20.04.2022, 11:00

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar ve Nobel Ödülü "Nominatörü" Seçilmesi...

Türkiye’de kanser savaşını başlatan ve çağdaş tıbbi patolojiyi kuran

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar (1873-1936) ve nobel ödülü “nominatörü” seçilmesi

Hamdi Suat Aknar, Türk tıp tarihinde, özellikle tıp öğrencilerinin eğitimi alanında yapmış olduğu yenilikler ile tanınır ve  “Hamdi Hoca” olarak bilinir.

1873 yılında, o dönemde Harput’a bağlı olan, İpek Yolu üzerinde önemli bir kültür, ticaret ve üretim merkezi olan Arapgir’in Koru (Tepte) köyünde doğmuştur.

Babası Yüzbaşı Hasan Beyin, Harput merkezinde görevli bulunduğu sırada İlkokula başlamıştır. Daha sonra İstanbul’daki “Kuleli Askeri Lisesi” “Sağlık Bölümü”ne girmiştir.

Hamdi Suat Aknar Askeri Tıbbiyeyi bitriyor

Askeri Tıbbiye öğrencisi olmuş ve “Demirkapı Tıbbiyesi” diye bilinen askeri tıp okulunu 1898 yılında bitirmiş, 1899 yılında da İntörn Doktor olarak Gülhane Askeri Hastanesi’nde Alman Rider’in yanında staj yapmıştır.

Burada çalışkanlığı ile Rider’in dikkatini çekmiş ve 1900 yılında Almanya’ya Patoloji Uzmanlık eğitimi için seçilerek, gönderilmiştir.

Hamdi Suat Aknar Almanya’ya Patoloji Eğitimi için gönderiliyor

Hamdi Suat Aknar 1900-1904 yılları arasında Almanya’nın birçok üniversitesinde eğitim görerek, sonunda, Leipzig Üniversitesi’nde Marchand’ın yanında uzmanlık tezini yapmış, Türkiye’nin çağdaş eğitim görmüş ilk Patoloji Uzmanı olmuştur.

Hamdi henüz 1904 yılında, akademik kariyerinin başında, “veba” hastalığında “fagositik” hücreleri tanımlamış ve mikroskobik resimlerle göstermiş, “inventive” ”buluş yapma” özelliği olan bir bilim insanıdır.

Hamdi Suat Aknar, 1904 yılında “Fagositik” hücreleri tanımlıyor

Hamdi Hocanın bu buluşu 1904 yılında Almanca ve (Alman Hijyen ve Enfeksiyon Hastalıkları Dergisi 1904;48:337-367) resimli olarak yayınlanmıştır. Hamdi Hoca’nın bu yayını Türk Bilim Tarihi açısından da önemlidir.

Hamdi Suat Aknar İstanbul’da Patoloji Labotuvarını kuruyor (1904)

1904 yılı sonunda İstanbul’a dönen Hamdi Suat Aknar Gülhane Askeri Hastanesi’nde Tıbbi Patoloji Bölümünü kurmak üzere görevlendirilmiştir.

Hamdi Suat Aknar İstanbul Tıp Fakültesi’nin Patoloji Laboratuvarını kuruyor (1909)

1909 yılından sonra, Sivil ve Askeri Tıbbiyenin birleşmesi ile kurulan “birleştirilmiş” “İstanbul Tıbbiyesi”’nin Tıbbi Patoloji Bölümü’nün başında görevlendirilmiştir.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar, Almanya’da çok iyi eğitim almış, bu nedenle, Türkiye’de patolojinin ve tıp eğitiminin temelleri bilimsel yöntemlerle ve çağdaş ölçütlerle atılmıştır.

Böylece Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar, Türkiye’de çağdaş anlamda “Tıbbi Patoloji Bilim Dalının” kurucusudur

Hamdi Suat Aknar’ın yanında yetişenler, daha sonra 1945 yılında kurulan Ankara Tıp Fakültesi’nde, sonrasında Anadolu’da kurulan diğer tıp fakültelerinde görev almış, patoloji biliminin tüm ülkeye yayılmasını sağlamıştır.

10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatından sonra, İstanbul’da “tahnit” işlemini yapan Gülhane Patolojik Anatomi Hocası Prof. Dr. Lütfü Aksu (1886-1952)’nun, Prof. Dr. Hamdi Hoca’nın öğrencisi olması gibi, Ankara’da Etnografya Müzesi’nden Anıtkabre nakli sırasında (10 Kasım 1953), “tahnit işlemini” çözen ve bakısını yapan Prof. Dr. Kamile Şevki’de Hamdi Hoca’nın öğrencisidir.

