Defalarca izlememe rağmen, izlemeye doyamadığım, Türk Sinemasını yeniden ayağa kaldıran filmlerden biri olan, Vizontele’deki repliklerden biriyle başlayayım bu haftaya… Usta oyuncu Yılmaz Erdoğan ile hayat bulan “Deli Emin”, filmde, icatları nasıl yapabildiğini; “ustam öğretti, ben bir gün Cemil Ustanın dükkânının önünden geçiyordum, dedi ki hele çocuk, gel dedi, bu tornavidayı tut dedi, ben de bir tuttum, bir daha bırakmadım” şeklindeki sözleriyle açıklıyordu Belediye Reisinin oğlu rolünü üstlenen Tolga Çevik’e…
Ben de, uzun zamandır, özellikle de spor içerikli yazılarımı, daha çok yerel dergi ve gazetelere yazarken, yıllar önce, sevgili ağabeyim, bugün Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili olan Atila Sertel, “yahu sen neden bizim 9 Eylül’e yazmıyorsun” dedi. Tabi o zamanlar, Atilla ağabey, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı… Ben de “onur duyarım ağabey” dedim ve o gün, bu gündür İzmir Gazeteciler Cemiyetinin yayın organı olan 9 Eylül Gazetesinde, büyük bir zevk ve mutlulukla sizlere ulaşıyorum.
9 Eylül…
Ne güzel bir ay ve içerisindeki belki de en güzel gün; 9 Eylül… Elbet ki, tüm Cumhuriyet sevdalıları için ayrıcalıklıdır, ancak biz İzmirliler için ayrıcalığı bir başkadır 9 Eylül’ün…
Geçtiğimiz Pazar günü, tüm yurtta, coşkuyla kutlamaya ve unutturmamaya çalıştığımız 30 Ağustos Zafer Bayramımızın ardından ki, büyük taarruzdan sonra gelen ve Anadolu yurdunun Türk Milletine ait olduğunu bir kez daha muştulayan en önemli günlerdendir 9 Eylül; gazetemize de, İzmir’imizin birçok yerine de adını vermiştir.
O zaman kutlu olsun, şanlı mücadelenin onurlu günü…
***
30 Ağustos’a geri dönelim; sanıyorum o büyük günün 2020 yılı armağanını, o gün Avrupa Şampiyonu olarak, göğüslerimizi kabartan genç kızlarımız verdiler. Evet, 19 yaş altı Genç Kızlar Avrupa Voleybol Şampiyonasında finale yükselme başarısı gösteren genç kızlarımız, final müsabakasında Sırbistan’ı 3-2’lik skorla geçerek altın madalyaya ulaştılar.
Ne de güzel bir tesadüf! Atamızın zafer ilanında, şampiyonluklarını ilan eden gençlerimiz…
İlke ve devrimleri ile yolumuzu aydınlatan Gazi Mustafa Kemal, bu ülkenin gençlerine olan güvenini, “Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir” derken, geçen günlerde Avrupa’da şampiyon olan genç kızlarımızı ve benzer başarılarda bulunan gençlerimizi kastetmiştir.
Atamız, gençliğe hitabesinde, birincil olarak, her ne kadar da, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini gençlerin görev edinmelerini istemişse de, bu görevin; mutlak suretle, elinde silah ile, top ile, savaş ile yapılmak zorunluluğunu dile getirmemiştir. Bizler Cumhuriyetimizi; kültürümüzü geliştirip yaymak suretiyle de, sportif alanlardaki büyük başarılarımızla da koruyup, kollayabilir ve yüceltebiliriz.
Geçen hafta, Ağustos’un 30’unda buna en doğru örneği de kızlarımız şampiyon olarak verdiler. En çok üzüldüğüm nokta ise, bu kadar büyük bir başarının ulusal basında, yeteri kadar kendisine yer bulamamış olmasıdır.
Kadınlarımızın başarılarının yayılması, zannımca birilerini ürkütüyor! Bugünkü yazımın dipnotunu da, ustam Okan Yüksel’in, konuşmalarında sıklıkla değindiği Ezidi’lerin şu atasözü ile yazayım;
Dipnot; “Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır, sonra güneş doğar. Çünkü kadınlar güneşi doğurur” (Ezidi Atasözü)