“Dizin mi kireçlenmiş
Bu yolların dargınlığıdır
-
Sağ elin mi uyuşuyor ara sıra
Bu omzunun unutkanlığı
-
Gözlerin seçemiyor mu yüzünü sevdiğinin
Anılar araya girmiş demektir
-
Uzun boyluydun ya kısaldın mı biraz
Belki de yukarlarda umdukların yok
-
Yüreğin mi durdu kardeş
Bu, iş bırakımıdır sendeki minicik doğanın”
***
Türk şiirinin büyük şairi, Fazıl Hüsnü Dağlarca kaleme almış “Yorum” adlı bu şiiri… Sağlığını yavaş yavaş yitiren birini tasvir ediyor gibi… Ya da uyarısıdır Dağlarca’nın okuyanına; ‘sağlığına dikkat et’ diyor belki de şair! Her geçen günün sonunda, geride bıraktığın sağlıksız zamanlar arttıkça, ‘yüreğin duruverir maazallah’ demeye getiriyor sanırım!
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” … Kanuni Sultan Süleyman’ın bir seferinde ve hasta yatağındayken söylediği bilinir bu sözleri. Ve hatta asırlar sonrasında, rahmetli Barış Manço, dizeler yazıp şarkı da yapmıştı bu sözlere… Sağlığın ve sağlıklı olmanın önemini, bir şamar gibi yüzümüze çarpan nadidelerdendir aslında…
Yaklaşık olarak son iki yılımızı allak bullak eden korona salgınını ve bu nedenle yitirdiklerimizi de düşünürsek, sağlık ile ve sağlıklı olmak ile ilgili olarak konuşacaklarımızın, yazacaklarımızın ne denli önemli olacağını da tekrar tekrar belirtmeye gerek yok sanıyorum!
Ve sözü futbola, futboldaki sağlık konusuna getiriyorum;
Aslında enteresan bir tezat yaşanır sporda; sağlıklı olmak için, daha sağlıklı bir yaşam için spor yapar insanoğlu… Ama gariptir, yapılan spor sırasında ya da sonrasında sağlığından da olabiliyor aynı insanoğlu…
Özellikle sporcu yaralanmaları adı da verilen sakatlıklar, birçok spor dalında oldukça meşhur! Futbol branşının, diğerlerine nispeten daha ön planda olmasından dolayı, biraz daha fazla göze çarpıyor sakatlıklar ve sorunlar…
Profesyonel futbol takımlarına bakarsanız, en az bir kulüp doktoru ile mutlaka çalışıyorlar. Ve hatta fizyoterapist gibi ek hekim hizmetlerinden de faydalanıyorlar. Takımın oynadığı lig yükseldikçe, kulübün sağlık harcamalarındaki tutarlar da, aldığı hizmetler de, destek aldığı sağlık çalışanı sayısı da artıyor.
Zaten, Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) müsabaka talimatlarına göre de, profesyonel ligler ile Bölgesel Amatör Liglerde saha kenarında tam tekmil bir ambulans hazır beklemek zorunda…
Sorun zaten profesyonellerde değil, amatör ekiplerde ve onların yaptıkları yerel müsabakalarında…
Maalesef ki, ülkemizdeki hiçbir amatör müsabakada bir ambulans saha kenarında bekleyemiyor. Elbet ki, bu durumu sayısal manada hesaplayıp, anlamaya gayret ediyorum. Sağlık müdürlükleri de, 112 acil ambulanslarının, sahalara yakın sayılabilecek ortak noktalarda konumlandırıldıklarından bahis vuruyor ki, herhangi bir spor yaralanmasında, en erken on beş dakikada gelebiliyor ambulans olay yerine! Geçmiş, bu konuda acı tecrübelerle dolu; tek tek, bu üzücü hadiseleri yazmak istemiyorum!
Amatör müsabakalarda, hiç olmazsa bir sağlık görevlisi görev yapsın yakarışlarımıza aslında; sanıyorum beş yıl önce İzmir’de kurulan, Futbol Saha Sağlık Görevlileri Derneğince ve bu derneğe ilkyardım konusunda eğitim desteği veren kurumlarca, cevap verilmişti. Bu dernek, üyelerini ilkyardım konusunda eğitim, cüz’i de bir harcırahla, kişileri amatör müsabakalarda görevlendirmeye başladı. Bence, büyük bir eksikliği giderme konusunda da yol aldılar ve evet, eksiklikleri yok mu? Kesinlikle var! Yeterliler mi? Hayır, yetemiyorlar! Çünkü, hem ekipman anlamında, hem de müsabakalara yetme anlamında, sayısal üstünlükleri yeterli değil! Ama bir, her zaman sıfırdan üstündür. Hiç olmayabilirlerdi de… Ben, gelecekte daha da güçlenerek, daha verimli olacakları inancındayım.
TFF’nin amatör müsabakalara bakış açısının yetersizliğini hepimiz biliyoruz. TFF, her yıl açıkladığı bütçesinin sadece %5’i civarında bir rakamı hak görüyor amatörlere… Böyle olunca da iş başa düşüyor ve yereldeki taban birlikleri kendince çözümler üretmeye çalışıyorlar; Futbol Saha Sağlık Görevlileri Derneği kurmak ve yönetmek gibi…
Hata olmaz mı? Elbette oluyor;
Geçenlerde Altınırmak Spor Kulübü U18 takımının, sahada sağlık görevlisi olmaması sebebiyle müsabakaya çıkmadığı haberlerini okuduk, özellikle de sosyal medyada yer buldu bu konu… Bir protestoydu aslında Türk Futbolunu yönetenlere karşı ki; hemen belirteyim, Altınırmak takımının ilki değil bu! Daha önce de, hem de birden fazla sayıda, sağlık görevlisi olmayan müsabakayı oynamayı reddettiler; haklıydılar kanımca… Ne var ki, kolluk kuvveti gelmeden müsabakayı başlatamayan sistem, sağlık görevlisini asli unsur olarak kabul etmiyor ve oyna diyor! Ne garip değil mi?
Ve Hilmi Bayer’in ekibi Altınırmak, bu protestosunun sonucunda muhtemeldir ki, üç puan tenzil ve hükmen mağlubiyet cezası alacak. Sisteme bakar mısınız? Gerçi, ekipler bu konuda yani sağlık personeli konusunda ısrarcı olsalar, TFF amatör müsabaka talimatlarına birkaç satır ekler ve hatta bu konudaki yerel federasyonlara destek bile olmak zorunda kalır.
Ayrıca, oynanmayan bu müsabaka ile ilgili hakem raporu da garip;
“Müsabakanın başlama saatinde her iki takım da hazır olmasına rağmen, misafir takım sahaya çıkmadığı için müsabakayı tatil ettim.”
Yukarıdaki cümle, maçı yönetecek hakemin raporundan… Aslında cümle tam olarak şöyle olmalıydı; “Müsabakanın başlama saatinde her iki takım da sahada hazır olmasına rağmen, saha kenarında herhangi bir sağlık görevlisinin olmamasından dolayı misafir takım, oynamayı ret ettiğinden müsabakayı tatil ettim.”
Sorun Altınırmak Spor Kulübünün alacağı ceza ya da alamayacağı puanlar değil! Sorun, tüm amatör spor camiasını yakından ilgilendiren, sağlık personeli olmadan oynanmaması gereken müsabakalardır.
Dipnot; “Sağlıklı değilsen, bal bile zehir gelir.” Arthur Schopenhauer.