Hamdi Suat Aknar’a TÜBİTAK “Bilim hizmet Ödülü”, 1976

Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu 1976 yılında, ölümünden 40 yıl sonra, Hamdi Suat Aknar’a TÜBİTAK “Bilim hizmet Ödülü” verilmesini sağlamıştır.

Hamdi Suat Aknar, Türkiye’de patoloji alanında birçok ilkleri başlatmıştır

  • Bunlardan en önemlisi, tıp öğrencisinin eğitiminde önem taşıyan, bilgisini ve vizyonunu geliştiren “mikroskopik patoloji uygulamalarıdır”.
  • Tıp öğrencilerinin Mikroskopik patoloji eğitimi o kadar önemlidir ki, çağdaş patolojinin temelidir.
  • 1909’da İstanbul’da Sivil ve Askeri Tıbbiye birleştirilince, İstanbul Tıp Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr. Cemil Topuzlu olmuştur.
  • Fransa’da tıp ve cerrahi eğitimi görmüş olan Prof. Dr. Cemil Topuzlu, ilk olarak Patoloji Öğrenci Mikroskopi Laboratuvarına 200 öğrenci mikroskobu alınmasını sağlamış, tarihsel bir “misyonu” yerine getirmiştir. 
  • Bu nedenle İstanbul Tıp Fakültesi’nde 1909’dan başlayarak öğrencilere mikroskopi eğitiminin verilmiş olması, Türkiye’de tıp alanındaki bilimsel gelişmenin ve günümüze dek ulaşan vizyonun önemli etkenlerinden birisidir.
  • Böylece Hamdi Hoca, İstanbul’da, Almanya’da yaşayarak öğrendiği düzeyde, tıp öğrencilerinin eğitimini uygulamış, büyük başarı sağlamıştır.  
  • Görüldüğü gibi, yöneticilerin eğitimli ve bilgili olması kurumların gelişmesinde ve çağdaşlaşmasında çok önemlidir. “Prof. Dr. Cemil Topuzlu (1939-2022)’nun oğlu Prof. Dr. Cemalettin Topuzlu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Bölümünde görev yapmış, meme kanseri konusunda çalışmış ve yakın zamanda vefat etmiştir.”)
  • Hamdi Suat Aknar Hoca, tıp öğrencileri için Avrupa düzeyinde ilk patoloji ders kitaplarını yazmıştır.
  • Hamdi Hoca, Cumhuriyet döneminin en önemli yeniliklerinden olan “Latin kökenli Türk Alfabesi” ile ilk ders kitabını yazmış ve yayınlamıştır.
  • Entelektüel bir bilim insanı olan Hamdi Suat Aknar, Tıbbiye’e ve Patoloji Bölümü’ne ilk kez kız öğrencileri kabul etmiştir. Dr. Semiramis Tezel, Dr. Kamile Şevki, Dr. Perihan Çambel, Hamdi Suat Aknar’ın asistanlarıdır.
  • Hamdi Suat Aknar, Türkiye’de Coğrafi Patoloji’nin de kurucusudur.
  • Hamdi Suat Aknar, Deneysel Patolojinin de Türkiye’de kurucusudur.
  • Hamdi Suat Aknar, Türkiye’de Kanser savaşını başlatmış ve bu amaçla istanbul’da dernek kurmuştur.
  • Daha sonra Hamdi Suat Aknar Hoca’nın öğrencilerinden Prof. Dr. Perihan Çambel Ankara’da Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumunu kurarak (18 Şubat 1947) Hamdi Suat Aknar Hocanın ideallerini gerçekleştirmiş, yiğit ve erdemli bir ilim insanıdır.
  • Hamdi Hocanın diğer öğrencisi olan Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu, Türkiye’nin ilk kadın Patoloji Uzmanıdır.
  • Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Bilim Dalı’nın da kurucusudur.
  • Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar Türkiye’de “Dermatopatoloji” Bilim Dalının kurucusudur. Bu alanda pek çok uluslararası yayın yapmıştır.
  • Hamdi Suat Aknar, 1904 yılından başlayarak, çoğu Almanca olmak üzere birçok bilimsel yayın yapmıştır.
  • 1936 yılında vefatına dek Türkiye kaynaklı uluslararası alanda yapılan bilimsel yayınların çoğu Hamdi Suat Aknar’a aittir.

