Ajans Bakırçay
2023-04-17 09:19:07

17 Nisan ve Bir Balkan Göçmeni...

Muammer Toprakçı

17 Nisan 2023, 09:19

Bugün Köy Enstitülerinin kuruluşunun 83. yıldönümü.

11 yıllık savaştan çıkmış, bitik harap bir ülke…
Yeni sömürgecilik paylaşımlarına yelken açmış bir dünya…

Ve bu dünyada:
Bağımsız, ümmete değil millete, kula değil vatandaşa dayalı; laik, çağdaş bir ülke kurmak için, “Asıl savaş şimdi başlıyor” diyen bir liderin, Mustafa Kemal’in öncülüğünde kolları sıvayan yurtseverler…

Yakılan AYDINLIK ateşiydi.

İşte onlardan biridir İsmail Hakkı Tonguç.

Kısa süre önce BBP Başkanı Destici, ideolojisini yansıtan bir söylemle, İşçi Partisi Başkanı Erkan Baş’ın şahsında Balkan göçmenlerine yönelik çirkin ithamlarda bulunmuştu.
İşte o Balkan göçmenlerinden biridir Tonguç…

Kim mi Tonguç?

“Adın bir destan şafağı işte,
Umudu sevinci büyütüyor okullar.
Halk babası, köyler babası,
Ha desen horona kalkar dünyalar.
Sen Anadolu’sun, halksın,
köylersin…”.
(M.Başaran-Tonguç Baba)

Bir çocuk Bulgaristan’dan 
İstanbul’a gelir; ne ana baba, ne tanıdık ne de para pul.
Heybesinde taşıdığı sadece umududur…
Genç Cumhuriyet, öğretmen olması için onu Kastamonu Öğretmen Okulu’na gönderir.

Bir köyden ötekine,
köyleri görüp tanıyarak, yayan yapıldak yola koyulan bu göçmen çocuğu, Türkiye eğitim tarihinin destanı olan Köy Enstitüsülerin uygulayıcısı olacaktır…

Hem de ne uygulama…

Ne gecesi ne gündüzü vardır. Türkiye’nin 305 ilçesi ve 9150 köyünü karış karış gezer, gereksinimleri saptar ve işe koyulur.

Tonguç, Yücel,Arıkan ve diğer yurtseverler…
Onlar, tüm yokluk ve zorluklara katlanan ve çabalarıyla bunları aşan,
çağdaş bir ülke yaratabilmenin tacını onurla başlarında taşımaktan öte birşeyleri olmayan kahramanlardır.

Eşimin babası da Balkan göçmeni bir öğretmendi.

Aile 1950 yılında, Makedonya Köprülü’den göçer Türkiye’ye.
Nuran 7 yaşında bir çocuktur bu göçü yaşadığında.
Baba Makedonya’da öğretmen olsa da, Türkiye’de yeniden sınavlara girer ve öğretmenliği onanarak Manisa’nın Spil dağı eteklerinde bir köye atanır.

Balkan göçmeni bu öğretmenin yetiştirdiği öğrenciler bir yana; okul ve çevresini ağaçlandırarak o köyü nasıl bir cennete ve 
yetiştirdiği kiraz ağaçları sayesinde köyü, kirazıyla ünlenen bir beldeye dönüştürdüğüne tanık oldum.

(Ne acı ve ne yazık ki köy okullarının kapatılmasıyla, o okul şimdi bir harabeye dönüştü…Karatahta hala asılı ama bina ahır olarak kullanılıyor!..
Okulun kiraz bahçesi mi?..
Yerinde artık yeller esiyor!..)

Yakında seçimler var.
Gelin yazımızı Tonguç Baba’nın bu konuda yazdıklarıyla noktalayalım:

“Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı…
Topraksızı topraklandırmadan,
işçinin durumunu sağlama bağlamadan,
halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister.
Bu zor demokrasidir.
İkincisi kağıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin, toprağı işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kağıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır.
Bu oyundur, kolaydır.
Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte.
Biz demokrasinin kolayını seçtik, çok şeyler göreceğiz daha…”

Köy Enstitülerilerimizi ve emek verenleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.