18.09.2021, 19:40

Benim Hayatımın Eylülleri…

Her mevsim hayatımızda muhasebeye yer açar ama sonbahar bu iş için en uygun olanlardan olsa gerek!

Yaz aylarının hercailiğinden sonra 'bir şeylerin bittiğini', şehre döneceğimizi bu zaman dilimi bize fısıldar.

Sararan yapraklar, kuruyan çimler, denizin ölgün ışık altında olmasından mı ne yazdan daha çok maviye çalan bir renge bürünmesi, sabahın tenhalığında denizin kenarında balık avlamaya çalışan kediler, banklarda oturup denizi yalnız başına seyredenler…

Bize, 'gidin artık!' diyen görüntüler gibi...

Elbette dönüş başlayacak, dönüşle birlikte hayatımızı bir kez daha gözden geçireceğiz.

Makarayı sarın geriye o zaman!

İçinizdeki uzun yolun virajları, sizde iz bırakmış yaralar, anılarınızın bu güne sarkan bölümleri sökün edip gelsin!

Zihniniz tarasın onları...

O halde, deniz kenarında oturup gözlerinizi ufka çevirin, kendinize geniş bir açı çizin ve oradan bakarak muhasebeye başlayın…

***

Her Eylül’de, Urla’dan İzmir’e dönüşte bunları yaşarım, önce çimlerin yavaş yavaş kurumaya yüz tutuşlarını izlerim, sonra ceviz ağacındaki yeşil cevizlerin her gün büyümesini, (İlgilisi bilecektir, önceki bir yazımda bu ceviz ağacını anlatmıştım) narların kocaman oluşları, mandalinaların kışa hazırlanışı…

Adeta bir tabiat cümbüşü…

Gidenle gelenin seyahat yolculuğu gibi!

Ya hava ve deniz?

Hava şurup derler ya öyle, insanı üşütmüyor…

Yazın insanı bunaltan sıcağı yok artık.

Eğer serin suda yüzmeyi seviyorsanız Eylülün sakin denizi bu ayda bire birdir.

***

1980 Ankara’sının 12 Eylül’ünde de buna benzer şeyler yaşamış mıydım?

Sanmıyorum, Ankara’nın bozkırına hafif çiğ düşmüş, hızla kışa doğru gidilen bir Eylül olmalıydı.

Isınmak için kok kömürü alınan ilginç zamanlardı, o yüzden akşamları ve geceleri gri renk bir tül perdesi gibi Ankara’yı sarardı.

Ulus’tan dolmuşlara biner, duraklarda gençlerin afişler astığına sık tanık olurduk.

Yönetilemeyen ve ahengi kaçmış bir ülkenin tipik halleri yaşanırdı Ankara’da.

Bu yüzden Lenin’in kitaplarından bu yönetilmeme haline çare arayacak reçeteler üretirdik ve bizim gibi devrimci heyecanı duyan gruplar da bunu yapardı.

İşte Ankara o günlerde böyleydi.

Bir yanda sokakları yasemin kokar bir yanda Zafer Çarşısı kitap kaynardı.

Herkes bir biriyle tartışır, ülkenin kurtuluşuna yol çizmeye çalışırdı.

Güzel ve görkemli günlerdi…

Sonra bir el değdi bu güzel günlere…

Bu eylül sabahlarından birinde…

Subay Evleri’ndeki evimizde sabahın köründe davudi bir ses bizi uyandırmış “ülkeyi selamete çıkarmak için” yönetime el koyulduğunu, dışarı çıkmanın yasak olduğunu bize söylemişti.

Karabasan ve bilinmez günler başlamıştı.

Çalıştığım okul Ankara Yenimahalle’de MİT’e yakın bir yerdeydi.

Oradaki hareketlilik bir şeylerin olduğunu dikkatli bakanlara söylüyordu zaten.

Sokağa çıkmanın yasak olduğu, demokrasinin askıya alındığı ve dolayısıyla kap kara bir karabasanın hayatımıza girdiği günler başlamıştı.

Sonrası mı adım adım operasyonlar başlamıştı.