Hamdi Suat Aknar, görevli olduğu dönemde, çok sayıda yurtdışı bilimsel kongreye katılarak Türkiye’yi en iyi biçimde temsil etmiş, gittiği her toplantıda bildiri sunmuş, sunumları ve görüşleri dikkatle izlenmiş ve saygı görmüştür.

Hamdi Suat Aknar I. Dünya Savaşı’nda Erzurum ve Erzincan’da görevlendirilmiştir

 1915 yılında 1. Dünya Savaşı sırasında, Doğu Cephesinde (Erzurum, Erzincan) askerlerin ve halkın bulaşıcı hastalıklardan korunmaları ve tifüs aşısı yapmak üzere görev yapmıştır.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar, İstanbul’dan yurtdışı dergilere bilimsel makale göndermiştir

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar 1904 yılından vefatına dek (13 Mart 1936), bir yandan hastaların patolojik incelemelerini, bir yandan tıbbiyeli öğrencilerin patoloji ve otopsi eğitimini, bir yandan da fareler üzerinde deneysel çalışmalar yapmış ve bu bilimsel çalışmalarını uluslararası önemli bilimsel dergilerde yayınlamıştır.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar "Virchow Archiv" dergisinde 9 değerli makalesi yayınlanmıştır

Örneğin dönemin ünlü "Virchow Archiv" adlı Berlin’de çıkan ünlü bilimsel dergide toplamda 9 yayınlanmış makalesi bulunmaktadır.

Bu yayınlar, Türkiye orijinli olması nedeniyle, Türkiye’nin bilimsel birikiminin temellerini oluşturmaktadır ve  bizim için çok önemlidir.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar ‘ın yayınları, gücel olarak "Cite" edilmelidir

Türkiye’deki genç bilim insanlarının yaptıkları bilimsel yayınlarda, Hamdi Hoca’nın yayınlarına atıf "Cite" yapması, Türkiye’nin "bilimsel" "gücünü" yükseltir.

Hamdi Suat Aknar’ın "tarihsel" olarak önem taşıyan bu bilimsel çalışmalarının TÜBİTAK tarafından elektronik ortamda bilim insanlarımıza ulaştırması ve "atıf", "Cite" yapılabilmesi için bilgilendirmesi gereklidir. Tümüyle İstanbul orijinli bu bilimsel yayınlar, Türkiye’nin yer altı, yer üstü zenginlikleri gibi, kültürel ve bilimsel varlığımızın en değerli kanıtıdır.

Turkish Medical Pathology History I (Hamdi Suat Aknar Biography), 2022, izmir

Hamdi Hocanın tüm yayınlarının orijinalleri tarafımdan bulunarak, 5 yıldır üzerinde çalışmakta olduğum "Turkish Medical Pathology History I (Hamdi Suat Aknar Biography), 2022" (Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul) kitabının ekine konulmuş, Türk Bilim Dünyası’na armağan edilmiştir.  

Bu yayınların, güncel bilgilerin ışığında, yeniden incelenmesi, önem ve değerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar’a, 1932 yılında, İsveç Nobel Komitesi tarafından görev verliyor

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar, 1932 yılında, İsveç Nobel Komitesi tarafından, Türkiye’den belirlenen 5 "Nominator" dan birisidir ve "Nobel Ödülü" için, dünya çapında "aday" belirleme görevi verilmiştir.

Prof. Dr. Kemal Cenap Berksoy’u "Nobel Ödülü" için aday olarak seçiyor

Bunlardan yalnız Hamdi Suat Aknar, bir yerli aday bulmuş ve İstanbul Üniversitesi’nden "sekretin" hormonunu bulan Prof. Dr. Kemal Cenap Berksoy’u "Nobel Ödülü" için "Nominee", "aday" olarak önermiştir.

Böylece ilk kez Türkiye’den bir bilim insanı Nobel Ödülü’ne aday olabilen, Dünya’daki 111 kişinin arasına girebilmiştir.

1932 yılından 2022 yılına dek henüz tıp alanında "Türkiye kaynaklı" bu ölçüde bir başarı bulunmamaktadır. Çünkü "başarıları" saptayabilmek için de, eğitimli, öngörülü ve entelektüel bilim insanlarına gereksinim vardır.

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar, Prof. Dr. Kemal Cenap Berksoy,  Prof. Dr. Aziz Sancar

İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1970 yılında bitirmiş olan ve North Caroline Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Aziz Sancar, "Türkiye’nin okullarında okuyarak yetiştim" diyerek ve büyük bir erdem göstererek almış olduğu Nobel Kimya Ödülünü Atatürk’ün Anıtkabirdeki Müzesine armağan etmiştir. 

