluyla ana arterlerin dışındaki kitlelerle temas etme fırsatı da yaratıyor.
Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü mezunu olan Ateş, aynı zamanda 1987'de Beklan Algan ve Ayla Algan tarafından İBB Şehir Tiyatroları bünyesinde kurulan Tiyatro Araştırmaları Laboratuvarı'nın ilk öğrencilerinden biri olmuş. 1996 yılından itibaren, sahne metnini kendisinin oluşturduğu oyun ve performanslar yöneten Ateş, bugüne dek gösteri sanatlarının yanı sıra, Kamusal Alanda Sanat ve Katılımcı Sanat gibi Türkiye için yeni sayılabilecek sanat disiplinlerinde, konseptini geliştirdiği çok sayıda festival, etkinlik ve organizasyonun küratörlüğünü ve koordinatörlüğünü üstlenmiş bir isim.
Kendinizi Orman’da bir masal kahramanı gibi hissedeceğiniz bir performas. Yürütücü, Ormanın sesini dinlemenizi istiyor başlarken.
Sonrasında kulaklarımızda; bir efsanenin fısıltısı dolaşıyor ormanın karanlığında. Beyaz bir ruh, ormanla beraber nefes alan, rüzgârın esintisiyle dağılan…
Ve bu gece ay, ağaçların tepesinden yükselirken ve orman, aşkın ve hayatın sesleriyle canlanıyorken yeniden, duyuyor musunuz onun Köknar dallarıyla geceye karışmış salınışını?
Ayin bu!
Varmak için oraya, ormanın ruhuna.
Orman bir dildir.
Orman bir dildir.
Bir dildir orman.
Şehirler yok artık. Bir orman gibi sürüp gitmekte her şey. Bu yüzden eski planlı şehre dönüş de yok, bu böyle sürüp gidecek. Bir cangılda yaşamak zorunda oluşumuzun anlamı üzerine düşünmeliyiz, belki doğru olan budur.
Sürüp giden bir orman ise, ilerlemeci düşüncenin aksine, her zaman her yerdedir; ne bir başlangıcı ne de belli bir sonu vardır. Ormanlar, tüm bu çizgiselliklere meydan okuyan döngüsel, mekânsal-zamansal ve maddesel-ruhsal akışların iç içe geçtiği tarihlerdir.
Sanatın birleştirici gücünü hissedeceğiz yerlerdir ormanlar.