Önce bir okuldaki öğretmen sendikanın temsilciliğini de yapan Ahmet öğretmen götürüldü.

Ertesi gün başka okullardan…

Sayı çığ gibi büyüdü, Kenan Evren konuşuyor o konuştukça Ankara Emniyeti ve beraberinde sıkıyönetime bağlı askerler insan avlıyordu adeta.

Önce Ankara Emniyeti, oradan Mamak…

Sıra bize geldiğinde nerdeyse sekiz ay geçmişti.

O günlerde telefon dinlenmesi olmadığı için polisler ve askerler evlere pusu kurar arananı oradan götürülerdi.

Birçok arkadaşımız Mamak Tutukevi’ne öyle düştü.

Önce DAL’da (Başında Mehmet Ağar’ın olduğu söylenen yer) konuk edilirdi bu arkadaşlar.

Günlerce süren işkenceler orada uygulanırdı.

Sonra mahkeme ve Mamak Tutukevi…

***

Selahattin Koçak’la tam da o günlerde Kızılay’ da dolaşıyoruz.

O diyor ki, "Şili’deki devrimciler arandıklarında cadde kenarında yürümezlermiş, aksi takdirde polis tanır götürür."

Ben de uyuyorum ona içerden yürüyoruz.

Çünkü içeri düşen arkadaşlar ikimizin de yakın zamanda içeri alınacağımızı bize iletiyor.

Ne kötü bir duygudur o, yaşayan bilir!

İşkenceye gideceğini bilmek ve gerisi karanlık bir kuyu adeta…

İşte o günlerin geceleri, evlerimizde kulağımızı cemse sesinde, her geçen araba ya da jip sesi pencereye koşmamıza neden oluyor, acaba gelen polis mi, diye?

Bu arada çalıştığımız okul yaz tatilinde olduğu işe gitmiyoruz.

Sonrası yakalanmamak için okul da bitti.

Döndük evimize, iş yok aranıyoruz, bebek yeni doğmuş…

Bu arada Ankara’da Eylül hızla ilerliyordu.

Gri, soğuk ve karanlık…

Karabasan günleri…

***

2021’in Urla/ Özbek’ teki Eylül’ünde sonbaharın romantizmini yaşarken

Ankara’nın 1980’ deki Eylülü bana bunları anımsattı.

Selahattin Koçak mı? Hala devrim günlerinin olacağı hesabıyla heyecanını diri tutuyor.

Şimdi Kızılay’da inadına caddenin en görünen kısmından gidiyoruz.

(Gerçi bu günlerde temkinli konuşmanın daha doğru olacağı söylenebilir)

Haşim Kanar Mamak’ta dört yıl yattıktan sonra birkaç yıl önce aramızdan ebediyen ayrıldı.

TSİP davasından Rasim arkadaşım aranırken bunalıma girdi, intihar etti.

Mehmet Onay Rize’ye memleketine giderken yakalattığı kitaplar yüzünden birkaç yıl yattı çıktı.

Bizi ve daha onlarca insanı hiç para almadan savunan avukat Hasan Ürel mi, o da sanıyorum avukatlığa devam ediyor.

Mamak’ta işkenceden bir ayağı tutmayan Gülendam, o da işte öylesine düşe kalka yaşadı.

Rüştü Apaydın bu yaşananları güzel bir romana dönüştürdü, Dikili’de yazları görüşebiliyoruz.

Nazik Işık, Yusuf Işık epeyi içerde yattılar.

Şimdi Nazik Işık İzmir’de politikanın aktif kısmında.

Kadın bilincini ve dayanıklılığını test eder gibi hayata sıkı tutunanlardan.

Yusuf Işık, ekonominin dünya ayağını takip etmekle meşgul…

Ya Eylül işte böyle bir ay…

Bir yanımızı bağlık bahçeliğe bir yanımız yangın yerine çevirmeye yetiyor…

Yorumlar (1)
Savaş Doğrusöz 3 yıl önce
Kalemine,yüreğine sağlık.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7

Gelişmelerden Haberdar Olun

@