Türkiye Üniversitelerinde görevli bilim insanlarımızın da, bu başarıya ulaşacakları günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. 1827’de başlayan Tıp alanındaki eğitimde yenileşme ve çağdaşlaşma çabalarının, yaklaşık 200 yıllık sürecin sonunda daha iyi yerlere geleceği konusunda kuşkum yoktur. Çünkü gerçekten Türk Hekimleri ve Türk Bilim erleri, büyük özveri ile görev yapan, entelektüel düzeyi yüksek bilim insanlarıdır.

Çünkü kendi değerlerimizin ayırdına varmak, onların emeklerini ve değerlerini yüceltmek, tanıtmak ve başarılarını görmek ve desteklemek 100 yıllık Cumhuriyet Tarihi’nin ve Atatürk Cumhuriyeti’nin "nesiller boyu" sürecek zaferi olacaktır.

Hamdi Suat Aknar’ın vizyonunun

1932 yılında, İsveç Nobel Komitesi tarafından Türkiye’den Nobel Ödülü’ne "aday", "Nominee" belirlemek için "seçici", "Nominator" olarak görevlendirilen ve bir yerli aday bularak, Türkiye’nin Nobel yolculuğuna bir "Türk Bilim İnsanının" adını yazdıran Hamdi Suat Aknar’ın, vizyonunun ve Türkiye’ye kazandırdığı "entelektüel" bakışın, örnek alınması ve çok iyi incelenmesi gerekmektedir.

Hamdi Suat Aknar Hoca Üniversite’den uzaklaştırılıyor (1933)

Hamdi Suat Aknar Hoca, Türkiye’nin Arapgir İlçesinin bir köyünden geldiği İstanbul’da, kısa yaşamına sığdırdığı bunca büyük bilimsel ve sosyal başarı ve ürettiği bilimsel ve eğitsel varlık, ortaya koyduğu bilimsel ve toplumsal liderlik karşısında; 1932 yılında, İsveç Nobel Komitesi’nden gördüğü bu büyük değerbilirliğe karşın, bundan çok kısa bir süre sonra, 1933 Ağustos ayı sonunda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki görevinden, sorgusuz uzaklaştırılmış olması, herkesi düşündürmelidir.

"Kutsal Üniversite Bürokrasi Çarkı"

Üniversitelerimizdeki ve Devlet Yaşamımızdaki, "Bizans" döneminden kanımıza karışan "Bizans entrikası" denilen "genetik" geçişler, güncel olarak "kutsal üniversite bürokrasi çarkı" kimliği ile dün olduğu gibi bugün de hükmünü sürdürmektedir.

Çünkü Merkezden uzak yerlerde yapılan uygulamalardan, kapalı devre çalışmalardan, Devlet yöneticilerinin geç haberi olmaktadır.

"Atı alan Üsküdar'ı geçmektedir."

Atatürk durumu öğrenince, üzülmüş,  Hamdi Hoca’yı aramış, üniversiteye dönmesini istemiştir

Atatürk durumu öğrenince, çok üzülmüş, Hamdi Hoca’yı aramış ve üniversiteye dönmesini istemiş ise de "gönlü çok kırılan" Hamdi Hoca geri dönmemiştir.

Daha sonra öğrencisi ve arkadaşı olan Sağlık Bakanı ve Başbakan Dr. Refik Saydam’ın özel ilgisi, Hamdi Hoca’nın Guraba Hastanesi’nde görev almasını sağlamıştır.

Hamdi Suat Aknar İstanbul’da üç Patoloji laboratuvarı kurmuştur

Böylece Hamdi Hoca, Gülhane Askeri Hastanesi Patoloji Anabilim Dalı (1904), İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı (1909) Patoloji Laboratuvarlarının kuruluşunu yaptıktan sonra, 1933 yılında da Guraba Hastanesi Patoloji Laboratuvarı’nı kurmuştur.

Hamdi Suat Aknar Heybeliada Sanatoryumu’nda vefat ediyor (13 Mart 1936)

13 Mart 1936 günü Heybeliada Sanatoryumu’nda vefat eden Hamdi Suat Aknar Hoca için görkemli, kalablık bir tören yapılmış ve Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verilmiştir.

