"Türkiye nüfusu 11 milyon..
Okuma yazma bilen 1 milyon...
abece'den habersiz 10 milyon...
Okuma-yazma bilmenin bile ayrıcalık olduğu bir ülkede öğretmen ne demek?...
***
Cumhuriyet ilan edildiği gün,öğretmenin bilincine bir ışık düşer;öğretmen sezgisiyle kavrar ki Anadolu devriminde o artık bir neferdir.
***
Dünyada eşi emsali görülmeyen bir devrim yaşanıyordu; "eğitim seferberliğiyle Aydınlanma"yı yeni kuşaklara aşılamak işlevini öğretmen üstlenmişti...
***
Çok partili rejimde sandığa ağırlığını koyan toprak ağası,aşiret reisi, derebeyi,eşraf ve mütegallibe için en büyük düşman, köy çocuklarını aydınlatmaya çalışan öğretmen değil miydi?
***
Öğretmen ezildi,horlandı,
dışlandı, süründürüldü,
sürüldü,yok edildi..."
İlhan Selçuk, alıntılar yaptığım yazısını, 24 Kasım 1988'de, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yazmış...
24 Kasım'ın tarihsel anlamı ne güzel...
Atatürk'e,
"Millet Mektepleri Başöğretmenliği" ünvanının verilmesinin resmileştiği gün...
Bir anlamda, Başöğretmenlik ve Millet Mektepleri Günü...
12 Eylül 1980 darbecileri, 24 Kasım'ı Öğretmenler Günü olarak ilan ettiler...
Kim onlar?
Öğretmenlerin örgütü Töb-Der'i kapatanlar...
O Töb-Der'ki; o tarihte,
yani 40 yıl önce,
Türkiye'deki eğitim çalışanlarının üçte ikisini çatısı altında toplamayı başarmış, 200 bin'den fazla üyesiyle dünyanın en büyük öğretmen örgütlerindendi...
Kapısına kilit vurdular.
Bununla kalmadılar,
öğretmenlerin alın teri, göz nuru,tırnaklarıyla kazıyarak var ettikleri tüm mülklerine el koydular...
(Sıkıyönetim sonrası yapılan yargılamada,yöneticilerinin beraat etmelerine karşın,Töb-Der'in ne hukuksal varlığı tanındı ne de mal varlığı iade edildi...)
Yetinmediler...
Töb-Der yönetici ve üyelerinin önemli bir kısmını tutukladılar,
zindanlara attılar...
İşkenceden geçirdiler...
Mesleklerinden ettiler...
12 Eylül'e giden süreçte,
yüzlerce Töb-Der'li öğretmen saldırıya uğradı,kurşunlandı;
Töb-Der İstanbul Şubesi Başkanı Talip Öztürk dahil, 210 öğretmen faşist saldırılarda öldürüldü...
Ve 12 Eylül darbecileri:
"Biz darbeyi daha önce yapacaktık ama ortamın olgunlaşmasını bekledik!.."
diyerek itirafta bulundular...
Tüm bu suçlarını örtmek, bir anlamda kendilerini meşrulaştırmak için de,
Atatürk'ü ve aydınlanma tarihimizin bu önemli gününü kullanarak,öğretmen günü ilan ettiler...
Aradan 40 yıl geçti...
O gün çocuk olanlar,bu günün öğretmenleri...
Bana kalsa, 24 Kasım'ı "Başöğretmenlik ve Millet Mektepleri Günü";
Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim'i de, "Öğretmenler Günü"olarak kutlamak uygun olur derdim.
Ama,aradan geçen 40 yıl içinde, 24 Kasım artık Öğretmenler Günü olarak benimsendi...
Geçmişten günümüze bu mücadeleyi sürdüren tüm eğitim emekçilerini selamlıyor, yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor,
aydınlık günler dileğiyle öğretmenlerimizin
Öğretmenler Günü'nü kutluyorum...