"Hamdi Suat Aknar Patoloji Laboratuvarı" (13 Mart 1946)

Hamdi Hoca’nın vefatından 10 yıl sonra, Prof. Dr. Kazım İsmail Gürkan, Prof. Dr. Perihan Çambel ve Prof. Dr. T Remzi Kazancıgil öncülüğünde İstanbul’da 13 Mart 1946 günü, görkemli bir tören düzenlenmiş, öğrencileri tarafından anılmıştır ve bu törende Guraba Hastanesi Patoloji Laboratuvarı’na "Hamdi Suat Aknar Patoloji Laboratuvarı" adı verilmiştir.

Sonuç olarak Hamdi Suat Aknar Hoca, entelektüel bir bilim insanıdır, hem "yenilikçi", "innovative", hem de "buluşçu", "inventive" özellikleri bulunmaktadır.

Hamdi Hoca’nın bilimsel yayınları ilgili uzmanlarca incelendiğinde, Hamdi Suat Aknar’ın değeri ve Türkiye’ye armağan ettiği ve günümüze ışık tutan "bilimsel mirasının" daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. 

Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar, “Anadolu’nun bilimsel ve kültürel zenginliği”nin simgesidir

İsveç Nobel Komitesi tarafından değeri anlaşılarak, Türkiye’den Nobel Ödülü "Nominatörü" olarak Nobel Ödülüne aday seçmek için görevlendirilen Hamdi Suat Alknar’ın değerinin Türk toplumu tarafından da daha iyi anlaşılması gerekir. Önerim, "Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar" adının ve bilimsel ürünlerinin "Anadolu’nun bilimsel ve kültürel zenginliği" olarak, çağdaş bir üniversitemizde ve okullarımızda yaşatılması, genç kuşaklara örnek olarak daha iyi tanıtılmasıdır.

Yorumlar (1)
Dr. Sabri Toksöz. 3 yıl önce
Teşekkürler hocam,elinize sağlık.
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 77
2. Fenerbahçe 31 75
3. Samsunspor 32 54
4. Beşiktaş 31 52
5. Eyüpspor 31 50
6. Başakşehir 30 48
7. Trabzonspor 30 42
8. Kasımpaşa 31 42
9. Gaziantep FK 31 42
10. Göztepe 30 40
11. Konyaspor 31 40
12. Antalyaspor 31 40
13. Kayserispor 30 37
14. Rizespor 30 37
15. Sivasspor 32 34
16. Alanyaspor 30 34
17. Bodrum FK 32 34
18. Hatayspor 31 19
19. A.Demirspor 30 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 35 69
2. Karagümrük 35 60
3. Gençlerbirliği 35 59
4. Erzurumspor 35 58
5. Bandırmaspor 35 57
6. İstanbulspor 35 55
7. Amed Sportif 35 54
8. Iğdır FK 35 52
9. Esenler Erokspor 35 52
10. Boluspor 35 52
11. Keçiörengücü 35 51
12. Ahlatçı Çorum FK 35 51
13. Ümraniye 35 50
14. Pendikspor 35 45
15. Sakaryaspor 35 45
16. Manisa FK 35 41
17. Şanlıurfaspor 35 40
18. Ankaragücü 35 39
19. Adanaspor 35 30
20. Yeni Malatyaspor 35 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 33 79
2. Arsenal 34 67
3. Newcastle 34 62
4. M.City 34 61
5. Chelsea 34 60
6. Nottingham Forest 33 60
7. Aston Villa 34 57
8. Fulham 34 51
9. Brighton 34 51
10. Bournemouth 33 49
11. Brentford 33 46
12. Crystal Palace 34 45
13. Wolves 34 41
14. Everton 34 38
15. M. United 33 38
16. Tottenham 33 37
17. West Ham United 34 36
18. Ipswich Town 34 21
19. Leicester City 34 18
20. Southampton 34 11
Takımlar O P
1. Barcelona 33 76
2. Real Madrid 33 72
3. Atletico Madrid 33 66
4. Athletic Bilbao 33 60
5. Real Betis 33 54
6. Villarreal 32 52
7. Celta Vigo 33 46
8. Osasuna 33 44
9. Mallorca 33 44
10. Real Sociedad 33 42
11. Rayo Vallecano 33 41
12. Getafe 33 39
13. Espanyol 32 39
14. Valencia 33 39
15. Sevilla 33 37
16. Girona 33 35
17. Deportivo Alaves 33 34
18. Las Palmas 33 32
19. Leganes 33 30
20. Real Valladolid 33 16

Gelişmelerden Haberdar Olun

@